Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Türk şirketlerinden teknolojik Geçen hafta “Konuyla ilgili olarak uç veren daha pek çok sorun ve yanıtlanması gereken soru var”, demiştim ama; bu hafta yerim, o sorulardan yalnızca birine yetti. Sanayide Büyük Ölçekli Yatırım (2) Büyük ölçekli sınai üretim tesislerinin pek çok mühendislik dalı için yaşamsal önemde olduğuna işaret etmiştim. Belirttiğim gibi, bu tesisler, mühendisler için istihdam alanı yaratmanın ötesinde, onların, yeteneklerini tam anlamıyla kullanıp geliştirebilecekleri, niteliği yüksek hizmetlerde çalışabilmelerini de sağlar. Uluslararası istatistiklerden de biliyoruz; özel sektörün yürüttüğü ARGE ve tasarım geliştirme hizmetlerinde büyük ağırlık büyük ölçekli işletmelerde; bir ölçüde de onların güdümündeki orta ölçekli işletmelerdedir. Yine otomotiv sanayiinden örnek vereyim: Bu sektörde büyük ölçekli üreticiler, yeni teknoloji ve buna bağlı olarak da yeni ürün geliştirme üstünlüğünü ellerinde tutmaktadırlar. Dünya örneklerinden de bilindiği gibi, son zamanlarda bu büyük üreticiler, bağlantılı oldukları orta ölçekli otomotiv yan sanayii kuruluşlarını da, ürettikleri ‘komponentler’ bazında tasarım ve ürün geliştirmeye zorlamaktadırlar. Bu, yan sanayi kuruluşlarındaki mühendisler için niteliği daha yüksek hizmetlerde çalışabilmek demektir. Beyaz eşya ve tüketici elektroniğinde de ana sanayiyan sanayi ilişkilerinde benzer açılımlar görülebilir. Tabii, buradan hareketle, “demek ki, mühendislerimiz için nitelikli istihdam imkânı yaratabilme konusunda, büyük üretim tesislerinin ille de kendi ülkemizde kurulu olması şart değilmiş; biz, örneğin, Avrupa’daki büyük otomotiv firmalarına iş yapan bir yan sanayii memleketimizde kurmuşsak, mühendislerimizi bu yan sanayi işletmelerinde de nitelikli işlerde çalıştırabilirmişiz”, diye düşünülebilir. Ama bu düşünce tarzı doğru değildir. Birincisi, ARGE ve tasarım geliştirmede asıl net katma değerin yaratıldığı, stratejik öneme sahip, bilgiyoğun iş süreçleri her zaman, büyük ölçekli ana firmanın tekelindedir; yan sanayiye kalan taşeronluktur. İkincisi, yaşadığımız kriz döneminde görüyoruz; büyük üreticilerin, ‘ulusal çıkarların’ öne çıktığı koşullarda ilk gözden çıkaracakları, tedarik zincirlerinde yer alan, yabancı ülkelerdeki işletmelerdir. Bu gibi durumlarda, kendi devletlerinin de müdahalesiyle, tedarikte, maliyetleri yüksek de olsa, kendi ülkelerinin yan sanayi kuruluşlarını tercih edeceklerdir. Söylediklerime şöyle bir itiraz da gelebilir: “Senin söylediğinden çok farklı sektörler de vardır ve o sektörlerde küçük ölçekli işletmeler sayıca ezici çoğunluğa sahiptir. Ve senin söylediğinin tam tersi, o işletmelerde hem mühendis yoğunluğu yüksektir; hem de mühendislere yakışan işler yapılır. Örnek mi; işte sana yazılım sektörü...” Yanlış bir örnek... Yazılım sektöründe de dünya pazarı, birkaç dev firmanın tekelindedir. Büyük çaplı ARGE, tasarım ve ürün geliştirme birimlerine bu firmalar sahiptir; sektörde geçerli teknolojilere bu firmalar egemendir. Bütün dünyada ses getiren, yeni ürünleri geliştirip pazara sürenler onlardır. Türkiye dahil, bir kısım ülkelerdeki yazılım firmalarının çoğunun işlevi bu dev firmaların geliştirdiği ürünlerin kullanıcılara sunulmasına kadar olan süreçte yer alan hizmet halkalarında iş görmekten, örneğin, yerel ihtiyaçlara göre uyarlamalar yapmaktan ibarettir. Eğer ülkenizin, bu sektörde yaratılan katma değerin dünya toplamındaki payını arttırmaya; bunun için ülkenizdeki yazılım mühendisliği hizmetlerinin niteliğini de giderek yükseltmeye yönelik, örneğin Hindistan’ınkine benzer, bir ulusal politikası yoksa, yetiştirdiğiniz bilgisayar ve yazılım mühendislerine sunabileceğiniz iş imkânı da her bakımdan sınırlı kalacaktır. Geldik kritik bir soruya... Büyük tesis yeterince kurmuyoruz. Kurduğumuzda da çoğu kez yabancıyla ortak kurmuşuz; bizim payımıza düşen genellikle imalat... Teknolojideki dışa bağımlılığımızı kıracak ulusal bir politikamız yok. Yazılım sektörü gibi, küçük ölçekli ama mühendis yoğunluğu yüksek, çok sayıda işletmenin yer aldığı sektörlerde, işletmelerin aritmetik toplamını ülke ölçeğinde sektörel bir güce dönüştürecek politikalarımız da yok. O halde biz bunca mühendisi niçin yetiştiriyoruz? ‘Beyinlerimizi kullanmayı biz beceremedik; bari ihraç edelim de gelişmiş ülkeler kullansın’, diye mi? Türkiye’de LPG’li ulusal çevreci dizel motor üretildi İTÜ OTAM ve TÜMOSAN işbirliği ile Türkiye’de ilk kez TÜBİTAK destekli, çevre dostu yeşil LPG’li dizel motor üretildi. Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak tasarlanan ve üretilen LPG’li dizel motor % 33 daha düşük maliyeti, % 15 daha yüksek motor verimi ile de dikkat çekiyor. LPG motor projesinde, TÜMOSAN traktörlerinde kullanılan dizel motorlarının performans ve verimliliğini yükseltmek; egzoz ve gürültü emisyonlarını düşürmek ve motor üzerinde yapısal değişiklikler yapmadan, Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (LPG) yakıtı ile çalışmasını sağlamak amaçlandı. Günümüzdeki yüksek sıkıştırma oranına sahip olan dizel motorları, çevreci ve düşük maliyetli LPG yakıtı ile çalışabilecek şekle dönüştürmek için yanma odası tasarımını, sıkıştırma oranını düşürecek şekilde değiştirerek, yeni pistonların kullanılması gerekir. Bu ise günümüz dizel motorlarının gaz yakıtları ile uyumlu hale dönüştürülme işlemlerini zorlaştırmakta ve maliyetlerini önemli ölçüde arttırmaktadır. Ayrıca, sıkıştırma oranının düşürülmesi bu motorların orijinal haline göre daha düşük performans ve verimlilikle çalışmasına neden oluyor. Ayrıca, gaz yakıtları ile çalışabilecek hale dönüştürülmüş motorların, gerektiğinde yeniden dizel yakıtına uyumlu hale dönüştürülmesi, yapısal değişimler yapılmadan mümkün olamıyor.. Bu projede yukarıda anlatılan dezavantajı ortadan kaldırmak için; sıkıştırma oranında ve yanma odası tasarımında bir değişiklik yapmadan Dizel, CNG ve LPG yakıtları ile verimli çalışabilecek çift döngülü yeni bir yanma odası (Türkiye patenti) uygulandı, bu amaçla da gerekli teknolojik altyapı geliştirildi. Türk Motor Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (TÜMOSAN) 1975 yılında motor tahrik ve aktarma