23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yargıda deprem ve düşündürdükleri Bizde evrim Birey ya da bireylerin özgür ve keyfi istençlerinin ortaya çıkardığı toplumsal sorunu, zinciri oluşturan halkalar arasındaki bağları göz ardı ederek, yok sayarak çözmeye kalkışmak bilim ve us dışı bir yöntemdir: Sorun, yeni sorunlarla daha da güçlenerek güncelliğini sürdürür. Çetin Aşçıoğlu Yargıtay Onursal Üyesi – cetinasciglu@gmail.com düşüncesi neden gelişemedi? G CBT 1198/ 19 5 Mart 2010 leşme bir yana 1981 öncesinden giderek daha da köeçen ay Erzincan Başsavcısı’nın tutuklanması, tüleşerek kolay kolay içinden çıkılamayacak duruma Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun geldi. (HSYK) soruşturmayı yürüten Erzurum savAdalet Bakanlığı’nı sağdan ve soldan olsun cılarını görevden alması üzerine gerçekleşen yer yer elinde bulunduran siyasal güçler, bu yetkilerini doğağır tartışma ve söylemler; iletişim alanında (med rudan ya da dolaylı olarak kendi çıkarları için kulya) “Yargı Depremi” başlıklarıyla kamuoyuna yan lanarak yargıda kadrolaşmayı yeğledi. sıtıldı. Ne var ki, bu bağlamdaki tartışma ve yorumlar Daha ilginci “HSYK’de, zaman zaman, iki oylakamuoyunda kafa karışıklığı yaratmaktan öteye de gi rının ardına bazı yüksek yargıçları da katarak” güçdemedi: Sorun, arkasındaki nedenler dışlanarak so lerine güç kattılar. Ancak yedi yıla yakın Adalet nuç üzerinde odaklandığından; tartışmalarda da, is Bakanlığı’nı elinde bulunduran AKP hükümeti: ter istemez, öznel (sübjektif) değer yargıları ağırlık HSYK’de, özellikle son yıllarda, iki oyuna yandaş bulı olmuştur. lamayınca, “yargı siyasallaşıyor ve yansızlığını yitiÖncelikle açıklamalıyım ki: Türk yargısı, olay ve riyor“; “yargı yargıya bırakılamaz” söylemleriyle, birey ayrımı yapmaksızın, “doğru ve güvenli (adil) yar anayasa ve yasal değişikliklerle yargı reformu adı algılanma hakkı” için gizil tehlike altında çalışmaktadır. tında özellikle HSYK’nin yapısını değiştirme girişiBu nedenle; yargı sorununu, yalnız Ergenekon so mini başlattı. Buna HSYK’nin yasal yetkisini kullaruşturması, Silivri kovuşturması, Hırant Dink dava narak, tutuklanan Erzincan Başsavcısı’nın soruştursı ve Erzincan Erzurum soruşturmalarına indirge masını yürüten savcılarını görevden almasının etkimenin doğru olmadığını düşünüyorum. Hak arama si de söz konusudur. nın son kapısından sıradan yurttaşların yakınma ve AKP’nin yargı konusunda anayasa değişikliği düçığlıklarını ne duyan var ne ilgilenen. şüncesi HSYK’nin yapısını politik ağırlıklı bir karÇağdaş toplumlar, sorunma düzene dayanmaktadır. larını usun ve bilimin aydınlık Şimdiki düzen nasıl başarısız Yedi yıla yakın Adalet yolunda doğru tanılar koyarak oldu ise önerilecek düzenin de çözebilen toplumlardır. başarısız olması kaçınılmazdır. Bakanlığı’nı elinde bulunduKurumlar, yasalar ve hukuk, Yargının gerçek sorunlarını ran AKP hükümeti: toplumsal yaşamın akışı içinçözmeyeceği gibi yargıdaki siHSYK’da, iki oyuna yandaş de yeni sorunlar ortaya çıkarır; yasallaşmayı tabana kadar inbu hem doğaldır hem de çödirecektir. Kaldı ki, benzer bulamayınca, “yargı siyazüm olanağını kolaylaştırır. düzenleme 1961 anayasasında sallaşıyor ve yansızlığını yiDoğal olmayan sorunları da denenmiş ancak başarılı oltiriyor“; “yargı yargıya bıradurağan yaparak göz ardı edip, mamıştır. bıçak kemiğe dayandığında Yargı bağımsızlığı ve yankılamaz” söylemleriyle, çığlık atarak ahkâm kesmektir: sızlığını koruyacak ve geliştiHSYK’nun yapısını değiştirGerçek nedenler araştırılmarecek tek çözüm “yargıç kimme girişimini başlattı. dan, bilinmeden kesin (peliğini” etkin kılmaktır. Oysa kin) öznel yargılarla yargı sogünümüzde, “yargıçların çok rununa çözüm arama ve başaönemli bölümü bilgi ve bilgirısızlıklar, 60 yıla yakın yaşarak tanık olduğum bir ol yi işleme yeteneğin açısından yeterli düzeyde değilgudur. dir”. Daha önemlisi “yargıç etiği (töresi) ilkeleri biNitekim 12 Eylül askeri yönetimi de, bu kafay lerek ya da bilmeyerek sürekli çiğnenmektedir”. la yargı sorununa tanı koydu (1981): Sorun, “yüksek “Yargıçlar, evrensel çağdaş yargıç güvencelerinden yargıçlardan oluşan Yüksek Hâkimler Kurulu’nun yoksundur”. “Sorumlulukları yüksek düzeyde olma(YHK) yargıçların özlük hak ve işlemlerinde söz sa dığı gibi var olanlarda işletilmemektedir”. Bu sorunlar, hibi olmasından” kaynaklanıyor. Bu nedenle, 1981 doğal olarak memurlaşan yargıç tipinin oluşmasını yılında, YHK’nin görevine son verilerek Adalet kolaylaştırmaktadır ki asıl tehlike buradadır. Bakanlığı ağırlıklı bugünkü düzen getirildi. İşte yarAKP, gerçek anlamda bir yargı reformu niyetinde gıda yıkımı oluşturan gerçek deprem o gün gerçek (ki bugünkü görünüm güven vermemektedir) ise, yuleşti. Günümüzdeki güncel sorunlar, onun artçı sar karıda özetle açıkladığımız ve gerçek anlamda yargıç sıntılarıdır. kimliği oluşturacak sorunlar üzerinde durmalıdır. Koca koca yüksek yargıçlar, Mamak’a gitmek kor Bunlar gerçekleşmeden HSYK ve yüksek yargı yerkusu içinde sessiz kalmayı yeğlerken; güvencesiz sı lerinde yapılacak değişiklerle “bireyin doğru ve güradan bir yargıç olarak Milliyet gazetesinde (21 Mart venli (adil) yargılanma hakkını” güvenceye alma ola1981) yayımlanan yazımda “yargıdaki aksamaların yar naksızdır. gıç güvenceleri ve bağımsızlığından kaynaklanmaDiğer yandan, AKP’nin yargı konusunda tek yandığını; bunların yokluğu bir yana tartışılmasının bi lı hazırlayacağı anayasa değişikliği tasarılarını TBMM le sorunları büyüteceğini” dile getirerek yasayı eleş gündemine getirmesi ve halkoylaması yolunu açma: tirdim. Bu bağlamda bazı yazar ve düşünürler de ye Var olan siyasal gerginliği doruklara çıkaracak ve topni düzenin yanlışlığını ve yeni sorunlar yaratacağı lumdaki ayrışmayı, kamplaşmayı körükleyecektir. nı açıklasalar da sonuç değişmedi. Özellikle halk oylamasında siyasal beklenti ve düYeni düzende “Adalet Bakanlığı’nın yargıç ve sav şüncelerle çoğun öznel yargıları gündeme gelececıların mesleğe alınması, eğitimi, denetimi, soruş ğinden; sonuç AKP’ nin isteği gibi çıksa bile yargı, turmaları gibi özlük işlemleri elinde bulundurması daha da güven yitirecektir. na” ve “Adalet Bakanı’nın HSYK başkanı ve müsAKP, bu olasılıkları düşünerek; ülke ve kurumteşarının da üyesi olmasına karşın, yargı sorunu, iyi lar üzerinde kumar oynayarak siyaset yapmamalıdır. Evrim fikrinin benimsenmesinin yaygınlığı bakımından Avrupa ülkeleri arasında sonuncu durumdayız. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com B izde evrim fikrinin gelişememiş olmasının, ülkemizde sorgulayıcı bilimsel zihniyetin, felsefenin ve sistematik düşünme yetisinin de gelişememiş olmasıyla ortak olan birçok nedeni vardır. Fakat evrim fikrinin gelişememesinin şimdi burada inceleyemeyeceğimiz bu ortak nedenlerden ayrı olarak, kendine özgü iki büyük nedeni daha var. Bunlardan birincisi, ülkemizde paleontoloji bilim ve eğitiminin gelişmemiş olmasıdır. Hayvan ve bitki fosillerinden hareket ederek eski jeolojik dönemlerde var olan yaşam biçimlerini inceleyen bilim dalı olarak paleontolojiyi, deyim yerindeyse evrim fikrinin gerçek temsilcisi bilim dalı olarak nitelendirebiliriz. Dolayısıyla paleontoloji, evrim olgusu ve fikrinden hiçbir şekilde ayrılamaz ve soyutlanamaz. Gerçekte hiçbir doğa bilimi evrim olgusundan ayrılamaz. Çünkü evrim doğanın en temel özelliklerinden biridir ve evrim olgusu anlaşılmadan doğa anlaşılamaz. Fakat bizde bilimsel eğitim, ansiklopedik bir şekilde verildiğinden, yani eğitime temel alınan bilgiler sadece mevcut olgular hakkındaki en son edinilmiş bilgilere (Ne yazık ki en yeni bilgilere bile değil.) dayandırılarak verildiğinden, doğa bilgileri evrim olgusu atlanarak verilebilmekte ve genellikle de öyle yapılmaktadır. (Evrim olgusu anlaşılmadan ilaç bile üretilemez. Ama bizde canlılardaki evrim gerçeğinin fiili sonuçlarından yararlandığı halde bu fikri reddeden insanlar da var.) Fakat evrim fikrini içermeyen paleontoloji düşünülemez ve tedris edilemez. (Yoksa bu yönünden dolayı mı paleontoloji bizde geliştirilmedi?) Bu nedenle paleontolojiyi, evrim fikrinin gerçek sahibi ve temsilcisi olarak nitelendirebiliriz. Bugün ülkemizde az sayıda çok değerli paleontologlarımız var. Bazı üniversitelerin bazı bölümlerinde paleontoloji dersleri de veriliyor. Hatta çok sınırlı da olsa paleontolojide lisans üstü eğitim imkânı da bulunuyor. Fakat Türkiye’de üniversitelerde paleontoloji bölümü hâlâ kurulmuş değil ve lisans düzeyinde paleontoloji eğitimi yok. Ayrıca ülkemizin eski zaman canlı varlıklarını araştırmakla görevli enstitülerimiz de yok. Dolayısıyla eski zaman canlı varlıkları hazinemiz topraklarımızın altında yatarken onları bilim ve bilgi hazinesine dönüştürecek hemen hiçbir girişim görülmüyor. Bizde evrim fikrinin gelişmemiş olmasının diğer temel nedeni, ülkemizde henüz bir ulusal doğa tarihi müzesinin kurulamamış olmasıdır. Doğa tarihi müzeleri, özellikle çocukların ve gençlerin doğayı ve evrim olgusunu kavramaları için vazgeçilmez önemde kurumlardır. Doğanın canlı varlıklarını, bütünsel bir tablo içinde ve tarihsel gelişimleriyle birlikte görmeleri, çocuklarda bilimsel düşünme yetisinin geliştirilmesinde en etkili yöntemdir. Avrupa’da ulusal doğa tarihi müzesi olmayan tek ülke Türkiye’dir. Ayrıca Avrupa ülkelerinde büyük şehirler dışında, ülkelerin diğer yörelerinde de doğa tarihi müzeleri bulunmaktadır. Doğa tarihi müzeleri, Avrupa bilim ve eğitim yaşamının en temel kurumları arasındadır. Ülkemizde canlıların evrimi fikrini birçok bilim insanı ve yazar savunmaya çalışıyor. Bu çabalar çok gerekli ve çok önemlidir. Fakat yeterli değildir. Çünkü bizde evrim fikrinin asıl temsilcileri (paleontologlar ve paleontoloji enstitüleri) ve asıl mekânları (doğa tarihi müzeleri) henüz ortada yoktur. Bu insanlar yetiştirilmedikçe ve bu kurumlar yaygınlaştırılmadıkça bizde evrim fikrinin gelişmesi ve bu fikrin yaygınlığı bakımından Avrupa sonunculuğundan kurtulmamız mümkün değildir. 2010 yılında, bir doğa tarihi müzesi bulunmayan Avrupa kültür başkenti İstanbul, bu “utancından” kurtulmak için bir adım atabilir mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle