Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Yineliyorum: Fetva kurumu Osmanlılar döneminde olduğu gibi çalışmaya başlarsa, bu kurumun kendi uğraş alanlarına karış[a]mayacağını sanan bilim adamları çok yanılırlar. Dogma Bilimin Önünü Keserse2 Politik görüşlerini kendi kafasında adeta bir dogmaya dönüştüren Lisenko, genetik bilimi ve kavramları konusunda yargıya varırken bilimsel yöntemleri değil, kafasında yarattığı dogmanın değer yargılarını esas almıştı; bundan söz ettim. Sovyet bilim insanı, biyolog Medvedev, Lisenko'nun ve bilime onun baktığı açıdan bakanların, o dönemlerde Sovyet bilim çalışmaları üzerindeki etkileri konusunda şunları söylüyor (zikreden: Marks, John; 1983): "Genetik, sibernetik, kimyada kuantumrezonans kuramları, hattâ Einstein'ın görelilik kuramı gibi, önemli pek çok araştırma alanı antiMarksist ve antimateryalist suçlaması altındaydı. Sahte (pseudo) bilim insanları bilimin pek çok alanında etkin hâle gelmişlerdi. "Lisenko olayı Batı'da iyi bilinir. Bunun başka pek çok pratik alanda yıkıcı etkiler meydana getirmiş olduğuysa, konunun az bilinen yanıdır. Lisenko'nun sahte bilimsel fikirleri 1937'den 1964'e dek Sovyet biyolojisine egemen olmuştur. Bütün okullarda, üniversitelerde ve tarım kolejlerinde öğretilen tek biyoloji onunkiydi. Hatta tıbbi genetik ya da insan genetiği bile, 1938'den 1965'e kadar, Sovyetler Birliği'nde okutulmamıştır. "Tıbbi genetik araştırma enstitüsü 1937'de kapatılmış ve ancak 1970'te yeniden açılmıştır. İnsan genetiğinin kuramsal yanları (kalıtımsal psikoloji ya da davranış karakteristikleri) 1981'e dek resmi düzeyde tanınmamıştır. Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi'nin o yıl yapılan özel bir toplantısında, ateşli tartışmalardan sonra, insan psikolojisinin ve ayrıca müzik, şiir, edebiyat ve benzeri alanlarla ilgili özel yeteneklerin incelenmesinde genetik yaklaşımın kullanılabileceği üzerinde görüş birliğine varılmıştır. Doğal ayıklanma ve melezleme yöntemlerini kullanmada en az yirmi yıllık bir gecikmenin olduğu tarım alanında, Lisenko'nun etkisi daha da zararlı olmuştur. "Fizyoloji, sistoloji, organik kimya ve toprak bilimleri gibi başka kuramsal alanlarda da zaman zaman sahte bilim egemen olmuştur. Sibernetik araştırmaları, 1950'lere gelinceye dek, ‘reaksiyoner’ ve ‘idealistçe’ bir yaklaşım sayılmıştır. Bu ise bilgisayar tasarımında on yıllık bir gecikmeye ve Sovyet bilgisayar teknolojisinde geriliğe neden olmuştur.” Medvedev burada, çok önemli bir konuyu daha dile getirmektedir. Bilindiği gibi, ‘sibernetik’, çağımıza damgasını vuran bir jenerik teknolojiye, enformasyon teknolojisine, kaynaklık eden bir bilim dalıdır. Böylesi bir bilimin arka plâna itilmesi, ‘teknoloji yarışı’nı kabullenmiş bir iktisadi sistem ve bir ülke için kaçınılmaz olarak, bedeli ağır sonuçlar yaratacaktı. Gerçekten de bu ve benzeri yaklaşımlar sonucudur ki, Sovyetler Birliği bilgisayar teknolojisinde, bilgisayar tasarımında önemli gecikmelere uğramıştır. Siyasi kökenli değil de dini kökenli de olsa, beyinleri belli bir dogmaya göre formatlanmış iktidar sahipleri bilim konusunda da son sözü söyleme yetkisini kendilerinde gördüklerinde, bilime ve ülkelerine verecekleri zarar aynı olur. Uzağa gitmeye gerek yok. Dinsel dogmaya çengellenmiş beyinlerin, ülkemizde, evrim kuramı konusunda sergiledikleri açık tutum ortada... Aynı beyinlerin, etik kurallara uyulmak kaydıyla da olsa, genetik biliminde, gen teknolojileri ya da kök hücreyle ilintili teknolojilerde, sentetik biyolojide ya da doku mühendisliğinde araştırma yapılmasına karışmayacaklarını kim söyleyebilir? Kaldı ki İslâm ideolojisi, bir inanç sistemi ortaya koymaktan öte, ekonomik faaliyetler dahil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında, toplumun yönetilmesinde kendi kurallarını, kendi hukukunu hâkim kılan bir sistem getirmiştir. O açıdan, İslâmi ideoloji, bir siyasî ideolojidir de... Günümüzde siyasi İslâm’ın bilim karşısındaki tutumu Lisenko’nunkiyle aynıdır. TÜBA’ya Atanan Sosyal Bilimcilerin Bilimsel Başarımları TÜBA ve YÖK’ün TÜBA’ya atadığı sosyal bilimcilerin bilimsel başarımlarını Web of Science veri tabanıyla geçen hafta duyurmuştuk. Ancak bu veri tabanı, sosyal bilimcilerin, hakemli dergiler dışındaki yayınlarını Türkçe kitaplarını ve bunlara yapılan atıfları kapsamadığı için, sosyal bilimcilerce eleştirilir. Şimdi Google Scholars veritabanı üzerinden çalışan ve farklı dillerdeki kitap, dergi, gazete, tez gibi geniş bir yelpazedeki yayınları kapsayan Publish or Perish (PorP) adlı program kullanılarak, sosyal bilimcilerin başarımları yeniden tarandı. PorP programında, Web of Science’ta olduğu gibi hakemli yayınları temel alan bir yaklaşım söz konusu değil, fakat özellikle Türkçe kitap ve tezleri de taradığı için sosyal bilimler alanında yapılacak bir değerlendirme için kullanılması mantıklı görünüyor. Ancak bu program, örneğin Fehmi Koru ve Mehmet Ali Birand için de kullanıldığında, örneğin pek çok sosyal bilimciden daha büyük bir başarım elde ediliyor! Burak Avcı, Max Planck Deniz Mikrobiyolojisi Enstitüsü, bavci22@gmail.com 15 Haziran 2012 tarihinde yayımlanan Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi’nde yer alan “Hükümet Kurumlarının Atadığı TÜBA Üyelerinin Bilimsel Başarımları” adlı yazıda, Türkiye Bilimler Akademisi’ne YÖK ve TÜBİTAK tarafından atanan 133 üyenin yayın sayısı, atıf sayısı, h indeksi ve atıf/yayın oranı kullanılarak hesaplanan bilimsel performans değerleri açıklanmıştı. Amacımız, atanan tüm üyeleri, aynı yöntem kullanarak eşit şartlar altında değerlendirmekti. Dünya çapında en saygın veritabanı olan Web of Science adlı internet sitesinde yer alan ve uluslararası atıf indeksleri tarafından taranan hakemli bilimsel dergiler kullanılarak yapılan bu çalışmaya, özellikle sosyal bi limcilerin haklı eleştirileri oldu. Bu eleştiriler doğrultusunda, TÜBA’ya atanan sosyal bilimcileri hakemli dergilerin dışındaki yayınları da kapsayarak tekrar değerlendirdik. Doğa Bilimleri, Mühendislik ve Sağlık Bilimleri alanlarında, yapılan eleştirilere rağmen 1, Web of Science’ın “gezegen” üzerindeki en güvenilir veritabanı olduğu düşünülüyor. Web of Science’ın en önemli özelliği, hakemli dergileri kapsaması. Hakemli dergilere gönderilen bilimsel yayınlar, alanında saygın bilim insanları tarafından değerlendirip çalışmanın geçerli bilimsel yöntemlere dayandığı ve sonuçların bilimselliği kontrol edildikten sonra yayımlanıyor. Yani, bir “kalite kontrol mekanizması” mevcut. Hakemli dergilerin “kalite kontrol mekanizması” uluslararası atıf indeksleri tarafından denetleniyor, istenen kriterleri 2 sağlarsa, bu dergiler atıf indeksleri tarafından taranıp Web of Science veritabanında yer alıyor. Web of Science, saygınlığını ve güvenilirliğini bu sürece borçlu. Diğer yandan, Web of Science veritabanı üzerinden yapılan aramalarda soyadı ve adın ilk harfi kullanıldığından, sık sık isim benzerliğinden kaynaklanan sorunlarla karşılaşılıyor. CBT 1318/8 22 Haziran 2012 Sosyal bilimciler ise uluslararası atıf indekslerinin büyük oranda İngilizce yayınlara yer vermesi ve yayımlanan kitapları kapsamaması nedeniyle, Web of Science üzerinden yapılan bir de SOSYAL BİLİMLER