24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR MENOPOZ YAŞINI AÇIKLAYAN KAN TESTİ İranlı bilim kadını Fahimeh Ramezani Tehrani, kandaki AntimüllerHormonu (AMH) yoğunluğuna göre menopozun tam olarak ne zaman başlayacağının tespit edilebileceğini buldu. AMH yoğunluğunun kronolojik yaştan çok menopozun başlangıcını belirlediğini saptadık diyor Ramezani Tehrani. Bilim kadını ekibiyle birlikte 1998 yılında yaşları 20 ila 49 arasında değişen 266 kadınla başlattığı araştırma sayesinde, AMH yoğunluğuyla menopozun başlangıcını belirleyebilecek istatistiksel bir model geliştirmiş. Buna göre yirmi yaşındaki bir kadının AMH konsantrasyonu 4,1 ng/ml (nanogram/mililitre) veya daha düşükse, 45 yaş öncesi erken menopoz söz konusu. Ortalama 52 yaşında menopoza girecek olan kadınlarda ise 4,5ngml veya daha yüksek AMH seviyesi kaydedilmiş. Yeni kan testinin çiftlere aile planlamasında yardımcı olması bekleniyor. DİJİTAL KAMERAYLA KANSER TANISI Amerikalı bilim insanları kanser tanısı için yeni bir sistem geliştirdi. Yeni yöntem, ekranında kanser hücrelerini görünür kılan bildik dijital kameraya dayanıyor. Gelişme tıbbi imkânların kısıtlı olduğu üçüncü dünya ülkeleri için de umut oldu. Rice Üniversitesi’nde geliştirilen yöntemle uzman olmayanlar bile hastanın dokusunda kanserli hücreler saptayabilecekler. Sistem şu: Aynalı refleks kamera (dijital), ilave bir LED ışık kaynağı, özel bir objektif merceği, optik bağlantı ve flüoresanslı boyar maddeyle, mobil bir flüoresan mikroskobuna dönüştürülmekte. Bu şekilde ışıldayan hücre çekirdekleri ve kanser hücrelerinin şekil değiştirmiş çekirdekleri de kameranın ekranında izlenebiliyor. Bu ilke aslında yıllardan bu yana biyopsilerden biliniyor, yeni olan aletin taşınabilirliği ve ağız gibi zor ulaşılır bölgelerde de uygulanabiliyor olması. Yeni yöntem sayesinde hastadan doku alınması gerekmiyor. Üstelik dijital kameralı erken kanser tanı sistemi ucuz ve dünyanın her yerinde uygulanabilir. Dahası acıları ve bekleme sürelerini de ortadan kaldırıyor. Ancak özel patoloji eğitimi almayan doktorların da sağlıklı ve hasta hücreleri birbirinden ayırt edebilmeleri için gerekli yazılım programının geliştirilmesi gerekiyor. Bu gözlemler gezegenin yörüngesi üzerindeki hızının da ölçülmesine izin vermekte. Bu sonuca göreyse gezegenin kütlesi hesaplanabiliyor. Astronom Ignas Snellen ve ekibi tarafından gözlemlenen gezegen sistemi, dünyamızın 150 ışık yılı uzaklığındaki Pegasus takımyıldızında yer alıyor. Güneş sistemimizin dışında yer alan HD209458b gezegenin kütlesi Jüpiter’in yüzde altmışı kadar. Güneş benzeri yıldızına olan mesafesi, dünya ve güneş arasındaki mesafenin sadece yirmide biri kadar. Bu yakın mesafe nedeniyle gezegenin, yıldızına bakan tarafındaki sıcaklık yaklaşık olarak 1000 derece. Gezegenin hep aynı yüzü yıldızına dönük olduğu için bu taraf çok sıcakken, diğer yüz çok daha soğuk diyor astronomlar. lişmenin bir buçuk milyar yıl içinde birkaç kez yaşandığını ancak evrimsel olarak kalıcı olmadığını düşünüyor. Bu gelişmenin tam olarak ne şekilde yaşandığı pek bilinmiyor, nitekim bu zamana ait fosiller çok enderdir. Bu nedenle El Abani’nin Gabun’un güneydoğusundaki siyah arduvazda buldukları, bilim dünyasında heyecan yarattı. Franceville kenti yakınlarındaki buluntu yerinde şimdiden iyi korunagelmiş 250 kalıntı bulundu. İlk bakışta kenarları çentikli kulağı andıran bu on iki santim büyüklüğündeki fosillerin iç kısmı yüksek çözünürlüklü mikrotomografi ile incelenince yarım daire şeklinde folyomsu oluşumlar görülmüş. Diğer analizlerden fosil dokudaki karbonun biyolojik süreçlerle oluştuğu anlaşılmış. Organizmanın yerini alan pirit minerali oksijenden çok sülfatlarla beslenen bakterilerce üretilmiş. Organizmaların ise sığ denizlerde serbest oksijenle yaşamış oldukları sanılıyor ki bu da çok hücreli yaşamın gelişimi için gerekli koşulu açıklıyor, yani oksijen. Bilim insanları bu yüzden yaklaşık olarak 2 MİLYAR YILLIK ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMA FOSİLLERİ Bakteri gibi tek hücreli canlılar dünyamızda 2 milyar yıl önce yaşamaya başlamışlardı. Çok hücreli canlıların ise daha sonra ortaya çıktığı sanılıyordu. Fakat Poitiers Üniversitesi’ne bağlı Hydrasa laboratuvarında (Fransa) Abderrezak el Abani ile çalışan bilim insanları, Batı Afrika’daki Gabun eyaletinde 2,1 milyar yıllık çok hücreli canlıları ait fosiller buldu. Bakteri ve diğer tek hücreli organizmalar varlıklarını yaklaşık olarak 2,5 milyardır sürdürüyorlar. Hayvanlı ve bitkili görünebilir yaşam ise 540 milyon yıl önce Kambriyen patlamasıyla başlamıştı. Ancak bilindiği gibi birkaç hücreden oluşan organizmalar Prekambriyen zamanında da oluşmuştu. Biyologlar bu ge2,4 milyar önce yaşanmış olanı “Great Oxidation Event” olarak isimlendiriyor. Bilim insanları fosillerin yarım daire biçimindeki yapısını koordineli büyümeye bir kanıt olarak görüyor. Bu da karmaşıklığıyla birlikte çok hücreli organizmalardan oluşan bir koloniye işaret ediyor. Doğalarını ve akrabalıklarını kesin olarak belirleyemesek de bir buçuk milyar sonra hızlı bir şekilde yayılan çok hücreli yaşamın temsilcileri olarak kabul ediyoruz diyor bilim insanları Nature dergisindeki yazıda. BİR KARIŞ TOPRAK İÇİN KOMŞULARINI ÖLDÜRÜYORLAR Uganda’da on yıl boyu insansı maymunları inceleyen Michigan Üniversitesi bilim insanları, şempanzelerin daha büyük yaşam alanı için hemcinslerini öldürdüklerini gördü. Şempanzeler komşularını bile öldürüyor ama birbirlerini niçin öldürdüklerini bilmiyorduk, diyor John Mitani, Current Biology dergisindeki yazıda. Mitani ve çalışma arkadaşı David Watts (Yale Üniversitesi), Kibalee Ulusal Parkı’ndaki bir şempanze grubunu uzun bir süredir izliyordu. Grup on yıl içinde diğer gruptan 21 şempanzeyi öldürmüş. Bunlardan 13 tanesi yakın komşu bölgesinde yaşıyordu, diyor araştırmacılar. Erkek şempanzeler genelde komşu bölgedeki gruplara saldırıyor. RÜZGÂR SAATTE 10 BİN KİLOMETRE HIZLA ESİYOR HD209458b olarak isimlendirilen gezegeninin atmosferinde saatte 10.000 kilometre hızlı esen fırtınalar meydana geliyor. Bilim insanları son derece hassas ölçümlerle karbonmonoksit gazının kızgın gün yüzünden serin gece yüzüne estiğini saptadı. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma KÖRLÜK TEDAVİSİNDE YENİ BİR UMUT İsviçreli bilim insanları kör farelere görme yetisini geri kazandıran bir gen terapisi geliştirdiler. Yöntem insandan alınan ağtabakası hücre kültürlerinde de işliyor. Gelişme bu yüzden insanda görülen ağtabakası dejenerasyonunun tedavisi için umut oldu. Friedrich Miescher Enstitüsü’nde (FMI), Botond Roska ile çalışan bilim insanları, retinitis pigmentosa nedeniyle göremeyen fareleri tedavi etmiş. Kalıcı körlüğe neden olan bu kalıtsal hastalık grubu yaklaşık olarak iki milyon insanda görülmekte. Hastalığın ilk aşamasında ağtabakada zayıf ışıkta görmeyi sağlayan fotoreseptörler olan çubuklar ölüyor, daha sonra ise gün ışığında görmeyi ve renkli görmeyi sağlayan fotoreseptörler (görme konileri) işlevini yitiriyor. Görme konileri, çubukların aksine körlükten sonra da hayatta kalıyorlar. Işığa tepki göstermeseler de ağtabakasındaki sinir hücrelerini birbirine bağlamak gibi belli başlı özelliklerini koruyorlar. İşte son araştırmada bilim insanları bu konileri yeniden etkinleştirmeye başardı. Bu amaçta tek hücreli bir canlıdan alınan bir gen aşılanmış konilere. Koniler bu genle ışığa duyarlı protein üretiyorlar. Sonuçta ağtabakasındaki diğer sinir hücreleriyle doğru bağlantılar kurup, görme işlemini yerine getirebilir hale gelmişler. Yöntemin insana ait hücrelerde işleyip işlemediğini öğrenmek isteyen araştırmacılar, ışığa duyarsız ağtabakasına ait hücre kültürlerine söz konusu proteini ürettirmeye başarmış. Bu şekilde tedavi edilen hücreler ışığa reaksiyon göstermeye başlamışlar. Bu yüzden yöntemin retinitis pigmentosa hastalarının tedavisinde işe yarayabileceği tahmin edilmekte. Fransız bilim insanları hangi hastaların bu tür terapilerden yararlanabileceğini araştırmaya başlamışlar bile. CBT 1216/ 4 9 Temmuz 2010 Mitani’ye göre şempanzeler önce sessizce sürünerek komşu bölgeye sızıyorlar ve eğer kendi grupları sayıca üstünse, komşu gruba saldırıyorlar. Saldırgan maymunlar daha sonra, ölen maymunların yaşam alanlarına sahipleniyorlar. Bu yüzden şiddet ve yaşam alanını genişletme arasında doğrudan bir ilişki söz konusu olduğunu düşünüyoruz diyor bilim insanları.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle