Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Marmaray Metro Projeleri Kurtarma Kazılarının stanbul Tarihine ve Arkeolojisine Kazandırdıkları Nezih Başgelen Arkeolog Editör Arkeoloji Sanat Dergisi / Yayınları stanbul’un Tarihi Yarımadası içinde Yenikapı ve Sirkeci istasyon alanlarında, Asya yakasında Üsküdar Meydanı’nda ilgili Koruma Kurulunun kararları doğrultusunda, Marmaray ve Metro istasyonları inşaatları başlamadan önce, stanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü tarafından proje alanlarında arkeolojik kazılara başlanmıştır. 20042010 arasında geniş katılımlı kazı ekipleri tarafından yürütülen bu kurtarma kazıları sırasında bulunan taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları stanbul’un kültür tarihine çok önemli katkılar sağlamış, bilinenlerin çok ötesinde sansasyonel sonuçlar ortaya çıkarmıştır.1 grafyasında ilk kez 12. yy’da kullanılmaya başlandığı sanılmakta, I. Andronikos Komnenos’un (hd 11831185) bu yörede bir köşk yaptırdığı ve 13. yy’ın ikinci yarısında bu bölgeye Yahudilerin yerleştirildiği bilinmektedir.4 stanbul’un fethinden sonra, Langa’nın sur içindeki bölümü Küçüklanga Bostanı, sur dışı bölümü ise Büyüklanga Bostanı olarak anılmıştır. 15. yy’da Büyüklanga Bostanı’nın doğusu ve batısı da duvarlarla çevrilmiş ve 16. yy’da yeni bir sur daha yapılmıştır. Üzerinde bugün sahil yolunun, demiryolunun ve tren istasyonunun yer aldığı bölümü ise daha sonraları denizin doldurulmasıyla elde edilmiştir. Burada 20042010 arasında dört ayrı bölgede, 58 bin metrekare alanda yapılan kazılarda, özellikle Namık Kemal Caddesi ile bu caddenin doğusunda bulunan Mustafa Kemal Caddesi arasında, güneyde, tren yoluyla sınırlanan alanda stanbul’un M.S. 4. ile 7. yüzyıl arasındaki en büyük ticari deniz merkezi olan Theodosius Limanı gün ışığına çıkartılmıştır (Resim 1). MS 6. 11. yüzyıllar arasına tarihlenen Yenikapı batıkları, Akdeniz gemi yapım teknolojisi içinde çok az bilinen bir dö Res. 4 Yenikapı Neolitik yerleşimine neme ait olmaları ve ait bezemeli kap (Foto: İst. Ark. Müz.) iyi durumda ele geçtikleri için ayrı bir önem taşımaktadır. Theodosius Limanı’nda tespit edilen batıkların çoğu, limanın girişine yakın olan doğu ucunda bulunmuştur. Limanın, batı ucundan başlayarak, doğuya doğru dolduğu, doğu ucun ise 10. yüzyılın sonunda veya 11. yüzyılın başlarında doğal bir afetin, belki de çok şiddetli bir lodos fırtınasının, limandaki tekneleri batırmasına kadar kullanıldığı düşünülmektedir. Buradaki kazılarda “Yuvarlak gemi” olarak bilinen çeşitli yük gemilerinin yanı sıra, “uzun gemi” olarak da tanımlanan kadırgalara kadar çok değişik örneklerin batıkları ele geçmiştir. Bunların yapım teknikleri, konservasyon, rekonstüksiyonları üzerinde çalışmalar iki farklı ekip tarafından titizlikle sürdürülmektedir.6 Bu çalışmaların önemli sonuçlarından biri bugüne kadar hakkında çok fazla arkeolojik bilgimizin olmadığı kadırgalardır. Yenikapı’da bugüne kadar bulunan Doğu Roma Donanması’na ait olduğu düşünülen altı kadırga batığı bu açıdan döneminin bilinen ilk örneklerini oluşturmaktadır. Bunlardan dördü üzerinde stanbul Üniversitesi ekibi tarafından yürütülen araştırmalarda bu kadırgaların Ortaçağ’da yaygın olarak kullanılan “dromon” adı verilen savaş gemilerine destek olmak amacıyla kullanılan; hafif ve kürekli bir gemi tipi olan “galea” olabileceği belirlenmiştir.6 Bu limana dökülen Lykos (Bayrampaşa) Deresi’nin biriktirdiği alüvyonlar içinde saptanan binlerce arkeolojik eserin yanı sıra Marmaray ve Metro projeleri kapsamında yürütülen kazılarda mel kalıntıları gün ışığına çıkarılmıştır. Alanda sürdürülen sondaj kazılarında ise Üsküdar’ın Arkaik, Klasik, Hellenistik ve Roma çağlarına ait buluntular elde edilmiştir. Res. 1 İstanbul’un tarihi topografyasında Theodosius ve Eleutherios limanları. yaklaşık 25 bin eser bulunmuştur. Buluntuların en önemli özelliği, dönemin ticareti, günlük yaşamı, ekonomisi ve dini inançları ile ilgili bilgiler vermesidir.7 Üzerinde kalın bir deniz dolgusu bulunan Yenikapı Neolitik Çağ yerleşmesi, Marmara Denizi’nin zaman içerisinde geçirdiği değişikliklerle birlikte değerlendirilmektedir. Yerleşmenin, tahminen Marmara’nın henüz tuzlu su ile buluşmadığı dönemde kıyıya çok uzak olmayan bugünkü yerinde kurulduğu düşünülmektedir. Yenikapı’da Neolitik Dönem ölü gömme uygulamalarında ilk grup, iki adet gömüt ile temsil edilmektedir. Gömüt 1, dört farklı bireye, Gömüt 2 ise en azından iki farklı bireye aittir. kinci grubu oluşturan yakıldıktan sonra insan kemiklerinin gömülmesi uygulamasını gösteren 7 adet urne bulunmuştur. Daha önce Anadolu Neolitiği’nde rastlanmamış urne tipi kremasyon mezarların Yenikapı kazılarında ortaya çıkarılması, bu dönem arkeolojisi açısından çok önemlidir ve şimdilik bilinen en eski örneklerdir. Diğer neolitik buluntular arasında yer alan tahtadan mızrak, yay ve kürek de ilginç eserlerdir. Yenikapı’da antik Theodosius Limanı kalıntıları altında saptanan son 10 bin yıl içinde depolanmış çökel istif ise Marmara Denizi’nin geçirdiği ortam değişimlerini ve kültürel tarihçesini yansıtmaktadır. Yenikapı kazı alanı, Marmara Denizi’nin Holosen Dönemi jeolojik tarihçesi ile ilgili bilginin zenginleşmesi ve boşlukların doldurulması açısından son derece önemli bilgiler sağlamıştır. Boğaziçi’nin tarihini yeniden irdelemeyi gereken çarpıcı bulgulara da ulaşılmıştır. stanbul’un Marmaray Projesi kapsamındaki üçüncü arkeolojik kazı alanı, Sirkeci istasyonudur. Bu istasyon alanında dört ayrı noktada geliştirilen kazılar, stanbul gibi çok yoğun yapılaşmanın olduğu bir kentin stratigrafisinin saptanması için bir şans olarak değerlendirilmiştir. Sirkeci’de şaft alanları (Resim 5) ile Gar alanı içinde sürdürülen kazılarda Erken Bizans, Bizans ve Geç Osmanlı dönemlerine ait mimari kalıntılar ile Roma öncesi döneme ait küçük buluntu ve çanak çömlek tespit edilmiştir. Marmaray Projesi’nin diğer bir istasyonu olan Üsküdar Meydanı’ndaki arkeolojik kazılar 2004 yılında başlayıp 2008 yılında bitirilmiştir. lk çağlarda adı altın şehir anlamına gelen Khrysopolis olan Üsküdar, çağlar boyunca Asya ile Avrupa arasında geçiş noktası olarak önemini korumuştur. Buradaki kazılarda, Osmanlı Dönemi’ne ait bir arastanın kalıntıları, deri işleme atölyeleri, M.S. 1213 yüzyıllara tarihlenen apsisli bir yapının te MarmarayMetro projeleri kapsamında, stanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından başarıyla gerçekleştirilen kurtarma kazıları tarihöncesinden Osmanlı stanbul’a kentin iki yakasındaki kültürel devamlılığı, ticareti, sosyal yaşamı, denizciliği ve topografik özellikleri ayrıntılı olarak ortaya koyması açısından çok önemli sonuçlar sağlamıştır.9 Yenikapı’da bulunan Neolitik yerleşimin varlığı ise stanbul’u dünyanın en eski metropollerinden biri konumuna getirmiştir. Marmaray ve Metro kazılarında bulunan bu önemli bulguların özellikle Yenikapı’da yapılacak yeni bir müzede ve istasyonlardaki çağdaş düzenlemelerle sergilenebilmesi sağlandığında stanbul, kente yaşayanların ve tüm dünyadan gelenlerin büyük ilgisini çekecek kültürel bir zenginliğe daha kavuşacaktır. Bu uygulama Marmaray’ın mühendislik, teknoloji ve kitle ulaşımı açısından ortaya konan büyük başarısının yanı sıra bizlerin bu dünya başkentinin eşsiz tarihine ve arkeolojisine duyarsız kalmadığımızı ve bu süreçteki kültürel bilincimizi yansıtması açısından önemlidir. D PNOTLAR 1 Marmaray ve Metro Kurtarma Kazıları sırasında kazı alanlarını ve sonuçlarını yerinde izleyebilmem açısından gösterdikleri ilgi ve desteklerden dolayı başta stanbul Arkeoloji Müze KAZI SONUÇLARIN GENEL B R BAKIŞ Res. 3 Yenikapı ve Metro kazısı, 10. yy. batığı (Foto: İst. Ark. Müz.) stanbul’un Asya ve Avrupa yakasındaki demir yolu hatlarını Boğazın altından geçen bir tüp tünel ile birbirine bağlamayı amaçlayan Marmaray ve Metro projeleri Türkiye’nin bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük raylı toplu ulaşım ağını oluşturmaktadır. stanbul’un Yedikule semtinde yeraltına giren Rumeli demir yolu hattı,2 yeni yapılan yeraltı istasyonlarıyla Yenikapı ve Sirkeci boyunca ilerleyerek, Sarayburnu’ndan boğazın altına girmekte ve diğer bir istasyon olan Üsküdar’a bağlanmaktadır. Marmaray Yenikapı stasyonunun yapılacağı Osmanlı Dönemi’nde “Langa (Vlanga) Bostanları ”3 olarak adlandırılan alanın “dışarısı” anlamına gelen adının stanbul’un tarihi topo Portus Theodosiacus (Theodosius Limanı) olarak bilinen bu görkemli tesis, Doğu ve Batı Roma’yı yönetmiş son imparator olan I. Theodosius (hd. MS 379395) tarafından yeni başkentin büyüyen ihtiyaçlarını karşılamak için Lykos (Bayrampaşa) Deresi’nin döküldüğü geniş girintili koyda yaptırılmıştır. Limanın doğu tarafında bulunan horrea Alexandrina ve imparatorun adını taşıyan horrea Theodosiana gibi depolama binalarından anlaşıldığı gibi burası, skenderiye’den veya diğer yerlerden stanbul’a gemilerle taşınan tahıl ve tüm ihtiyaç maddelerinin şehre indirildiği büyük bir ticari limandır . Doğal bir koyun güney tarafına, doğudan batıya uzanan bir dalgakıranın yapılmasıyla oluşturulan limanın girişinde gözetlemeye yarayan büyük bir kulenin varlığı kalıntılarıyla saptanmıştır. 10. yüzyılda buradaki skenderiye silosunun, o dönemde şehrin kullanılan tek silosu olduğu da kaynaklardan bilinmektedir. Limanın 7. yüzyıldan itibaren Lykos (Bayrampaşa) Deresi’nin taşıdığı mil ve artıklarla dolmaya başladığı, 11. yüzyıla kadar ufak gemiler tarafından kullanabildiği ve 13. yüzyıldan itibaren tamamen dolarak devre dışı kaldığı düşünülmektedir.5 Yenikapı kazı alanının batısında, 100 ada olarak isimlendirilen 2. Bölge ile bu bölgenin doğusunda kalan 3. Bölge’de sürdürülen kazılarda ise aralarında M.S. 323330 arasında yapıldığı bilinen ancak bugüne kadar yeri tartışmalı Constantin Suru ile ilintili olabilecek izler yanı sıra farklı devirlere ait çok çeşitli mimari kalıntılar ortaya çıkarılmıştır (Resim 2). Buradaki kazılar mendirek, rıhtım ve iskele ile limanın genel yapısı hakkında önemli bilgiler vermiştir. Bu alandaki çalışmaların son bulmasından sonra ilgili Koruma Kurulu bulunan kalıntıların kaldırılmaması, Atina ve Roma metrosunda ilgi ile izlediğimiz uygulamalar gibi yerinde korunmasının gerekliliği yönünde karar vermiştir. Yenikapı kazı alanında, 2011 başına kadar ele geçen toplam 36 adet batık gemi kalıntısı dünyada bugüne kadar toplu olarak bulunmuş en büyük batık gemi grubunu oluşturmaktadır (Resim 3). En son bulunan 36. tekneye Yenikapı’da Marmaray dışında TE AŞ trafo binasının yapımı sırasındaki kazıda rastlanmıştır. Bu alan Sahil yolu ile Yenikapı kazı alanın, sahil girişi arasındaki Shell benzin istasyonu arasında kalmaktadır. THEODOS US L MANI Yenikapı kazı alanında, Theodosius Limanı taban dolgusu altına inildiğinde, bugünkü deniz seviyesinden yak. 6.30 m. altında Neolitik Döneme ait yapı kalıntıları ile günlük yaşama ait buluntular tespit edilmiştir. Bu şaşırtıcı bulgular stanbul kentinin yerleşim tarihini günümüzden yaklaşık 8500 yıl geriye taşımıştır (Resim 4). Neolitik Çağ’a tarihlenen, dalörgü mimariye ait mekânların içinde ve çevresinde toplanan çok sayıdaki çanak çömlek parçası, stanbul bölgesinin Neolitik toplulukları olarak adlandırılan “Fikirtepe Kültürü” ile Yarımburgaz 4 evresiyle yakın benzerlik göstermektedir. Bu kültür, ders kitaplarında “Cilalı Taş Devri”, bilim dünyasında Neolitik Çağ ya da lk Tarımcı Köy Toplulukları olarak adlandırılan dönemi temsil etmektedir. Fikirtepe Kültürü, bu ilk tarımcı kültürün Anadolu’dan Avrupa’ya aktarılmasını yansıtması açısından önemlidir.8 Bu açıdan Yenikapı Neolitik eserleri stanbul kadar Avrupa kıtasının yerleşim tarihi açısından da ayrı bir önem taşımaktadır. YEN KAPI NEOL T K DÖNEM YERLEŞ M Res. 5 Marmaray Sirkeci Doğu Şaft kazı alanı (Foto: İst. Ark. Müz.) leri‘nin eski müdürü Dr. smail Karamut ve yeni müdiresi Sn. Zeynep Kızıltan olmak üzere büyük bir özveri ile projeyi başarıyla hayata geçiren tüm çalışanlara teşekkür ederim. Kazı Başkanı : 20042009 Dr. smail Karamut , 2009’dan bugüne Zeynep Kızıltan • YEN KAPI Kazısı : Rahmi Asal, Metin Gökçay, Gülbahar B. Çelik, Sırrı Çömlekçi Arzu Toksoy, Özlem Kömürcü, Kürşat Kılıç, . Halil Akman , Yaşar Anılır, M. Ali Polat ve Emre Öncü, • S RKEC Kazısı : Süleyman Eskalen, Çiğdem Girgin • ÜSKÜDAR Kazısı : Dr. Şeniz Atik, Dr. Şehrazat Karagöz, Ece Işık. 2 1869’da Yedikule’de yapımına başlanan “Rumeli demiryolu hattı”nın inşası nedeniyle Yedikule Sirkeci hattının yapımı büyük hafriyat gerektirmiş, Yedikule surlarından başlayarak Sirkeci’ye kadar çok sayıda tarihi eser, saray, kalıntı yıkılmıştır. Demiryolu, Küçük Ayasofya’nın doğusunda deniz kıyısındaki Boukoleon Sarayı’nın içinden geçirilirken, bu sırada sarayın batı bölümü, burada yer alan ve iki yanında oturan arslanların yer aldığı cumba ile birlikte yıkılmıştır (Bkz; N. Başgelen, stanbul Tarihi Yarımada ve Arkeoloji. stanbul 2007. Res. 34). Suru Sultani içindeki demiryolu hattı kazıları sırasında da çok sayıda tarihi eser zarar görmüş, pek çok arkeolojik eser ve mimari parçalar bulunmuştur. 1875 tarihli bir vesikadan “şimendifer hattından” çıkan parçaların daha sonra kullanılmak üzere sarayın “ebniye ambarına” nakledildiği bilinmektedir. Yazının devamı 18. sayfada S RKEC KAZILARI CBT 1253/ 10 25 Mart 2011 YEN KAPI LANGA’DA KAZILAR Res. 2 Yenikapı ve Metro kazı alanının havadan görünümü (Foto: İst. Ark. Müz.) CBT 1253/ 11 25 Mart 2011 YEN KAPI BATIKLARI ÜSKÜDAR KAZILARI