27 Eylül 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kölelikten Günümüze: Blues’un Öyküsü1 Blues müziğinin bilinen ilk örnekleri bu dönemde Missisipi, Texas, Georgia ve Kuzey Güney Carolina’da ortaya çıktı. “Kırsal Blues” adı verilen bu örneklerin en popüler olanları Missisipi Delta’sına ait. Blind Lemon Jefferson, Leadbelly (Huddie William Ledbetter, Blind Willie McTell ve Robert Johnson bu türün en önemli temsilcileri sayılıyor. Yük. Müh. Fatih Ertimur (İstanbul Kültür Üniversitesi) ci seçeneği öne çıkardı ve bir ortakçılık sistemi kuruldu. Ama siyahlar umduklarını bulamadılar; pamuk tüccarları ve / veya toprak sahiplerinden paralarını almakta zorlanıyor, borçlu bile çıktıkları oluyordu. Siyahlar artık özgürdüler ama çok da fakir. Biraz garip gelecek ama, Pek para kazanamazdık Memleketdeki o eski pamuk tarlalarından O pamuk topları çürüdüğünde Pek fazla pamuk toplayamazsın Memleketdeki o eski pamuk tarlalarından (Cotton Fields –Leadbelly) Blues müziğinin bilinen ilk örnekleri bu dönemde Missisipi, Texas, Georgia ve Kuzey Güney Carolina’da ortaya çıktı. “Kırsal blues” adı verilen bu örneklerin en popüler olanları Missisipi Delta’sına ait. Blind Lemon Jefferson, Leadbelly (Huddie William Ledbetter, Blind Willie McTell ve Robert Johnson bu türün en önemli temsilcileri sayılıyor. İç savaşın sona ermesi ve köleliğin kaldırılmasından yaklaşık yarım asır geçtiğinde; bir yandan fakirlikten, bir yandan ayrımcılıktan bunalan siyahlarda kuzeye gitme seçeneği ağırlık kazandı. “Büyük Göç” başlıyordu, bluesun öyküsü ise yeni topraklarda devam edecekti. Kaynakça: ( 1) Gibson, Campbell ve Kay Jung , Historical Census Statistictics on Population Totals by Race and by Hispanic Origin for the United States, U.S Census Bureau, 2002 (2) Sven Beckert , Emancipation and Empire : Reconstructing the Worldwide Web of Cotton Production in the Age of the Amercan Civil War , American Historical Review , 2004 W illiam Chistopher Hardy bir Afrikalı Amerikalı. 1873 yılında Alabama eyaletinin küçük bir şehrinde doğdu. Babası bir Methodist papazı idi, büyükbabası da öyle. Hardy Alabama’da okudu ama aile geleneğinin dışına çıktı, genç yaşta müzikle uğraşmaya başladı. ABD’nin orta batısında birçok şehiri dolaştı. Bir ara öğretmenlik de yaptı ama müzikten ayrılmadı, özellikle Afrikalı Amerikalıların folklor müziği üzerinde çalıştı. Hardy’nin “St. Louis Blues” adlı parçası Blues müziğinin kayıtlara geçen ilk ünlü örneklerinden biridir (1914). Blues müziğinin kökleri 19. yüzyılın sonlarına uzanıyor. ABD’nin güneyindeki Afrikalı Amerikalı toplumundan doğuyor; temelinde siyahların kilise müziği ve belki de Afrika folklorunun izleri de var ama esası tarlada çalışırken söylenen şarkılar. Hardy’nin doğduğu yer ABD’nin tarım bölgesi, bölgenin en önemli ürünü de pamuktu. ABD’nin güney eyaletleri pamuk üretimi için ideal bir bölge idi, ekilebilir alan çok genişti, işçilik için de çok uygun bir çözüm vardı: Kölelik. Bakın o büyük tarlalar yanıyor, Kırbaçların sesini dinleyin Çiçek açan manolyaları koklayın O kölelerin inlemesini duyabiliyorum Cenaze kaldıranın çanını da Kimse bluesu onun gibi söyleyemez Kör Willie Mc Tell gibi (Blind Willie Mc Tell Bob Dylan) 1860’da ABD nüfusunun %14.1’i siyahlardan oluşuyordu, bunların çok büyük kısmı köle statüsünde idi ve güney bölgesinde bulunuyordu. Özgür siyahların toplam nüfusa oranı %1.6 idi (1). Bu tarihlerde (pamuklu) tekstil dünyanın en önemli endüstrilerinden biri konumuna gelmişti, ABD’nin güney bölgesi de dünyanın en büyük pamuk üreticisi idi. Burada yaşayan 4 milyona yakın köle, İngiltere’de işlenen pamuğun %77’sini, Fransa ve Almanya’da işlenenin de yaklaşık %90’nını üretiyordu (2). Aynı tarihlerde kuzey bölgesi sanayileşme aşamasında idi ama güneyin işgücü avantajına sahip değildi. Sanayileşen Kuzey ile tarımsal Güneyin gerek çıkarları, gerek değer yargıları arasındaki çatışma 1861’de ülkeyi iç savaşa götürdü. Savaş sürerken Başkan Lincoln başkomutanlık yetkisini kullanarak 1 Ocak 1863 itibarı ile Federal Hükümete karşı isyan halinde olan eyaletlerdeki kölelerin özgür bırakılacağını açıkladı. (Emancipation Proclamation). 1864’de yapılan anayasa değişikliği ile kölelik tüm ülkede yasaklandı. Savaş 1865’de Güneyin yenilgisi ile sonuçlandı ama siyahların çilesi bitmedi. Köleliğin yasaklanmasına direnen Güneyde Klu Klux Klan terörü başladı, Federal Hükümet 1871’de bu hareketleri önlemek için gerektiğinde sıkı yönetim ilanına olanak veren bir yasa çıkarmak zorunda kaldı ancak yoğun ırk ayrımcılığı sürdü, hatta ırk ayrımına olanak veren yasal düzenlemeler yapıldı (Jim Crow yasaları). Özgür siyahların önünde iki seçenek vardı; biri kuzeye giderek iş aramak veya batıdaki yeni topraklara göç etmek, diğeri de çalıştıkları tarlaları kiralamak. Toprak sahibi beyazların işgücü gereksinimi ikin “ZİHİN OKUMA” DENEYİ VE BEYNİN ANILARI KAYDETMESİ Yeni bir araştırma, salt beyin etkinliğinin izlenmesiyle, anıların “okunabileceği” yönünde giderek artan kanıtları destekliyor. Deneyler, nerede olduğumuzla ilgili düşüncelerimizin, halihazırdaki bilimsel görüşün tersine, düzenli bir biçimde kaydedildiğini ortaya koyuyor. Daha önceki araştırmasında beynin yön belirleme, anımsama ve gelecekte olacakları düşleme gibi eylemlerden sorumlu olduğuna inanılan hipokampus adlı küçük bir bölgesini inceleyen London College Üniversitesi Wellcome Trust Nörogörüntüleme Merkezi’nden Demis Hassabis ile Eleanor Maguire bu kez hipokampusun anıları beyne nasıl kaydettiğini araştırdı. Ortalıkta gezindiğimizde, hipokampusta bulunan ve “yer hücreleri” adıyla bilinen sinir hücreleri devinime geçerek, bizlere nerede olduğumuzu belirtir. Araştırmacılar, gönüllü bir denek sanal gerçeklik ortamında devindiği sırada söz konusu hücrelerin sergilediği etkinliği incelemek için, beyindeki kan akışında meydana gelen değişiklikleri ölçen bir tarayıcıdan yararlandı. İnceleme sonucunda salt beyin verilerinden yola çıkarak sanal gerçeklik ortamının neresinde olduklarını kesin bir biçimde kestirebildiklerine tanık oldular. Daha önce fareler üzerinde yapılan araştırmalar hipokampus bölgesinin mekânsal anıları, ya da konum belirleyici bilgileri kaydettiğini ortaya koymaktaydı. Ancak en çok bir düzine hücrenin etkinliğinin ölçülebildiği bu araştırmalar, anıların kayda geçirilmeleriyle ilgili herhangi bir yapıya işaret etmiyordu. Yeni araştırma bu görüşün tersini ortaya koyuyor. Maguire ve arkadaşları, on bini aşkın hücrenin etkinliğinin fMRI, ya da işlevsel manyetik titreşimli görüntüleme tekniğiyle incelenmesi sonucunda, beyinde anıları kaydeden işlevsel bir yapı bir düzen olması gerektiği görüşüne vardılar. Hassabis,“İnsan beyninin anıları nasıl kaydettiğinin kavranması, bilginin hipokampusta nasıl işlendiği ve anıların Alzheimer türü hastalıklarla nasıl yok olduğu gibi konulara ışık tutabileceği gibi, zihnin okunması yönünde atılmış bir adım da olabilir,” diyor. CBT 1222 / 14 20 Ağustos 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle