Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Şeker hastalığı (diyabet) nedir? Türkiye’de yaklaşık 7 milyon diyabet hastası nüfusun yüzde 79’u olduğu tahmin ediliyor. Bunların 1.5 milyonu diyabet hastası olduklarını bilmiyor. Dr. Tahir Haytoğlu Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Hastalıkları Bölüm Başkan Yardımcısı D iyabet yaşam boyu sürecek olan ciddi bir metabolizma bozukluğu durumudur. Metabolizma, vücudumuzun alınan yiyecekleri, büyüme ve enerji için kullanması anlamına gelir. Diyabet tedavi edilmediği takdirde, vücudun hemen hemen bütün organlarını etkileyen komplikasyonlar gelişebilmektedir. Kontrol altında olmayan diyabet, körlüğe, kalp ve damar hastalıklarına, inmeye (felç), böbrek yetmezliği ve sinir sisteminde harabiyete yol açmaktadır. Gebelik süresince diyabeti kontrol altında olmayan annelerin çocuklarında doğumsal bazuklukların görülme riski çok daha fazladır. Hemen herkes diyabeti (Şeker Hastalığı) olan birini tanır. Türkiye’de yaklaşık 7 milyon diyabet hastası nüfusun %79’u olduğu tahmin edilmektedir. Bunların 1.5 milyonu diyabet hastası olduklarını bilmemekteler. Diyabeti düşündürecek olan başlıca şikâyetler: • tuvalete sık çıkma • ağız kuruluğu • hızlı kilo kaybetme • halsizlik ve çabuk yorulma Ne yazık ki hastaların çoğu kendilerinde bir bozukluk olduğunun farkında değildir. Ancak organ fonksyonlarında bozulma geliştiğinde, yani diyabetin ileri safhalarında tanı konulabilmektedir. 25 yaşından itibaren düzenli açlık kan şekeri tetkikleri yapılmalıdır. Tip 1 Diyabet. Bu tipte diyabeti olan insanlar her gün insülin almak zorundadırlar. Bu tip diyabet eskiden “Juvenil Diyabet” veya “İnsüline Bağımlı Diabetes Mellitus” olarak adlandırılırdı. Tip 2 Diyabet. Bu tip diyabet, sıklıkla, yediğiniz yiyecekler ve düzenli fizik aktivite ile kontrol altına alınabilir. Bazı kişilerin, aynı zamanda, diyabet hapları veya insülin kullanmaları gerekebilir. Bu tip diyabet eskiden “Erişkin Çağı Diyabeti” veya “İnsüline Bağımlı Olmayan Diabetes Mellitus” olarak adlandırılırdı. Gestasyonel Diyabet. Gebelikte ortaya çıkan diyabet türüdür. Çok sayıda kişi diyabeti olduğunun farkında değil! Diyabet tanısını erken koymak ve tedavisine erken başlamak, daha sonra gelişecek sağlık problemlerini önleyebilir. Bazı insanlar, diğerlerine göre, diyabet açısından daha fazla risk altındadırlar. • 45 yaşının üstünde olmak • Fazla kilolu olmak • Diyabeti olan yakın bir aile ferdinin olması (anne, baba veya kardeşler gibi) • Daha önceki hamilelik esnasında diyabet gelişmiş olması Diyabet yaşam boyu süren kronik bir hastalıktır. Tedavide amaç hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlamanın ötesinde, diyabet nedeniyle gelişebilen komplikasyonların (kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, göz problemleri, sinir hasarı ve iyileşmeyen yaralar gibi) önlenmesidir. Diyabet komplikasyonlarının önlenmesi vede gelişen komplikasyonların etkin bir şekilde tedavisi, diyabet konusunda uzmanlaşmış sağlık hizmetlilerinin hastaları gerekli bilgi ile donatması ve tedavilerini monitörize etmesiyle mümkündür. Diyabet bakımı bir takım işidir. Takım merkezinde hasta, ona yardımcı olmak üzere bir diyabet uzmanı Endokrinolog, diyabet hemşiresi ve diyetisyenden kurulu olmalıdır. Gerektiğinde hastaların göz, kalp, böbrek veya ayak problemleri için ilgili bölümlerle tedavilerinin koordine edilmesi gerekmektedir. Diyabet tedavisinin bir numaralı amacı yüksek kan şekeri seviyelerini kontrol altına almaktır. Bunu sağlayacak çeşitli yöntemler vardır. Bunlar: • Sağlıklı besinler yemek • Düzenli egzersiz yapmak • Gerekli olması halinde ağızdan ilaçlar veya insulin kullanmanız • Kan şekeri ölçümleri yapmanız Hemoglobin A1c Testi (HbA1c): Hemoglobin A1c DİYABET İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR? KAÇ TÜRLÜ DİYABET VAR? testi laboratuvarda yapılır. Geçen 23 ay içerisinde diyabetinizin ne kadar iyi kontrol edilmiş olduğunu ölçer. Düzenli aralıklarla yapılması gerekir. Diyabet komplikasyonlarında korunabilmek için sadece şekeri kontrol altında tutmak yeterli değildir. Metabolik bir hastalık olarak diyabette damar hasarı yapabilecek faktörlerin hepsinin kontrol altına alınması gerekir. Bunun için yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları üzerinde yapılacak değişikliklerin yeterli olmadığı durumlarda ilaçlar kullanılır (tansyon ilaçları, kolesterol düşürücü ilaçlar, aspirin gibi). Düzenli aralıklarla vücudumuzda bazı parametrlerin izlenip tedavi planın gözden geçirilerek kullanmakta olduğumuz ilaçlar yeterli midir, doz artırılmalı mı, azaltılabilir mi, yeni bir ilaca veya ilaç değişikliğine ihtiyaç var mı, ilaçları kullanmaktan kaynaklanan istenmeyen bir durum (yan etki) oluyor mu, ilaçları kullanmaya engel olabilecek yeni bir durum gelişmiş mi, diye değerlendirmek gereklidir. Diyabet tedavisinde ve takibinde düzenli izlenen parametreler ve hedeflenen kontrol değerleri: Parametre Hedef Değer HbA1c 6.5 altında (Diya betik olmayanlar da normal değer 4.0 – 6.0 arasıdır) LDL 100 mg/dL altında HDL 45 mg/dL üzerinde Trigliserit 150 mg/dL altında Kan Basıncı 130/85 mmHg altında 22. Ulusal Patoloji Kongresi’nin Ardından… Prof.Dr.Erdener Özer, erdener.ozer@deu.edu.tr T CBT 1340/ 17 23 Kasım 2012 ıbbi Patoloji; günümüzde başta kanser olmak üzere, insanda görülen pek çok hastalığın tanısının konmasında ve hasta tedavisinin yönlendirilmesinde sağlık hizmeti içinde yer alan, tıp eğitiminde tanısal tıp alanındaki önemi ile birlikte, hastalıkların oluş mekanizmasının öğrenilmesine de katkı sağlayan klinik tanısal tıp bilimlerinin önemli bir bileşenidir. 22. Ulusal Patoloji Kongresi; ülkemizde görev yapan yaklaşık 1200 uzman hekim ve 250 uzmanlık öğrencisinin çatı uzmanlık örgütü olan Ulusal Patoloji Dernekleri Federasyonu’nun himayesinde, Çukurova Patoloji Derneği tarafından 711 Kasım tarihlerinde Antalya’da düzenlendi. Kongreye katılım gösteren uzman hekimler ve tıpta uzmanlık öğrencileri, kongre boyunca gerçekleştirilen kurs ve bilimsel oturumlar ile, Tıbbi Patoloji alanındaki güncel gelişmeleri izleme şansını buldu. Uluslararası katılımlı olan Kongre, bilimsel bilgi alışverişi ve sürekli tıp eğitimi açısından oldukça doyurucu geçti. Federasyonun yeni Yönetim Kurulu da, yine kongre sırasında gerçekleştirilen Genel Kurul’da seçildi. Federasyon altında görev yapan 16 çalışma grubu ve 7 komisyon, kongre boyunca çok sayıda toplantı gerçekleştirdi. Sunulan 634 poster ve 38 seçili sözlü bildiri sahipleri arasından üçer araştırmacı grubu başarılı bulunarak, Kongre galası sırasında yapılan tören ile ödüllerini aldılar. Federasyonun bu yıl içinde kabul edilen Uluslararası Patoloji Akademisi üyeliği de, özel bir oturumda kongre katılımcılarına duyuruldu. Patoloji Dernekleri Federasyonu; Tıbbi Patoloji bilimi alanında çalışmalarda bulunan ulusal dernekleri bir araya getirmek, uluslararası alanda uzmanlık dalını temsil etmek, uzmanlığı ilgilendiren sağlık hizmetini geliştirmek, insan gücü eğitimini sağlamak, idari ve hukuki düzenlemeleri yapmak, mesleğin özlük haklarını ve onurunu korumak amacıyla 2006 yılında kurulmuştur. Halen Türk Patoloji (1966), Ankara Patoloji (1967), Çukurova Patoloji (1996), Ege Patoloji (1996) ve Anadolu Patoloji (2005) olmak üzere beş bölgesel dernek ile tek yandal derneği olan Sitopatoloji Derneği (2002) Federasyon çatısı altında yer almaktadır. 22. Ulusal Patoloji Kongresi tarihinin, Ata’mızın 74. ölüm yıldönümünü de kapsaması vesilesiyle; bağımsızlık savaşımızın önderi, Cumhuriyet’imizin kurucusu, devrimlerimizin gerçekleştiricisi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, katılımcılar tarafından hasret ve inanç ile, 10 Kasım sabahı yapılan duygu yüklü özel törende anılmıştır.