24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çin, 2020 bilim vizyonunu açıkladı: Öncelik enerji, biyotıp ve bilgi teknolojilerine! Çin, 2020 bilim vizyonunu açıkladı: Öncelik enerji, biyotıp ve bilgi teknolojilerine! Öncelikle şunlar yapılacak: • Bilimsel araştırmalar ticarileştirilecek • Enerji, biyotıp ve bilgi teknolojilerine ağırlık verilecek Mısırlı bilimciler: Turist rehberleri bile bizden daha iyi kazanıyor! Mübarek’in 30 yıllık iktidarında Mısır biliminin durumunu araştırmak için sokağa inen Nature Middle East editörleri, Kahire sokaklarında göstericilerle birlikte protestolara katılan Mısır’ın önde gelen akademisyenleri ile görüştü: Sonuç: Mübarek hükümeti bilime gereken desteği vermiyor, Mısırlı bilimciler araştırmalarını sürdürebilmek için yurtdışına gitmek zorunda klıyor.. Ücret ve atama politikaları yanlış.. deni var ama bence en önemli neden, sermayenin bilgi üretimine aktarılmamış olması. İnsanlar gelir dağılımından haksız bir şekilde pay alanlara saygı gösterirken, bilgi peşinden koşanları küçümsüyor. Ekonomiyi özel sektöre peşkeş çekenler, toplumun bilim düzeyini yükseltmeyi hiç düşünmüyorlar.” Fruktoz ve insan sağlığı Fruktoz insan sağlığı için şekerden daha mı zararlı? Aşırı fruktoz tüketiminin vücuda ne gibi zararları var? Fruktozun normal şekerden farkı, aşırı tüketiminde ortaya çıkan sağlık sorunları ve fruktoz kaynakları üzerine... F Ç in, ekonomik bir süper güç olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, bilimsel açıdan da geleceğini sağlama almak için uzun vadeli planlar yapıyor. Çin Bilimler Akademisi’nin (Chinese Academy of SciencesCAS) yeni açıkladığı İnovasyon 2020 Raporu’na göre, temel bilimlere sağlanan destek devam ederken, araştırmaların ekonomik büyümeyi güçlendirecek teknolojilere dönüştürülmesi için tüm olanaklar seferber edilecek. 2020 vizyonunun açıklandığı Akademi’nin yıllık konferansında, CAS Başkan Yardımcısı Bai Chunli, ülkenin çözüm bekleyen en acil sorunlarından biri olan temiz enerji konusuna da kalıcı çözümler üretmeye çalıştıklarını da vurguladı. M EKONOMİK BAŞARI İÇİN İNOVASYON ŞART! İnovasyon 2020, CAS’ın 1998 yılında devreye soktuğu Bilgi İnovasyon Programı’nın (KIP) bir uzantısı. KIP gereğince Akademi, çağın gereksinimlerine yanıt veremeyen ve aşırı istihdamın yarattığı yükün altında ezilen kurumlara çeki düzen verdi; yurtdışında başarılı çalışmalarla kendini kanıtlamış Çinli bilim insanlarını geri getirmek için ARGE alanındaki koşulları cazip hale getirdi; proje önerileri ve performans değerlendirme ölçütlerini nesnel bir tabana oturttu. Fakat CAS’ın artık günümüzün öncelikli konularına destek sağlaması gerektiğini söyleyen CAS Strateji ve Yönetim Enstitüsü’nden stratejist Duan Yibing, Çin’in küresel bir ekonomik güç haline geldiğine dikkat çekerek, “Dünyamızı kıskaca alan mali krizlerin bizlere öğrettiği çok önemli bir ders var: Ekonomik açıdan başarılı olmak için bilimsel inovasyonlar tarihin hiçbir döneminde bu kadar önem kazanmamıştı. 13 yıl öncesi ile karşılaştırıldığında her şey artık çok farklı” diye konuşuyor. Inovasyon 2020’nin bütçesi henüz açıklanmadığı halde CAS’tan sızan bilgilere göre bilimsel harcamalardaki artışa koşut bir büyüme izlenecek. Gerçekten de CAS’ın 2009’da ARGE için harcadığı miktar 20 milyar yuan (3 milyar ABD doları) civarındaydı. Bu da 1998’deki miktarın 7 misline eşitti. Çin Doğa Bilimleri Vakfı’nın bu yılki bütçesi, geçen yılki 10 milyar yuana göre %70 oranında artacak. destek sağlayacak. • Nükleer füzyon • Nükleer atık yönetimi • Kök hücreler ve rejeneratif tıp • Kara, deniz ve atmosfer arasındaki karbon akışının hesaplanması • Malzeme bilimi • Bilgi teknolojileri • Halk sağlığı • Çevre Akademi, kaynaklar arasında eşgüdüm sağlamak ve birden fazla bilim dalını ilgilendiren araştırmaları teşvik etmek amacıyla uzay bilimleri, temiz kömür teknolojileri ve geobilim arazi ölçüm cihazları ile ilgili üç araştırma merkezi kurdu. Bunun yanı sıra Pekin, Şanghay ve Guangdong eyaletlerinde üç bilim parkı daha kurmayı planlıyor. Bilim parklarının amacı, temel bilimlerin pazarlanabilir ürünlere dönüşüm hızını artırmak. Bunlar, özellikle yenilenebilir enerji, bilgi teknolojileri ve biyotıp alanlarında faaliyet gösterecek. CAS Genel Sekreteri Pan Jiaofeng, KIP’in açtığı yoldan ilerleyerek yeni programdan da başarılı sonuçlar alacağını umuyor. CAS, 2009 yılında destek sağladığı araştırmacıların, Science Citation Index’te (SCIatıf sayısı) 1998 yılında atıf yapılan makale sayısından 3.5 misli daha fazla makale yayımladığını bildiriyor. Daha da önemlisi, en üst yüzde birlik oranda yer alan SCI dergilerinde yayımlanan makalelerin 1998’dekilerden 12 misli daha fazla olması. übarek rejimine karşı protestolar Mısır’ın Kahire, İskenderiye ve Süveyş gibi üç önemli kentinde kitlesel gösterilere dönüşürken, protestocuların siyasi reform ve Mübarek’in 30 yıllık iktidarının sona ermesi çağrısına akademisyenler de katıldı. Nature Middle East’in görüştüğü bazı akademisyenler, bu genel taleplerin dışında, bilimsel çalışmaların daha fazla desteklenmesi ve ekonomik koşullarının düzeltilmesi gibi isteklerde bulundular. Kahire Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi, Kimya Bölümü öğretim görevlisi Mahmut Salih, Mısır’da kitabına uygun bilimsel araştırma yapılmadığını öne sürerek, şöyle konuşuyor: “Mübarek rejimi, Mısır halkının bilimsel, sosyal veya siyasi alanlardaki tüm beceri ve yeteneklerini öldürdü. Bu akıbete uğramamak için çok sayıda bilim insanı, bilgiyi kaynağında öğrenmek amacıyla tan ilgisi olmayan insanların çalıştırılmakta. Dewedar, üniversite eğitiminde köklü bir reformun şart olduğunu savunan pek çok akademisyenden yalnızca biri. Reformun gerekliliğini vurgulayanlardan biri de Kahire Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Tahir Ahmet Yahya. Doktorasını İngiltere’de Nottingham Üniversitesi’nde yaptığı için gelişmiş bir ülkedeki üniversitelerin yapısı ile Mısır üniversitelerinin yapısını karşılaştırma şansına sahip. Yahya, üniversitelerdeki çarpıklığı şöyle anlatıyor: “Lisansüstü programlarda öğrencinin önüne belirli bir program konmuyor. Master derecesi yapmakta olan bir öğrencinin eğitimi 4 yıl da sürebiliyor, 6 yıl da.” Yahya’ya göre araştırma yapmak isteyen Mısırlı öğrencilerin karşılaştığı bir diğer sorun da laboratuvarların donanım açısından yetersiz olması ve mali destekten yoksun olmaları. İşte bu nedenle bilimsel ORTADOĞU’DA BİLİMSEL RÖNESANS MI? Körfez Ülkelerinde Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (KAUST) gibi çok sayıda donanımlı üniversiteler açılıyor. El Baz bu gelişmeleri şöyle değerlendiriyor: “Bu okullar rönesansı başlatabilir. Ancak şu anda tek bir üniversitenin Suudi Arabistan’ı değiştireceğini düşünmek için erken. Fakat KAUST gibi yüksek öğretim kurumları, eski üniversitelerin kendilerini toparlamaları için iyi bir örnek oluşturabilir. Kaldı ki bilimsel kültür geleneklerden beslenir. Bilimsel kültürün yerleşmesi için bilimsel araştırma yöntemlerinin kurumsallaşması gerekir.” Ortadoğu’nun yoksul ülkeleri KAUST gibi büyük yatırımlarla kurulmuş üniversiteler gibi yüksek öğretim kurumları açabilecek kaynaklara sahip değil. O halde bu ülkelerin bilimi güçlendirmeleri için ne yapmaları gerekiyor? El Baz: “Büyük ve önemli üniversitelerin zengin ülkelerin bir ürünü olduğu düşüncesi doğru değil. Tarihin birinde Kahire ve El Ezher Üniversiteleri İslam hukuku, hukuk ve bilim alanında uluslararası bir saygınlığa sahipti. Şimdi bu okullar artık vasat okullar sınıfında yer alıyor; buradan mezun olanların günümüzün sorunlarına çözüm getirecek şekilde eğitilmediği anlaşılıyor. Bunun yanı sıra son günlerde Malezya gibi yoksul ülkeler, küçük fonlarla eğitim sistemlerini çağdaş bir düzeye çıkarttılar ve bu kurumlardan mezun olanlar, dünya piyasalarının ihtiyaçlarına cevap verecek yeteneğe ve beceriye sahip oldular.” BEYİN GÖÇÜNÜ TERSİNE ÇEVİRMEK başta ABD ve Japonya olmak üzere tüm dünyaya dağıldı. Ne var ki ülkelerine geri döndüklerinde önlerinin tıkalı olduğunu görüyorlar ve geri dönüyorlar. Akademisyenlerin başkaldırmalarının altında yatan en önemli neden de bu. Bizlerin, ülkenin kalkınması için bilim ve teknolojinin önemini kavramış, bilincine varmış daha akıllı yöneticilere ihtiyacımız var.” Salih ayrıca bir üniversite profesörünün 20 yıllık emeğinin karşılığında ayda ortalama 2000 Mısır poundu (340 ABD doları) aldığını ve bu miktarın ancak yiyecek ve çocukların okul giderlerini karşıladığını belirtiyor. çalışmalarını gelişmiş ülkelerde sürdüren Mısırlı öğrenciler, çok başarılı çalışmalar yapıyorlar ve rekor sayılacak sürelerde lisansüstü eğitimlerini tamamlıyorlar. Bu da sorunun öğrencilerde değil, sistemde olduğunu gösteriyor. El Baz, Ortadoğu ülkelerinin beyin göçünü durdurmak, hatta tersine çevirmek için öncelikle araştırma enstitülerinin başına liyakat sahibi yöneticilerin iktidar yandaşlarının değil getirilmesini gerekli görüyor. Bunun dışında yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: • Bilimsel araştırmalara –ücretlerin dışında daha fazla fon aktarılmalı • Endüstriyel üretim sektörünün yeniliklerden beslenmesi için yeni programlar hayata geçirilmeli • Genç araştırmacıları motive etmek için ödüller, yarışmalar düzenlenmeli • Bilim insanlarının çalışmalarını uluslararası hakemli dergilerde yayımlamaları için teşvik etmeli • Uluslararası araştırma merkezleri ile ulusal merkezler arasında daha sıkı bir işbirliğinin kurulması için gerekli altyapıyı oluşturmalı. Mısır’da her yıl üniversitelerden 750 bin öğrenci mezun oluyor. Ve bunlar işgücü piyasasında şanslarını deniyor. Bunların pek azı uygun iş bulabiliyor. Bugünkü ayaklanmaların önemli nedenlerinden biri de bu. Akademisyenlerin ücretleri de çok düşük. Bu yüzden pek çok bilim insanı ikinci bir iş yapmak zorunda kalıyor. *Nature yayın grubu bünyesinde, Ortadoğu’daki bilim haberlerini duyuran portal. Reyhan Oksay ruktoz, vücudumuzun enerji kaynağı basit şekerlerden (monosakkarit) biridir. Fruktoz ve diğer şekerler vücudumuza kan yolu ile dağılırlar. Gıdaların, kan şekerimize olan etkileri, onların glisemik endeksleri ile ölçülür. Bir gıda maddesini glisemik endeksi (GI) ne kadar düşükse, kan sekerimize glikoz olarak yansıması o kadar düşük olur. Zayıflamak isteyen insanlar düşük glisemik endeksli gıdaları tercih etmeli. Aynı gıda maddesinin bile glisemik endeksi farklılıklar gösterebilir. Örneğin ham muzun GI’si 43 iken olgun muzunki 74 olabilir. Portakal suyunun GI’si portakal meyvesinden, patlamış mısırın GI’si de patlamamış mısırdan daha yüksektir. İşte fruktozun GI’si ve fiyatı normal şekerden daha düşük olduğu için uzun yıllar, fruktozun normal şeker yerine kullanılması tercih edildi. Ancak son zamanlarda Amerikan Diyabet Birliği (American Diabetes Association) bu konuda ki görüşünde bazı değişiklikler yaptı. Fruktozu doğal yollardan, genelde yediğimiz meyve ve sebzelerden alabiliriz. Bunun vücuda bir zararı yoktur. Aksine vücudumuzun glikozu işlemesine yardımcı olması açısından faydalıdır da diyebiliriz. Ancak fruktozun suni yollarla da aşırı olarak tüketilmesi vücudumuzun çalışmasında bazı aksamalara yol açar. Günlük şeker ihtiyacımızın %10’nun fruktoz tarafından karşılanması normaldir. Ama daha fazlasının bazı zararları vardır. Tükettiğimiz karbohidratlar glikoz zincirlerinden oluşur. Tükettiğimiz gıdalar ile aldığımız glikoz, kan şekerimize karıştığı zaman, vücudumuz ensülin salgılayarak dengeyi sağlamaya çalışır. Eğer, şeker yerine fruktoz tüketirsek, fruktozun vücudumuzda işlendiği yerin karaciğerimiz olmasından hareketle, karaciğerimiz, tükettiğimiz fruktozu şeker olarak kullanmaya yetişemediği için fruktozu yağa dönüştürür ve bu yağlar kanımıza yüksek oranda trigliserit olarak yansırlar. Bu dönüşüm vücudumuza 3 nedenden zararlıdır: • Kanda yüksek trigliserit oranı damar tıkanıklıklarına dolayısı ile kalp hastalıklarına yol açar. • Ortamda ki aşırı fruktoz, vücudumuzun doygunluk alarm sistemini yanıltır ve bize daha açmışız hissini verdiği için biz yeterli gıdayı almış olsak bile açlık hissimiz dinmediği için yemek yemeğe devam ederiz. Bu, vücudunuzun kilo alma nedenlerinden esas nedenlerden biri olmasa dahi biridir. • Ensülin, kanımızda glikoz halinde bulunan şekerin, vücut hücrelerinde daha sonra enerjiye dönüşebilecek şekilde depolanmasına yardımcı olan ve pankreas tarafından üretilen bir maddedir. Eğer vücudumuzda ensülin üretilmesinde veya ensülinin gerektiği gibi kullanılmasında bir aksama varsa, bu şeker hastalığına yol açar. Ensülin bir açıdan hücrelerimizin kapısını, enerjiye dönüşecek glikozu depolamaları için, açmaya yarayan anahtardır. Eğer hücrelerimiz, bu anahtarla açılamıyorsa, ensülin hücrelerimizi açmaya etkili olamıyor demektir. Bu olaya da “ensülin direnci” denir. İşte aşırı fruktoz tüketimi ensülin direnci denilen bu olaya da neden olabilir. FRUKTOZ KAYNAKLARI Günlük yaşamımızda tükettiğimiz sebze ve meyvelerde bulunan doğal fruktozun vücudumuzda enerjiye dönüşümünde bir problem yaşamayız. Son yıllarda, mısır nişastasından elde edilen şurubun içindeki glikoz, enzimatik yolla belli oranda fruktoza dönüştürülür. Bu işlem sonucu oraya çıkan ürüne yüksek fruktozlu mısır şurubu veya sanayide söylendiği şekilde “high fructose corn syrup HFCS” denilir. Ve karışımın içinde ki fruktoz yüzdesine göre HFCS kısaltmasının önüne rakamlar konur. Örneğin bugün, Türkiye de en çok kullanılanı, içecek sanayinde kullanılanı HFCS55’dir (Bu karışımda %55 fruktoz %42 de glikoz vardır). Normal kullandığımız şekerde ki glikoz /fruktoz oranı 50/50’dir. HFCS kullanımının ana amacı, normal şekere göre ucuzluğudur (1Kg normal şeker 1,75 TL+KDV, 1Kg HFCS 55 1,25 TL/Kg). Mısır nişastasından ele geçen fruktozun, kimyasal açıdan normal gıdalardan alınan fruktozdan hiçbir farkı yoktur. Fruktozun menşei, mısır, pancar, kamış, çilek, soğan, domates ne olursa olsun aynıdır. Kimyasal olarak hiçbir farkı yoktur. Sadece tükettiğimiz gıdalardaki miktarları farklıdır. Örneğin 250 gram domates yediğimiz zaman vücudumuza 2.5 gram fruktoz girerse, teneke kutudaki 330 ml gazlı içecek tükettiğimizde vücudumuza giren fruktoz oranı 23 gramdır (Yani aşağı yukarı 2.5 kilogram domatesinkine eşit). HFCS ve diğer şekerleri içeren gıdalar Bugün, nerede ise ambalajlanmış tüm gıdalar içlerinde şeker veya fruktoz içerirler. Örneğin bugün sağlıklı tatlandırıcı diye pazarlanan “meyve konsantreleri” yüksek oranda fruktoz içerirler. Kaynak : Fructose :Sweet but dangerous. Is HFCS worse than sugar? Laura Dolson, Wikipedia. Sugar’s many disguisesRecognising sugar on food labels: Laura Dolson Derleyen: Murat Yasa DIŞARDAKI MISIRLI BİLİMCİLER Apollo Programı’nın en önemli bilim adamlarından biri Mısır doğumlu Faruk El Baz. Lisans programını Mısır’da tamamlayan El Baz, lisansüstü çalışmalarını Missouri Üniversitesi’nde tamamlamış. NASA’da uzunca bir süre çalıştıktan sonra şimdi Boston Üniversitesi’nde Uzaktan Algılama Merkezi başkanı olarak görev yapıyor. Ve bu arada Körfez Ülkeleri için de danışman olarak hizmet veriyor. Astronotlar arasında “Kral” lakabı ile tanınan El Baz, Ortadoğu’daki yüksek eğitim kurumlarında yapılması planlanan reformlar konusunda da danışmanlık yapıyor. El Baz’ın Ortadoğu ülkelerinde bilimin durumu, bilimsel araştırmalar ve eğitim konusunda görüşleri şöyle: “Son 30 yıldır Arap dünyasında eğitim, bilim ve bilimsel araştırmalarda çok büyük bir düşüş yaşanıyor. Bu, Mısır’da iyice belirgin. Bunun pek çok ne İLERLEMEDE DUR DURAK YOK! Söz konusu rapor ilerlemenin sonsuza dek devam etmesi gerektiğini vurguluyor. Örneğin CAS bilim insanları uluslararası bilim topluluğunda liderliği ele geçirmeyi amaçlamalı. Ve daha da önemlisi, olabildiğince fazla sayıda makale yayımlamaktan çok, gerçek inovasyona yönelmeyi hedeflemeli. Ne var ki bazı bilim insanları uygulamalı bilime yapılan vurgunun bazı sakıncaları olduğunu düşünüyor. Bu sakıncaların başında, merakın tetiklediği saf araştırmaların, ulusal gereksinim ve kar amacı karşısında gerileyebileceğinden kaygı duyuyor. Kimliğini açıklamaktan kaçınan Şanghaylı bir bilim insanı bu koşullarda gerçek ve samimi inovasyon yapmak güçleşecek diyor. Kaynak: Nature online1 Şubat 2011doi:10.1038/470015a Derleyen: Reyhan Oksay ARGE’YE AYRILAN PAY %0.7 Rejimin bütçeden bilimsel araştırmalara ayırdığı payın ancak %0.7 olduğunu belirten Kahire Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi Astronomi Bölümü’nden Hani Dewedar, ülke kalkınması için bu payın logaritmik olarak artmasının gerekli olduğunu düşünüyor. Dewedar, Mısır’da astronomi konusunda çok başarılı araştırmaların yapılmakta olduğunu, ancak bunların uygulama alanı bulamamasından şikâyet ediyor. Mısır’da bir uzay araştırmaları merkezi bulunduğu biliniyor. Ancak Dewedar’a göre bu kurumda astronomların değil, konuyla yakından uzak CBT 1247/ 10 11 Şubat 2011 DESTEKLENECEK YENİ PROJELER İnovasyon 2020 bu yıl şu alanlardaki araştırmalara CBT 1247/ 11 11 Şubat 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle