Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çözüm Önerisi: Düşünsel ve Eylemsel Üretim(II) Kapitalist sistemde, birey kendisine sunulan ürünleri tüketmesi koşuluyla, aslında olmadığı, ancak gıpta ettiği özelliklere kavuşacağı yönünde ikna edilmektedir. Güç, güzellik, başarı gibi sıfatlar reklamlar üzerinden metalara atfedilmektedir. Önce güzelliğin, başarının ya da güç olgusunun tanımı yapılmakta, bireyin kendisini bu abartılı ve taraflı çerçevenin dışında hissetmesinin kaçınılmazlığından faydalanılarak, kendisine sunulan nitelikleri temsil ettiği iddia edilen ürünleri tükettiğinde, bu sıfatlara kavuşacağı; artık güçlü, güzel ya da başarılı görüneceği bilgisi zihne işlenmektedir. Araş. Gör. Ürün Anıl Özdemir (İstanbul Kültür Üniversitesi) “ n vitium ducit culpae fuga” Kusur Korkusuyla Suç şliyoruz Horatius Ürünleri tüketen birey, anlamı ve içeriği boşaltılmış meta üzerinden pazarlanan, kimliğini oluşturmaya yönelik bu kavramların eksikliğini kısa süre içerisinde tekrar hissedecek, bu tatminsizlik duygusu bireyi tekrar ve tekrar döngüsel bir şekilde tüketime itecektir. Tüketim kültürünün, insan bedeni ve zihni üzerindeki yönlendirici etkisi bu dinamiklerle işler. Montaigne’in deyimiyle; “Nasıl olursa olsunlar, insandırlar sonunda, yaptıkları her şey ister istemez sudan ve değişkendir”. Birey kullandığı parfüm, araba, saat, diğer giyim ürünleri ya da tükettiği kimi yiyecek içecekler aracılığıyla kimi zaman maceraperest, coşkulu, asi, kayıtsız, serseri bir “Bohem”, kimi zaman soğuk, mağrur, mesafeli, ölçülü ve katı bir “Dandy”, kimi zaman yalnız aristokratik, topluma ve doğaya yabancı bir “Avangard”, kimi zaman ise kalabalıklarda barınan, tebdili kıyafet gezen, insan sarrafı ve avare bir kent gezgini yani bir “Flâneur” kimliğine bu ürünleri tüketerek bürünebileceğine ikna edilir**. Oysa ki ürünler maniple eder ve doktrin yerleştirirler. Kendi sahteliğine karşı bağışıklığı olan bir sahte bilinç geliştirirler: Sonuçta tek boyutlu bir düşünce ve davranış kalıbı ortaya çıkar (Marcuse, 1968: 26; aktaran Erdoğan ve Alemdar, 2005: 333) Ancak; yaşamının merkezine doğruluk, dürüstlük, hoşgörüyü koymayan, kendisini gerçekleştiremeyen, bedeni ile barışık olmayan ve “ölçülü davranış”ı temel almayan insanın mutlu olması mümkün değildir. olarak) sürekli değişen “prestij”, “güzellik”, “başarı”, “güç”, “zenginlik” gibi kavramlara sahip olmak isteğiyle ve toplum içinde yenik ya da başarısız olma duygularının korkutuculuğunun körüklenmesi sonucu günümüz insanı “tüketime zorunlu olarak itilmektedir”. Sistemin çıkarına uygun olarak “tek boyuta indirgediği” ve “yaşamının anlamını yitirmiş”, “yabancılaşmış” insan “kusur korkusuyla suç işlemektedir” başka bir anlatımla, içi boşaltılmış güzellik, güç vb. kavramlara sahip olma amacıyla ihtiyacı olmadığı halde tüketmektedir. Bugünün toplumunda görünen odur ki; özünde her türlü ihtiyacı karşılanmaktadır, birisi hariç: Anlam ihtiyacı. Karşımıza çıkan gerçek; “yaşama savaşı” şiddetini kaybedince “ne için yaşam?” sorusudur. Bugün daha çok insan yaşamak için gerekli araçlara sahip (teknoloji bireyleri yaşama ve yaşamı sürdürme becerilerinden yoksun bırakmıştır, bu nedenle insanın çaba harcamaksızın yaşayabileceğini garanti eden bir refah sistemi geliştirilmiştir), ancak yaşamak için bir anlam bulmakta zorlanmaktadırlar. Camus’nün kendi zamanında sorduğu soru bugünün insanı için, belki de daha önce olmadığı kadar geçerlilik kazanmıştır: “Gerçekten ciddi olan tek bir sorun vardır; yaşam, yaşamaya değer mi? değmez mi?” (Frankl, 1999: 151819). Günlük yaşamın çalışma mekanizmasına, ortak değer yargılarının azalmasıdeğişmesine, değerinin sistem ve teknoloji karşısında geri plana itilmesine, zaman içerisinde, kolaylıkla ve tamamen teslim olan insan, kendisini diğer tüm varlıklardan ayırarak olumlu yönde ilerlemesini (uygarlık, insan haklarındaki gelişmeler, yaşam koşullarının görece iyileşmesi, insan ömrünün uzaması, tıp, teknolojide ve bilimde yaşanan gelişmeler, yönetim sistemlerinde görece demokratikleşme, eğitim düzeyinin küresel ölçekte artışı) insanlık tarihi içinde bunca yol kat etmesini sağlayan en değerli yetisini tekrar hatırlamalıdır. d Bu yeti; “düşünsel ve eylemsel üretim”dir. Toplum içinde etkin, anlamlı bir var oluş, bir sonraki güne sevinç ile uyanma isteği (yaşam sevinci), yararlılık duygusu, varlığını olumlu olarak duyumsama, işe yaradığını hissetme, sonuç olarak yalnızca tüketen, aynı şeyleri düşünen “tek boyutlu insan” olmaktan sıyrılarak; nitelikli, değer yargılarını yitirmemiş mutlu birey olmanın, anlamlı, amaçlı ve faydalı bir yaşam sürmenin çözümü insanın “üretmesidir”. Bu üretim çiftçi için ekinini ekmek ve biçmeyi beklemek olabilecekken, demir ustası için demirine son şeklini vermek, akademisyen için bilim üretmek, mühendis için yeni teknikler geliştirmek, sanatçı için resim, müzik şiir, ya da heykel var etmek, mimar için ise yeni bir tasarım yapmak olabilir. Sadece kendisi olan, öznitelikleriyle yetinebilen, özgür, üreten, düşünen, değer yargılarını yitirmemiş ve bunun sonucunda duygusal olarak tatmin olan mutlu insan için başka bir anlatımla; kendisini olumlu yönleriyle ve iyi bir amaca yönelik gerçekleştirebilen insan y için “yaşam elbette ve her zaman tüm güzellikleriyle yaşamaya değer”. Kaynaklar Artun, A. (2004). “Baudelaire’de Sanatın Özerkleşmesi ve Modernizm” Charles Baudelaire Modern Hayatın Ressamı Kitabı Sunuş Metni. letişim, 787. (http://www.aliartun.com/content/detail/44) [20.01.2011]. Bauman, Z. (1999). Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar. (Çev.: Öktem, Ü.). stanbul: Sarmal Yayınları. Berger, A. A. (1991). ‘Bir Terör Aygıtı Olarak Televizyon: Kuramsal Bir Yaklaşım Denemesi’, Enformasyon Devrimi Efsanesi. (Çev.: Kaplan, Y.). Kayseri: Rey Yayınları. Erdoğan, ., Alemdar,K. (2005). Öteki Kuram. Ankara: Erk Yayınları. Ewen, S. (1976). Captains of Conciousness: Advertisind and the Social Roots of the Consumer Culture. New York: Mc GrawHill. Frankl, V.E. (1999). Duyulmayan Anlam Çığlığı Psikoterapi ve Hümanizm. (Çev.: Selçuk, B.). Ankara: Öteki Yayınevi. lhan, S. (2007). Yeni Kapitalizmin Karanlık Yüzü: nsanilik ve Ahlakilik Söylemlerinin Sahiciliği Üzerine. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 17 (2), 283306. Göktürk, &Günalan, M. (2006). Modern ve Geleneksel Değerler Arasında Yabancılaşan nsan. Selçuk Üniversitesi Karaman . .B.F. Dergisi, 9 (11),127143. Horkheimer, M.&Adorno, T.W. (1996). Aydınlanmanın Diyalektiği II. (Çev.: Oğuz, Ö.). stanbul: Kabalcı Yayınevi. Kılınç, B. (2008). Yabancılaşmış Karakterler ve Politik Eleştiri: Yavuz Turgul Sinemasından “Muhsin Bey” Örneği. Selçuk letişim Dergisi, 5 (3), 220235. Kızılçelik, S. (2003). Küreselleşme, Beden ve Şizofreni. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 25 (4), 8994. Marchand, R. (1985). American Dream: Making for Modernity 19201940. Berkeley: University of California Press. Marshall, G. (2003). Sosyoloji Sözlüğü. (Çev.: Akınhay, O., Kömürcü, D.). Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları. Montaigne, M.D. (1997). Denemeler. (Çev.: Eyuboğlu, S.). stanbul: Cem Yayınevi. Şentürk, Ü. (2008). Modern Kontrol: Tüketim. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 32 (2), 221239. Yavuz. Ş. Reklam ve Popüler Kültür. letişim Fakültesi Dergisi, 149161. (http://web.ebscohost.com). [28.02.2011] ** Bohem, Dandy, Avangard ve Flâneur kavramlarının nitelikleri, Ali Artun’un “ Baudelaire’de Sanatın Özerkleşmesi ve Modernizm” adlı metninden alıntılanmıştır. CBT 1257 / 14 22 Nisan 2011 Kapitalist sistemin somut nitelik kazandıracak şekilde meta (ve kültür endüstrisi ürünleri) üzerinden (reklamlar vb. özendirici işlev yürüten yukarıda bahsettiğimiz kitle iletişim araçları ve devletin ideolojik aygıtları aracılığıyla) sattığı ancak sisteme uygun olarak (var olan kapitalist tüketim sisteminin dinamiklerine uygun TEK BOYUTLU NSANA ÇÖZÜM ÖNER S N TEL Ğ NDE: ÜRETEN NSAN