01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Eski tip reaktörlerdeki güvenlik sistemi hatalı Başta ABD’dekiler olmak üzere pek çok reaktörün tasarımı Fukuşima Daiçi Nükleer Santralı’ndakilerle aynı. 11 Mart 2011’de yaşanan depremin tetiklediği nükleer sızıntı çok zor kontrol altına alınabilmişti. Şimdi benzer reaktörlerde bu tür kazaların tekrar yaşanmaması için bu kazaya yol açan etmenler büyük bir titizlikle inceleniyor. FUKUŞİMA DAİÇİ NÜKLEER SANTRAL KAZASINDA SUÇLU BULUNDU: F ukuşima’daki Daiçi Nükleer Santralı, 11 Mart 2011 tarihinde 9 büyüklüğündeki depremin yarattığı tsunaminin etkisiyle büyük bir sarsıntı geçirmişti. Sarsıntı sırasında reaktörleri soğutan suyun azalarak tehlikeli bir seviyeye inmesi, yakıt çubuklarının erimeye başlamasına yol açtı. Bunun sonucunda biriken uçucu hidrojen gazı patlama ve yangınlara neden oldu; 15.000 terabekerel radyoaktif sezyum 137 açığa çıktı. Bunun üzerine yetkililer santralin çevresindeki 20 kilometrelik bölgeye girişçıkışları yasakladı. Bu yasak bugün de sürüyor. 11 Mart tarihinde başlayan acil durum, bugün tümüyle atlatılmış sayılabilir mi? Çernobil’den sonraki 2. büyük nükleer kaza olarak kayıtlara geçen Daiçi nükleer kazasına yol açan gerçek etmen neydi? önemli dersler vermiş oldu. Mark 1 muhafaza kabı, reaktörün altında kısmen su ile dolu, halka şeklinde bir yapı. Reaktöre taze soğutma suyunu sağlayan pompaların çalışamaz duruma gelmesi durumunda, torus denilen bu muhafaza kabındaki güvenlik sisteminin ilave soğutma yapması gerekir. Fizyonu halen sürmekte olan yakıtın yarattığı buhar torusa dolar ve buradaki ek su ile soğutulur. İlave soğutma buhar birikiminin yarattığı basıncı belirli bir seviyenin altında tutar. SUÇLU BULUNDU: ESKİ TİP REAKTÖR Scientific American dergisi bilim yazarlarından David Bi Kaynamalı su reaktörü (BWR) ve Mark 1 tipi koruma kabı Ne yazık ki torusun sağladığı ek soğutma Fukuşima’da elektriklerin kesilmesiyle uzun sürmedi. Sonuç olarak, nükleer çubuklar zirkonyumu ve geride kalan suyu ısıttı. Yüksek ısıda kaplama malzemesi çevresindeki su buharı ile etkileşime girerek oksijen ile birleşti ve hidrojeni açığa çıkarttı. Bu da gaz olarak kaçtı. Eğer birikmesine izin verilirse hidrojen ABD’deki Three Mile Island’da olduğu gibi yanmaya başlayabilir veya Fukuşima’daki gibi patlamaya yol açabilir. Japon Nükleer ve Sanayi Güvenlik Ajansı’na göre Fukuşima’da 1.000 kg. hidrojen birikmişti. Aslında 3. Ünite’deki nükleer yakıt tarafından üretilen hidrojen, hemen yanındaki 4. Ünite’de de patlamaya yol açmıştı. NRC, hidrojen birikimini olabilecek en düşük seviyede tutmak için ABD’de bulunan reaktörlerin hava çıkış borularını güçlendirmelerini öneriyor. Her şeyden önce hidrojen birikimi basıncı güvenlik sistemlerindeki tasarım limitlerinin üzerine çıkartır. Fukuşima Daiçi çok sağlam hava çıkış borularına sahip olmakla birlikte, bunlar ya hiç çalışmamış ya da hemen çalıştırılmadığı için patlamaya engel olamamış olabilir. ELETRİK KESİNTİSİ YEDEK SOĞUTMAYI ENGELLEDİ kullanılmış yakıtların tehlike yaratmaması için şöyle bir öneride bulunuyor: “Kullanılmış yakıtlar beş yıllık soğutma işleminden sonra havuzlardan alınıp sürekli olarak muhafaza edilecekleri başka bir binaya nakledilmelidir. Bu bina masif beton ve çelik ile güçlendirilmelidir. Bu sayede havuzlardaki yakıt miktarı azalacak, bütün olarak ısı azalacak, havuzlarda daha fazla miktarda suyun bulunması sağlanacaktır.” CBT 1305/14 23 Mart 2012 ello’ya göre Fukuşima felaketinin gerçek sorumlusu reaktörün tipi. Aslında nükleer enerji uzmanları, bilgisayar modelleri ve diğer analizler de Biello’nun görüşlerini destekliyor. Bütün bu veriler, Fukuşima Daiçi’deki eski tip kaynarsu reaktörlerinde nükleer yaABD’de ki Brows Ferry kıtın saklandığı Mark 1 olarak bilinen kaynamalı su reaktörüne iyi bir muhafaza kabındaki güvenlik sistemiörnek oluşturuyor. nin hatalı olduğunu işaret ediyor. Kazadan hemen sonra Japon yetkililere yardımcı olmak üzere 16 mart 2011’de Japonya’ya giden ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu’ndan (NRC) Charles Casto, “Bu muhafaza kabı şu andaki mevcutların içinde en kötüsü. Elektrik kesilmesi durumunda yakıtı, muhafaza kabı içinde tutmanız neredeyse olanaksız” diyor. Bu arada ABD’de bulunan 23 reaktör, aynı tip güvenlik sistemlerinden yararlanıyor. Bunun yanı sıra tüketilen nükleer yakıtları içeren havuzlarda da güvenlik sistemi oldukça zayıf. Bütün bu tasarım hataları göz önüne alındığında Fukuşima felaketi bütün dünyaya tasarım hataları açısından çok Fukuşima Daiçi’deki birden fazla patlama bir diğer güvenlik zaafını daha ortaya çıkarttı.. Bu patlamalar reaktör binasında büyük hasar yaratmıştı. Kullanılmış nükleer yakıtı soğuk tutmak için tasarlanan 12 metre derinliğindeki havuzlar da bu patlamalardan nasibini aldı. Susuz kalan tüketilmiş yakıtlar ısınınca üzerlerindeki zirkonyum kaplama yırtılarak alev aldı. Daha önceki patlamalarda duvarlar da yıkılmış olduğu için nükleer yatının içindeki sezyum 137 ve diğer radyo izotopların kaçmasını önleyecek hiçbir engel kalmadı. Bu nedenle nükleer santraldan kuzeybatı yönüne doğru yükselen dumanların tüketilmiş yakıtlardan kaynaklanmış olabileceği düşünülüyor. Reaktör binalarının duvarlarının ve çatısının patlamalar nedeniyle bulunmaması, Fukuşima kazasının etkilerinin çevreye yayılmasını hızlandıran bir diğer faktör. Ancak nükleer atık uzmanı David Lochbaum’a göre duvarların yıkılmış olması havuzlara dışarıdan su takviyesini sağlamış. Acil müdahale ekipleri, havuzlardaki suyu takviye etmek için yıkılmayan duvarları bile yıkmak zorunda kalmışlar. Lochbaum, KULLANILMIŞ YAKITLARIN YARATTIĞI TEHLİKE Japon Başbakanı Yoşihiko Noda, Fukuşima Daiçi Santralı’nın tümüyle işlevsiz hale getirilmesi işleminin onlarca yıl süreceğini belirtiyor. Santralın 6 reaktörünün 4’ü hasar görmüştü. Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi (TEPCO) tarafından işletilen tesiste bugüne dek soğutma işlemlerinde deniz suyundan yararlanılıyordu. Kullanılan su ve radyoaktifli sıvılar da aynı şekilde denize dökülüyor. Başbakan Noda tesisin bugünkü durumu ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Nükleer reaktörler ‘soğuk kapatma’ dediğimiz konuma geçtiler. Dolayısıyla artık kaza döneminin sona erdiğini söyleyebiliriz. Şimdi nükleer reaktörleri istikrarlı hale getirerek faaliyetlerine son vereceğiz. Bu da 40 yıl sürebilir.” Ne var ki bu mücadelenin sona erdiği anlamına gelmiyor. Noda, bundan sonraki aşamada temizlik operasyonunun başlayacağını, tesisin çevresindeki toprağın radyoaktiviteden arındırılacağını söylüyor. Ne var ki bazı nükleer yakıt uzmanları Daiçin’de kazadan sonraki onarımların ve güvenlik tedbirlerinin eğreti olduğunu söyleyerek, gelecekte aniden yıkılabileceğini ileri sürüyor. Hatta bazıları yeni bir depremin olması durumunda tesisin daha da büyük bir yıkıma maruz kalacağını söylüyor. FUKUŞİMA’NIN KAPATILMASI YILLAR ALACAK Japonya Sağlık Bakanlığı tesisin yakınlarında yaşayan insanları musluk suyunu içmemeleri yönünde uyardı. Sudaki radyoaktif iyot düzeyi Japonya’daki güvenli limitlerden üç kat fazla bulundu. Ayrıca tesisin çevresindeki 20 km’lik iskâna kapalı bölgenin dışındaki bölgelerde ıspanak ve süt gibi yiyecek maddelerinde radyasyon düzeyi yüksek bulundu. Manchester Üniversitesi’nden radyasyon uzmanı Profesör Richard Wakeford, Japonya’da yiyeceklerdeki radyasyon limitleri çok düşük tutulduğu için insanların çok fazla kaygılanmamaları gerektiğini öne sürüyor. Derleyen: Reyhan Oksay http://www.scientificamerican.com/article.cfm?id=howsafeareoldnuclearreactorslessonsfromfukushima YİYECEKLERE RADYASYON BULAŞMIŞ OLABİLİR Mİ? http://www.bbc.co.uk/news/health12722435? http://www.bbc.co.uk/news/worldasia16212057? http://www.independent.ie/worldnews/asiapacific/japanesenuclearsitewilltake.decades
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle