Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÜNCEL TIP Moğol İmparatorluğu’nda din “Buyruklarını bildiğin Tanrı’nın cennetinde hiç bulundunuz mu?” Moğallarda us ve laik uygulama her şeyin önünde ve üstündedir. “Bizde tüm dinlere özgürlük vardır. Fakat yönetimde onlara kesinlikle yer yoktur.” Mongke Han İsmet Taşkale, ismettaskale@gmail.com Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com www.mustafacetiner.com Benim gibi kahve tiryakisi birine New England Journal of Medicine’da yayımlanan makale çok iyi geldi. Günde 23 fincan kahve, ortalama 13 yıllık takipte ölüm riskini erkeklerde %10, kadınlarda %13 azaltıyor. Daha ne isteyebilirim? Kahve İyidir... Kahve denince insanın aklına keyif geliyor… Kahve sadece bir tat değil, aynı zamanda sohbet, dostluk, arkadaşlık demek... Ama ne yazık ki, her keyifli şey gibi sağlığa zararlı olarak algılandı hep. Hatta kahvenin pankreas kanserine neden olduğu bile ileri sürüldü. Yapılan bazı çalışmalar, pankreas kanseri sıklığı ile kahve kullanımı arasında paralellik olduğunu istatistiksel olarak gösterdi ve kahve uzun yıllar pankreas kanserine neden olan bir içecek olarak anıldı. Saptamanın yanlışlığı ancak yakın zamanlarda anlaşılabildi. Kahve tiryakilerinin iyi birer sigara içicisi ve sigaranın pankreas kanseri sebeplerinden biri olması kahveyle ilgili bu yanlış inanışın nedeniydi. Ne demiş Mark Twain? “Üç tür yalan vardır. Pembe yalanlar, kuyruklu yalanlar ve istatistik…” Çok hoş ama bu önerme doğru değil tabii, istatistik masumdur hep. Doğru istatistik model kullandığınızda “yanıltan” istatistik değil, onun yorumudur. Gerçekte istatistik, bilimin ve aklın en büyük yardımcısıdır. Geçtiğimiz günlerde dünyanın en saygın tıp dergilerinden biri olan New England Journal of Medicine’da çok önemli bir makale yayımlandı. Çalışma, yaşları 5071 arasında değişen 229.119 erkek ve 173.141 kadın denek içeriyordu ve 19952008 yılları arasında gerçekleştirilmişti. Sonuç şaşırtıcıydı. Günde 23 fincan kahve içen erkeklerde, içmeyenlere göre ölüm “G riski %10, kadınlarda ise %13 azalıyordu”. Bu bulgular, kahvenin üzerindeki kara bulutları dağıtmaya yeter mi, bilinmez. Nitekim birçok başka klinik veri, kahve kullanımının damar sertliği için risk olan düşük ağırlıklı kan yağlarını (low density lipoprotein) yükselttiğini, kan basıncında geçici de olsa bir artışa neden olduğunu ve kalp hastalığı için risk taşıdığını gösteriyor. Ancak bu ilişkilerde tıpkı pankreas kanserinde olduğu gibi sigaranın ne kadar parmağı var, net belli değil. “New England Journal of Medicine” dergisinde yayımlanan çalışma sonuçları sigara ve kahve ilişkisine de bir yanıt veriyor. Çalışma, sigara ile beraber kahve içenlerde ölüm oranının yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Yani kahvenin yaşamı uzatması için tütün kullanılmaması kesin gerekiyor. Bir diğer önemli nokta da günde içilen kahve miktarı… Eğer fincan sayısı artıyorsa denge tersine dönüyor ve risk hiç kahve içmeyenlere göre artıyor. Çalışma, ölüm riskinin günde 6 fincan ve daha fazla sayıda kahve içen erkeklerde içmeyenlere göre %10, kadınlarda ise %15 daha fazla olduğunu gösteriyor. Çalışma sonucunda ulaşılan bir diğer önemli sonuç ise kahvenin kanserden ölüm riski üzerine etki etmiyor olması… Yani kahve kanser riskinden korumuyor. Doğru yorumlar için yeni verilere ve çalışmalara gereksinim olduğu çok açık. Ama benim kendi hesabıma öğrendiğim; sigara içmeyenler için günde 23 fincan kahve iyidir. Buna çok sevindim, dedim ya, kahve benim için dostluktur, sohbettir, keyiftir. Hatta biraz daha fazlası, aynı zamanda bir dostun da adıdır. Prof Dr Hamdi Akan… Gerçek bir bilim insanı, iyi bir dost ve tanıdığım en iyi kahve sever... Eğer bir kahve tiryakisiyseniz, bir gün benim bayram günü yaptığımı yapın. Kendinize bir fincan kahve hazırlayın, elinize sevgili Hamdi ağabeyin “Kahve ve Sağlık” isimli kitabını alın, okumanın ve kahvenin zevkini çıkarın. Eğer kucağınızda bilgisayarınız ile yaşayan biriyseniz www.kahve.gen.tr adresine de girebilirsiniz. Hamdi Akan’ın yazdıklarını okudukça içtiğiniz kahveyi daha iyi tanıyacak, içmekten daha büyük bir keyif alacaksınız, emin olun… 1 25159 yılları arasında Moğol İmparatorluğu’nu Cengiz Han’ın torunu Mongke Han yönetmektedir. 1253 yılının sonlarına doğru bir papaz olan Rubruck Fransa kıralı IX. Louis’in elçisi olarak Moğolistan’a gelir. Bu elçinin her zaman detayını vermediği yazılarından Moğol İmparatorluğu’nda Hı dönme, şeytanı Tanrı’nın yaratıp yaratmadığına ilişkin konularla sürüp gider. Aralarda Moğollar mayalanmış kısrak sütü, diğerleri de içki alırlar. Yukarıda anlatıldığı şekilde Karakurum’da (İmparatorluğun başkenti) uygarca dini yarışmalar gerçekleştirilirken, Ortaçağ Avrupa’sında da din adamları birbirlerini boğazlamak ya da canlı canlı yakmakla uğraşmaktadır. Örneğin, yarışmada Rubruck’un ter döktüğü hemen hemen aynı günlerde, ülkesinin kıralı IX. Louis, Musevilerin kanun ve tefsir kitabı olan Talmud’u ve el yazması 12 000 kadar kitabı toplatıp yaktırır. Böylesi büyük başarılarından (!) dolayı kilisesi onu azizler düzeyine çıkarır ve adı artık Saint Louis olur. Yarışmadan iki üç gün sonra Mongke Han Rubruck’un, geri ülkesine dönmesini ister. Bu arada da bu papaz aracılığıyla Avrupalı yöneticilere şu iletileri gönderir: “Ben bir dine bağlı değilim. Biz Moğollar Tanrı’nın varlığına inanırız. Tanrı elimizde farklı parmaklar yarattığı gibi, insanlığın önüne de farklı yol ve yöntemler koymuştur. Size kutsal kitaplar göndermiş ve fakat siz Hıristiyanlar onlara uymazsınız, adalet yerine parayı tercih edersiniz. Başka dinlere yaşama TANRININ VARLIĞI KONUSU Cengiz Han ristiyanlık ile diğer dinler arasında kıyasıya bir yarışın olduğu anlaşılmaktadır. Mongke Han Fransız elçisini birkaç ay beklettikten sonra 24 Mayıs 1254’de kabul eder. Rubruck, Han’n önünde Tanrı’ya inandığını ve bunu yaymak için geldiğini söyler. Han’da, “Sizi önce yarışmaya alalım,” diyerek buluşmayı sonlandırır. Moğollar her çeşit yarışmayı çok sevdiklerinden dinler arasında da zaman zaman yarışmalar düzenlerler. Dini yarışmalar genelde üç yargıç önünde olur: bir Hıristiyan, bir Müslüman ve bir Budist. Bu yarışmalara çok önem verilir. Artı herkesin uymak zorunda olduğu sıkı kuralları vardır bunların. İzleyicileri de oldukça çok olur. O yüzden bu yarışmalar için günler öncesinden iyi hazırlıklar yapılır. Bu sefer yarışma Han’ın buyruğunu yerine getirmek üzere Rubruck’u Müslüman ve Budist din adamlarıyla yarıştırmak için düzenlenir. Üç dinden yetkililer resmi giysileriyle Moğolistan’ın tozlu çöllerindeki çadırlarda bir araya gelirler. Hiçbir zaman bir araya gelemeyen değişik Hıristiyan mezheplerden papazlar bu yarışma için birlik olurlar. Üstelik Budistlere karşı Müslüman din adamlarıyla da işbirliği yaparlar. Bunların değişik İslam ve Budist inanç temsilcileriyle eşit koşullarda daha önce yarışma yaptıkları söylenemez elbet. Görüldüğü gibi tartışma silah, bir kral ya da bir ordunun gölgesinde değil, din adamlarının kendi inanç ve düşünceleri temelinde özgür bir ortamda yapılır. Yarışma başlayınca Rubruck İncil’den ayetler okur ve Tanrı’yı sevmeye ilişkin Hıristiyanlığın buyruklarının önemine vurgu yapar. Bunun üzerine Müslüman bir vaiz, ”Buyruklarını bildiğin Tanrı’nın cennetinde hiç bulundunuz mu?” diye sorar. Fakat yanıt alamaz. Sonra Rubruck, dünyanın nasıl oluştuğu, ölümden sonra ruha ne olduğu sorularıyla konuya giren bir Budist’le eşleşir. Rubruck Keşiş’in soru sıralamasının yanlış olduğunu, ilk sorunun her şeyin yaratıcısı Tanrı’ya ilişkin olması gerektiğini söyleyerek ilk puanını alır. Yarışma iyilik ve kötülük, Tanrı’nın varlığı, hayvanların ruhları, öldükten sonra tekrar dünyaya Cengiz Han’ın torunu Mongke Han hakkı tanımazsınız. Tanrı Moğollar’a da kutsal insanlarŞamanlar göndermiştir. Bakınız barış içinde yaşıyoruz biz. Çünkü duyunçlara baskıya izin vermeyiz. Bizde tüm dinlere özgürlük vardır. Fakat yönetimde onlara kesinlikle yer yoktur.” Öte yandan Mongke Han, Fransa kıralı IX. Louis için kaleme aldığı mektubunda da şunları söyler: “Evrende bir tane ölümsüz ve öncesiz Tanrı vardır. Yerkürede de bir tane hakan vardır. O da Cengiz Han’dır. Onun oğulları ve torunları Moğol İmparatorluğu’nu yönetirler. Güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar tüm dünya bir bayrak altında barış ve mutluluk içinde olacak. Bu amacımıza karşı çıkarsanız, derim ki, ülkemiz çok uzaktadır, dağlarımız heybetlidir, denizimiz uçsuzdur. İşte bu koşullarda ordunuzla geliniz. Biz biliriz ne yapacağımızı.” Anlaşılacağı üzere Moğallarda us ve laik uygulama her şeyin önünde ve üstündedir ve dinler sıralamada, yarışmaların yanında yer alırlar… CBT 1327/ 15 24 Ağustos 2012