17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR BAKTER LER NT HARA SÜRÜKLEYEN ANT B YOT K lerin bu etkiye neden olduğunu da bulduk, diyor Kaliforniya Üniversitesi’nden Beate Ritz. Araştırma, otomobil ve diğer kaynaklardan çıkan egzoz gazının büyük önem taşıdığını göstermekte. Hamilelik döneminin sonlarına doğru yüksek oranda karbonmonoksit, azotoksit ve ince toza maruz kalan kadınlarda erken doğum riski çok yükseliyor. PAH’ler ve diğer ince toz bileşimleri, iltihapları tetikleyerek ve bedenin onarım mekanizmalarını engelleyerek erken doğuma neden oluyor. Mesela ince tozdaki organik bileşimler, mukoza hücrelerini daha fazla iltihap maddesi üretmek için uyarıyor. Ayrıca hücrelerin santralı olarak bilinen mitokondrilerde de ince toz partiküllerine bağlı hasarlar saptanmış. Ayrıca amonyum nitratın da çok etkili olduğu görülmüş. Bu madde havadaki birçok zararlı maddenin birbiriyle reaksiyona girmesi sonucunda oluşmakta. Bu maddenin yoğunluğu yüksek olduğunda erken doğum oranı da yüzde 21 artmakta. Yani, oluşan zararlı maddeler bile doğmamış çocuğun sağlığı üzerinde olumsuz etki yapmakta. lerden daha çok şey öğrendiler” diyor araştırmacılar. Bu tür davranışlar insanların örneğin doğum kontrolü veya yaşlılığa yatırım gibi konuları ciddiye almamalarına neden olmakta. Fakat iyimser beklentiler öte yandan stres ve korkuya azaltarak sağlık üzerinde olumlu etki de yapıyor. Objelerden biri on hertz frekansında uzun atımlar, diğeri beş hertz frekansında daha kısa atımlar, üçüncüsü ise hiçbir sinyal motifi göndermiyordu. Maymunlar sanal kolla beş hertz atımlık objeye dokunduklarında ödül almışlar. Bu şekilde maymunlardan birisi dokuz diğeri ise dört denemeden sonra hangi objeye dokunacağını öğrenivermiş. Maymunların bu başarısı, insanların bu görevi yakın bir gelecekte çok daha kolay öğrenebileceklerini gösteriyor diyor uzmanlar. Bilim insanları için en önemlisi, maymun beyni ve bilgisayardaki sanal kol arasındaki etkileşimin hayvanın bedeninden tamamen bağımsız olarak gerçekleşmesiydi. Beynin gerçek beden ve sinirlerden alamadığı bilgileri gönderen bir tür sinyal kanalı üretmiş olduk diyor Nicolesis. Bu doğrudan arayüz bu nedenle gelecekte felçli olan ve duyuları körelmiş kişilere de yardımcı olabilecek. Alman bilimciler, dirençli bakterileri bile öldüren yeni bir antibiyotik geliştirdi. Önemli bir bakteri enziminin hatalı çalışmasına neden olan etki maddesi, bu şekilde bakteriyi intihara sürüklüyor (Proceedings of the National Academy of Sciences PNAS). Halihazırdaki antibiyotikler artık birçok hastalık etkenine karşı etkisiz kaldı. Bakteriler kendilerini ilaçların ölümcül etkisinden koruyan stratejiler geliştirdi. Örneğin birçok hastanede yaygın olarak görülen Staphylococcus aureus (MRSA) neredeyse tüm antibiyotiklere karşı dirençli. Bilimciler, asildepsipeptit olarak isimlendirilen yeni bir etki maddesi grubuyla dirençli bakterilerle başa çıkabileceklerini ve etkili bir antibiyotik geliştirebileceklerine inanıyor. Etkisi kısa süre önce keşfedilen asildepsipeptitler, halihazırdaki antibiyotikler gibi bakteri hücrelerinin reaksiyonlarına saldırmak yerine, mikrop metabolizmasının farklı bir anahtar bölgesini etkiliyor. Yeni tür bir etki maddesinde, proteinleri kesen bir enzim olan bir proteaz kullanılacak. Bu CipP proteazı normalde bakterinin hatalı proteinlerinin yenilenmesinde etkili ve bu son derece kontrollü bir süreç, diyor Heike BrötzOesterhelt. Kısaca ADEP olan asildepsipeptitler işte bu kontrolü zayıflatıyorlar. Enzim bu nedenle bakteri için yaşamsal önem taşıyan sağlıklı proteinleri de indirgiyor. Bakteriler bunun sonucunda artık bölünemez hale geliyor ve ölüyor. Yeni antibiyotik sadece MRSA’ya değil, ortakulak, akciğer veya beyinzarı iltihabına neden olan streptokoklara karşı da etkili. Ayrıca örneğin idrar yolları enfeksiyonu, kan zehirlenmesi veya kalp iç zarı iltihabından sorumlu tutulan enterokokların çoğalmasını da durduruyor. CBT 1283/ 4 21 Ekim 2011 Los Angeles’teki çeşitli bölgeleri inceleyen Amerikalılar, trafiğe bağlı hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde yaşayan hamile kadınlarda erken doğum riskinin daha yüksek olduğunu saptadı. Özellikle de ince toz içindeki polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), erken doğum riskiyle yüzde otuz oranında ilişkili (Environtmental Health). Otomobil egzozlarındaki benzol ve dizel kurumu gibi diğer zehirli maddeler ise erken doğum riskini yüzde on oranında yükseltmekte. Hava kirliliği ve yenidoğanlarda düşük kilo ve erken doğum arasındaki ilişki uzun süredir biliniyordu. Artık hangi zararlı madde EGZOZ, ERKEN DOĞUM YAPTIRIYOR Londra College Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ve Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, yeni olumlu bilgilerle fikrimizi değiştirirken kişisel riskleri arttırıyor ve daha çok gerçekdışı iyimserliğe sarılıyoruz. Katılımcılar, Alzheimer veya kanser gibi hastalıklar nedeniyle ölme riskini tahmin edebilmeleri için seksen negatif yaşamsal olay içeren bir anketi yanıtladı. Katılımcılar tahminlerde bulunduktan sonra, gerçek risk oranlarını öğrenmiş. Bu açıklamalar sırasında katılımcıların beyin etkinliğini de ölçen bilimciler, negatif bir vaka olasılığı düşük olduğu zaman, katılımcıların fikirlerini değiştirdiklerini görmüş. Oysa örneğin kanser yüzünden ölme riski, tahmin ettiklerinden daha yüksek oranda açıklandığı zaman iyimserliklerini kaybetmemişler. “Sonuçlar fikir değişiminde bir asimetri gösteriyor. Katılımcılar iyimser duruşlarını korumalarını sağlayacak olanaklar sunan bilgi KÖTÜ HABERLER GÖRMEZL KTEN GEL YORUZ Bilim insanları ilk kez bir maymun beyni ve bir makine arasında, çift yönlü veri alışverişi yapabilen bir bağlantı kurdu. Nature dergisindeki makaleye göre Rhesus maymunları bu bağlantıyla sadece sanal bir kolu çalıştırmakla kalmayıp, objelerin yüzey yapısına da dokunabilmişler. Bilgisayar duyu algısını kablo bağlantısıyla doğrudan doğruya hayvanların beyinlerinde oluşturuyor. Beyin sinyalleriyle çalıştırılan protezler ve diğer aletler zaten vardı. Fakat ilk kez doğrudan doğruya elektro uyarılarıyla bir duyu algısını geri yansıtmaya başardık diyor Duke Üniversitesi’nden Miguel Nicolesis. Araştırmacılar bu teknolojinin birkaç yıl içinde engelli hastalara yepyeni ve bağımsız bir yaşam sunacağına inanıyor. Nitekim felçliler bu teknikle yalnızca kollarını ve bacaklarını hareket ettirmekle kalmayıp, objelerin yüzey yapılarını hissedebilecek ya da yürüdükleri alandaki engelleri robotik dış iskeletle aşabilecek. Yeni geliştirilen arayüz için iki Rhesus maymununda, beynin çalıştırma merkezi beyne yerleştirilen elektrotlarla bir bilgisayara bağlanmış. Deney hayvanları, ekranda görülen sanal bir kolu önce joystick ile daha sonra ise bu elektrot bağlantısı üzerinden çalıştırılmışlar. Ekran üzerinde kolun dışında birbirine benzeyen üç yuvarlak biçim de görülüyordu. Bilgisayardan çıkan diğer kablolar, maymunun, dokunma duyusu uyarılarının işlendiği beyin bölgesine bağlıydı. Maymunlar sanal kolla ekrandaki nesnelere dokunduklarında, işlemci beyne elektrik sinyali gönderiyordu. Fakat sinyal objeye göre değişiyordu. BEY N VE B LG SAYAR BAĞLANTISINDA ÖNEML B R GEL ŞME Ayın yeni haritasında, titanyum içeren ilmenit cevherinin bol miktarda bulunduğu görüldü. Arizona Eyalet Üniversitesi’nden Mark Robinson’un yaptığı açıklamaya göre, Ay’da dünyaya kıyasla on misli fazla ilmenit bulunuyor. Değerli mineralin keşfi, 2009 yılında NASA tarafından gönderilen LRO Ay sondasına dayanıyor. Sondanın üzerindeki kameralarından biri tarafından alınan görüntülerin yardımıyla yeni bir Ay haritası çıkarılmış. Johns Hopkins Üniversitesi’nden Brett Denevi ile birlikte çalışan Robinson, Ay’ın gelecekte dünyamız için önemli bir hammadde kaynağı oluşturabileceğini ve madencilerin Ay’dan çıkardıkları ilmenitten saf titanyumun elde edilebileceğini düşünüyor. Nilgün Özbaşaran Dede AY’DA BÜYÜK LMEN T REZERV Araştırma ATIK SUDA ON BİNLERCE YENİ VİRÜS TÜRÜ Kanalizasyondaki atık su, virüs çeşitlerini araştırmak için mükemmel bir alan. Amerikalılar, Kuzey Amerika, Avrupa ve Afrika’daki atık suları inceledi. Pittsburg Üniversitesi’nde James Pipas ve ekibi, atık su örneklerinde 234 bilinen virüs dışında bugüne kadar bilinmeyen 43.000’den fazla virüs saptadı. Bilinen virüslerin büyük bir kısmı bitki virüsü olarak sınıflandırılmış. İnsan bedeninde küçük reaksiyonlara neden olan bu virüsler dışkıyla atık suya karışıyor. Virüslerin diğer bir kısmı atık suda yaşayan böcek, hamamböceği ve fare gibi hayvanlara ait. Bilinen virüslerden on yedisi insanda hastalıklara yol açıyor. Bilim insanları diğer yöntemlerin yardımıyla atık suda çok daha fazla bilinmeyen virüsün bulunabileceğine inanıyor. Pittsburgh, Barselona ve Addis Abeba’daki atık sularda bulunan yeni virüsler 51 farklı virüs ailesi olarak sınıflandırılmış. Ayrıca dünyada bilinen 1.8 milyon kadar farklı organizmada çok çeşitli virüs barınıyor. Virüsler, kendilerine sunulan hücresel çevrelerinde çoğalacak eşsiz bir uyum sağlamışlar. Bugüne kadar bilinen 3000 virüs dünyadaki virüslerin çok küçük bir kısmı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle