Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KT SAT PENCEREMDEN Oktay Yenal B Dünyanın en küçük çiftçileri yenal9@gmail.com esin üretmek için toprak işleme yetisi yalnızca insana özgü değil. Karınca ve termit gibi bazı böceklerde de ilginç tarım teknikleri kullanırlar. Fakat amiplerin de bu tür yetilere sahip olduğu bilinmiyordu. Rice Üniversitesi biyologu Debra Brock ile çalışan bilim insanları bu yüzden Dictyostelium discoideum mantarının da bu tür becerileri olduğunu görünce şaşırmışlar. Amipler bakterileri topluyor ve daha sonra başka bir bölgeye “ekmek” üzere saklıyorlar. Bu şekilde en sevdikleri yiyeceklerini yeni yaşam alanlarına taşıyorlar diyor araştırmacılar Nature dergisinde. Dictyostelium discoideum mantarları, toprakta yaşayan ve birbirleriyle iletişim halinde olan amiplerdir. Büyüme evresini tek hücreli olarak geçirerek bakterilerle beslenirler. Besin kıtlaştığı zaman on binlerce amip, dört hücreli bir organizma olarak birleşmektedir. Bu organizma ise ölü amiplerden oluşan bir sapa ve tekhücrelilerin sporlarını taşıyan spor kesesine (sorus) dağılmıştır. Bu gelişim evresi, amipler için koşulların düzelmesi halinde sona eriyor ve sporlar gelişiyor. Debra Brock ve ekibi şimdi serbest yaşayan amiplerin üçte birinin bir tür ilkel tarım yaptıklarını buldu. Laboratuvarda gerçekleştirilen deneyler sırasında amipler, hemcinsleri gibi bakterilerin tümünü yemek yerine belli zamanlarda beslenip, çok hücreli organizma oluşturarak, artakalan bakterileri spor kesesinde (sorus) biriktirmişler. Amiplerin, daha sonra bakterisiz bir alana bırakıldıklarında birlikte getirdikleri bakteriler sayesinde yeterli yiyecekleri vardı diyor araştırmacılar. Fakat bakteri toplayan amipler bakterili alana bırakıldıklarında, tarım yapmayan bakterilere kıyasla daha az spor üretmişler. Demek ki bakteri toplamak her zaman avantajlı değil diyor Brock. Bu da niçin tüm amiplerin aynı davranışı sergilemediklerini açıklıyor. 2010 yılı milli gelir rakamları açıklanaberi basında bir tartışmadır gidiyor: Hükümet yanlısı basın bu gelişmeyi göklere çıkarırken, muhalif yazarlar bunun olumsuz 2009 gelirinin üzerine geldiğine işaret ederek, iki yılın ortalamasının pek de övünülecek bir şey olmadığını belirtiyorlar. Biri Yer Biri Bakar, Kıyamet Bundan Kopar mı? Benim için ise, borsaların, borçlanmanın, enflasyonun gelecek aylarda ne olacağından çok, ekonominin uzun sürede nereye doğru gittiği daha önemli. Daha önceki bir yazımda üstelediğim gibi, Türkiye, uzun sürede, ülke olarak nasıl olsa zenginleşecek, fakat yoksulluğu azaltabilen, mutlu hukuk düzeni ve sosyal adalet içinde yaşıyan bir yer olabilecek mi? Yani adam olabilecek miyiz? Bir süredir gelir dağılımı, işsizlik, yoksulluk, kapitalizm, sosyal demokrasi, anayasa gibi konular üzerinde düşündüklerimi yazdım. Belki bu yazımda bu konuları bir tür özetlemem yararlı olur diye düşünüyorum. İsterseniz bu kadar çok sözü edilen büyüme oranından başlıyalım. Batı’daki bir çok iktisatçı gibi ben de dünya büyüme ekseninin Batı’dan Doğu’ya kaymış olduğuna inanıyorum. Sanayi devriminden bu yana aşağı yukarı üç yüz yıldır dünya ekonomisinin lokomotifi olan Batı, yıldan yıla ortalama olarak daha yavaş büyüyecek; Doğu ise, ücret düzeyleri Batı’dakilere yaklaşıncaya kadar, hızlı büyümeyi sürdürecek. Ekonomilerin sorunları ise Batı’da bu yavaş tempoya ayarlanma ve işsizlik; Doğu’da ise yine işsizlik, hukuk düzenini kurma, gelir dağılımını iyileştirme ve yoksulluğu azaltma konuları etrafında yoğunlaşacak. Doğu derken Asya (Türkiye dahil) ve Güney Amerika’yı kastediyorum. Demokrasi kelimesinin artık bir çok ülke için anlamını tamamiyle yitirmiş bir kavram olduğunu düşünüyorum. Dört yılda bir seçim olması ve ülkeyi yönetenlerin değiştirilme olanağı elbette ki ülkelerin başında çöreklenmiş krallıklardan, şeyhliklerden, diktatörlüklerden iyi, fakat gerçek anlamlı demokrasi için bu yeterli değil. Batı bir ölçüde işi çözmüş. Annemin dediği gibi, “bir dirhem et, bin ayıbı örter” kabilinden, partiler gelişmiş, zenginliğin de yardımı ile yürüyen bir düzen kurmuşlar. Fakat oralarda da çıkar çevreleri oldukça etkin ve bu giderek artan dozda sorunlar yaratacak. Çıkar çevreleri kuşkusuz bu günkü kapitalizmin en güçlü organlarından. Hobbs Lock Adam Smith sistemine göre siyasi oylar “tek birim tek oy” düzenine göre seçecek, piyasalarda ise oylar birimlerin zenginliklerine göre ağırlıklı etki yapacaktı. Oysa bu gün artık siyaset alanında da para oldukça hakim. Böyle olunca toplumlarda kapitalizmin her alana yayılan bir gücü var. Hatta geçen yazımda üstelediğim gibi, yoksulun bilincine, belki de bilinçaltlarına bile işlemiş bu. Çocuğu aç yoksullar bile artık zenginlere kıskançlıkla değil, gıpta ile bakıyorlar. Ne var ki bu durum hızla zorlanıyor ve değişmek üzere. Zengin ülkeler iktisadi bunalımdan nasıl çıkacaklarını araştıra dursunlar, bir süre Doğu, Batı’dan daha hızlı büyüyecek; fakat aynı zamanda, bir şeyler yapılmaz ise, bütün ekonomilerde gelir dağılımı bozulacak, işsizlik büyüyecek ve nisbi yoksulluk artacak gibi görünüyor. İşin püf noktası, ülkeleri kim yönetecek sorusunda düğümleniyor. Bir zamanların büyüyen sanayi işcisi grubu artık yok ki 1917’deki Sovyet Rusya gibi devrim yaparak proleterya diktatörlüğü kurmaya yeltenelim. Öte yandan vahşi kapitalist düzenin de bu minval üzre gidemeyeceği aşikâr. O vakit tek görünür çare bu gün egemen olan Vahşi Kapitalist Demokrasi sistemini, mümkün olduğu kadar törpüleyerek, toplumsal güvenceler koyarak, Sosyal Demokrasiye döndürmek, yani paranın siyasi kararlar üzerindeki etkisini azaltmak. Bu, önümüzdeki dönemin büyük toplumsal konusu olacak. İngiltere ve İskandinav ülkelerindeki Refah Devleti denemelerinden sonra toplumsal sorun, Sosyal Demokrasi kavramını geliştirme yörüngesinde yoğunlaşacak gibi geliyor bana. Bu konuda ülkemizde etkin olacak en önemli aletler ilk ağızda seçimler, sonra da hukuk düzeni ve Anayasa olacak. Anayasa’nın herhalde Sosyal Demokrasi konusunda da, bedava sağlık ve eğitim hizmetleri ve yoksullara ve işsizlere yardım konularında da göstereceği yönler olmalı. Fakat ilk aşamada seçime giden Parti programlarına bakmalı, kim Sosyal Demokrasinin, kim Vahşi Kapitalizmin tarafında diye. Açıklanan AKP seçim bildirgesi bu konuda ümit vermiyor. Bir yandan 2023 yılı için anlamsız rakamlar verirken, bir yandan da “Partimiz vergi oranlarını düşürecek” gibi laflar ediyor. Bakalım bu gün açıklanacak CHP bildirgesi Sosyal Demokrasi taraflısı olabilecek mi? Türk bilim insanına Seçkin Performans Ödülü ABD’de sürtünmeyi azaltan kaplama malzemeleri ve nano malzemeler üzerindeki çalışmalarıyla dünyanın en saygın bilim insanları arasında yer alan Ali Erdemir, bu yılın Seçkin Performans Ödülü’ne layık görüldü. ABD’nin önde gelen bilimsel araştırma merkezlerinden Argonne Ulusal Laboratuvarı Enerji Sistemleri Bölümü’nün üst düzey yetkililerinden Ali Erdemir, bugüne dek sürtünmeyi minimuma indiren yeni nesil malzemeler üzerindeki çalışmalarıyla çeşitli ödüllere layık görülmüştü. Bu kez dünyanın en başarılı bilim insanlarına verilen Seçkin Performans Ödülü ile ödüllendiriliyor. R&D 100 Ödülü’nü bugüne dek tam 4 kez kazanan Erdemir, son olarak nanoteknolojiden yararlanarak Teflon’dan 40 kez daha kaygan bir malzeme geliştirmişti. Yüzey mühendisliği, triboloji ve yağlama malzemeleri alanlarında 25 yıldır yoğun çalışmalar yapan, deneyimler kazanan Erdemir, yakıt tasarruflu sistemler, çok amaçlı nanokompozit kaplamalar, nanoyağlama ve süperdüşüksürtürmeli malzeme ve kaplamaların geliştirilmesinde dünyanın en saygın isimleri arasında anılıyor. Seçkin Performans Ödül töreni 4 Temmuz 2011 tarihinde Argonne Laboratuvarı’nda yapılacak. Türkiye Bilimler Akademisi Forumu Duyurusu ‘İnsanlar ve Gezegen: Sürdürülebilir Kalkınmada Dünya Nüfusunun Rolü’ TÜBA toplantıları çerçevesinde 25 Nisan 2011 tarihinde ‘ nsanlar ve Gezegen: Sürdürülebilir Kalkınmada Dünya Nüfusunun Rolü’ başlıklı bir konferans düzenleniyor. Toplantının konuşmacısı 2002 Nobel Tıp Ödüllü Profesör Sir John Sulston FRS. ngiliz Bilimler Akademisi üyesi olan Profesör Sulston, Akademi’nin ‘ nsanlar ve Gezegen’ isimli Çalışma Grubu başkanı. Toplantı 25 Nisan 2011 tarihinde saat 15:30’da Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Okulları Muvaffak Benderli Salonu , Nişantaşı Kampüsü’nde yapılacak. CBT 1257/ 7 22 Nisan 2011