27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Ne olacak bu evrenin hali? Dr. İbrahim Semiz Görelilik Kuramları adlı kitabında, evrenin geleceğini tartışıyor. Osman Bahadır lendirerek tatmin edebilmesi. Bu özelliğiyle, sayfa içlerinde popüler, sayfa altlarında ise daha yüksek düzeyde bilgilenme imkânı sunulmaktadır. Eser, görelilik kuramlarına ilişkin tüm olguları analiz ederken, gerektiği yerde bilim tarihine göndermelerde bulunuyor, bazı durumlarda da en zor konuları folklorik öğelerle bezeme hoşluğu yaratıyor. Gördüğümüz kadarıyla, kozmolojinin günümüzdeki bütün sorunlarına hemen hemen girilmiş durumdadır. Işık hızının aşılamazlığı, uzayzaman eğriliği, kara delikler, (o kadar da kara olmayan) kahverengi delikler, beyaz cüceler, kızıl devler, nötron yıldızları, bütün bu kozmolojik yapıların doğum ve ölüm koşulları, evrenin düz mü yoksa eğri mi, kapalı mı yoksa açık mı olduğu, evrenin sonsuza kadar genleşip genleşmeyeceği, karanlık madde ve enerjinin varlığı ve miktarı, patlayan veya şişen evren kuramları vb., üzerinde konuşulan bu sorunlar arasındadır. Özellikle “Kara Delikler” bölümü, deyim yerindeyse, bir şiirsel kozmoloji tadındadır. Fizik doktorasını Yale Üniversitesi’nde kara delikler üzerine yapmış olan Dr. Semiz’den de elbette bu beklenirdi. “Ne olacak bu evrenin hali” diyenler varsa, onlara bu kitabı okumalarını önermeye bile gerek duymuyoruz, zira bu kitap onların temel kitabıdır. “Evrenin hali beni ilgilendirmez” diyenlere de okumalarını öneririz, çünkü okuduklarında göreceklerdir ki, evrenin hali, kendi hallerine bakışlarını mutlaka etkileyecektir. Dr. Semiz’in bu değerli kitabıyla ilgili bir küçük eleştiride de bulunmak isteriz: 49. soruda, özel görelilik kuramının pratik hayattaki sonuçlarına ve uygulamalarına yer ayrılabilir, nükleer reaktörler ve nükleer silahlar üzerinde durulabilirdi. Dr. İbrahim Semiz’in Görelilik Kuramları adlı eserinin, Türkiye’de bilime, bilimsel düşüncenin gelişmesine ve bilimin gençler tarafından sevilmesine, örneklerine pek az rastlanacak türde önemli bir katkı olduğu düşüncesindeyiz. Bir eposta gönderimi ile Google’da yapılan bir arama ya da bir video clip izleme trafiklerinin birinin diğerine göre öncelikle ele alınmaması, her birinin geliş sırasına göre gerçekleştirilmesi gerekir. Google daha hızlı hizmet sunmak için bu kuralı delmeden arkasından dolaşmaya mı çalışıyor? B Her Eve Bir Google Google ile ABD’nin önde gelen internet servis sağlayıcısı ve mobil operatörü olan Verizon internetin nasıl düzenlenebileceği konusunda ortak bir taslak hazırlayarak kamuoyuna sundular. Her ne kadar taslak internetin eşitlikçi çalışma modeline halel getirmiyor gibi görünse de, taslak karşısında farklı görüşleri olanlar da yok değil. Tanım gereği altyapı hizmeti sunan (Verizon, TTNET, Superonline gibi) servis sağlayıcı firmalar, kendi altyapılarından geçen internet trafiğini eşit şekilde taşımak zorundadır. Yani bir eposta gönderimi ile Google’da yapılan bir arama ya da bir video clip izleme trafiklerinin, birinin diğerine göre öncelikle ele alınmaması, her birinin geliş sırasına göre gerçekleştirilmesi gerekir. Günümüzde gelinen noktaya bakıldığında, bu eşitlikçi yaklaşım modelinin değiştirilmesi gerektiğini savunan bazı kurum ya da kişiler yok değil. Buna göre örneğin birisinin izlemekte olduğu bir video clipte anlık donmalar olmaması için, bir başkasının o sırada gönderdiği bir eposta varacağı yere birkaç saniye (ya da dakika) gecikmeli gidebilir. Olayı örneklere indirgediğinizde mantıksız görünmüyor. Ancak internet trafiğini eşitlikçi olarak yönetmediğiniz takdirde, açılan o deliğin öyle bir büyüme potansiyeli var ki, bugün ücretsiz alınan hizmetleri bugünkü kalitesinde alabilmek için bireylerin ek ücret ödemesi bile söz konusu olabilir. Yukarıdaki örneği sürdürmek gerekirse, bugün gönderdiğiniz bir epostanın yerine ulaşması ücretsiz bir standart hizmet iken, yarın gönderilen epostanın anında yerine ulaşması “katma değerli bir hizmet” olarak kategorilendirilebilir ve ek ücrete tabii tutulabilir. Ücretsiz eposta gönderimlerinde ise en hızlı ulaşım süresi 24 saate çıkarılabilir. Gerek ABD’de bu konulardan sorumlu devlet kurumu olan FCC (Federal İletişim Komisyonu) gerekse de Google gibi firmalar, internetin eşitlikçi çalışma modelinin değişmesini talep ediyor değiller! Ancak yine de yukarıda belirtilen açıklama Google ile Verizon’un perde arkasında “bir dolaplar çevirdiği” konusunda kafalarda kuşkular oluşturdu. Kendi blogunun yanı sıra New York Times’a da yazan Robert Cringely konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor. Ona göre Google ile Verizon’un üzerinde mutabık kaldıkları model, tamam internetin eşitlikçi yapısının bozulması anlamına gelmiyor, ama Google hizmetlerinin internet üzerinden çok daha hızlı sunulmasını sağlayabilecek nitelikte. Nasıl mı? Bunun için Google’un arama sonuçlarını hızlı bir şekilde sunmak için ne tür bir veri ağı kullandığını bilmek gerekiyor. Mobil araçlar içine yerleştirilmiş ve Google’un veritabanının içeren merkezler Amerika’nın çeşitli yerlerine dağıtılmış durumda bir tür bölgesel konsantrasyon noktası görevi görüyor. O bölgeden birisi internette arama yaptığında talep Google’un en yakın mobil altyapısına ulaşıyor ve internette fazla dolaşmadan cevap kullanıcı ekranında beliriyor. Cringely’e göre Google bu altyapısını Verizon’un merkezinin bulunduğu yerlere doğru genişlettiği takdirde Verizon üzerinden internete erişen kullanıcılar Google’da bir arama yaptıklarında cevap fiziksel olarak en yakın Google noktasından verilecek. Bu sayede hem Google hizmetleri daha hızlı çalışmış olacak, hem de daha az internet trafiği yaratılmış olacak. Bir başka deyişle, yola çıkardığınız sorular yolda eşit hızda hareket edip, cevaplarını alıp evinize dönmeye devam edecek. Ama soruyu Google’a sorarsanız Google’un cevap merkezi evinizin dibinde olduğundan, yola çıkma gereği kalmadan cevap anında karşınıza gelecek. Yani herkes eşittir, ama bazıları daha eşittir! ilim ve Gelecek Kitaplığı, bir süre önce, 50 soruda kitap dizisi yayınına başladı. Bu yılın sonuna kadar, İnsanın Tarihöncesi Evrimi, Aydınlanma, Görelilik Kuramları, Yerin Evrimi, Darwin ve Evrim Kuramı, Deprem, Bilim ve Bilimsel Yöntem, Evren, Yaşamın Tarihi, Matematik, Kuantum Kuramı ve Nanoteknoloji, Büyük Patlama Kuramı ve Arkeoloji konularında, alanlarının önde gelen uzmanlarınca hazırlanan kitapların yayını tamamlanmış olacak. Şimdiye kadar yayımlanmış üç kitap bize göstermektedir ki, Bilim ve Gelecek Kitaplığı’nın bu girişimi, ülkemizin bilim kültüründe önemli ve kalıcı bir etki yaratacaktır. Dizinin üçüncü kitabı olan Görelilik Kuramları, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden fizikçi Dr. İbrahim Semiz tarafından hazırlanmıştır. Yeditepe ve Boğaziçi üniversiteleri öğretim üyesi, fizik profesörü R. Ömür Akyüz’ün önsözü ve onun Einstein’ı tanıtan bir giriş yazısı ile başlayan kitapta Dr. Semiz, 50 soruda özel ve genel görelilik kuramlarını ve bu kuramların ilgili olduğu bütün kozmolojik olayları adeta mercek altına alıyor. Dizinin adı 50 soruda olsa da, biz burada yüzlerce soruyla ve bunlara verilen cevaplarla karşılaşıyoruz. Fakat bu sorucevap ilişkisi hiçbir şekilde şematik ve sınırlayıcı değildir ve okuru her zaman heyecana sürükleyen akıcı bir serbestlik içinde düzenlenmiştir. Dr. Semiz’in eserinin iki ana yazım özelliği var. Birincisi, özellikle bilimsel bir konuda düzenlenmesi oldukça zor olan diyalog temeli üzerine kurulmuş olması. Buna karşın kitabın akışında hiçbir problemle karşılaşılmıyor ve okuyucu kolayca bu diyaloga her yönden dahil olma imkânını bulabiliyor. Bunda belki “sorucu”nun bilgi düzeyinin, “yanıtçı”nın bilgi düzeyinin çok gerisinde tutulmamış olmasının rolü olabilir (Nitekim “sorucu”dan da bazı şeyler öğreniyoruz.). Eserin ikinci özelliği ise, konuya sadece merak duyan fakat yeterli bilgi donanımı bulunmayan okuyucuya yönelik olarak hazırlanmakla birlikte, daha ileri okuma yapmak isteyenleri de sayfa altı bilgilerine yön Bilim ve Ütopya İslam’da Peygamberliğe Reddiye. İbn elRavendi, elVarrak, Razi gibi bilginlerin maddenin ezeli ebedi (yaratılmamış) olduğunu ve doğanın kendi işleyişi olduğunu savunarak buradan mucizelerin reddiyesine arkasından buna dayanarak peygamberliğin reddiyesine vardırdıkları görüşleri ortaçağ İslam dünyasında kendi zamanlarında ve sonrasında büyük bir tartışma yaratmış. 9. yüzyılda “akıl ve bilimle gerçeğe ulaşılabileceğini” savunan İbn el Ravendi, bu savın en önemli halkasında. Bu bilgin ve düşünürlerin ortak yönü, evrime ilişkin bulgu ve çıkarımlarını İslamla bağdaştırmaya çalışmalarıydı. Ama akıl ve bilginin yükselişte olduğu bir uygarlığın “materyalizme ulaşmadan kalması” kuşkusuz ciddi bir eksiklik olurdu. İbn el Ravendi, bu eksik halkayı tamamlıyor. Konuyu gündeme ilk defa bu kadar ayrıntılı bir şekilde sunmak hata ve eksiklikleri beraberinde getiriyor. Konunun bilinmeyenlerini ve tüm yönlerini araştırmak için bir yol açmayı amaçlayarak bu eksikliklerlede olsa dosyayı yayımlıyor Bilim ve Ütopya. Bilim ve Gelecek Derginin kapak konuus Ruh Var mı? Ruhun bilgibilimi / Ruh kavramının yaratılışı ve Tanrıruh ilişkisi / Duygu, düşünce ve bilinç nereden kaynaklanıyor? / Ruh, maddenin ve canlının evriminin bir sonucu mu? / İslam Ölüm ve beyin ölümü tartışmalarının neresindeyiz? ‘Türkler ve Kürtler, iç içe geçmiş, aynı vatanı paylaşan, gelecekleri ortaklaşmış, eşit haklara ve sorumluluklara sahip iki kardeş ulusturlar.’ Bu formülasyon gerçekçidir ve birlik yönündeki olumlu politikaların oluşturulmasının zeminini yaratabilir. CBT 1222/ 12 20 Ağustos 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle