23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR YEPYENİ BİR GÜNEŞ NASA’nın yeni güneş gözlemevi SDO’dan gelen ilk fotoğraflar, güneşimizdeki dinamik süreçlerin daha önce görülmeyen ayrıntılarıyla büyük sansasyon yarattı. SDO önümüzdeki beş yıl içinde güneş araştırmalarında yanıtsız kalan soruları açıklayacak ve güneş fırtınalarını daha iyi tahmin edecek. 11 Şubat 2010’da çalışmaya başlayan uzay gözlemevi SDO’nun görevi beş yıl içinde güneşimizin manyetik alanı hakkında yeni bilgiler edinmek, bunlarla bağlantılı süreçleri açıklamak ve güneşimiz ve dünya atmosferinin kimyası ve dünyamızın iklimi arasındaki ilişkiyi aydınlatmak. Birkaç haftalık ayarlama ve testlerden sonra güneş gözlemevi çalışmaya hazır duruma geldi ve kısa bir süre sonra da ilk verileri gönderdi. Fotoğraflardan bazıları güneş lekelerindeki madde akımlarıyla ilgili yepyeni ayrıntıları, diğerleri güneşin üzerindeki etkinliklerin yakın çekimlerini gösteriyor. Fotoğraflar arasında ayrıca plazma püskürtülerinin ilk yüksek çözünürlüklü görüntüleri de var. SDO önümüzdeki beş yıl içinde tüm gözlemevlerinden daha hızlı bir şekilde veri gönderecek. Kameraları bir HD kamerasından on misli çözünürlüğe ulaşabilen SDO, her gün 1,5 terabayt veri malzemesi gönderiyor dünyaya. Uydunun üzerinde üç özel enstrüman bulunuyor. “Helioseismic and Magnetic Imager” /Heliosismik Manyetik Görüntüleyicisi (HMI), manyetik alanları haritalayıp, güneşin geçirimsiz yüzeyinin içini inceliyor. Araç bunun için ultrason dalgalarından yararlanarak görünür ışığın çok yakınındaki alandan çeşitli görüntüler alıyor. “Atmospheric Imaging Assembly”/ “Atmosferik Görüntü Düzenleyicisi” (AIA), güneşin ve atmosferinin yüzeyini on farklı dalga boyunda yüksek çözünürlükle görüntüleyen dört teleskoptan oluşmakta. “Extreme Ultraviolet Variability Experiment”/ “Uç Morötesi Dalgaboyu Değişkenlik Cihazı” (EVE) ise güneşin ışın emisyonundaki dalgalanmaları ölçüyor. Bunlar dünyamızın en üstteki atmosfer tabakaları üzerinde etkilidir. Bu enstrüman özellikle de güneş patlamalarından sonraki olayları ve değişimleri açıklayacak. Yeni veriler örneğin güneşteki fırtınaların daha iyi tahmin edilmesine de yardımcı olacak. düşüncesini yok etmiyor. Mesela geçen yıl gerçekleştirilen bir araştırma, depresyon ilaçlarının 25 yaş üstündeki kişilerde olumlu etki yaptığını, en iyi sonucun ise 65 yaş üzerindeki hastalarda elde edildiğini göstermiş. Fakat 25 yaş altı gençlerde depresyona karşı kullanılan ilaçların intihar düşüncesini engellemediği görülmüş. Doktorlar bu durumu ilacın alımından sonra ortaya çıkan aktifleşme etkisiyle açıklamaya çalışıyor. Depresyon ilacı hastaya içgüdülerini dinleme enerjisi vermekte ki bu etki en azından genç insanlarda olumsuz ruh halinin ortadan kalkmasından önce gerçekleşiyor. Antidepresanların yan etkileri hakkında çok sayıda araştırmayı takip eden Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi psikologu Aimee Hunter, beyinde intihar düşüncesiyle ilgili değişimleri araştırmış. Hunter bu çalışması sırasında gerçekten de intihar eğilimini gösteren bir işaretin bulunduğunu ve bu izin çok erken teşhis edilebildiğini keşfetmiş. Beyindeki tipik değişimler, intihar düşüncesinin bilince ulaşmasından haftalar öncesinde görülebiliyor diyor psikolog. Hunter ve ekibi aslında daha önceki araştırmalardan, bu ilişkinin özellikle de orta ve sağ ön beyin kabuğunda görülebileceğini tahmin ediyordu. EEG analizleriyle de antidepresan alımından sonra bu bölgedeki nöron etkinliğinde hafif bir düşüşün yaşandığı saptanmış. Daha güvenli depresyon ilaçlarının geliştirilmesi bekleniyor. buldu. Yeni türler arasında uçan kurbağa ve yarım metre uzunluğundaki sopa çekirgesi (Carausius morosus) dikkat çekiyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı WWF’nin açıklamasına göre “Mulu uçan kurbağa” cilt ve göz rengini değiştirebiliyor. Geceleri açık yeşil olan rengini gündüz kahverengine dönüştüren kurbağa parmakları arasındaki kanat derisi sayesinde ağaçtan ağaca uçabiliy o r . Kopstein engereğin i n (Dendrelaphis kopsteini) Borneo’da bulunan yeni türünün böğrü parlak mavi, yeşil ve kahverengi pullarla kaplı. Zehirli yılanın boynu tehlike anında alev renginde parlıyor. Borneo kara kurbağasının (Barbourula kalimantanensis) özelliği ise akciğerinin bulunmaması, kurbağa bunun yerine cildiyle soluyor. Kurbağa, akciğeri bulunmadığı için yassı bir gövdeye sahip ve bu beden biçimi sayesinde hızlı akan derelerde akıntıya karşı yüzebiliyor. WWF’nin Borneo uzmanı Markus Radday, daha yüzlerce yeni türün keşfedilmeyi beklediğini ve soylarının tükenmeden önce bulunması gerektiğini söylüyor. (Dicerorhinus sumatrensis) otuz hayvan kalmış. Gebe olduğu sanılan gergedanın görüntüsü elli farklı kamerayla alınmış. Bilim insanları ayrıca hayvanın dışkısını da inceleyecek. Adanın Malay kısmında elli yıl kadar önce 200 Borneo gergedanı yaşıyordu. Türleri koruma dernekleri gergedanların on yıl içinde tükenebileceğini söylüyorlar. 20. DOĞUM GÜNÜNDE MUHTEŞEM GÖRÜNTÜLER Nisan 1990 yılında Amerikan uzay mekiği “Discovery” ile 600 km. yükseklikteki bir yörüngeye taşınan Hubble uzay teleskopu yirmi yıldan bu yana saatte 28.00 km’lik bir hızla dünyamızın etrafında dönüyor. O tarihten bu yana birbirinden ilginç fotoğraflar gönderen Hubble, doğum gününde de muhteşem görüntüler yolladı. Amerikalı astronom Edwin Hubble’a (18891953) göre isimlendirilen 11,6 ton ağırlığında ve 13,3 m. uzunluğundaki teleskop, astronomide devrim yatarak evrenimiz hakkında yepyeni bir tablo sundu. Bilim insanları Hubble’dan en uzaktaki yıldızları ve galaksileri gözlemlemek için yararlanıyor. Tabii güneş sistemimizin içindeki gezegenleri de. İnsanlık yıldızların ve gezegenlerin doğuşu hakkındaki açıklamaları, 3000 yeni galaksinin bulunuşunu ve evrenin yaşıyla ilgili bilgiyi (13,7 milyar yıl) ona borçlu. Teleskop yirmi yıl içinde dünyamızın etrafından 100.000 kez döndü ve 2,4 milyar kilometreyi geride bıraktı. Ve bugüne kadar 30 terabaytlık veri topladı. Bu açıdan bakıldığında Hubble, bugüne kadar üretilen bilimsel araçlar arasında en üretkeni oldu. Nilgün Özbaşaran Dede SUMATRA GERGEDAN AİLESİNE YENİ ÜYE Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Sumatra gergedanı için bir umut doğdu. Malay çevrecileri Borneo Adası’nda ilk kez gebe olabilecek bir gergedan görüntülediler. Doğada yaşayan en küçük gergedan türünden olan 20 yaşındaki hayvanın yavrulaması bekleniyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’ndan Raymond Alfred, beden ve karnının büyüklüğü ve biçimi gergedanın gebe olduğunu gösteriyor diyor. Sumatra gergedanını hayvanat bahçesinde yetiştirme çabası başarısız olmuştu. Doğal ortamda günümüzde bu türden geriye en fazla 123 YENİ HAYVAN VE BİTKİ TÜRÜ Bilim insanları son yıllarda Borneo Adası’nda en az 123 yeni hayvan ve bitki tür ü Araştırma SITMA HER YIL 850 BİN KİŞİYİ ÖLDÜRÜYOR Birleşmiş Milletler’e göre her yıl yaklaşık olarak 850.000 kişi sıtma yüzünden yaşamını yitiriyor. UNICEF ise 25 Nisan’daki Dünya Sıtma Günü’nde kurbanların genelde beş yaşın altındaki çocuklar olduğunu açıkladı. Bir enfeksiyon hastalığı olan sıtma sineklerle bulaşıyor. Hâlâ her yıl 850.000 kişinin sinek sokması yüzünden hayatını kaybetmesi kabul edilebilir bir durum değil diyor UNICEF Başkanı Ann Veneman. Ölümlerin yüzde doksanı Sahra bölgesinde gerçekleşmekte. Sıtma ateşini tedavi etmek mümkün ama Afrika ülkelerindeki hastalar sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamadıkları için yaşamlarını yitiriyor. Dünya Sağlık Organizasyonu sıtmanın yaygın olduğu bölgelerde, cibinlik dağıtarak hastalığı önlemeye CBT 1207/ 4 7 Mayıs 2010 İNTİHAR RİSKİNİ GÖSTERİYOR Depresyonlu insanların EEG sonuçlarını inceleyen Amerikalı psikologlar ilginç bir keşif yaptı. Bu teknikle intihar düşüncesi henüz biçimlenmeden görülebiliyor. Ruh halimizi iyileştirmesi beklenen antidepresanlar ne yazık ki çocuklarda ve gençlerde intihar çalışıyor. Özel olarak üretilen bu cinlikler 35 yıl kadar dayanıyor. Ucuz bir önlem olan cibinlik sayesinde beş yaşın altındaki çocuk ölümlerinin yüzde yirmi beşi ve ağır sıtma vakalarının yarısından fazlası önlenebiliyor. Birleşmiş Milletler 2001 yılında sıtmaya yakalananların sayısını 2010 yılına dek yarı yarıya indirmeyi hedeflemişti. Ne var ki bu sonuca ulaşılamadı. Afrika’da incelenen 13 ülkeden 11’inde beş yaşın altındaki sıtma hastalarının yüzde on beşinden daha azı gerekli ilaçlara ulaşabiliyor. Dünya Sağlık Organizasyonu bu oranı yüzde seksene çıkarmak istiyor. Fakat bu hedefe ulaşmak için gerekli kaynak bulunamıyor. Dünya Sağlık Organizasyonu 2001’den bu yana sadece 2 milyar 700 milyon dolar toplamış, oysa sıtmayı kökünden kazımak için her yıl 5 milyar dolara ihtiyaç duyuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle