Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Genç kadın sporcularımız Türkiye’nin geleceğini aydınlattılar 28 Eylül Çarşamba akşamı Rusya ulusal voleybol takımını 30 yenerek Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale yükselen ve sonra da Avrupa üçüncüsü olan kadın sporcularımız Türkiye’nin uluslarası itibarını da yükselttiler. Kanımca bizim toplumun kolektif olarak elde ettiği uluslararası başarıların en büyüklerinden birini elde ettiler. Ve umutsuz pek çok insana toplumun potansiyelini değerlendirmenin başka yolları olduğunu da anımsattılar. müzün önünde cereyan eden kargaşalıktan farkına vardığımız gibi, despot idareler altında ezilmektedir. Ülkenin geleceği, voleybol takımımızın başarısında olduğu gibi, kolektif çabalarla ve Türkiye’de sağlanacaktır. Amerika’da yetişip orada bir bilimsel buluşuyla ünlenmiş kişi Türkiye’nin hiçbir şeyini temsil etmiyor. Anne babasının Türk olması başarısını Türkleştirmiyor. Ailesinin olanaklarıyla yurt dışında yetişmiş ve önemli bir yabancı üniversitede hocalık eden ünlü bir akademisyen de, Türkiye’nin hesabına kaydedilecek bir başarı değildir. Toplumun sağladığı olanaklarla yetişip uluslararası başarı gösteren genç insanları ülkenin her köşesinde yetiştirmeden kendimizle övünmenin anlamı yoktur. Bu basit bir ırkçılıktan öteye gitmez. •KÜLTÜR• DOĞAN KUBAN B u ticarete dönüşmemiş bir spor. Takım yıllardır bu ülkenin yetiştirdiği genç sporculardan kurulu. Bu ulusal bir zaferdir ve önemi, toplumun içinden yetişenler tarafından kazanılmasıdır. Türkiye İslam dünyasında tek bir örnektir. Bu başarıyı irdelemek insana güven veriyor. Fakat bu spor başarısı Türkiye’de başka mekanizmaların da varlığını ve arkasında devletin örgütlemesi ve parasal desteği olan bir ulusal kuruluşun dünya çapında başarılı olabileceğini gösteriyor. Kısaca spor alanında da çalışan ve başarıya ulaşan bir örgütlenme, uluslararası standartlara ulaşan bir teknik var. Toplumda bunu sağlayan bir motivasyon, bir kurumsal yoğunlaşma var. Büyük bir süreklilik de var. Oyunculardan büyük bir çoğunluğu yıllardır başarılarıyla tanıdığımız oyuncular. Türkiye’deki kargaşa ortamında onları yitirmemişiz. Bu maço toplumun en başarılı spor örgütü kadınlardan kurulu. Bu bir şişirme istatistik değil. Yetenekli bir gencin eline geçen fırsatların değerlendirilmesi de değil, yıllarca çalışarak elde edilmiş kolektif bir başarı. Bir Türk başarısı, bir ulus başarısı, bir İslam başarısı, bir çağdaş başarı, bir kadın başarısı, bir birikim gösterisi ve bir uygar gösteri. Sporun 21. yüzyıl evrensel yaşamının en önemli ulusal gösterilerinden biri olduğunu bütün dünya biliyor. Üstelik bir barış gösterisi. Küçümsenecek bir şey değil CBT 1281/2 7 Ekim 2011 B ir i nc i öz e ll iğ i Türk kadınının, hem de fazla bir alt yapısı olmayan spor alanında, uluslararası büyük bir performans gösterebileceğini kanıtlamış olmasıdır. Bu başarının kişisel değil, kolektif olduğunu vurgulamak gerek. Bu bizim ara sıra musiki, güzel sanat, film, belki güreş gibi bazı spor dallarında kişisel başarılar göstermemizden farklı bir olay. Bu, eğitimde, sanayide, mimaride, şehircilikte gösteremediğimiz bir performanstır. Gerçi İkinci Dünya Savaşından önce bu ülke, 20 yü zyılın en başarılı devrimini yaptı. Olağanüstü bir motivasyon ve hızla çağdaş yaşamın kurumlarını yoktan varetti. Okuma yazmayan bir toplumda dünyanın en güzel eğitim örgütlenmesi olan Köy Enstitülerini kurdu. Ve oradan güzel insanlar yetişti. Fakat bütün bunlar İkici Dünya Savaşı ile arkada kaldı. Kuşkusuz bugünkü Türkiye de Kurtuluş Savaşının çocuğudur. Fakat 20 yüzyıl tarihinin evrensel handikapları bir çok süreç gibi Türkiye tarihini de etkiledi. Bir önemli niteliği daha var. Bu maço toplumun en başarılı spor örgütü kadınlardan kurulu. Bu bir şişirme istatistik değil. Yetenekli bir gencin eline geçen fırsatların değerlendirilmesi de değil, yıllarca çalışarak elde edilmiş kolektif bir başarı. Bir Türk başarısı, bir ulus başarısı, bir İslam başarısı, bir çağdaş başarı, bir kadın başarısı, bir birikim gösterisi ve bir uygar gösteri. Sporun 21. yüzyıl evrensel yaşamının en önemli ulusal gösterilerinden biri olduğunu bütün dünya biliyor. Üstelik bir barış gösterisi. Küçümsenecek bir şey değil. Sevgili okurlar, Ulusal kadın voleybol takımı, hem de İtalya’yı iki kez yenerek, Avrupa üçüncüsü oldu. Türk kadınları örgütlü çalışarak Tayfun Akgül ve özveri ile topluma güzel bir başarı hediye ettiler. Bunun her alanda örnek alınacak çok nitelikleri var. Herhalde inanmak başta geliyor. Türk kadını gelecek için en büyük güvencedir. Çünkü güvenilirliğini, erkek egemen bu ülkede, ayrıcalıklı bir toplumsal statüde doğduğu için değil, kendi yetenek ve başarısı ile kazanıyor. Doktoruna, öğretmenine, hemşiresine, avukatına hepsine güvenilebilir. Bütün ömrümce o kadınları tanıdığım için hem biliyorum, hem inanıyorum. Önemli bir sorun toplumsal başarıların ancak kolektif olduğu zaman elde edilebileceğidir. Batı uygarlığı toplumsal başarının ortak planlamaya ve örgütlenmeğe dayandığını kanıtlayalı çok oldu. Oysa geri kalmış ülkelerin halkları, hala gözü KOLEKTİF BİR BAŞARI Bu ülke her fırsatta gösterdiği gibi – bu fırsatlar son zamanlarda çok olmasa dageçmişi ve birikimi ile, doğru motive edildiği zaman, her zaman dünyanın en ön saflarında yer alacak bir toplumun ülkesidir. Buna inanmadan gelecek de olmaz. Türkiye’de çok umutsuz var. Bence bu abartılmamalı. Bütün 20. yüzyıl ve son on yılın gösterdiği gibi, iktidarlar hiçbir ülkede dünyanın ortalama yönelişi dışına çıkamıyorlar. Sadece İslam dünyasında, son iç mücadelelerin gösterdiği gibi, ortaçağda yaşayan zavallı karanlık köşeler kaldı. Şöyle ya da böyle, bütün dünya kısa bir süre sonra yaşamsal bir mücadeleye girecek. Batılı yayınlardan Kapitalizm’in son aşamasını, ve çarpık, insanı bir sayıya indirgemiş yapısının nasıl çözüldüğünü okuyoruz. Kapitalizm’in kuyruğuna sonradan takılan bütün dünya, ne kadar başarılı olursa olsun, bu yaşamı sürdürmek mücadelesine girecek. Şu anda her kıta’da, her ülkenin, bazıları çok kırılgan, değişik sorunları var. Bunların çözümü bütün ideolojilerden daha önce gelecek. Bir spor başarısı vesilesiyle ülkenin çağdaş yaşama katılma potansiyeli olduğunu, çok kötümserlere anlatmak istedim. Olumlu hayaller, olumlu istekleri harekete getirebilir. OLUMLU HAYALLERİ KIŞKIRTABİLİR