Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com II. İZMİR KÜRESEL HAVACILIK, UZAY VE OFFSET KONFERANSI: “Domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama diye bir şey var, içine genetik mekanizma yerleştirirler. ... Böyle şeylerle ...bir milleti yok edebilirsiniz.” (YÖK Başkanı) Domatesin Çekirdeği Kırmızı Kırmızı Bu sulu başlık da nereden çıktı derseniz; YÖK Başkanı’nın 1 Ekim’de domates tohumu konusunda söylediklerinden çıktı, derim... Ne alakası var? Vallahi ben de bilmiyorum ama onun söylediklerini okuyunca, o an bu nakarat aklıma geliverdi... Sizin gibi ben de merak ettim; bu çağrışımın kaynağını anlayabilmek için ‘Google’da bir tarama yaptım; inanmayacaksınız ama, domatesin çekirdeği kırmızı kırmızı için yaklaşık 507.000 sonuç çıktı! Artık yorum size ait... Her neyse, gelelim konunun ciddi yanına... Bu yazıyı okuduğunuzda zihinlerden çoktan silinmiş olacak ama YÖK Başkanı’nın sözlerini ben de bu köşede kayda almak istiyorum. Şöyle demiş: “Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı, yerli tohumumuz olmadığı için Amerika ve İsrail’den geliyor. Bir Türk aydını olarak bazen gerçekten kendimi çok küçük hissediyorum. Yani biz ihtiyacımız olan domates tohumunu bu ülkede üretemez miyiz? Evvelden atalarımız bu tohumları kendileri üretip, yıllarca bu üretimin devamını sağlamışlar. Biz niye yapmıyoruz? Tohumculukla ilgili bir araştırma enstitümüz olsa, buna birkaç üniversitemiz öncülük etse fena mı olur? Sonunun ne olacağı da belli değil. “Bu domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama diye bir şey var, içine bir genetik mekanizma yerleştirirler. Hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. Böyle şeylerle, zamanla bir milleti yok edebilirsiniz. Öyle bir şeyler yerleştirirler ki 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. Öyle tehlikeler de var. Sadece ‘aman paramız dışarı gidiyor’ endişesiyle söylemiyorum. Üniversitelerimizin bu konularda bize yardım etmesini istiyoruz.” Domates ve daha pek çok bitki türünde ihtiyacımız olan tohumları ithal ettiğimiz ve bunun hiç de iç açıcı bir durum olmadığı doğrudur. Ama YÖK Başkanı, “Evvelden atalarımız bu tohumları kendileri üretip, yıllarca bu üretimin devamını sağlamışlar” diyerek, sözü, biz bir zamanlar tarımda kendimize yeterdik, demeye de getirmiş. Önce bu yanlışı düzeltelim. Türkiye hiçbir zaman ‘tarımda kendisine yeterli’ olmadı. Çünkü tarımsal üretimde asıl belirleyici olan tarım teknolojisinde her zaman dışa bağımlı olduk. Ülkenin, tarımda kendisine yeterli olmasının ön koşulu, tarım teknolojisine ve konuyla ilgili bilim dallarına egemen olmaktır. Bu egemenliğe hiçbir zaman sahip olmadığımız içindir ki, tohum gibi stratejik bir girdide bu hale geldik. 1940’lı, 50’li yıllarda tarım teknolojisi günümüzdeki kadar ilerlemiş değildi. Enformasyon ve yeni biyoteknoloji alanlarında dünyadaki atılımla birlikte tarım teknolojisi de hızla gelişti. Bu gelişme olurken biz ARGE ve yenilikçilikte neredeyse yerimizde saydığımız için, bir zamanlar çok da farkına varamadığımız teknoloji açığımız bugün gözümüze batar oldu. Teknolojiye egemen ülkeler, üstelik bu güçlerine dayanarak başkalarının tarım politikalarını da işlerine geldiği gibi yönlendiriyorlar. Pancarda, tütünde, hayvancılıkta olan budur; tohumculukta da olan budur... YÖK Başkanı “Tohumculukla ilgili bir araştırma enstitümüz olsa, buna birkaç üniversitemiz öncülük etse fena mı olur?” da demiş. İyi de; bunu bize söyleyeceğine, kendisini o mevkiye getiren siyasi güce dönüp, Tarım Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitülerinin ayağa kaldırılmasını isteseydi ya da üçüncü sıradaki adayı rektörlük koltuğuna oturtmada gösterdiği mahareti üniversiteleri tohum araştırmalarına öncülük etmek üzere yönlendirmede de gösterseydi daha iyi olmaz mıydı? “Domates tohumuna yerleştirilecek genetik mekanizma ile bir milleti yok edebilme” meselesine gelince, onu anlamadım. Eğitim sistemini, üniversitelerini dinsel dogmaların karanlığına sürükleyerek kendi geleceğini zaten kendi elleriyle yok etmekte olan bir ülkenin halkını domates tohumuna genetik mekanizma yerleştirerek yok etme zahmetine niçin girsinler ki! Ege Serbest Bölgesi havacılık firmaları için çekim merkezi İzmir’in, havacılık ve uzay sanayiinde gelişmesini sağlamaya yönelik “II. İzmir Küresel Havacılık, Uzay ve Offset Konferansı”, 678 Ekim 2010 tarihlerinde, Ege Serbest Bölgesi A.Ş ESBAŞ Teknoloji Merkezi Konferans Salonunda yapıldı. Konferansta, Türk ve yabancı yatırımcılar istek ve görüşlerini dile getirip ortak yatırım imkânlarını araştırdılar. gibi yabancı kuruluşlarla birlikte Türk havacılık sanayiinin önde gelen kuruluşlarından Alp Havacılık, Kale Havacılık, Roketsan ve TAİ yöneticileri bir araya geldi ve karşılıklı olarak ortak yatırım imkânlarını değerlendirdiler. Havacılık sektöründe eğitim, kalite sertifikasyon ve ARGE için arama konferanslarının yapılacağı üçüncü günde ise uçak üretiminde son teknolojik gelişmeler üzerine de görüş alışverişinde bulunuldu. Konferansının en önemli bölümlerinden biri de kalifiye eleman sorununun çözümüne yönelik çalışmalar oldu. Bu amaçla, Gaziemir’de kurulan Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksek Okulu Uçak Teknolojisi Programı’nın açılışı, ilk otuz öğrencinin katılımıyla 7 Ekim tarihinde gerçekleşti. M illi Savunma Bakanı, Savunma Sanayii Müsteşarı gibi Türk yetkililerin yanı sıra dünya havacılık sektörünün önde gelen kuruluşlarının üst düzey temsilcilerinin de katıldığı konferansın birinci günü ‘offset’ anlaşmalarına ayrıldı.Türkiye’ye ürünlerini satan yabancı kuruluşların Türkiye’de yatırım yapmalarını öngören Offset Anlaşmaları ile ilgili Türk ve yabancı yatırımcılar istek ve görüşlerini dile getirip ortak yatırım imkânları aradılar. Bugüne kadar imzalanmış toplam 84 Offset Sözleşmesi kapsamında 8.2 milyar dolar offset taahhüt altına alınmıştı. Bu taahhütlerin 4 milyar dolarlık kısmı gerçekleştirdi. Havacılık alanında offset kanalıyla 2007 yılında 130 milyon dolar, 2008 yılında 189.5 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirildi. HAVACILIK PROJE PAZARI İlk Türk uçağını yapan Nuri Demirağ’ın torunu Prof. Banu Onural’ın sunacağı ve “Nuri Demirağ’ın Vizyonu” bölümünün de yer alacağı konferansın son gününde proje pazarı da kuruldu. Proje sahibi kişi ve kuruluşlarla, yatırım yapacak proje arayan sanayici ve işadamlarını bir araya getiren proje pazarında, yaklaşık 100 proje ve finansman imkânları görüşüldü. ORTAK YATIRIM İMKÂNLARI MASADA Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişi, teknoloji, knowhow girişi sağlayacak offset toplantılarının bu bölümünde, Boeing, EADS ve Lockheed Martin Telecoms World’den AVEA’ya ödül T elekomünikasyon alanındaki önemli etkinlikler arasında yer alan Telecoms World Konferansı’nda, Avea ve Garanti Ödeme Sistemleri’nin ortak projesi olan NFC Projesi “En İyi Yeni Ürün” dalında ödüle layık görüldü. Avea ve Garanti’nin ortak projesi olan NFC (Yakın Saha İletişim) ile müşteriler alacakları yeni SIM kartlar ile cep telefonlarını değiştirmeden, cep telefonlarıyla temassız ödeme terminallerinin bulunduğu Türkiye’de ve dünyadaki binlerce noktada hızlı ve kolayca ödeme yapabilecek. Bu teknoloji ayrıca toplu ta şıma araçlarında (otobüs, metro, vapur, tren) kullanılabilecek, bina girişleri, stadyumlar, içecek ve yiyecek otomatları gibi birçok yerde geçerli olacak. Avea CEO’su Erkan Akdemir aldıkları ödül ile ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: “Son beş yılda araştırma ve geliştirme faaliyetleri için 65 milyon liralık yatırım yaptık. Avea olarak Finans ve Telekom sektörlerinin yakınsamasına odaklı teknolojilere de yatırım yapıyoruz.. Garanti Ödeme Sistemleri ile birlikte sadece Türkiye için değil, dünya için de bir ilk olan NFC projesine imza attık. Bu projemizle mobil telefonun kredi kartı yerine geçtiği yenilikçi bir format yarattık.” Bilim Merkezi’nde farklı konularda bilim konuşmaları Türkiye Bilim Merkezleri Vakfı tarafından Şişli Bilim Merkezi Binası’nda, tatil ayları dışında her ay farklı bir konuda ücretsiz Bilim Konuşmaları düzenleniyor. Çay, kahve ikramlı bu konuşmalardan herhangi beş tanesine katılan konuklara sonunda katılım belgesi de verilecek. Konuşmaların tarihleri ve konuları: 27 Kasım 2010 – Ahmet ERCAN / İstanbul Teknik Üniversitesi – ‘Türkiye’nin Yeraltı Kaynakları’ 18 Aralık 2010 – Fuat İnce / Marmara Üniversitesi – ‘Öteki Uzay: Teknoloji ve Politika’ Türkiye Bilim Merkezleri Vakfı Rezervasyon No: 212 266 00 46 Adres: Hakkı Yeten Cad. No:18/A Polat Tower Yanı, Bilim Merkezi Binası FulyaİST. www.bilimmerkezi.org.tr CBT 1230/ 6 15 Ekim 2010