24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YENİ Ürünler Wacom firmasının yeni çizim tableti, Wacom Cintiq 24 HD, 61cm ekranı ve 1.9020 x 1.200 piksel çözünürlüğüyle tasarımcıların dikkatini çekecek gibi. Renkleri çok iyi veren tablet ayrıca mükemmel çalışma kalitesi sunuyor. Dokunmatik ekran kalemin 2048 farklı baskı derecesini algıladığı gibi 40 derecelik açıdan çizilenleri de algılıyor. Tablet hem masada hem de kucakta kullanılacak şekilde tasarlanmış. Ayrıca masa üzerinde dik bir şekilde de kullanılabildiği için yedek ekran görevini de yerine getirebiliyor. Ayaksız 769.3x463.74x64 mm boyutlarındaki tabletin ağırlığı 13.7 kg. Fiyatı: 2.499 Dolar. Bilgi için: http://wacom.com/en/Products/Cintiq/Cintiq24HD.aspx ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Tasarımcılara rüya gibi tablet sıra iPhone ve iPad uygulamalarına da sahip olan kalem, notlara her yerde ve her zaman erişim imkânı da veriyor. Fiyatlar: 2GB 359, 4GB 399 Türk Lirası. Bilgi için: / b.celik@triailetisim.com ve d.vargeloglu@triailetisim.com Vatan gazetesinden bir muhabir beni aradı ağustosun on yedisinde. Sayın Beşir Atalay Bey, bir deprem acil planı açıklamış, komisyonlar kurmuş… Arayan muhabirin sorusu şuydu: «Bu konuda ne demek istersiniz, hocam?» «Hiçbir şey söylemek istemem, çünkü dediklerini ben ilk defa şimdi senden duyuyorum» dedim. SanDisk firması 100 yıl kadar dayanan son derece sağlam bir dijital bellek geliştirdi. SanDisk Memory Vault ilk bakışta bir USB çubuğu gibi görünüyor. Ancak firmanın açıklamasına göre korozyona karşı da dayanıklıymış. Özellikle de metal gövde ve USB bağlantısını örten kapak çok sağlam. İçteki bellek, kirlenmeyi ve hasarları önleyen özel bir kaplamaya sahip. Flash belleğin 8 ve 16GB modelleri var. Fiyatı: 8GB 49.00, 16GB79.99 Dolar. Bilgi için: http://www.sandisk.com/products/memoryvault/sandiskmemoryvault 100 yıllık ömrü var Vestel firması tarafından tasarlanan uçak biçimindeki iDock Aero, kızılötesi algılayıcıları sayesinde dokunmadan kontrol edilebiliyor. Kullanıcılar hiçbir tuşa basmaya gerek kalmadan, ses, parça ve albüm seçimini el hareketleriyle yapabiliyorlar. Güçlü ses çıkış gücüne sahip üç adet hoparlörden ve iPod şarj yuvasından oluşan iDock Aero, uzaktan kumandasıyla da etki alanı içindeki her noktadan kumanda edilebiliyor. iPod uyumlu yeni hoparlör, MP3 çalar, CD çalar ve PC gibi aletlerdeki müzikleri de dinleyebilme olanağı sunuyor. Bilgi için: www.grup7.com.tr El hareketiyle çalışıyor Akıllı telefon görünümündeki Sony’nin yeni Walkman’i NWZ1000 ona benzer şekilde de çalışıyor. Ancak yeni müzik çalarda telefon edilmiyor, mesaj çekilemiyor ve İnternete girilemiyor. Buna karşın 1GHz işlemcisi (Nividia Tegra 2), isteğe göre 16, 32 veya 64 GB belleği ve Android 2.3 işletme sistemi var. Sony firması, müzik çaların aralıksız olarak 20 saat çalıştığını söylüyor. Alet MP3, WMA, ATRAC, Linear PCM, AAC, ve HEAAC gibi ses formatları değil MPEG4, AVC/H, 264, MP4, M4V ve WMV gibi video formatlarıyla da uyumlu. Diğer bazı özellikler arasında HDMI çıkışı, Bluetooth ve WLAN yer almakta. Fiyatı: 324 ila 559 Dolar arasında değişiyor. Bilgi için: http://www.electronista.com/articles/11/09/13/premium.player.has.tegra.2.wi.fi.bluetooth.dnla/ A k ıl lı t e lef o n gö r ün ümünde MP3 çalıcısı Canon firmasının yeni IXUS 115 HS kamerası HS sistemi sayesinde her türlü çekim koşulunda mükemmel görüntü almayı kolaylaştırıyor. Bulanık, grenli ve ayrıntıda zayıf görüntülere neden olan loş ortamlarda bile HS sistemi sayesinde, flaş kullanmadan net ve doğal çekimler yapılabiliyor. 32 farklı pozu otomatik olarak tespit edebilen ve gereken tüm ayarları yapabilen akıllı otomatik ayarı ile tek yapmanız gereken anı yakalayıp çekmek. Fotoğraf dışında video tuşuna basarak anında Ful HD 1080p video da çekilebiliyor. Makineyi ıslanmaktan koruyan kılıf ile üç metre derinliğe kadar, özel sualtı kılıfı ileyse 40 m derinlikte çekim yapmak mümkün. Bilgi için: www.canon.com.tr ve asli@ngiletisim.com Her koşulda mükemmel görüntü ABD’deki ünlü teknoloji üssü Silikon Vadisi’nde geliştirilen ve dünyanın en akıllı kalemi olarak sunulan Echo Smartpen, Tesan İletişim tarafından Türk tüketicilerin beğenisine sunuldu. Belleğine yazıyla birlikte ses kaydı da yapabilen akıllı kalem, tüm notların bilgisayarda saklanmasına ve internette paylaşılmasına izin veriyor. Masaüstü yazılımının yanı CBT 1281/ 5 7 Ekim 2011 Akıllı kalem Türkiye’de Micron Technology firmasının yeni RealSSD sabit diskleri 2.5 inç faktöründe ve 50GB, 100GB, 200GB ve 400GB bellek kapasiteli modelleri var. Yeni SSD sabit diskleri SATA 6.0GPS girişi dışında, 25nm üretim işlemcili MLC NAND Flash çipe de sahip. Disklerin okuma hızı saniyede 350MB, yazma hızı ise saniyede 140MB. Yeni SSD disk modelleri P400 serisiyle satışa sunulacak. Bilgi için: http://www.micron.com/products/solidstatestorage/ Nilgün Özbaşaran Dede 400GB bellek kapasitesi! «Kocaeli ve Düzce depremleri olalı neredeyse 12 yıl oldu. Bu hükümet iktidara geleli ise sekiz yıl. Beyefendinin ilân ettiği bu şartlar altında ciddiye almak tabii mümkün değildir. Kaldı ki, kendisinin mensubu olduğu hükümet her deprem yıldönümünde gazete ve televizyonlara beyanlar verir ve hemen arkasından ne onlar, ne de aziz milletimiz bu beyanları hatırlar ve bu durum kimseyi rahasız etmez.» Muhabir ısrarla bir şeyler söylememi istiyordu. Ben de kendisinin benim gibi İstanbul’da oturduğunu tesbit ettikten sonra «Sana üzerinde deprem olduğu takdirde oturduğunuz ve çalıştığınız yerlere en yakın hastaneler şunlar, yedek hastaneler de şunlardır. Depremden sonra ekmek alabileceğiniz fırının adresi şudur; yedek fırınınız şudur. Şu mahalde acil tıbbî müdahale yapılacak, tıbbi malzeme ve ilaç dağıtılacak, şurada da geçici fırınlar tesis edilecektir; geçici çadır kentlerin muhtemel alanları şuralardır, diye bir kâğıt falan geldi mi?» diye sordum. Hayır, dedi. Eh, bana da gelmedi dedim. «Şimdi sen söyle bu zevatın sözlerine en küçük bir itimad mümkün müdür? Bunların ne bilgileri ne de yönetim anlayışları beklenilen İstanbul depremi çapında devâsa bir felâketle başa çıkabilecek düzeydedir. Ama bu kişiler halkımızın yarısının teveccühünü kazanmışlardır. O zaman bana pek ağzımı açmak düşmez sanırım, zira bugüne kadar dediklerimin zerrece faydası olmadı.» Telefon eden muhabir hakkımda da en yüzeysel bilgi dışında hiçbir şey bilmiyordu. Kendisine 7 Ağustos’ta İsviçre’nin en büyük ve 1780’den beri çıkan en eski gazetesi Neue Zürcher Zeitung’da yayımlanan röportajımdan bahsettim. Haberi bile yoktu. Benimle röportaja gelen kişinin gazetenin bilim bölümünün başkanı bir Dr. biyolog olduğunu ve hakkımda yaptığı araştırmanın ve sonunda benim hakkında öğrendiklerinin beni son derece şaşırttığını anlattım. «Bu röportajınızın bir Türkçesi var mı?» diye sordu. Hayır diye cevap verdim. Röportaj Almanca yapıldı ve Almanca yayımlandı. «Ama ben Almanca bilmiyorum» demesin mi? Koskoca bir gazete düşününüz, ülkesinin önemli bir bilim adamıyla dünyanın önemli gazetelerinden biri tam bir sayfalık bir röportaj yayımlıyor ve belli ki, muhabir bu röportajı tercüme ettirecek adam bulamayacağı korkusuyla yaşıyor. Kendisin rahatlatmak için «Sakın endişe etme» dedim. «Tercüme ettirsen de bir işine yaramaz, çünkü o röportajın ülkemizde haber değeri sıfırdır. Böyle bir haberi yapıp sahife editörüne veya onu da atlayıp genel yayın müdürüne götürsen “Amaan gene mi Celal hoca?” deyip bir kenara atar. Zira benim yaptığım iş Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benzer bir iştir Türkiye’de. Ne gazetecileri, ne politikacıları ne de halkımızı ilgilendirir. Gerçi askerler muntazaman benim ve meslektaşlarımın deprem, enerji, iklim ile ilgili araştırmalarımızla yakından ilgilenmişledir, ama şimdi biz milletçe onların bu ilgilerini cezalandırmakla meşgulüz. Hani deprem münasebetiyle ben ve arkadaşlarımın tanımak onuruna eriştiği tüm sorumlu komutanlarımız şimdi ya Silivri’deler ya da Hasdal’da. Tüm bu nedenlerden ötürü, dedim genç muhabir arkadaşıma, benim söyleyeceğim hiçbir şey artık kalmadı. Zaten jeolog olarak beni birinci derecede ilgilendiren problem çözüldü, fay haritalandı, yaşı eksi artı tesbit edildi. Şimdi bazı meslekdaş ve öğrencilerim detayları üzerinde çalışıyorlar. Ben de arada bir o araştırmalarda yer alıyorum. Ama birinci derecede ilgi alanımda bugün artık İstanbul Depremi yok. İstanbul Depremi öncesi faylanmanın gelişmesi konusunda öğrenmek istediklerimiz pek çok; o konuda yapılanları da yakından izliyorum. Ama bu bilimsel detayları Beşir Atalay Bey ve bahsettiğin komisyonlarının mensuplarıyla konuşmaya ne sabrım yeter ne de tahammülüm. Onların yaptıkları da geçmiş tecrübelerim nedeniyle beni zerrece ilgilendirmiyor. Aramızda bir Naci Görür, o bitip tükenmek bilmeyen hoşgörüsü ve sabrıyla hâlâ bunları muhatap kabul edip mektuplar falan yazıyor.» Genç muhabir, röportajımı mutlaka yollamamı istedi. Ben de yolladım. Neler yapabilecek çok merak ediyorum. Ama bir gün sonraki Vatan gazetesinde bu konuda tek bir satır yoktu. Ya genç muhabir dediğimi anlayıp beni haklı buldu ve hiçbir şey yazmadı veya yazdıklarının başına korktuklarım geldi. Beşir Atalay Bey’in Acil Deprem Planı Hakkında Bir Sohbet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle