01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Türkiye’nin ARGE’de yetkinleşmesi yönündeki çabalarına yakından tanık olduğum, hepsini yurtseverlik ortak paydasında toplayabileceğim bütün insanların dikkatlerine sunarım. 500 yıl sonra Piri Reis’in izinde... Piri Reis, ünlü dünya haritasını nasıl yaptı? Haritasını yapmadan önce Kristof Kolomb ile görüşmüş müydü? Piri Reis’in dünya ve ülkemiz yakkındaki yeri için neler söyleyebiliriz? Piri Reis hakkında uzun bir süreden beri araştırma yapan ve belgesel bir film hazırlayan Gülşah Çeliker ile Piri Reis üzerine konuştuk. Neden Piri Reis? Piri Reis de tıpkı Sabiha Gökçen gibi benim çocukluk önderimdi... Ben çocukken de coğrafyaya meraklıydım. İstanbul’da çok yağmur yağdığında, evlerimizin arka bahçesinde oluşan göl ve tepecikleri, Kızıl Deniz, Süveyş Kanalı diye adlandıran bir grup maceracı çocuktan biriydim ama babamın mesleği nedeniyle, etrafımda sürekli değişen coğrafyalar da kaderim olmuştu... Tabii, Piri Reis özellikle, İngiltere’deki, lisansüstü eğitimimin ardından, staj yaptığımda, beraber çalıştığım; İngiliz yapımcı ve yönetmenlere, belgesel proje fikri olarak sunduğum tarihten beri aklımda. Piri Reis World Mapmaker, şimdi projemin ismi de, ‘Piri Reis Mapmaker of the World’ yani ‘Piri Reis Dünya Haritacısı’ Dünya’da Piri Reis üzerine hangi çalışmalar yapılmış? Piri Reis’in haritasının keşfi, aslında oldukça yeni; Topkapı Sarayı’nın entlektüel kalıntıları arasında, 1929 yılında, arkeoloji ve müzeler müdürü Halil Eldem’in öncülüğünde, Ord. Prof. Paul Kahle tarafından, el yazmaları ve haritalar incelenirken bulunmuş. Akabinde harita, Alman profesör tarafından, Atatürk’e Çankaya’ya çıkarılıyor, hatta Afet İnan da orada, Atatürk hemen reprodüksiyonlarının yapılmasını ve araştırılmasını, daha sonra bir kitap hazırlamasını istiyor. Zira, 1931 yılında, haritayı, Hollanda Leiden’de yapılan, 18. Şarkiyatçılar Kongresi’nde, ilk defa dünyaya tanıtan Profesör Kahle, Piri Reis’in 1513 Dünya haritasını, Kristof Kolomb’un kayıp Amerika haritası Topkapı Sarayı’nda bulundu diyerek anons ediyor! Hollanda, İngiltere ve İtalya’da haber ve makaleler yayımlanıyor. Paul Kahle’nin iki makalesinin ardından, son yıllarda yayımlanmış birçok yeni eserler var. Piri Reis üzerine bilmediğimiz ilginç şeyler var mı? Bunlar nelerdir? Bir kere Piri Reis’in en bilinmeyen özelliği tam bir koleksiyoner olduğudur. Tabii ki çok zeki, çalışkan ve meraklı bir insan, indiği karalardan lokal pazarlardan, savaşlardan ganimet olarak sürekli harita topluyor, her türlü yeni bilgi ve keşfin peşinde iz sürüyor. Eline geçirdiği haritaları, büyük bir titizlikle analiz ederek birleştiriyor. Gerçek bir bilim adamı gibi çalışıyor, yani tez, antitez, sentez yapıyor. Bu sebeple o muhteşem Kitabı Bahriye vücuda geliyor. Tüm Akdeniz’in büyük bir portolan kitabı; atlasıdır... Oradaki efsaneler, onun anlatımı ve yeni keşifler de haritaları ile bugüne ulaşmıştır. Bir de hem Türkler hem de yabancılar trafından bilinmeyen nokta; Piri Reis ve Kristof Kolomb’un dönemdaş, meslektaş ve arkadaş olduklarına, bilgi alışverişi yaptıklarına dair bulgular. Bir de tabii hayatlarında kesiştikleri diğer bir nokta, İspanya’daki ortak bağlantıları ile Piri Reis’in İtalya’dan bir başka atlasçıdan ilham alması gibi yeni bilgiler. Bunların hepsi belgeselde; arşiv belgeleri ve özel röportajları ile yer alacak... Piri Reis üzerine inşa edilen en büyük mit nedir? Tabii ki, Piri Reis’in meşhur 1513 Dünya haritasının uzaylılar tarafından yapıldığı! Bu gerçekten hayal sınırlarını zorlayıcı ve onun bilim adamı kimliği, zeki, araştırmacı, çalışkan bir kartograf olarak meydana getirdiği, iki büyük Dünya haritası ve Akdeniz atlası ile Kitabı Bahriye için verdiği emekleri hor gören yersiz bir tahmin.... ARGE’yi de Halletmişiz! TÜİK, 9 Kasım’da, geçen yılın ARGE istatistik sonuçlarını açıkladı. Ardın da TÜBİTAK, Türkiye’nin ARGE harcamalarının, GSYİH’ye oranla son 10 yılda nasıl bir seyir izlediğini gösteren bir grafiği sitesine koydu. Görülen o ki bu oran 2009, 2010 ve 2011 yıllarında %0,85%0,84%0,86 bandına oturmuş. Demek ki, Türk Bilim ve Teknoloji Politikası: 19932003’te 2003 yılı için öngörülen % 1 hedefine bile henüz ulaşamamışız. 1993 yılında, bugün bize çok iddialıymış gibi gelen % 1 hedefinin niçin seçildiğini (dönemin hükumetine sunulur sunulmaz rafa kaldırılan Türk Bilim Politikası 19832003’te bu hedef çok daha iddialıydı!) ve bu hedefi yakalayamamanın ne anlama geldiğini, ARGE harcamalarımızı diğer ülkelerin ARGE harcamalarıyla karşılaştırarak anlayabiliriz. OECD Science, Technology and Industry Scoreboard 2011’de OECD’ye üye 34 ülkeyle birlikte Çin, Rusya Federasyonu ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ni de içine alan 37 ülkenin ARGE harcamaları, GSYİH’lerinin yüzdesi olarak karşılaştırılıyor ve 2009 (ya da ülkeler bazında erişilebilen en son yıl) değerleri esas alınarak ülkeler arasında sıralama yapılıyor. Ayrıca, her ülke için bu yüzdelerin 19992009 arasında ne kadar değiştiği de görülebiliyor. Bu verilere göre, yaklaşık on yıllık dönemde ülkelerin pek çoğu ARGE harcamalarını önemli ölçüde yükseltmişler; özellikle 1999’da da önde koşanlar, harcamalarını ciddî boyutlara taşımışlardır. 2009 yılında 7 ülkede ARGE harcamaları GSYİH’lerinin %3’ü mertebesinde ya da bunun üzerindedir. Bu ilk 7’yi izleyen 6 ülkenin harcamalarında bu oran %23 arasındadır. Sonraki 11 ülke %1.52; 6 ülke %11,5 diliminde yer almaktadır. Türkiye bütün bu dilimlerin dışında ve 37 ülke içinde %0.85 ile 32’nci sıradadır. ARGE harcamalarının mutlak büyüklük olarak ele alındığı bir başka değerlendirmede, Türkiye, Belçika ile birlikte 18’nci sırada yer aldığı için, durumunun o kadar da kötü olmadığı ileri sürülebilir, ama, ilk sıralamaya göre önündeyken bu kez geride bıraktığı ülkelerin çoğunun Danimarka, İzlanda, Slovenya, İrlanda, Norveç ve Lüksemburg gibi, nüfusları Türkiye nüfusunun onda birinin de altında kalan ülkeler olduğu görülür. Türkiye’nin ARGE harcaması, hangi açıdan bakılırsa bakılsın, çok yetersizdir. Bilim, teknoloji ve sanayide iddiası olan bütün ülkelerin hedefi, ARGE harcamalarının GSYİH’lerine oranında %3’ü yakalayabilmek ve bunun da üstüne çıkabilmektir. 1993’te, ülkemizde, 2003 için öngörülen %1 hedefi, uluslararası yarışta gözlenen, ARGE harcamalarını olabildiğince artırma eğilimine dayanır ve gerçekçi bir seçimdir. Ne var ki, aradan bunca zaman geçmiş olmasına karşın hâlâ bu hedefe bile erişilememiştir. Açık kalplilikle söylemek gerekir; Türkiye, %1’lik hedefi tutturabilmek için gerekli olan parasal kaynaklara sahiptir. Ancak 1995 yılından bu yana uygulamada olan destek programlarının yürütücüsü konumundaki iki kurumun, TÜBİTAK ve TTGV’nin, kendi pratiklerinden de bilindiği gibi örneğin sanayinin ARGE ve yenilik faaliyeti için bu iki kurumdan destek talebi, nerdeyse her yıl, kamunun bu amaçla ayırdığı parasal kaynağın altında kalmıştır. Sanayimiz, mevcut destek imkânının tamamını kullanabilecek ve kamuyu daha fazla kaynak ayırmaya zorlayacak bir ARGE eğilim ve kapasitesine ya da bu alanda atılım yapacak bir sermaye yapısına sahip değildir. Günümüz siyasî iktidarının da bu sorunun üstesinden gelebilecek ulusal bir politikası yoktur. Bütün iktidar gücünü elinde toplamanın peşinde olan Başbakanın bu konudaki tek derdi, kendi deyimiyle, ‘İstanbul Sermayesinin yerine, ‘Anadolu Sermayesi’ diye takdim ettiği, ticaret kültürü ağır basan ‘İslami sermayeyi hâkim kılmaktır. Gülşah Çeliker CBT 1340/ 8 23 Kasım 2012 Piri Reis haritalarını tamamen kendi başına mı çizdi, eline geçen İtalyan vb. haritaları da kullanmış mı? Elbette eline geçen çok farklı haritaları kullanarak kendi haritasını oluşturuyor. Hatta geçen ay, İstanbul’da, emekli İtalyan Amiral Paolo Bembo, ‘Piri Reis, Venedikliler: Haritacılık Bilgileri Doğu’dan mı geliyordu?’ konulu bir konferans verdi. Ayrıca İtalya’da görüştüğüm, Kolomb hakkında bir kitap yazan gazeteci ve yazar Ruggero Marino da kitabının bir bölümünü Piri Reis’e ayırmış. Özellikle 1513 Dünya haritasının, İtalyan kaynaklarına dayandırılarak pek çok Hıristiyan haritasının birleştirilmesiyle oluştuğunu savunuyor. Aynı fikri, Napoli Üniversitesi’nden Kolomb uzmanı Prof. Simonetta Conti de savunuyor. Ayrıca, Venedik, Ca Foscari Üniversitesi’nden Osmanlı tarihçisi Maria Pia Padani de Venedik haritalarını kullandığını söylüyor. Piri Reis’in Kolomb haritasını kullanması nasıl gerçekleşiyor? Piri Reis’in, Kolomb’un 1498 tarihli meşhur kayıp haritasını kullandığı doğrudur. Bu da 1501’de Piri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle