17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM İhsan Doğramacı ve Rektörlük Seçimi ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1198 5 Mart 2010 İMTİYAZ SAHİBİCumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul “İhsan Doğramacı ve Rektörlük Seçimi Türkiye ve Dünyada Yükseköğretim Yönetimine Bir Bakış”... (www.dogramaci.org/kitap/rmain.html) Bu başlık, Prof. İhsan Doğramacı‘nın 2000 yılında yazdığı kitabın adı. Bu kitabı dergimizde tanıtmadık. Belki gündeme getirmenin zamanıdır... O yıllar (ve bu yıllar da!) ülke üniversitelerinde rektörlük krizlerinin yaşandığı zamanlar. Bazen aşırı derecede. Üniversiteler ayrılıyor, parçalanıyor, birbirine giriyor, gruplanıyor, sağcı kanatsolcu kanat dinci kanat sosyal demokrat kanat... Bir siyasal kanat geliyor, diğerini dışlıyor, “suyunu” kesiyor, üniversiteyi dar ediyor! Birbirlerinin kuyusunu kazan insanların yaşadığı üniversite dünyası... Birilerine kıyak geçmeler, diğerlerine hayatı dar etmeler! Susmalar, eleştirmemeler, boyun eğmeler/eğdirmeler... Bilimsel ilkeler üzerinde bir yönetim anlayışında bütünleşmek yok. Akademisyenlerimiz şimdi kızacaklar ve “abartma, pek de öyle değil..” diyecekler. Şüphesiz, daha olgun ve akademik düzeyi daha gelişmiş üniversitelerde bütün bu saydıklarımız daha alt düzeyde, belki çoğu kimse farkında olmadan yaşanıyor. Ama neler yaşandığını herkes biliyor! *** İhsan Doğramacı, YÖK düzeninin kurucusu. Daha sonra kendisine önerilen başkanlığı kabul etti ve 1992’de görevinde ayrıldı. Neden ayrıldı? Şüphesiz, 10 yılı aşkın yönetimi boyunca Doğramacı’ya yöneltilen çok sayıda eleştiri var. Üniversitelerde onun döneminde bir temizlik daha yapıldı! Sakalbıyığı yasaklayan genelgeden tutun, siyasi görüşleri beğenilmeyen çok sayıda akedemisyenin kapı önüne konulmasına kadar, hukuksuz, yasasız askeri önlemler! Şüphesiz çok acı çeken insanımız oldu. “Özlük hakları”, ağır eleştirilerin temelini oluşturdu... Şüphesiz, bu konu çok önemli! Ancak daha üst düzeyde yapılan ve üniversitelerin –bilim, araştırma eğitim düzeyi vb gibi ölçütlere bakıldığında– gerilediğini ileri süren tezlerin/görüşlerin kanıta dayalı araştırmasını henüz bilmiyorum. Doğramacı’nın YÖK’ü, profesörlüğe yükseltmede bilime katkı/akademik yayın ilkesi getirmişti. Profesörlükler, YÖK’te kurulu 5 kişilik bir komisyonca karara bağlanıyordu. Atama ilkeleri ne kadar uygulanıyordu, araştırılması gerekir. Doğramacı’nın YÖK’ü, rektörleri de doğrudan seçiyor ve içlerinden birini Cumhurbaşkanı atıyordu! Ayrıca araştırılması gereken (nesnel bir bilgi edinmek için) Doğramacı zamanında üniversitelere atanan rektörlerin liyakatı ve başarısıdır! İhsan Doğramacı, YÖK yasası için üç öneride daha bulunmuştu: Öğrencilerin de üniversite yönetimi yapısına daKoç’un da anıldığı 24 Şubat günü İş Sanat’taki ödül töreninde konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, ödülün 2010’da sosyal kalkınmışlığın göstergesi olmanın yanı sıra, eğitime ve üretime verimlilik kazandırması nedeniyle ekonomik kalkınma açısından da son derece kritik rolü olan sağlık alanında verilmesinin önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Turgay Dalkara, ödülünü Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel’den aldı. Prof. Dr. Yücel Kanpolat başkanlığında, Prof. Dr. Şevket Ruacan, Prof. Dr. Pekcan Ungan, Prof.Dr. Ahmet Gül ve Doç. Dr. Evren Keleş’ten oluşan seçici kurul, Prof. Dr. Dalkara’nın uzmanlık alanı olan beyin damar tıkanıklarının yol açtığı beyin iskemisi üzerindeki bilimsel çalışmalarının başarıları kadar, genç bilim insanlarını teşvik etme ve özendirme konusundaki hil edilmesi (kabul edilmesi), rektör atamalarının üniversite dışından yapılması, bu da pratikte kabul edilmedi, pek uygulanmadı. Tam gün çalışma, kendi üniversitesinin dışında başka bir üniversitede profesör olabilme gibi maddeler de, yasada vardı. *** Soruya dönelim: Doğramacı YÖK başkanlığından neden ayrıldı? Söz konusu kitabında bunu açıklıyor: Siyasetçiler 1992’de YÖK yasasında değişiklik yaptı. İlki, kolay profesörlük yolunu açmak oldu. Profesörlükler artık üniversitelerde verilmeye ve doçentlikten porfesörlüğü daha kolay yükseltmeler başlandı. Doçentlerin profesör olabilmeleri için şart olan orijinal bir bilimsel araştırma yapması aranmamaya başlandı. Ama Doğramacı’yı, rektörlerin üniversitelere konan sandıktan çıkmasını öngören değişiklik, YÖK’ten kopardı. Doğramacı, seçim sistemine karşıydı! Böyle bir sistem dünyanın hiç bir gelişmiş üniversitesinde ve ülkesinde yoktu (haklı!)! Rektör adaylığı ve seçimi için en kaba bir eleme, elek yerine geçecek ilke bile konmuyordu! Diyor ki: “2547 sayılı kanunun en önemli ilkesi olan rektörlerin görevlendirilme sistemi değiştirildi. Böylece rektör adaylarının üniversitenin tüm öğretim üyelerince belirlenmesinin yaratacağı sürtüşme, kırgınlık ve huzursuzluğun, üniversiteyi yıllar sonra kendinden bekleneni yapamaz duruma getireceği endişem nedeniyle… 10 Temmuz 1992 tarihinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve üyeliği görevinden istifa ettim…” Ve: “1992’den sonra rektör adaylarının seçimlerinde ve sonrasında yaşanan olaylar endişelerimin haklılığını göstermiştir. Kanunda gerekli değişiklikler yapılmadığı takdirde, üniversitelerdeki huzurun daha da bozulacağı, üniversitenin eğitim ve araştırma faaliyetlerinin bir süre sonra duraklayacağı inancını korumaktayım..” Doğramacının “eğitim ve araştırma faaliyeti duracak” endişesi gerçi yersizdi. Ama tam yersiz miydi? Sandık sistemi, öğretim üyelerinin iradeleri doğrultusunda rektör çıkartmadığı gibi (YÖK ve Cumhurbaşkanı istediğini atıyor!), üniversiteler kamplaştı. Bugün rektör olabilmenin tek koşulu, Cumhurbaşkanına yakın olmaktır! Üniversitelerde gidişatı daha göreceğiz... Doğramacı, etkin kişiliği ile, üniversite sistemimize damgasını vurarak aramızdan ayrıldı. YÖK, tartışmalıdır... Ama Hacettepe ve Bilkent tartışmasızdır! Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle... Vehbi Koç Ödülü’nü Prof. Dr. Turgay Dalkara aldı 41 yıl önce kurulan Vehbi Koç Vakfı, 2002’den beri her yıl insanların yaşam kalitesinin artırılmasına katkıda bulunan kişi ve kurumları teşvik etmek amacıyla sırasıyla eğitim, sağlık, kültür ve sanat alanlarından birinde “Vehbi Koç Ödülü” veriyor. Bu yılki ödüle sağlık alanında nörolog Prof. Dr. Turgay Dalkara layık görüldü. 14. ölüm yıldönümünde Vehbi Koç Vakfı’nın kurucusu Vehbi öncülüğünü de gerekçe olarak gösterdi. Dalkara ve ekibinin beyin iskemisi üzerine çalışması, Nature Medicine dergisinde yayımlanmış ve dergimizin de geçen yıl kapak konusu olmuştu. Dalkara, H.Ü. Beyin Araştırmaları ve Nörobilim Laboratuvarları’ndaki ekibi ve Eczacılık Fakültesindeki meslektaşları ile birlikte beyine hedeflendirilmiş ilaç taşıma sistemleri üzerinde de çalışıyor. Bu araştırmaları beyin kanserinin tedavisinde de umut vaat ediyor. Bugüne kadar toplam 115 makalesine tıp dünyasında bu zamana kadar 3500’ün üzerinde atıf yapılan Dalkara, 1987 yılında TÜBİTAK Teşvik Ödülü, 1990 yılında Eczacıbaşı Tıp Ödülü, H.Ü. Bilim Başarı Ödülü, Sandoz Farmakoloji Ödülü’ne de layik görüldü, Prof. Dr.Turgay Dalkara, Fulbright Bursu sahibi, 2000 yılından bu yana Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA)’nin de asli üyesidir. CBT 1198 / 3 5 Mart 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle