Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Akupunktur kas hastalıklarını tedavi ediyor” kandırmacası Nörologlar: Akupunktur, kalıtsal kas hastalıklarını tedavi etmez Sağlık Bakanlığı: Hayır, Eder! (Oy birliği kararı!) Nörologlar genetik kaynaklı kas hastalıklarının tedavisinde akupunkturun yeri olmadığını söylerken, Sağlık Bakanlığı’na bağlı Akupunktur Bilim Komisyonu akupunkturun tedavi yöntemleri arasında yer alabileceğini söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün akupunktur ile tedavi edilebilecek hastalıklar listesinde kas hastalıkları yok. Reyhan Oksay ‘Lidyalılar ve dünyaları’ Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi, ülkemizin arkeolojik zenginliklerini gündeme getiren Anadolu Uygarlıkları Sergi Dizisi’nin bir devamı olarak “Lidyalılar ve Dünyaları” adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Sardes Kazı Başkanlığı işbirliğiyle 19 Şubat tarihinde açılan sergi, 15 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilecek. Serginin danışmanlığını ömürlerini Sardes kazılarına adayan Prof. Dr. Nicholas Cahill ve Prof. Dr. Crawford H.Greenewalt yapıyor. vanlar, mobilyalar ve diğer değerli eşyayı Delphi Kehanet Ocağı’na sunar. Kroisos, Spartalılar ile birlik olur ve Kyros’a karşı sefere çıkar. İki ordu Kapadokya’daki Pteria şehrinde (bugünkü Kerkenes Dağı) karşılaşır. Savaş alanında sayılarının az olduğunu fark eden Lidyalılar, buna rağmen Perslerin üstünlük sağlamasını engellerler. Ardından Kroisos Babilliler ve Mısırlılardan destek bulabilmek amacıyla geri çekilir. Sefer mevsimi sona ermek üzere olduğundan Kroisos paralı askerlerini terhis eder ve müttefiklerine de baharda tekrar bir araya geleceklerini söyler. Ne var ki, Kyros, Kroisos’un hazırlıksız durumundan yararlanır ve Sardeis’e doğru yola çıkar. İki ordu şehir önlerinde tekrar karşı karşıya gelir ve savaş Lidyalıların aleyhine dönmeye başlar. Zamanın en iyisi olan Lidya atlıları ile Kroisos’un en güçlü bölüğü, Kyros’un kafilesindeki develeri savaş alanına salmasıyla ürken atlar yüzünden kargaşaya sürüklenir. Lidyalılar surların arkasına sürülür ve kuşatılırlar. 14 günün ardından Hyroiades adlı bir Mardialı, Sardes akropolisinde Lidyalıların çok sarp olduğu için nöbetçi dikmedikleri bir kayalığı tırmanır ve onu Pers ordusu izler. Böylece Sardes ele geçirilir ve bütün şehir yağmalanır. Böylece sona eren aslında Kroisos’un imparatorluğu olur ve Batı tarihinde bir dönüm noktası yaşanır. Kuşatma sırasında Kroisos canlı ele geçirilir ve tarihin en ünlü hikâyelerinden birine konu olur: Kyros, eski kralı, cenazesi için hazırlanmış odun yığını üzerinde yakmak için hazırlık yapar. Alevler yükselirken Kroisos, kendisini zenginliğinin zirvesindeyken ziyaret eden ve onu insanın ancak mutlu bir sona kavuştuğunda gerçekten mutlu sayılabileceği konusunda uyaran Atinalı bilge Solon’un adını haykırır. Kralın hayatı tanrısal bir müdahale ile kurtulur ve sonunda Solon’un bilgece tavsiyesindeki gerçeği kavrayarak Kyros’un danışmanı olur. Zengin Lidya toprakları M.Ö. 334 yılında Büyük İskender ve M.Ö. 214 yılında III. Antiochos tarafından da kuşatıldı. Daha sonra Osmanlı dönemine kadar Roma, Bizans ve Türkmen Beyliklerinin yaşadığı bir coğrafya olmuştur. B Yukarıdaki belge Türk Nöroloji Derneği’nin akupunkturun kas hastalıklarının tedavisinde yarar sağlamayacağı yolunda KASDER’e gönderdiği mektup. Yanda Sağlık Bakanlığı’nın kas hastalıklarının akupunktur ile tedavi edilebileceğini bildiren mektubu. S CBT 1207/10 7 Mayıs 2010 WHO’NUN LİSTESİNDE YOK Bakanlığın WHO’nun tedavi endikasyonlarını içeren tablosuna atıf yapması da Özdemir’e göre beyhude bir destek arayışın *Fizyopatoloji: Fizyopatoloji defizyoloji gibi organizmada meydana gelen hadiselerin mekanizmalarını inceler. Fizyoloji normal vücudu incelerken, fizyopatoloji çeşitli hastalıkların ortaya çıkışındaki mekanizmaları inceler. Normal mekanizmanın neresinden bozulduğunda hastalığın meydana geldiğini, tamirinin nereye müdahale ile mümkün olabileceğini gösterir. Tedavi açısından oldukça kıymetli olan bu bilim dalı, hastalıkların ortaya çıkışındaki sebepleri bize en iyi şekilde izah eder (kaynak: www.saglikbilgisi.com/kelime/Fizyopatoloji) CBT 1207/11 7 Mayıs 2010 ağlık Bakanlığı akupunktur ile genetik kas hastalıklarının tedavi edilebileceği iddiasında. Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’ni (KASDER) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir, kas hastaları ve hasta yakınlarının en çok sömürülen hasta grupları içinde yer aldığını söylüyor. “Hastaları tedavi vaadi ile aldatan ve bilim dışı uygulamalarla paralarını alan küçümsenmeyecek sayıda üfürükçü, şıh, hoca unvanlı kişiler ve hatta doktorlar bulunuyor” diyor. 32 yıl önce kurulan KASDER’in kuruluş misyonun da hastaların ve hasta yakınlarının ehil olmayan kişilerin elinde sömürülmesini önlemek olduğuna dikkat çeken Özdemir, bu sömürü araçlarının başında akupunkturun geldiğine dikkat çekiyor. Derneğe üye çok sayıda eğitimli ve bilinçli hastanın bu tuzağa düşerek, büyük paralar sarf edip düş kırıklığı yaşadığını belirtiyor. Özdemir bu sömürüye engel olmak amacıyla 9 Ekim 2007 tarihinde Sağlık Bakanlığı’na kas hastalıklarının akupunktur tedavisi kullanılarak tedavi edilip edilemeyeceği hususunda bilgi istiyor. Bakanlıktan yanıtın gelmesi tam iki yıl sürüyor. 27 Ekim 2009 tarihindeki yanıtta şöyle deniyor: “Eldeki mevcut literatür ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tedavi endikasyonlarını içeren tablosu da göz önünde bulundurularak kas hastalıklarının tedavi yöntemleri arasında akupunkturun da yer alabileceğine oy birliği ile karar verilmiştir”. Bu kararın alınmasında, Akupunktur Bilim Komisyonu’na bağlı alt komisyon üyelerinin hazırladığı rapor etkili olmuştur deniliyor. Alt komisyonu, Prof. Dr. Baha Çelik, Doç. Dr. İlhan Öztekin, Uzm.Dr.Tuğrul Cabioğlu, Uzm.Dr. Nüzhet Ziyal ve Dr. Fatih Akçal’dan oluşan 5 üye temsil ediyor. Özdemir bu yanıtı çok ama çok esef verici bulduğunu belirtiyor ve beklemediği bu yanıt karşısında duyduğu şaşkınlığı şöyle dile getiriyor: “Bu bilimsel gerçeklere aykırı cevabın, bir yüksek makam olan bakanlıktan nasıl çıktığını, profesör unvanlı insanların nasıl imzaladığını anlamıyor ve hayretle karşılıyorum.” dan başka bir şey değil. Çünkü WHO’nun deler şunlar: tablosunda kas hastalıklarının akupunktur ile • Uluslararası ALS/MND tedavi edilebileceğini gösteren herhangi bir Dernekleri Birliği sadece biifade yok. Özdemir, ayrıca Türk Nöroloji limsel testler ve klinik araştırDerneği’ne de bu konuda başvuru yapıyor. malarca uygulanabilirliği kaGelen yanıttı şöyle deniliyor: “Başka bazı nıtlanmış tedavi yöntemlerini Yukarıdaki belge alanlarda başarı ile kullanılsa da, hemen tü güvenli ve etkili kabul etmekSağlık Bakanlığı’nın “Bilgi mü kalıtımsal olan kas hastalıklarında böyle te, tavsiye etmektedir. Edinme Yasası” bir tedavinin yerinin olmadığı, bu konuda • Uluslararası ALS/MND çerçevesinde çalışan tüm bilimsel camia gibi tarafımızdan Dernekleri Birliği, daha doğruKASDER’in talebi da bilinmektedir. Bu ve benzeri, sözde teda luğu kanıtlanmamış ve/veya üzerine vi yaklaşımlarının bugün birçoğunun tedavi alternatif tedaviler üzerinden Akupunktur Bilim si bilinmeyen kas hastalığı gibi durumlarda ALS/MND hastalarına hizmet Komisyonu’nun hastalarımıza boş umut verip, ardından düş sağlayanların bilimsel araştırüyelerini açıkladığı kırıklığı yarattığını yakından gözlemlemek ma yapmalarını ve alınan somektup. teyiz. Bu nedenle hastalarımızın bilimsel ve nuçları hakemli araştırma derdoğru tedavi olanaklarına ulaşmasını sağla gilerinde yayınlatmalarını tavmakla yükümlü olan Sağlık Bakanlığı’nın siye etmektedir. Böylece üretiböyle bir karar almasını üzüntüyle karşılıyo len bilgi bütün ALS/MND ruz.” topluluğu ile paylaşılabilir. Özdemir akupunkturun bilimsel bir temeli olduğunu kabul ediyor, ancak nöromusküler hastalıklarda yararlı olduğuna ilişkin hiçbir bilimsel kanıt olmadığını ısrarla vurguluyor. Bütün bunlara karşın bakanlığın verdiği yanıtın doğurabileceği tehlike‘Terminoloji değiştirilirse orta yol bulunabilir” lere şöyle dikkat çekiyor: Anatomi uzmanı ve akupunkturist Prof.Dr.Kaya Özkuş, genetik kas hasta“Düşünün ki böyle bir makalıklarında akupunkturun tedavi edici değil, yaşam kalitesini arttırıcı bir etkisimın verdiği gerçek dışı bilginin olduğunu iki tarafın da kabul etmesi durumunda sorunun çözüleceğine inaye inanan on binlerce hasta, nıyor. Akupunkturun stres giderici, kas spazmlarını azaltıcı etkisi sayesinde iyileşmek için büyük fedakas hastalarının rahatlayabileceğini söylüyor. kârlıklarla ve belki de evini Ne var ki Prof. Özdemir, fizik tedavinin de kas hastalarında rahatlatıcı bir barkını satarak akupunktura başvurmak isteyecektir” etki yarattığını, akupunkturun da fizik tedavi gibi yalnızca semptomatik bir rol oynayacağını söylüyor ve orta yol denilen yaklaşımın bir çözüm olarak değerULUSLARARASI lendirilmesini yanlış buluyor. DERNEKLERİN ‘Kabul görmüş tedavileri olan hastalıklarda akupunkturu tercih etmiyorum’ YOL GÖSTERİCİ Marmara Üniversitesi Çiftehavuzlar Özel Tıp Merkezi’nden akupunktur uzİLKELERİ manı Dr. Cemile Mantaş, akupunkturun bilimsel bir temele dayandığına dikkat KASDER, Dünya Kas çekerek, son yıllarda tıp dünyasında akupunktur uygulamalarının kabul görHastalıkları Dernekleri düğünü; daha güvenilir ve saygın bir yere oturtulduğunu söylüyor. Akupunktur Birliği (WANDA), Dünya uzmanlarının WHO’nun kontrollü klinik deneylere dayanan hastalık listesini ALS / MND Dernekleri baz almaları gerektiğine vurgu yapıyor, ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz), Birliği (World Alliance Of MND (Motor Nöron Hastalığı) gibi genetik kökenli kas hastalıklarında akuALS/MND Associations) gipunkturun bilinen, kanıtlanmış bir yararının belirtilmemiş. bi derneklerin de üyesi. Bu Dr.Mantaş, hipertansiyon gibi kabul görmüş, yararları kanıtlanmış tedaviderneklerin yol gösterici illeri olan hastalık çeşitlerinde akupunkturu tercih etmediğini, ancak kilo verkelerine bir göz atıldığında me, sigara bırakma, migren, bel ağrısı gibi şikâyetleri olan hastalarda başarılı kas hastalıklarının tedavisinsonuçlar aldığını belirtiyor. Örneğin konvansiyonel tedavilerden yanıt alamade akupunkturun yeri olmayan bazı sedef hastalarının, akupunktur tedavisi ile %80 oranında iyileşebildidığı gibi bir sonuç çıkıyor. ğini söylüyor Bu sonucu destekleyen mad UZMANLAR NE DİYOR? ‘Şarlatanların elinde akupunkturun adı kötüye çıkartılıyor’ Akademik Akupunktur Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Op.Dr.Mehmet Fuat Abut, akupunkturun kas hastalıklarında etkili olup olmadığı yönündeki sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Coşkun Özdemir bu mücadelesinde tamamen haklı. Kendisinin yanında yer alıyorum. Akupunkturu şarlatanların eline bırakmamak lazım. Bu insanlar akupunkturun adını kötüye çıkartıyorlar. Bu nedenle uygulamaların kontrol altına alınması ve doktorların bu konuda aydınlatılması gerek.” Dr. Abut, akupunkturun hangi hastalıklara uygulanabileceği konusunda en önemli kriterin, hastalığın geri dönüşü olup olmamasına bağlı olduğunu söylüyor. Başka bir deyişle *fizyopatolojik kökenli hastalıklara akupunktur uygulanır. Musküler distrofide, tüm kas hastalıklarında tedavi edici bir etkisi yoktur. Akupunkturun yararları konusundaki sorularımızı da yanıtlayan Dr. Abut’a göre “Ancak burada göz önünde bulundurmamız gereken en önemli nokta, kişinin gerçekten sigarayı bırakmak isteyip istememesidir. Bu konuda istekli olan kişi bir seansta sigarayı bırakabilir. Birden fazla sayıda seansa da gerek yoktur. Kişi sigarayı bırakmak istemiyorsa akupunkturun hiçbir yararı olmaz” Kilo verme konusunda da akupunkturun yararı olmadığına dikkat çeken Dr. Abut, şişmanlığın endojen (içsel değişken) mi yoksa eksojen (kökeni vücudun dışında olan) mi olduğuna bakılmaksızın akupunktur uygulamasına geçilmesinin başarısızlıkla sonuçlanacağını söylüyor. Dr. Abut’a göre kilo çok ciddi bir sorun. Tek başına sadece akupunktur tedavisi ile kilo verilmez. aşta Manisa Müzesi olmak üzere Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İzmir Arkeoloji Müzesi, Efes, Ödemiş, Milet ve Gordion Müzeleri ile Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi’nden gelen toplam 245 eser, ziyaretçileri Lidya Krallığı’nın ihtişamlı günlerine götürüyor. Anadolu arkeolojisine büyük katkılar yapan şu anki Sardeis Kazı Başkanı Prof. Dr. Nicholas Cahill ve 50 yıldan fazla kazı başkanlığı yapmış olan Prof. Dr. Crawford H.Greenewalt ile konunun uzmanlarının uzun soluklu çalışmaları sonucu hazırlanan sergi ve kapsamlı sergi kitabı, kendi alanında bir başvuru kaynağı olmaya aday. Lidya uygarlığı konusunda kaynak sıkıntısı çekilen ülkemizde, bu çalışma büyük bir boşluğu dolduracak nitelikte. Hazırlık çalışmaları Şennur Şentürk tarafından yürütülen serginin tasarımını Sadık Karamustafa yaptı. Sergiye paralel olarak pek çok etkinlik düzenlendi. Bunların içinde en fazla ilgi çekeni, 19 Mart’ta Özgen Acar’ın katıldığı bir söyleşide ele alınan, LidyaPers hazinelerinden oluşan Karun Hazineleri’nin 25 yıl sonra Türkiye’ye geri getiriliş hikâyesidir. GEÇMİŞTEN BUGÜNE LİDYA UYGARLIĞI VE SARDES Bugüne dek sürdürülen kazı ve bilimsel araştırmalar, Lidyalılar’ın bir Anadolu uygarlığı olduğunu, Doğu ve Batı arasında rinde yer alan stratejik bir noktadadır (Bugünkü Sart Kasabası’nda Sardeis Kazıları devam ediyor). Bu güvenli ve bereketli topraklar, Gediz Nehri’nin iyi sulanan ovasına ve Marmara Gölü bakar. Şehrin akropolisi, engebeli sarp kayalıklar üzerinde ovadan 300 metre yukarıda yükselen nerdeyse fethedilemez bir iç kaledir. Akropolisin eteğindeki Paktolos Nehri, Sardeis’e hem su hem de altını taşımıştır. En erken Yunan kaynakları Lidya Kralını “altın zengini” olarak anlatmış ve “altın” Sardeis ve genel olarak bölge için kullanılan yaygın bir sıfat hâline gelmiştir. Yunan ve Roma efsanelerinde Paktolos’taki altının varlığı, dokunduğu her şeyi altına çeviren Frig Kralı Midas’ın burada yıkanmasının sonucudur. PERS İSTİLASI VE LİDYA UYGARLIĞI’NIN SONU Perslerin Batı’ya doğru ilerlemeleri sonucu Lidya Krallığı kuşatıldı ve zorlu savaşlar yaşandı. Bugün kazılarda ortaya çıkan iskelet ve kalıntılardan da bu savaşın izlerini görmek mümkün. Pers istilası, ünlü tarihçi Herodot tarafında da uzun uzun anlatılır. Herodot’a göre Persler ile Lidyalılar arasındaki husumeti başlatan Lidya Kralı Kroisos’tur. M.Ö. 6. yüzyılın ortalarında Pers Kralı Kyros, Medlerin Kralı ve Kroisos’un kayınbiraderi Astyages’e karşı ayaklanır ve iktidarı ele geçirerek kralı hapse attırır. Akrabasının intikamını almak ve Kyros’un giderek güç kazanmasını engellemek isteyen Kroisos, kendi imparatorluğunun sınırlarını genişletme şansı yakalar ve savaş hazırlıklarına başlar. Herodot’a göre kralın ilk işi; Yunanistan, Anadolu ve Libya’daki bütün kehanet merkezlerini araştırmak olur. En güvenilir merkezin Delphoi’da bulunduğunu öğrenince daha önce eşi benzeri görülmemiş, bir daha Yunan Dünyası’nda asla emsallerine rastlanmayacak altınlar, gümüşler, hay kültür alışverişinin sağlanmasında önemli roller üstlendiklerini ve parayı icat ederek tarih sahnesinde yerlerini aldıklarını ortaya koyuyor. Lidya Krallığı’nın başkenti olan Sardeis’te ilk yerleşimler M.Ö.5000’den itibaren başladı. Arkeolojik kazılarda Neolitik, Tunç Çağı ve Demirçağ’ın izlerine rastlanmakla birlikte Lidyalılar, M.Ö. 680547 yılları arasında en parlak dönemlerini yaşadılar. Sardeis; Bozdağ eteklerinde, Ege sahilinden Anadolu’ya uzanan ana yolların üze