23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM Polisiye YÖK ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1230 15 Ekim 2010 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul AKP öncesi dönem olsaydı... YÖK’ün başındakilerden herhangi biri, bugünkü Başkan Özcan’ın yaptığının kırkta birini yapsaydı, kıyamet kopardı! Ne YÖK’ün faşistliği kalır ne başkanının Hitlerliği ve Hitlerciliği.. Yazarlar, aydınlar, demokrasi, özgürlük naraları atarak YÖK’ü ve Başkanını yerden yere vururlardı. Aslında haklı da olurlardı! Üniversitelerde sivil polis karakolları kurmak ha! Polislerin üniversite yönetimleriyle güvenlik konusunda yılda en az iki toplantı yapmasını istemek.. Üniversitelerde girişçıkışları kesin denetim altına almak... Üniversitelerde bütün etkinliklerin polise bildirilmesini istemek... Kamera sisteminin bütün üniversitlerde yaygınlaştırılmasını emretmek... Fiziki ve parmak izi gibi önlemlerin devreye sokulmasını istemek... Ve buna benzer önlemler. Üniversiteleri neredeyse toplama kamplarına, büyük hapishanelere dönüştürebilecek bu istekleri dayatanların kellesi koltuğunun altına verilirdi! *** Ama şimdi? Hey yazarçizerler, bir zamanların aydınları ve sözde aydınları neden suspus durumdasınız? Hani özgürlük, bilim falan filan? YÖK’ün kendi kumaşından rektörleri, bir iki oy alsalar bile atamasına, üniversitelerdeki seçimlerin hiçe sayılmasına ses çıkartmıyorsunuz... biliyoruz. O uzun kuyruklarınızı kıstınız, gözlerinizi kapattınız, kulaklarınızı tıkadınız. Duymuyor, görmüyor, konuşmuyorsunuz... Ama en azından polisiye kampüslerine karşı tek sesiniz de mi yok? *** Olmadığını biliyorduk.. Eskiden YÖK’e ve rektörlere durmadan yüklenmenizin amacının, bilim ve eğitimöğrenim özgürlüğü olmadığını da... Takkeleriniz düştü, kelleriniz pırıl pırıl, en karanlık günlerde bile... Bu tutumunuzdan doğabilecek olası utancınızı, kazançlarınızın bastırdığını ve ardamarlarınızın üzerini kalın bir yağ bağladığını biliyorum... Demokrat olabilmenizin, en azından görünüşte ve sözde, eriştiğiniz iktidarların yıkılmasına bağlı olduğunu da! *** YÖK bağlamında tartışılacak başka temel bir mesele daha var. Bu, ülke insanlarımızın kendilerine görev veren, atayan, bir makama getiren siyasi otoritelerle olan ilişkisi... Şüphesiz ki YÖK makamı uzun zamandır, AKP’den de önce, bir bilim makamı, kurumu değildi... Orası her zaman siyasi bir otoriteydi, kurumdu.. Taaa kuruluşundan bu yana. Arada sırada YÖK, üniversitelerin bilimselleştirilmesine yönelik etkinliklerde bulunmadı, kararlar almadı değil... Ama esas görevi siyasi oldu! Ancak YÖK, belki de Doğramacı döneminde bile bugünkü kadar tepeden tırnağa siyasal bir niteliğe kavuşmadı; iktidarın üniversiteleri kendi amacına yönelik tamamen yeniden yapılandırmasına hizmet eden bir kuruma hiç bir zaman dönüşmedi! Bu durum, iktidarın totaliterci siyasal anlayışının belgesidir.. YÖK’ün başına getirilen Özcan ile YÖK’ten önceki Özcan arasında bir anlayışdavranış, bakış farkı var mıydı yokmuydu.. Bu kıyaslamayı yapamam.. Arkadaşları bir şeyler diyebilir belki.. Ama görülen şudur: Özcan, sapına kadar bir siyasi görev adamıdır! Kendisine herhangi bir emir verilmeden bile, emri kapsamlı bir biçimde kavrayabilecek ve istenenin bir kaç katını hemen yerine getirebilecek bir siyasal görev bilinci içindedir... Özcan, ya içindeki büyük saklı özelliği (veya aşkı!) dışa vurabileceği bir makama geldi... Ya da, zaten bu özelliği bilindiği için, o makama atandı.. Hayırlı olsun demeyeceğim, çünkü üniversitelerimiz için hiç de hayırlı görmüyorum.. Meraklısına Keneler ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Editör/Prof. Dr. Önder Ergönül Nobel Tıp Kitapevleri Aynı zamanda Marmara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Epidemiyolojisi Araştırma Merkezi’nin Direktörü olan ve konusunda dünya çapında bir uzman olarak kabul edilen Prof. Ergönül, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı konusunda bir el kitabı değerinde bir kitapçıkla Türkiye’yi bilgilendiriyor. Ergönül’ün editörlüğünü yaptığı kitapçığın yayın kurulunda yine konunun uzmanlaır Prof. Dr. Aysen Gargılı, Prof. Dr. Zati Vatansever ve Doç. CBT 1230/ 3 15 Ekim 2010 Dr. Kenan Midilli bulunuyor. Ergönül, 2007 yılında da aynı konuda İngilizce yayımlanan ve Springer yayınevinde çıkan bir kitabın editörlüğünü yapmıştı. Ergönül’ün verdiği bilgilere göre, ülkemizde 10 yıl kadar önce görülmeye başlayan ve keneler aracılığıyla bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, ülkemizde 5000 kadar kişiye bulaştı ve 250 kişi hayatını yitirdi. Daha çok Doğu’da görülen salgın için Ergönül diyor ki, “ne yazık ki sorunun yaşandığı bölgelerde farkındalık az, sorunun ol madığı bölgelerde ise duyarlılık fazla.” Bu nedenle, kitapçıkta mümkün olduğunca herkesin anlayabileceği bir dil kullanmaya dikkat ettiklerini belirtiyor ve kitapçığın hazırlanmasında toplumsal sorumluluğun itici gücünü vurguluyor. Ergönül ve arkadaşları, önce ortaya çıkan yeni enfeksiyonlar hakkında bilgi veriyor. Kırım kongo Kanamalı Ateşi’ni, kısa tarihçesini, klinik bulgularını, tedavisini, çevresel etkenleri, keneleri, Türkiye ve dünyada nerede, ne zaman ve kimlerin etkilendiğini anlatıyorlar. Ayrıca ilginç kene vakaları, kenenin çıkartılmasını, her kenenin virüs taşıyıp taşımadığını ve diğer merak edilon konuları, analaşılır bir dil ve şemalarla okura iletiyorlar. Ellerine sağlık diyelim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle