05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kültür Bir uygarlık göstergesi: Safranbolu 1975 dünyada ‘Tarihi Mirasın Korunması’ yılı ilan edilmişti. Aynı yılın ağustos ayında Türkiye’de en büyük halk katılımıyla yapılan Safranbolu haftaları başladı. 1975, 1976, 1977’de her yıl bir hafta bu aydınlanma ve bilinçlenme olayı sürdürüldü. 1999 yılında Safranbolu dünya mirası listelerine Türk kenti olarak girdi. Doğan Kuban B u Cumhuriyet tarihinin çağdaş uygarlık bağlamında halk katılımı ile sağlanan en büyük sosyal atılımı sayılabilir. Safranbolu bugün Türkiye’nin en iyi korunmuş kentidir. Türkiye’de tarihi kent koruma çabalarının en gözde olanı ve olumlu sonuç verenidir. Ve kendi halkının önayak olduğu bir çağdaşlaşma olgusunun en gönendirici örneğidir. Geçenlerde Safranbolu’ya gittim. Tarihi Safranbolu yaşıyordu. Tarihi Safranbolu Türkiye’nin en önemli tarihi kentlerinden bin kat daha iyi korunmuştu. Ve Türkiye’yi ziyarete gelen bütün yabancılar Safranbolu diye bir kenti tanıyorlardı. Halk tarih bilincinin bir küçük kenti ekonomik olarak yaşatacağını öğrenmişti. Safranbolulular bu çabalarının olumlu sonuçlarını görmüş ve sürdürüyorlardı. Safranbolu’da çağdaş aydınlık insanların, politik düşünce ve kavgalar üstünde, ortak olarak sahip çıktıkları bir kent mirası bilinci oluşmuştu. Ve bunları kültür alanında taçlandıran bir güzel sanatlar fakültesi kurulmuştu. Safranbolu’da Türkiye’de eskiden tanıdığım, yaşadığım hiçbir kentte kâbil olmayacak bir duruluk içinde yıkandım. Tarihin çağdaşlaşmayı sağlayan araçlardan biri olabileceğini kanıtlanmış olarak görüp büyük bir mutluluk duydum. Bir tarihi kentin koruma çabasının ve bunun başarısının bir öncü sosyal çağdaşlaşma olgusu olduğunu düşündüm. O günlerde Safranbolu insanının katkısı ile gerçekleşen bu çabayı ve ürününü kamuoyuna yeni çabaları teşvik edici bir örnek olarak sunmak gereğini duydum. rel ayrıcalık niteliği olduğunu nasılsa öğrenmişler. Amerika’nın birkaç yüz yıllık tarihinde bile bizden çok korunmuş kent var. Cenevre’de ya da Basel’de bu zengin insanların bu evlerde nasıl yaşadıklarına şaşarsınız. Paris’in Londra’nın eski mahallelerinde zenginler oturur. Türk halkının pasına ufak ve büyük katkısı olan herkese selam olsun. Bu ra kazanıp burjuvalaşan bölümü böyle bir bilince sahip ülke kültürü hepsine teşekkür borçludur. Bu olay olamadı. Orta İngiltere’nin bazı kentlerinin tarihi merkezleTürkiye’de başka hiçbir kent ve kasabada gerçekleşmerinde bazen bir tane bile yeni bina görmezsiniz. Bizim zendiği için Cumhuriyet tarihinin en yalın ve başarılı sosginlerimiz Süleymaniye’de eski bir evde oturmaz. Bu mayal katılım, bilinçlenme hareketi olarak incelenmelidir. halleleri İstanbul’la ilgisi olmayan fakir köylülere bıTarihi çevre koruma bir yasa sorunu değildir; bir külraktılar. türel tavırdır. Avrupa toplumları kentlerinin tarihi yaKuşkusuz Avrupalının koruma bilinci başka kültür pısını yasalardan önce de koruyorlardı. Türkiye’de ise yaolaylarıyla paralel yürümüştür. İngiliz Shakespeare’i, sa da olsa koruyamadığımızı ya da korumakta zorlandıAlman Goethe’yi, Fransız Montaigne’i, İtalyan Dante’yi ğımızı gördük. Başta İstanbul olmak üzere ünlü tarihi yaşamının bir boyutu yapmıştır. Bizim en okumuşumuz kentlerin durumu belli. Dünyanın II. Dünya Savaşı’ndan sonra bilinçli ola Yunus, Fuzuli ya da Mehmet Akif ve Fikret’i neredeyse unutmuştur. rak örgütlediği savaşta, gelişmiş ülSafranbolu’da ilginç bir olay baOraya gidin. Ve ona sahip kelerle birlikte kentlerin, tarihi, fişıma geldi. Sabah ezanında nasıl olçıkın. Tarihin üretip miras bıziksel varlığının korunmasının bir duysa bir aralık sadece bir müezzinin uygarlık birikimi olduğunu öğraktığı şeylerdeki ortaklık ezan sesi geldi. Öteki müezzinler horendik. Bütün uygar insanlar bukadar hiçbir şey bir topluparlörlerini henüz açmamışlardı. O nun ulusal kimliğin öğelerinden zaman kendimi eskiden olduğu gibi mun kişilerini birbirleriyle biri olduğu yolunda da bilinçlenBoğaziçi’nde karşı sahilde Bebek dirdiler. Türkiye bu bilinçlenmekardeş yapamaz. İnsanları Camisi imamının sesini dinlermiş giye ulaşmakta zorluk çeken bir birbirlerine düşüren ve çağbi hissettim. Sanki bu hoparlör sesi toplumdur.Onun için Safranbolu daş kargaşayı yaratanları işdeğil, insan sesiydi. Ve yüzlerce, binolayı bir yerel katılım mucizesidir. lerce yıllık bir kültür gösterisi idi. Ve levsiz bırakacak en güzel Kuşkusuz Safranbolu gerçekten Safranbolu’ya da uyuyordu. Yeniden kültür düzeyi yüksek insanlar yeyöntem tarihin bıraktıklarıçocukluğumu yaşadım. Ve yaşım katiştiren özellikli bir yöre idi. Yine na birleştiren miras olarak dar büyüdüm. Tarih genelde öyle bir de bir bilinçlenme süreci, bir sahip boyuttur. bakmasını öğrenmektir. çıkma süreci, bunun sürdürülmeBiz kuşkusuz 21. yüzyıl insanıyız. si ve sonuçlandırılması gibi aşaİstesek de istemesek de 2009 yılında yaşayacağız. Ama malarda, Safranbolu bütün Türkiye’nin hastalığı olan toptarihin bizimle birlikte yaşamasına izin verirsek varlığırak yağmasına direnebilen bir kamuoyu yaratabilen tek mız da o kadar artar. 21. yüzyılın cüceleri olmayız. kent oldu. Safranbolu’yu korunmuş olarak görünce onunla birBugün kent kültür turizmi ya da tarihi özgün varlık likte, sadece bir koruma uzmanı ve tarihçi olarak değil, turizmi denilebilecek bir etkinlik ile kendine bir geçim bu geçmişin anısını yaşatabilen uygar bir toplum üyesi olanağı sağlamıştır. olarak kıvanç duydum. Ve Safranbolu insanlarına ortak UYGARLI IN GÖSTER ALANLARI bir varlığı paylaşan kardeşler olarak sevgi duydum. Sevgili okuyucular, Uygarlık uzun zamanları içeren bir süreçtir. Avrupa’da Türkiye’de hiçbir kent, bir mimarı, bir tarihçiyi ve iyi korunmuş kent sayısı saymakla bitmez. Parma, bir korumacıyı Safranbolu’yu görmek kadar heyecanFloransa, Toledo, AixenProvence, Dubrovnik, landıramaz. Oraya gidin. Ve ona sahip çıkın. Tarihin üreCarcassonne, Venedik anımsandığı zaman insanı duytip miras bıraktığı şeylerdeki ortaklık kadar hiçbir şey bir gulandıran uygarlık gösterileridir. Bunlara biz sadece Safranbolu’yu kattık. Önemli olan bu niteliğin ünlü anıt toplumun kişilerini birbirleriyle kardeş yapamaz. İnsanları larla değil, kentin konutları ve dokusu ile kazanılmış olu birbirlerine düşüren ve çağdaş kargaşayı yaratanları işşudur. Bu ülkelerde bizden çok teknoloji, bizden iyi öğ levsiz bırakacak en güzel yöntem tarihin bıraktıklarına retim, bizden fazla zenginlik var. O toplumlar bu eski ko birleştiren miras olarak bakmasını öğrenmektir. Bu nutlarda yaşamanın bir konfor sıkıntısı değil, bir kültü edilgen bir öğreti değil etkin (aktif) bir öğrenme çabasıdır. Tayfun Akgül KIZILTAN ULUKAVAK CBT 1162/2 26 Haziran 2009 197577 arasında Safranbolu halkı her yıl 200250 tarihçi, sanat tarihçisi, mimar, ressam, heykeltıraş, fotoğrafçı, politikacı, yazar, gazeteci, film yapıcısı Türk aydınını kendi evlerinde yılda bir hafta misafir ettiler. O zaman Türkiye’nin en büyük aydın belediye başkanı olarak tanıdığım Kızıltan Ulukavak bu toplumsal hareketin başını çekti. Kasaba halkını örgütledi. Ve Türkiye’de şimdiye kadar hiçbir kent ve kasabada olmayan bir tarihi kent koruma olgusunu gerçekleştiren yolu açtı. Ona ve bütün Safrabolululara, ve Safranbolu’nun korunma
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle