27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM TÜBA’ya Hükümet Atama Hazırlığında ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1305 23 Mart 2012 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Hükümetin Türkiye Bilimler Akademisi’ne, YÖK ve TÜBİTAK gibi elinin tamamen altındaki kurumlar aracılığıya doğrudan üye atama yetkisi, yakında kullanılmaya başlanacak. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, hem TÜBA Başkanı Yücel Kanpolat’la yaptığı görüşmeler hem de yurtdışındaki bilim akademilerinden gelen protesto ve baskılar karşısında, bir adım geri çekilme işareti vermiş gibiydi.. Akademi şu uzlaşma önerisinde bulunmuştu: “TÜBİTAK ve YÖK doğrudan atama yapmasınlar, böyle bir uygulama dünyadaki bilimler akademilerinin özerkliğine ve uygulamalarına tamamen aykırıdır, biz bunu kabul edemeyiz; bu kurumlar bize üye adayı önerisinde bulunsunlar, biz kendi ölçütlerimize göre değerlenedirelim, genel kurula sunalım.. Akademi üye kabulde özgür olsun.” Bakan Ergün, tam evet demedi ama bu önerinin kabul edilebilirliğine ilişkin olumlu bir izlenim verdi. Düşüncem, hayır yapmazlar zamana yayıyorlar, eninde sonunda üye atayacaklar, biçimindeydi.. Çünkü, bu iktidarın 10 yıl içinde aldığı kararı tartışmaya açtığına, uzlaşmaya gittiğine ilişkin ciddi bir örnek yoktu! Nitekim yasa değişikliği konusunda hiç bir adım atmadılar.. Keşke atsaydılar ve yorumum yanlış çıksaydı! TÜBİTAK harekete geçti mi bilmiyorum, ama YÖK, yeni yasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanmaya başladı. Demek ki hükümetten işareti aldı! YÖK, bazı üniversite ve enstitü rektörlükleriyle vakıf meslek yüksek okulu müdürlüklerine gönderdiği mektupta, 3 Marta kadar, TÜBA’ya üye olabilecek nitelikteki öğretim üyelerinin listesini bildirmelerini istiyordu! Zaman doldu, isimleri topladı, şimdi, şu insanları Akademi’ye üye olarak atıyorum, diyerek, isim listesi gönderme aşamasına geldi.. Akademi’den bu durumda yeni istifaların olacağı bekleniyor, böylece hükümet, milletin kaynaklarını, denetlediği bir akademiye kullandıracak, adamlarını orada “şereflendirecek”... Böyle bir akademinin uluslararası kabul görme şansı da çok azalacak. Zaten 70’e yakın üye istifa etti ve 53 üye kurulan Bilim Akademisi’nde örgütlendi (www.bilimakademisi.org).. Temel sorunumuz ve sorumuz, 10 yıldır hiç değişmiyor: İktidarda neden uzlaşma kültürünün kırıntısı bile yok? Bunun yanıtını herkes biliyor, ama söyleyelim yeniden: Her şey üzerinde kesin egemenlik kurma anlayışında olan otoriter bir lidere ve böyle bir iktidarın doğasına, demokrasi için uzlaşma kültürü aramak, aykırıdır.. Bu tür iktidarlar ancak kendilerinden daha büyük bir güç karşısında boyun eğerler veya uzlaşma ararlar.. Söz konusu bilim ve eğitim olduğunda önemli ölçüde itiraz veya en azından tartışma sesleri çıkartması beklenen üniversite yönetimleri, tam tersine görüyoruz ki genellikle, öğretim üyeleri ve öğrenciler üzerinde baskı uygulayan rejimlere dönüşmüş durumdalar. Özellikle bazı üniversitelerin yönetimlerinde, iktidara yakın küçük despotluklar oluştuğunu ve öğrencilerini ezdiğini görmek, derin bir hayal kırıklığı ve üzüntü kaynağıdır.. Ama zerre kadar şaşırtıcı değildir! Çünkü desteklerini ve kaynaklarını (meşruluklarını!) doğrudan YÖK’ten ve iktidardan alıyorlar! Nasıl yani, derseniz işte bir küçük örnek: *** Marmara Üniveristesi İletişim Fakültesi Dekanı Yusuf Devran’ın, kendisini eleştiren öğrenciye yaptığı kıyımı.. gazetecilere saldırgan tutumunu.. Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Pakdemirli’nin, Arınç’ı eleştiren öğrenciyi üniversiteden atmasını bir kenara bırakın.. Bunların nasıl oralara getirildiği çok daha önemli.. Son örnek Giresun Üniversitesi Rektörlüğüne, rektörlük seçimlerinde sadece bir oy (kendi oyu) alan Murat Teker’in YÖK’ün bir numaralı adayı olarak liste başı yapılması ve Çankaya’ya gönderilmesi sürecine bakın, anlayın! YÖK Genel Kurulu’dur bu atamayı yapan! Brrravooooo! YÖK’ün ne olduğu belli. Orada çok sayıda insanın olmasının zerre kadar önemi yok. Hepsi birbirinin kopyası gibi. Bir YÖK başkanı olması yeter! Neden böyle çok kişili ve maliyeti yüksek bir sistemde ısrar ediliyor ve vergilerimiz çarçur ediliyor, bunu da anlamıyorum! YÖK’TE VERGİ ZİYANI: BİR KİŞİ YETER! “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CBT 1305/ 2 23 Mart 2012 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul BAZI ÜNİVERSİTELERDE DESPOTİZM Üniversite meydanına rektör seçme sandığı kuruluyor. İçinden ne çıkarsa çıksın, YÖK’ün ve Çankaya’nın, 1 oy alsa bile kendi adamını atayacağı biline biline, öğretim üyeleri gidip oy kullanıyor ve bu komedinin aslında başrol oyuncusu olarak, utanılacak bu sisteme alet oluyor! Kusura bakmayın, artık bu ayan beyan ortada! Seçimleri boykot etmek bile örgütlenmiyor! Şimdi bir gurup akademisyen, Hayrettin Ökçesiz ve arkadaşları, madem boykot örgütlenemiyor, o halde, bir ilkeler manzumesi saptayalım ve bu çerçevede rektör seçimlerine katılalım diyorlar. Önemli olan rektör seçilmek değil, ilkeleri ön plana çıkarmak ve büyük bir çoğunluğu bilime, onura, üniversiteye, öğrenciye, geleceğe sahip çıkıldığını göstermek! Bu çerçevede, “direnen üniversite” yazısını iç sayfalarımıza koyuyoruz.. Hadi hayırlısı.. Gelecek Cuma umarım güzel şeyler yazarız.. Bu arada Antalya’da, Hacettepe’de ve Gazi Üniversitemizde, yüz, kol vb. gibi organ nakilleri konusunda gösterilen başarılar bizi çok sevindiriyor.. Hepsine teşekkürler.. Gelecek cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle.. AMA SUÇLU OLAN ÜNİVERSİTELİDİR! obursali@cumhuriyet.com.tr http://orhanbursali.blogspot.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle