Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Ekvador, Wikileaks’in yüzü Assange’ın siyasi sığınma talebini kabul etti. Kıyamet koptu. İfade özgürlüğü mücadelesi, başka büyük sorunları gölgelemek için kullanılan bir perde mi yoksa? Bilim ve ahlak JeanJacques Rousseau, ünlü Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev (1749) adlı eserinde, “Bilim ve sanat olmasaydı daha az ahlaklı mı olacaktık?” demişti. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Bu ikilemden kurtulamamış görünen Rousseau J Rousseau, 1749 yılında Dijon Akademisi’nin kendisine “bilimlerin gelişmesi mi insanlık için daha açtığı bir yarışmada, “Bilimlerin ve sanatların geyaşamsaldır, yoksa erdemli olmak mı?” sorusu sorulmuş lişmesi ahlakın düzelmesine yardım etmiş midir” olsaydı, “erdemli olarak bilimlerin gelişmesini sağlasorusuna, yukarıdaki yanıtı vermişti. mak” yanıtını verirdi kanısındayım. Dijon Akademisi’nin, bilimlerin ve sanatların geBu soruyu bugün kendimize sorduğumuzda da aynı lişmesinin ahlakın düzelmesinde olumlu bir rolünün yanıtı verecek olmamızdan kuşku duyulabilir mi? olabileceği olasılığını da içeren sorusuna RousseErdemli ve yüksek ahlaklı olmak sorunu, bilimsel au’nun verdiği cevap olumsuzdur. ve teknolojik gelişmelerle birlikte giden aşırı mülk Rousseau, bilimlerin ve sanatların gelişmesinin, edinme biçimlerinin, yüksek teknolojiye ahlakın bozulmasında önemli bir dayalı savaş aygıtlarının üretiminin (kitlerolünün olduğunu düşünmektedir. sel ölümlere yol açan yüksek teknolojili siOna göre bilimin ahlakı geriletlahları üretmek ve kullanmak en büyük mesinde başlıca olarak, yaşam ahlak yoksunluğu örneklerinden biridir), standartlarının yükselmesinden bilim insanı kimliğinin kötüye kullanımıkaynaklanan lükse düşkünlüğün, nın ve diğer yandan yoksulluğun, cahillibilimin toplumsal prestijinin kötüğin devasa boyutlara ulaştığı günümüz dünye kullanılmasından kaynaklanan yasında da en temel sorun değil midir? demagojik tutumların ve mülkiyet Erdemli olmak öğretilebilir bir şeydir. ve bilgi paylaşımındaki eşitsizliğin Ancak erdemli olmayı öğretebilmenin yorolü bulunmaktadır. Çünkü bilimlu da, bilimsel düşüncenin ve gerçek bir sel ve teknolojik gelişmelerin sodemokrasi bilincinin geliştirilmesinden ve nucu olarak toplumdaki eşitsizlik bunların halk içinde yaygınlaştırılmasınkonuları ve araçları çoğalmıştır. dan geçiyor. Bu durum insanların ahlaklı ve erErdemli ve ahlaklı olmak, en yüksek demli olmalarını (veya kalmalarıdüzeyiyle ancak bilimsel düşünebilen ve bu nı) zorlaştırmaktadır. düşünceyi hayata geçirebilen toplumlarda Bu nedenle Rousseau, hiçbir J. J Rousseau’nun Bilimler ve Sagerçekleşebilir. Rousseau, insanların ahlaki şekilde bilimin ilerlemesine karşı natlar Üzerine Söylev (1749) isimli eğitiminin yanı sıra, yine bilimsel düşünüolmadığı halde, bilimin ilerlemesi eserinin ilk baskısının kapağı. şünden kaynaklanan demokratik yasalarla ne adeta eşlik eden ahlaki çürümeyönetilen toplum fikrini bu temelde gelişden büyük bir rahatsızlık duymaktirmişti. ta ve toplumu bu ahlaki gerilemeden kurtarmanın yolBugün insanlığın önündeki en büyük sorunlardan larını bulmaya çalışmaktadır. biri, büyük eşitsizlikler karşısında ahlaklı davranabilRousseau’nun, “Ahlak bilgisizlikten mi gelir? Bimeyi başarmak sorunudur. limle erdem birbirine aykırı şeyler midir? Böyle bir düJ J Rousseau, büyük kötülüklerin henüz tam olaşünceye inanmak insanı nerelere götürür? Doğru ama rak ortaya çıkmadığı bir çağda bizi bu konuda erkeninsan bilgilerine hiç ölçüp biçmeden verdiğimiz iddialı den uyarmıştı. ve göz kamaştırıcı değerlerin ne kadar anlamsız, ne kadar boş olduğunu yakından görürsek bu düşüncelerde Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev; JeanJacques hiç de aykırılık olmadığı meydana çıkar.” (s.18) biçiRousseau, Fransızca aslından çeviren: Sabahattin Eyümindeki sözleri, onun bilim, sözde bilim, eleştiri ve boğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1. Baskı, ahlak konularına nasıl yaklaştığını çok açık olarak Mart 2007 İstanbul. göstermektedir. İfade Özgürlüğü Oyunu Teoride kabul etmesi kolay, pratikte uygulaması zor! Baktığınızda pek çok ülkenin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin altında imzası var. Ancak uygulamadaki çelişkiler her ülkenin karnesinde yer alıyor. Wikileaks belgelerini sızdırmaktan şüpheli sıfatındaki bir ABD askeri olan Bradley Manning iki yıldır gözaltında ama henüz bir kez bile mahkemeye çıkabilmiş değil. İki yıldır İngiltere’de bıçak sırtında yaşayan Wikileaks’in dünyaya açılan yüzü Julian Assange, İngiltere’de üst mahkemenin de İsveç’e iadesi yönünde karar vermesi üzerine birkaç ay önce çareyi Ekvador’un İngiltere Büyükelçiliği’ne giderek, siyasi sığınma talep etmekte buldu. (Büyükelçilik deyince akla geniş bir bahçe içinde müstakil, konforlu bir bina gelmesin. Ekvador’un Londra’da büyükelçiliği bir binanın giriş katındaki apartman dairesi). İki aylık incelemeden sonra geçtiğimiz günlerde Ekvador bu talebi resmen kabul etti. İngiltere de hemen Ekvador’a tehtidini savurdu. “Eğer Assange’i vermezseniz, elçiliği basıp, alırız!” Elçilikler malum o ülkenin toprakları sayılır ve böyle bir şey aslında bağımsız bir ülkenin özgürlüğüne saldırıdır. Assange elçiliğin iki metrekarelik balkonundan bir konuşma yaptı. Hani kaldırımda bekleyen polislerin yakasından çekip İngiliz toprakları olan sokağa indirebilecekleri (sonra da gözaltına alabilecekleri) bir mesafeden. Tüm dünyaya konuşma özgürlüğü, ifade özgürlüğü konusunda dersler verdi. Esip gürleyen İngiltere’nin bir şey yapamamıyor olmasını, dünyanın gözlerinin bu olayın üstüne çevrilmiş olmasına bağladı. (Eylül 1977’de G.Afrika’daki ırkçı rejim, siyahi bir gazeteci olan Steven Biko’yu polis karakolunda işkenceyle öldürdü; İngiliz şarkıcı Peter Gabriel bu olayla ilgili bir şarkı yazdı: “Biko” ve o olayı tarihe mal etti; herkesin bilmesini sağladı. Belki de şimdi birilerinin çıkıp Assange ile ilgili bir şarkı yapması lazım; ya da bunun için Assange’in ölmesini mi bekliyorlar?) Assange ABD’nin süregiden bu cadı avına bir son vermesini talep etti. Bradley Manning’den birkaç gün önce Putin aleyhinde şarkı söylediler diye iki yıl hapis cezası alan Rus müzik grubu üyelerine kadar konuşma özgürlüğü hakkını kullandı diye cezalandırılan insanların serbest bırakılmasını talep etti. Konuşma özgürlüğüne karşı organize bir şekilde “mücadele” edilirken, bu hakkın korunmasını isteyenlerin de aynı ciddiyet içinde tavır almaları gerektiğinin altını çizdi. Dünyanın pek çok yerinde, demokrasi rejimi altında bireylere ve kurumlara bu tür baskıların yapılıyor olması bir tesadüf ya da göründüğü haliyle bir etkitepki meselesi mi? Son beş senedir yaşanan global ekonomik krizle ile bu tür totoliter rejim kokan uygulamaların hiç mi ilintisi yok? İfade özgürlüğü gibi konular hep marjinal kalmıştır, kalmaya devam edecek. Bir ekonomik kriz geldiğinde nüfusun belki de yüzde doksanı onu hayat standardı değişecek kadar hisseder. Ama ifade özgürlüğü ile ilgili bir sıkıntı o kişiyi, aileyi, kurumu ya da kuruluşu rahatsız eder. Kalan yüzde 99 bu sıkıntıdan muaftır. Ta ki kendi başına gelene kadar. Belki de bu tür günah keçileri bunun için var. Onlara bakıp yarı aç yarı tok yaşadığını unutması için insanların. Beterin beteri var çünkü! J Prof. Ulubelen’e Pakistan’dan davet Ülkemizin ve dünyanın sayılı doğal ürün kimyası uzmanlarından Prof. Dr. Ayhan Ulubelen, Pakistan’ın önemli bilim kuruluşlarından Karaçi Üniversitesi Uluslararası Kimyasal ve Biyolojik Bilimler Merkezi’nde ders vermek ve kendisi için hazırlanan laboratuvarda araştırmalar yapmak üzere davet edildi. Davet üç aylık bir dönemi kapsamasına karşın, Ulubelen, 29 Ağustos – 29 Eylül tarihleri arasında çalışmayı planlıyor. “Bu yaştaki bir bilim insanından yararlanmak istemeleri çok önemli” diye konuşan Prof. Ulubelen, “Pakistan’ın bilime verdiği değer bizden ileri düzeyde” diyor. Altmış yılını bilimsel çalışmalarına adayan Prof. Dr. Ayhan Ulubelen’in 80. doğum günü onuruna düzenlenen konferansa Pakistan Bilimler Akademisi Başkanı AttaurRahman da davetliydi. Karaçi’deki H.E.J (Hussain Ebrahim Jamal) Kimya Araştırma Enstitüsü öğretim görevlisi Attaur Rahman, Ulubelen’in doğal ürün kimyasına yaptığı katkıların önemine dikkat çekmişti. TÜBA’nın yönetim yapısını değiştiren KHK’nin ardından istifa eden üyelerin arasında yer alan Prof. Ulubelen, hükümetten bağımsız bir yapıya sahip olan Bilim Akademisi Derneği üyesi. CBT 1327/ 12 24 Ağustos 2012