organları ve benzeri teçhizatı üretmek amacıyla kuruldu, ancak faaliyetlerini dizel motor ve traktör üretiminde yoğunlaştırdı. Türkiye'nin ilk dizel motor üreticisi olma özelliğini taşıyan TÜMOSAN, TÜRK TRAKTÖR ve OTOYOL için de uzun yıllar dizel motor üretimi gerçekleştirdi. CBT 1198/ 6 5 Mart 2010 İTÜ, OTAM (Otomotiv Teknolojileri Araştırma Geliştirme Merkezi) ve TÜMOSAN (Türk Motor Sanayi); bazı parçaları için patent de aldıkları yeni geliştirdikleri dizel çevreci motoru İTÜ kampusunda tanıttı. Proje, ulusal motorların geliştirilmesi çerçevesinde geliştirildi. Ulusal ve uluslararası patentler ile korunan yeni yanma mekanizmaları ile, motorun Avrupa standartlarında performans, emisyon ve gürültü kalitesinde olduğu, testlerle kanıtlandı. Yeni teknoloji LPG motorun, İTÜ Ayazağa yerleşkesinde tanıtımı yapıldı. Tanıtımda İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammet Şahin, TÜMOSAN Genel Koordinatörü Kurtuluş Öğün ve OTAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Göktan geliştirilen yeni teknoloji hakkında bilgi verdi. TÜMOSAN Genel Koordinatörü Kurtuluş Öğün: Traktörlerin maliyeti dizel motora göre bin Avro daha az, düşük emisyon değeriyle, özellikle Avrupa Birliği ülkelerine ihracat açısından önemli bir avantaj elde ettik ve ihracatımız artacak…. Yeni motorun geliştirilmesi ve diğer projelerin toplam maliyeti 4.1 milyon dolar, LPG'li traktörlerin yüzde 33 akaryakıt tasarrufu ve güçlü bir motor vesilesiyle traktörün performansı yüzde 15 artıyor. Ortalama bin saat kullanımda yaptığı tasarrufla kendini amorti ediyor… LPG'li traktörlerin fiyatı dizelle aynı olacak… Dizel çevreci motorun geliştirilmesinde önemli bir görev üstlenen İTÜ OTAM'ın Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Göktan, OTAM`ın bugüne kadar 72 ARGE projesini hayata geçirdiğini, 15 proje üzerinde de çalışıldığını bildirdi. Göktan, OTAM'ın 21 akademisyeniyle ülkemizdeki en güçlü otomotiv ARGE grubuna sahip olduğunu, OSD, TAYSAD ve Uludağ İhracatçılar Birliği gibi kuruluşlarla birlikte araştırmalar yaptıklarını dile getirdi. İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, üniversite ve sanayi arasındaki işbirliğinin arttığını, 120 milyon liranın üzerinde bir ARGE bütçesine sahip olduklarını belirtti ve “Kaynak bulamasaydık bu projeyi gerçekleştiremeyecektik, asıl teşekkürü TÜMOSAN'a ve onlar gibi bu tür projelere kaynak sağlayan sanayicilere layık görüyorum” dedi. Fındık için ARGE çağrısı Giresun Üniversitesi FINDIK Araştırma ve Uygulama Merkezi 2728 Mayıs 2010 tarihlerinde proje fikri/önerisi olanlar ile sanayici kuruluşları bir araya getiriyor ve ‘FINDIK ARGE Proje Pazarı Günleri’ düzenliyor. Bu bağlamda; FINDIK ile ilgili katma değer oluşturacak tüm konularda endüstriyel ürüne dönüştürülebilir fikri ve proje önerisi olan kısıtlama olmadan bütün kişi ve özel ve kamu kuruluşları proje pazarı günlerine katılmaya davet edildi. Proje pazarında beğenilen en iyi 3 proje sahibine para ödülü verilecek: birinci proje 3000 TL, ikinci proje 2000 TL, üçüncü proje 1000 TL. Ayrıntılı bilgi http://findik.giresun.edu.tr/