27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Galileo’nun Jüpiter’in uydularını keşfinin 400. yılında Dijital uçurum (tıpkı gelir dağılımı uçurumu gibi) kapatılmazsa yanardağ patlaması gibi illa ki bir yolunu bulup dışarı püskürecektir. Er ya da geç ! Jüpiter’in uydularının tarihteki büyük rolleri üzerine Jüpiter’in uydularının varlığının keşfi, dünyamızın büyük otoritesini sarsıntıya uğratmıştı. Jüpiter’in uydusu Europa şimdi de olası canlı varlıklarıyla galiba üçüncü büyük tarihsel rolüne hazırlanıyor. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Temcit Pilavımız Youtube Temcit pilavı; iftarda arta kalan ve sahurda tekrar ısıtılıp masaya getirilen pilava verilen isim. Temcit ise “recep, şaban, ramazan ayları süresince sabah ezanından sonra minarelerden okunan ve Allah’ın ululuğunu belirten dua.” (bkz Türk Dil Kurumu Sözlüğü) Temcit pilavının yerel dijital kültürümüzdeki en popüler örneği Youtube yasağı. Internet dediğimizde yaşam kalitesini yükseltecek şeyleri konuşmak yerine bir kısırdöngü içinde bu tür anlamsız şeyleri tartışıyor; yerimizde sayıyoruz. Mayıs 2010 itibarıyla ikinci yılını doldurdu bu yasak! Başbakan öğrenmiş ki internete aslında bu tür yasaklar getirilemez; usta bir politikacı olarak demogoji yapıp sokaktaki insanın kafasını karıştırmayı tercih etmiş. “Ben girebiliyorum” diyerek. Şimdi bu tümceleri okuyan bile soracak “Yaa kardeşim bu Youtube denilen şeye girilebiliyor mu girilemiyor mu? Yasak var mı yok mu?” Cevap net: Yasal olarak mahkemelerin vermiş olduğu kararlar sonucunda Youtube’a (ve başka kararlar nedeniyle başka yüzlerce web sitesine) giriş resmen yasak. Teknik imkânlar bu kararı uygulamada ne kadar yeterliyse o seviyeye kadar teknik olarak kısıtlama getirilmiş durumda. Basitçe www.youtube.com sitesine gitmek istediğinizde karşınıza çıkan sayfada bu mahkeme kararının detaylarını okuyabilirsiniz. Ancak internetin özgürlükçü mimarisi sağ olsun, teknik imkânlar bu tür engellemelerin çevresinden dolaşacak çözümleri de beraberinde getirebiliyor. Bu teknik detayları bilen kişiler (anlaşılan Başbakan dahil) youtube.com sitesine erişebiliyor. Tam da ülkemize yakışan bir durum: mış gibi yapmak. Bu tür yerimizde saydırıcı olgular söz konusu olduğunda gösterilen tepki doğal olarak yasakların yanlış olduğunu belirtmeye yönelik oluyor. Örneğin internetle ilgili sivil toplum örgütleri geçtiğimiz günlerde bu yasağın ikinci yılında bir bildiri yayımladı ve tabloyu çok net bir şekilde çizdi: “Yasaklar, en iyisinden, devekuşu misali, Türkiye’nin kafasını kuma gömmesidir”. “Bu yasak, bir mahkememizin yetkisini tüm dünya olarak görmesi nedeniyle devam etmektedir”. İnsanlık kültürü olgulara sadece faydacı bir açıdan baksaydı bugün sadece karnını doyuran, doğal afetlerden korunan herhangi bir hayvan türünün yaşadığından farklı bir hayatı olmayan canlılar topluluğu olarak yaşamımızı sürdürüyor olurduk. Gelişim sürecinde faydacılıktan öte bilgi altyapısına sahip olmayan insanlar yeryüzü kültürünü öğrenme, kendi ifadeleriyle “kültürlerini arttırma” sürecinde çevrelerine zarar verip vermediklerini dikkate almayabiliyor. Yaptıkları şeyin zarar vermek olduğunu ancak arkalarından gelenler tarafından mağdur edilmeye başlayacak kadar “kültürlerini arttırdıklarında” anlıyor. Başkalarının yarı aç yarı tok yaşaması pahasına zengin olmak da ticari kaygıyla doğaya zarar vermek de bu kapsamda ele alınabilecek örnekler. Demokrasinin âlâsı biraz da, insanlar arasında bir uçurum oluşmasını önleyebilendir. Ülkemizde bu denkleştirme ters yönde oluyor. İktidar gücünü eline geçiren öteki herkesi kendi hizasına getirmeye ve ilerlemeyi kendi keyfine göre gerçekleştirmeye çalışıyor. Evet bu bir grup için sonuç veriyor ama kaybeden ülkenin kendisi oluyor. Bugün demokrasiye en çok önem verenlerin kendi ülkelerde dijitalleşmenin getirdiği uçurumu kapatmak için onca çaba sarfetmelerinin temelinde yatan sebep de budur. Çünkü dijital uçurum da (tıpkı gelir dağılımı uçurumu gibi) kapatılmazsa yanardağ patlaması gibi illa ki bir yolunu bulup dışarı püskürecektir. Er ya da geç ! (Bildirinin Tamamı için bkz : http://blog.akgul.web.tr/ ) G olan uzaklığının biliniyor olmasından yararlanarak alileo’nun yeni icat edilmiş olan teleskopu ışığın her iki durumda dünyaya ulaşma süresinin aragüçlendirerek 1609 yılında gökyüzüne çe sındaki farkı hesaplayarak ışık hızının değerini yakvirmesiyle astronomide yeni ve büyük bir laşık olarak bulmasıdır. Galileo da ışık hızını ölçtarihsel evre başladı. Galileo ilk olarak Ay’ı gözledi meye çalışmış ama herhangi bir değere ulaşmayı bave Ay yüzeyinde dünya yüzeyindeki dağları ve vadi şaramamıştı. Römer’in bulduğu değerde de hata paleri andıran pürüzleri saptadı. Ay yüzeyi yı çok büyük olmakla birlikte, ışığın hızının düzeyi Aristoteles’in ileri sürdüğü gibi pürüzsüz ve mükem hakkında yeterli bilgiyi vermesinden ve daha hassas mel değildi. Kasım 1609’da Ay’ı gözlemleyen ölçme deneylerine yöneltmesinden dolayı tarihsel Galileo, iki ay geçmeden Ocak 1610’da Jüpiter’in bir öneme ve değere sahiptir. ona en yakın ve en büyük dört uyJüpiter’in, Galileo’nun keşfettiği dusunun varlığını keşfederek çok ve Europa adını verdiği uydusu, keşbüyük bir bilimsel devrimi daha gerfinden bu kez dört yüz yıl sonra galiçekleştirmiş oldu. Jüpiter’in uydulaba üçüncü büyük tarihsel rolüne harının varlığının gösterilmesi, zırlanıyor. Europa’da derin bir kabuk Avrupa’da gerçekten büyük bir düaltı su okyanusunun bulunduğunun şünsel sarsıntı yaratmıştı. Çünkü bu anlaşılması üzerine, dünya dışında keşif, dünyanın evren içindeki, o canlı varlık araştırmaları bu uyduya güne kadar geçerli olan pozisyonuyyönelmeye başladı. la ilgili büyük otoritesini sarsıyordu. 2 Nisan 2010 tarihli CBT’de saYüzlerce yıl boyunca evrendeki tüm yın Rennan Pekünlü “Yaşama gökcisimlerinin dünyanın etrafında Jupiter’in uydusu Europa. Elverişli Gezegen” başlıklı yazısında, döndüğüne inanan insanlık için 14 Mayıs 2010 tarihli CBT’de de saJüpiter’in etrafında da dönen gökcisimlerinin bu yın M.E.Özel “Jüpiter Sisteminde Yaşam Olasılığı” lunması inanılması kolay bir şey değildi. Bu yüzden başlıklı yazısında, Europa’daki olası canlı yaşam varbirçok kimse Galileo’nun teleskobuyla Jüpiter’in uy lığının nasıl araştırılması gerektiği konusunda çok dularına bakmayı bile reddettiler. Bazıları da heyecan verici bilgiler verdiler ve ilginç araştırma Galileo’nun teleskobunun merceklerinin hileli ol yöntemleri önerilerinde bulundular. duğunu düşünüyordu. Galileo bu tür kuşkuları giProf. Pekünlü, Europa’nın kabuğu altındaki sudermek için onlara önce teleskobuyla iyi bildikleri da yaşayan ve herhangi bir nedenle buz kabuğundabaşka bir şeyi gösteriyor, daha sonra teleskobunu ki çatlaklardan yüzeye çıkma imkânı bulan ve yüJüpiter’e çeviriyordu. zeyde yaşamını sürdürebilmek için güneş ışığına yöGalileo’nun keşiflerinin yer aldığı Yıldızların nelen “günebakan” çiçeklerinin, Prof. Özel ise Habercisi adlı kitabı, Mart 1610’da 550 adet basıl Europa’nın yüzeyini kaplayan buz kabuğuna meteomış ve kitabın baskısı bir haftada tükenmişti. ritlerin çarpmasıyla alttaki su okyanusunda “yaşaGalileo’nun keşfettiği Jüpiter uydularının düşünce makta” olan “balıkların”, dışarı fırlayıp hızla donup ve bilim tarihinde iki açıdan büyük rolü olmuştur. kuruduktan sonra uydu yüzeyine veya Jüpiter’in çevBirincisi, 2000 yıllık önyargıların kırılarak dünya resindeki halkaya yerleşen kalıntılarının aranması nın, benzerleri de bulunan gerçekte sıradan bir gök gerektiği üzerinde durdu. cismi olduğu düşüncesine olan katkılarıdır. İkincisi Bir gün Europa’da canlı varlıkların kanıtları orde 66 yıl sonra Danimarkalı Ole Römer’in, Jüpiter taya çıkartılırsa, Jüpiter’in bir uydusu, yaşamın ortaDünyaGüneş doğrultusu ile JüpiterGüneşDünya ya çıkış koşulları konusunda yeni bir ufuk açılmasıdoğrultusunda Jüpiter uydularının dünyadan sapta nı sağlayarak belki de üçüncü büyük tarihsel rolünü nan tutulma anlarından ve dünyamızın Güneş’e oynamış olacak. Gezegen yutan yıldız B ilinen en sıcak güneşdışı gezegen, her saniye 6 milyar ton kütleyi yıldızına kaptırıyor. Uluslararası astrofizikçiler grubu, 2008 yılında keşfedilmiş olan bir güneşdışı gezegenin, çok yakınında dolandığı yıldızı tarafından yutulmakta olduğunu belirledi. Bu gezegen güneş sistemimizdeki JüpiterSatürn gibi bir gaz devi, Dünya’dan 871 ışıkyılı uzaklıkta Arabacı (Auriga) Takımyıldızı bölgesinde bulunuyor ve kütlesiçapı güneşinkinden daha büyük bir yıldızın çevresinde dolanıyor. Jüpiter’in 1,5 katı kütlede olan WASP12b adlı CBT 1210/ 12 28 Mayıs 2010 gezegen, yıldızına yalnızca 1 milyon kilometre uzaklıktaki yörüngesinde bir turunu yaklaşık bir günde tamamlıyor. Bu mesafe, Dünya’nın güneşe olan uzaklığının 150’de biri. Bulgularını Nature dergisinde yayımlayan Çinli ve Amerikalı astrofizikçilere göre gezegen, yıldızının çekimi nedeniyle şekil değiştirerek giderek bir rugby topu biçimini alıyor. Yıldızın muazzam kütleçekimi ayrıca gezegenin iç katmanları arasında bir sürtünmeye yol açtığından yıldız ısınıyor ve şişiyor. WASP12b, 2500 santigrat yüzey sıcaklığıyla, şimdiye kadar keşfedilen 400’ün üzerinde gezegen arasında en sıcak olanı. Kaynak: NTVMSNBC.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle