24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PRİAPOS’UN ANA VATANI ANADOLU! “Viagra’sız” Sürekli Cinsel Organ Sertliği Yaşayan Priapos’un Öyküsü Özgen Acar nternette bir tıp sitesine göre Türk erkekleri “cinsel organlarının sertleşmesi” amacıyla, son beş yılda, 10 milyon tablet “viagra” ilacına 30 milyon lira harcamışlar! Bir de bunun tersini düşünün! Erkekler, yaşam boyu kesintisiz sert bir cinsel organa sahip olmak isterler miydi? Bu da bir “biyolojik” hastalık… Buna tıp dilinde “priapizm” deniliyor. Görsel 1Selçuk Müzesindeki Priapos heykelciği latılır. Günümüz “feminizmi” acaba “fallokrasi”ye bir tepki olarak mı doğdu? Orhan Hançerlioğlu, “Dünya İnançları Sözlüğü”nde fallosun göç yolunu şöyle tanımlıyor6: “Tapımı, İzmir’den Midilli ve Taşoz adaları yoluyla Yunanistan ve İtalya’ya yayılan Priapos, Dionysos ile Afrodit‘in oğludur.” İ len turistler en çok bu heykelciğin posta kartlarını ve anahtarlıklarını satın alıyorlarmış. 19967 yıllarında “Kültür ve Turizm Bakanı” olan İsmail Kahraman’ın bu müzeyi ziyaret nedeni ile Priapos’un geçmişine ilgi duydum! Neden mi? Koskoca “Kültür” ve de “Turizm Bakanı” müzeye gitmeden önce talimat ile Priapos’un üzerini örttürmüştü! ??? Konya Çatalhöyük’te, bir tahtta oturan, leoGörsel 2 Çatalhö“gücünü” gösteren, ünlü “ana tanparlar arasında yük Baba Tanrısı rıça” heykelciğinin bulunduğu odada, “taştan” yontulmuş bir başka heykelcik de ele geçmişti. Cilalıtaş Döneminden olan bu heykelcikte bir erkek, tahtta oturmakta, cinsel organın olduğu yerde aslan, leopar gibi bir hayvanın başını tutarak “fallos”unun gücünü sergiliyordu! (Görsel 2) Bu sıradan bir erkek heykelciği değildi! Nasıl “ana tanrıça” gücünü vahşi hayvan ile gösteriyorsa, aynı odada bulunan bu heykelcik de yine bir vahşi hayvanla “gücünü” sergilediği için bir “baba tanrı” olmalıydı! Arkeolojik kazılarda 12 bin yıl öncesinden Urfa Balıklı Göl yakınında ve Göbeklitepe’de taştan yapılmış, çeşitli “baba tanrı” heykelleri ele geçti. (Görsel 3) Kayseri Kültepe’de bulunan 6.5cm yüksekliğindeki bu toprak heykelcik de Priapos’un 1500 yıl önceki atası olamaz mı? (Görsel 4) Görsel 10AB) İzmir çıkışlı “priapizm” heykelcikleri Louvre Müzesinde Görsel 9 Kadınların Priapos’a tapınmaları ve eşek kurban etmeleri gravürü Görsel 3Göbeklitepe Baba Tanrısı CBT 1305/ 10 23 Mart 2012 1 2 CBT 1305/ 11 23 Mart 2012 Bir Sümer yazıtından o tarihlerde “baba tanrıya” Enlil dendiği şu sözlerden anlaşılıyor: “Baba Enlil, gözlerini Fırat’a çevirdikten sonra, / şahlanmış boğa gibi gururla kalktı, / erkeklik organını dikti, / Dicle’yi saçılan sularla doldurdu.” Hititlere de miras kalacak olan Çorum’un yerel Hatti halkının“baba tanrıları” Kumarbi‘yi Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal şöyle tanıtıyor: “...Hurri Tanrısı Kumarbi Sümerler’deki Enlil’in karşılığıdır. Kumarbi kendinden önceki göğün tanrısı Anu’nun erkeklik uzvunu ağzı ile koparır, spermini yutmak üzere iken çıkarır, çünkü Anu ona Görsel 5 Küp gömütlerinGörsel 4 Kayseri Kültepe şu sözleri söyler: ‘Erkekliğimi yuttuğuna pek sevinme. de fallos idolü Priapos’u mu? O seni üç korkunç tanrıya gebe bırakacaktır. O zaman kafanı kayalara vuracaksın1.’” Bu hastalık adını, ÇaGörsel 7nakkale’nin Kara Biga ilYENİDEN DİRİLİŞ FALLOSLARI Antalya Mü çesinde antik dönemdeki Tunç çağının ana rahmi niteliğindeki küplere “hocker (cezesi’ köylü hemşehrimiz Priapos’tan nin)” biçiminde gömülen cesetlerin yanına konulan, fallos simPriapos alıyor. Herhangi bir dokgeli idoller yeniden üreme inancının varlığı gösterir. (Görsel tora “priapzmi” sorsanız, 5) Friglerde ana tanrıça Kibele’nin rahipleri cinsel organlarıhemen yanıt alırsınız. nı keserler, çeşitli “fallos” simgelerini törenlerde kullanırlardı. Ancak bunun kökeninin AntalyaElmalı yaylasında bir Frig mezarında (İÖ 8. yy) bulu12 bin yıl öncesine giden nan, tek gövde üzerinde, tunçtan 16 fallostan (Görsel 6) olu“Anadolu’lu bir tanrı olşan “törensel alem” ilginçtir. duğunu” bilmez. Lidya’nın da anıt mezarları olan, yığma tepe biçimli tüBoyu ile “ters orantımülüslerde de aynı olguyla karşılaşılır. Tümülüsteki mezar odalı” ve “sürekli sert erkeksı, ana rahmidir. Tepenin üst noktasına taştan, bazen insan bolik organına” sahip Priayunu da aşan fallos konulmaktaydı. En görkemlisi Lidya Kralı pos’u ilk kez İzmir Selçuk Karun’un babası Alyettes’in Manisa’da Bintepelerdeki tümüMüzesi’nde, küçük boyda lüsünde (İÖ. 6.yy) bulundu. bir heykelciği ile tanışFallosların bu amaçla kullanılmasının “toprağın doğurganlık mıştım. (Görsel 1) Söygücü ile canlının (insanbitki) öldükten sonra yeniden dirililendiğine göre Efes’e geşini simgeleyen, doğadaki yaşam döngüsüne (basubadelmevt) BABA ENLİL VE BOĞASI! olan inançtan“ kaynaklandığından da söz edilebilir. Encyclopaedia Britannica’da fallos kapsamında “fallisizm” şöyle açıklanıyor: “Bereket ve doğurganlık için tapınılan Görsel 11 Bodrum Müzesinde bu kültün simyılan biçimli fallos gesi fallostur. Bu kültün kökleri bütün tanrıların başı olan, toprağın verimliliğini ve doğurganlığını arttıran ‘ana tanrıça’ kültünün bulunduğu (Küçük As Görsel 14 Bir antik yapının kapı kilit taşında ya) Anado fallos lu’dur2.” Akurgal, Kumarbi inancının Anadolu’dan Yunanistan’a geçişini şöyle yorumlar: “Kronos, babası Uranos’un erkeklik uzvunu karısı Gaia (Toprak Ana ) ile sevişirken, bir orakla keser ve denize atar. Uranos’un spermasından Afrodit, kandamlalarından ise Gigant’lar (devler) doğar. Hurri kökenli bu Kumarbi efsanesi, Hellas’a (Yunanistan) İ.Ö.8. yy’da geçmiştir3.” Bodrumlu hemşehrimiz tarihçi Herodot, bağbozumunda şarap tanrısı “Dionysos Törenleri”nin Yunanistan’ı etkileyişini şöyle anlatır: “(…) fallos yerine, bir dirsek boyunda heykelcikler yaparlar, bunları kadınlar alırlar, heykel gövdesinin geri kalan bölümünden daha az büyüklükte olmayan ve ipliklerle oynatılan fallosunu bir kaldırıp bir indirerek, alay halinde köy köy dolaştırırlar. Alayın önünde flüt çalan biri yürür. Kadınlar Dionysos’a adanmış dinsel havalar çağırarak peşinde yürürler4.” Herodot, büyücübilge Melampus’un fallosu Anadolu’dan Yunanistan’a götürüşünü şöyle aktarıyor: “Kesin olan bir şey varsa, fallosun şatafatlı gösteriler ve alaylar düzenlenerek Dionysos’a götürülmesi törenlerini Yunanistan’a sokan odur ve Yunanlar bugün ne yapıyorsa ondan öğrenmişlerdir. (...) Bu kalkık Hermes heykellerini Pelasg’lardan (bir Andolu kavmi) öğrenen, öbür Yunanlar’dan önce yapan Atinalılar’dır5” Priapos kocaman bir fallos ile dünyaya gelince Afrodit oğlundan utanmış, tanrılara göstermemek için de onu kırlara bırakmış. Çobanlar büyütmüşler, erkekliğine tapmışlar. Priapos’un kırların ve çobanların da tanrısı olması bu yüzdenmiş. Roma’da şiirlerde, fallosunu sallayan bir köylü olarak temsil edilirdi. Bu köylü heykellerin çoğunluğunda kadın giysili Priapos, eteğini kaldırıp erkeklik organını göstermektedir. Bu heykeller Selçuk ve Antalya Müzelerinde görülebilir. (Görsel 7) Azra Erhat, Priapos’u şöyle anlatıyor7: “Çanakkale Boğazı kıyılarında Lampsakos (Lâpseki) şehrinin büyük tanrısı Priapos, Yunan mitolojisine sonradan girmiş ve epey yer etmiş tanrısal bir varlıktır. Bu tanrının en göze çarpan niteliği ‘fallosu’, yani erkeklik uzvuydu. ‘Yamrı yumru’ bir adamcık olan Priapos’un ‘fallos’u neredeyse kendi kadar uzun ve yukarıya kıvrık olarak gösterilirdi.” Acaba Lâpsekililer, antik dünyada adı Lampsakos olan ilçeleri için basılmış sikkelerden kentlerinin tanrısı olan Priapos’un koskoca bir resminin olduğunu biliyorlar mı? (Görsel 8) Priapos’un öyküsünü “Halikarnas Balıkçısı” takma adıyla yazan Cevat Şakir Kabaağaçlı şöyle sürdürüyor: “ Anadolulu olup da Yunanistan’a ve İtalya’ya giden mitoloji tanrıları arasında en garibi ‘Priapos’dur. Bu tanrı Lâpsekilidir.(...) Bu kentte Priapos adlı bir tanrı peydah oldu. Söylentiye göre Priapos, şarap tanrısı Dionysos’un Lâpseki ormanlarında gezen aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’ten olan çocuğuydu. Baştanrı Zeus’un karısı Hera, bu çocuğu kıskanmış, ona aşırı büyüklükte bir erkeklik organı vermişti. Böylece nur topu gibi olan Priapos çirkinleşmişti. Priapos, erkeklik organı aşırı büyüklükte olduğu için pek küçük yaşta çapkınlığa kalkışmış, rastgeldiği kadına tebelleş olmuş, kendinden yaka silktirmişti. Sonunda tekmetokat Lâpseki’den kovmuşlar da rahat nefes almışlar. Priapos’un kovulması üzerine kent halkına bir hastalık dadanmış. Öfkelenen Priapos, tüm kent erkeklerinin adı geçen organını kendininkine benzetmiş! Artık tüm kent halkı gece gündüz durmamacasına birbirlerine rahat vermez olmuş! Halk bu musibetin, tanrıça Afrodit’in oğlu Priapos’a saygısızlık ettiklerinden ileri geldiğini anlayarak, Priapos’u bulup kente getirip aralarına almışlar...” Antik coğrafyacı Strabon kitabında Priapos adlı bir kentten şöyle söz ediyor: “Priapos deniz kıyısında bir liman kentidir. (...) Kent adını orada kutsanan Priapos’tan almıştır. Halk, Priapos’u sonraları tanrı olarak kabul etti.” Lâpseki’nin komşusu antik Priapos Kentinin günümüzdeki adı Kara Biga’dır. İki kitapta da fallosla simgelenen “baba tanrının”, dolayısıyla Priapos’un anavatanı olarak Anadolu verilmektedir. Roma döneminde bir Bakkus töreninde Priapos çok içmiş, bir su perisine âşık olmuş. Gece perinin yanına sokulup muradına ermek üzereyken bir eşek anırmış, peri uyanıp kaçmış. Priapos da olduğu yerde, o durumda kalakalmış! Herkese alay konusu olmuş. O günden sonra Priapos, eşekle özdeşleşen bir anlatıma kavuşmuş. Priapos’un, genelde eşekle özdeşleştirilmesi, erkeklik uzvunun büyüklüğünden kaynaklandığını doğrulayan bir bulgu olmamakla TANRI PRİAPOS DOĞUYOR birlikte, kadınların Priapos’a eşek kurban etmeleri de boşuna değildir! (Görsel 9) Roma Döneminde Priapos üzerine İmparator Augustus da bir şiir yazmıştır8: “Selam sana ey Priapos. Ey Kutsal / Sen istersen ger Jüpiter bile / oklarını bir yana kor, / Işıklı tahtını bırakır. / Bütün tanrılar senin için kutsaldır. / yaratıcı ve dünyayı var edicisin. / Yeri, göğü, denizi dolduran / her şeyin var olması seninledir./ Kocalarına tükenmez bir erkeklik olsun diye / sana yalvarır kadınlar. / Selam sana yüce Priapos, selam sana ey yüce ata!” Priapos’un, “sürekli ereksiyon” yaşayan hastaları tanımlamada kullanılan “priapizm” sözcüğünün, söylence ile gerçek arasında ters orantılı olarak tıbbi sözlüklere geçeceğini hangi tıp öğrencisinin aklına gelirdi? Ne var ki koskoca Roma İmparatoru bile “viagra” yoksunluğundan yakınıyor! 19. yy’da İzmir çevresinde bulunarak Louvre Müzesi’ne götürülen, pişmiş topraktan heykelcikler “priapizm” hastalığını çok iyi yansıtırlar. (Görsel 10ab) Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, “AdemHavva” olayında betimlenen sperm benzeri yılanı da “fallos” olarak yorumlar. (Resim 11) Romalılar fallosa “fascinum” diyorlardı ve “muska” olarak da kullanıyorlardı. Romalılar, birkaç santimlik bu muskaları bir iple boyuna, evde ve iş yerin Görsel 12de uygun bir yere asıyorlardı. (Görsel 12) Muska amaçlı Kadınlar bu muskaları çocukları olması fallos için boyunlarında taşırlardı. “Priapizm” ve “nazar” bağlantısını anlatan ilginç bir mozaik Hatay Müzesindedir. Mozaikte Priapos’a “nazara karşı” bir işlev yüklenmiştir. (Görsel 13) Bergama’da, Fethiye Pınara’da, Mersin Kilikya’da kapı eşiklerinde, kapı kilit taşlarında, yumurtalıkları ile birlikte gösterilmiş, nazara karşı ya da güç (iktidar) simgeleyen fallos kabartmaları (Görsel 14) dikkati çeker. NAZARA KARŞI FALLOS PRİAPOS BİR KENT ADI Görsel 6Elmalı Frig tören fallosu GÜNÜMÜZ ANADOLU’SUNDA Görsel 8Lampsakos Lâpseki Sikkesinde Priapos Metin And “Dionysos Şenlikleri ve Anadolu Köylüsü” ad Görsel 13 Hatay Müzesinde “priapizm” ve “nazar” mozaiği Sonraları “Çoban Tanrı” Panlar, Satirler, Silenler de fallosla vurgulandılar. Mısır’da Bes adı verildi. Bu simge, Hermes heykellerine de yansımıştı. Hırsızların, işadamlarının, ulakların tanrısı olan Hermes heykelleri yollara dikilirdi. İÖ 415 yazında Atinalılar uyandıklarında gözlerine inanamadılar. Sicilya’yla savaşın karşıtları, tepki için tüm Hermes’lerin falloslarını kırmışlardı. Belki yöneticilere “savaşma, seviş” demek istemişlerdi! Ya da o dönemde “demokrasi”nin yerine “fallokrasi”nin yani “fallosun gücünün üstünlüğünün geçmesini” kınamış olmalıydılar! Aristofenes‘in “Lysistrata (Kadınlar Ih Derse)“ oyununda kadınların “erkek yönetimi” olan “fallos”a karşı koymaları an HERMESLER SAHNEDE lı kitabında “Osmanlı şenliklerinde tıpkı Dionysos törenlerinde olduğu gibi erkeklik aygıtının geçirildiğini biliyoruz.” diyor ve ekliyor. “Anadolu seyirlik oyunlarında da oyuncuların ellerinde bulunan sopa, tokmak gibi araçlar ‘fallos’ görevini görüyorlar. Oyuncular bunları bacaklarının arasına sokuyorlar, fallos olduğunu belirtecek tavırlar takınıyorlar.” Halikarnas Balıkçısı, Bayburt’ta kadınların eşeğe ters bindirilen kızların, sivri minareye çıkarılması arasındaki bağlantıları da şöyle kurguluyor: “Anadolu, Yunanistan ve İtalya’da Priapos’a adanmış sivri kayalar ve tepeler vardı. Genç kızlar buralara çıkarlar, kendilerine birer hayırlı koca yollaması için Priapos’a dua ederlerdi. Gel zaman, git zaman Türkler Anadolu’ya gelince, bu tepelerin Priapos’a ait oldukları unutulmuş, ancak eski gelenek sürdürülmüştür. Kızların yine o tepelerde koca için dua edip yakardıkları görülmüş, bu nedenle oralara ‘kısmet kayaları’ denilmiştir. Kızlar bu kısmet kayalarına çıkarak: ‘Bahtım! Kocaya gidecek vaktim!’ diye bağırırlar.” Ekrem Akurgal, Hatti ve Hitit Uygarlıkları,1995, s 84 Encyclopaedia Britannica, cilt 17, Chicago 1970, s. 794 3 Ekrem Akurgal, Hatti ve Hitit Uygarlıkları,1995, s 84 4 Herodotos, Herodot Tarihi 1983, s 107 (Çeviren Azra Erhat) 5 Herodotos, Herodot Tarihi 1983, s 107 (Çeviren Azra Erhat) 6 Orhan Hançerlioğlu, Dünya İnançları Sözlüğü, İstanbul 1993, s. 418 7 Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul 1972, s. 277 8 Orhan Hançerlioğlu, Dünya İnançları Sözlüğü, İstanbul 1993, s. 418
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle