21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tıp eğitimi, öğrencileri acımasızlaştırıyor mu? Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir konferans veren Doç. Dr. Bruce Newton, Türk meslektaşlarını uyardı: Tıp eğitimi boyunca, öğrencilerin hastalara empati yeteneği giderek azalıyor. Uluslararası Tıp Bilimleri Eğiticileri Derneği (IAMSE) Yönetim Kurulu’nda çalışan Prof. Dr. Ferhan G. Sağın, tıp eğitimindeki bu önemli sorunu işleyen konferansı CBT okurları için derledi. Prof. Dr. Ferhan G. Sağın, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyokimya AD [email protected] öğrenci ilişkisinde yaşanan olumsuz deneyimlerin ve kliniklerde her zaman uygun rolmodellerin bulunmamasının da bu düşüşte etkili olduğu belirtiliyor. Sonuçta hekim adaylarının empati skorları ilki birinci yılda, diğeri ise stajlara başladıkları yılda olmak üzere iki önemli düşüş gösteriyor. Dr. Newton, bu empati azalmasının öğrencinin kadın veya erkek olmasına göre değişik düzeylerde olduğunu belirtti. Çalışmadan çıkan bir başka ilgi çekici nokta da, öğrencilerin empati skorlarının ileriki yıllarda branş seçimlerinde rol oynayan en önemli faktörlerden birini oluşturması… Bu ilişkiyi incelerken Dr. Newton ve ekibi, hastahekim ilişkisinin yoğun ve sürekli olduğu aile hekimliği, iç hastalıkları, kadındoğum, çocuk ve psikiyatri branşlarını “çekirdek branşlar” olarak tanımlamışlar; bunlar dışındaki branşların tümü ise “çekirdek dışı branşlar” olarak sınıflanmış. Dört yıllık çalışmanın sonuçlarına göre, öğrencilerin seçtikleri uzmanlık alanları ile empati skorları karşılaştırıldığında, tıp eğitimi boyunca en fazla empati düşüşü yaşayan öğrencilerin, hastahekim iletişiminin az olduğu “çekirdek dışı branşlar”ı seçtikleri gözlemlenmiş. müfredatına yerleştirilen etik derslerine, sağlık sorunlarının ve hastahekim ilişkisinin konuyu işleyen sinema filmleri, video klipleri gibi görsel sunumlarla işlenmesine ve öğrencilerin rol aldığı skeçlerle bu konudaki yaklaşımların tartışılarak öğretilmesi gibi güncel ve etkin eğitim tekniklerine rağmen ortaya çıkan bu şaşırtıcı sonuçlar Dr. Newton’un çalışmasının yayımlandığı günden bu yana konuyla ilgili tartışmaların merkezinde… Dr. Newton, tıp eğitiminin öğrencilerin empati skorlarında düşüşe yol açmasını geleceğin hekimlerini bekleyen en önemli tehlike olarak gördüğünü belirtti. Günlük mesleki yaşamda, doktorların görevlerini yapabilmeleri için hastalarla ilişkilerinde belli bir düzeyde profesyonellik kazanmalarının gerekli olduğunu ancak hastaların da sorunlarına empati ile yaklaşan bir hekim aradıklarını belirten bilim adamı buradaki ikileme dikkat çekti. Empati gücü düşük hekimlerin hastahekim ilişkisinde zorluklar yaşadığını ve hastanın güvenini kazanamadığını belirten Dr. Newton, bu sorunların da hastanın tedaviye uyumunu engellediğini vurguladı. Dr. Newton’a göre, sorunun aşılmasında ilk önemli nokta tıp eğiticilerinin öğrencilerin empati skorlarındaki bu şaşırtıcı düşüşün farkında olmaları… Çünkü ancak farkındalıkları yüksek olan eğiticiler daha iyi bir tıp eğitimi için davranış bilimleri gibi diğer bilim alanlarından da katkı alarak konuyla ilgili çözüm arayışlarına girebilirler. Dr. Newton’a göre sorunun çözümü öğrencilerin tıp eğitimleri boyunca ideal hastahekim ilişkisi örneklerini sıkça görmelerinde ve iletişim becerileri eğitiminin multidisipliner bir şekilde güncel eğitim teknikleriyle uygulanmasında yatıyor. A BD’deki Arkansas Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitimden Sorumlu Dekan Yardımcısı ve Nörobiyoloji Departmanı öğretim üyesi Doç. Dr. Bruce Newton, sinirbilimleri ve tıp eğitimi üzerine konferanslar vermek üzere Türkiye’ye geldi. Türk Beyin Ara t rmalar ve Sinir Bilimleri Derne i (TÜBAS)’ın daveti üzerine yurdumuza gelen Dr. Newton, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde verdiği konferansta tıp eğitiminin öğrencilerin empati gücüne etkisini inceleyen çalışmasının sonuçlarını aktardı. Tıp eğitimi ile ilgili en saygın araştırmaların yayımlandığı Academic Medicine dergisinde 2008 yılında yayımlanan çalışmaya göre, tıp eğitimi öğrencilerin empati gücünü yıllar içinde azalacak bir şekilde etkiliyor. Tıp eğitimini geliştirmek amacıyla kurulan Uluslararası Tıp Bilimleri Eğiticileri Derneği (IAMSE) Yönetim Kurulu üyesi de olan Bruce Newton’un liderliğini yaptığı Empati Dikey Çalışma Grubu’nun Arkansas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim gören 419 öğrenci üzerinde yaptığı 4 yıllık çalışma boyunca öğrencilerin her yıl empati skorları ölçüldü ve ileride seçmek istedikleri branşlar sorgulandı. Tıp fakültesine yeni başlayan öğrenciler arasında kadın öğrencilerin erkeklere göre iki misli daha yüksek düzeyde empati gücüne sahip olduğunun saptanmış olması çalışmanın ilk dikkat çeken noktası… SONUÇLAR ve ÇÖZÜM ÖNER LER Son yıllarda gittikçe daha artan bir şekilde tıp eğitimi Türk Boğazlarının Sorunları ve Düşündürdükleri... Nejat İnce, Levent Sevgi EMPAT SKORLARINDA LK DÜ Ü Tıp eğitiminin ilk yılının sonunda, öğrencilerin empati skorlarında hızlı bir düşüş olduğunu ve bu düşüşün erkek öğrencilerde kadın öğrencilere göre iki misli fazla görüldüğünü belirten Dr. Newton, bu durumu şu şekilde yorumladı: “Öğrenciler, zorlu bir elenme dönemi geçirerek tıp eğitimine başlıyorlar, dolayısıyla meslekten ve eğitimden beklentileri yüksek... Halbuki hekimlik mesleği onların filmlerde gördüğü ‘kahramanlar dünyası’ndan farklı… Ayrıca tıp eğitimi, birçok temel bilim konusunun iyi kavranmasını ve öğrenilmesini gerektiren zorlu bir eğitim.. Bu zorlu dönemin yarattığı stres ve fiziksel yorgunluk sonucunda doğal olarak öğrenciler başlangıçta zorlanıyorlar ve uyum sorunları çekiyorlar. Bunun sonucunda da idealist yaklaşımlar ve mesleğe duydukları tutku giderek azalıyor.” CBT 1162 / 14 26 Haziran 2009 1 KL N K STAJLARI ve EMPAT SKORLARINA ETK LER Çalışmanın bir diğer ilginç sonucu da, tıp öğrencilerinin klinik stajlara başladığı 3. yılın sonunda empati skorlarında yine keskin bir düşüş görülmesi… Bu da öncelikle klinikte hasta ve sorunlarıyla yüz yüze gelen öğrencilerin bu durumun zorluklarıyla başa çıkabilmek için empati duygularını baskılamalarına bağlanıyor. Staj ortamında hoca Mayıs 2009 tarihli CBT’de Özel Fenerbahçe Anadolu Lisesi öğrencilerin “Bugünün Yanlışları Gelecek Nesillerin Boğazı’na Dizilmesin” başlıklı projelerinden derlenen “İstanbul Boğazında Tehlike Çanları Çalıyor” isimli bir yazı yer aldı. Öğrenciler projeleriyle ilgili veri toplarken doğal olarak Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı (BDM)’na ve kılavuz kaptanlara başvurmuşlar. Gençlerin BDM tarafından kurulan Boğazlar Gemi Trafik Yönetimi Bilgi Sisteminden (GTYBS) haberdar olmamaları normal; ancak BDM’nin Türkiye’de böyle bir ulusal sistem yokmuş gibi davranması bilgisizliğin ötesinde ciddi bir hata! Daha önce sayfalarında yer vermesine karşın, CBT’nin de bu yazıda bunları atlaması talihsizlik! Pırıl pırıl gençlerin Türk Boğazlarının sorunları gibi ulusal sorunlara ilgi duymaları, düşünce ve kaygılarını yazıya dökmeleri sevindirici. Sayın Bursalı’nın da bu çalışmalara yer vermesi kendisinden beklenen güzel bir yaklaşım. Bu gibi çalışmalarda eksiklikler, hatalar olması doğal. Ancak, konu CBT gibi ulusal bir platforma taşındığında bunların düzeltilmesi okuyucuya saygı açısından bir zorunluluk. Türkiye, Boğazlarındaki gemi trafiğinin hem emniyetini hem verimini en üst düzeye çıkarabilmek amacıyla bir GTYBS tasarlamış ve 1 Temmuz 2003 yılında hizmete sokmuştur [14]. GTYBS gereksinimler doğrultusunda bilimsel yöntem, çağdaş teknoloji ile hidrodinami, trafik mühendisliği, risk analizi ve istatistik, haberleşme, radar ve uydu tekno lojileri, kartografi, veri işlem ve füzyon, görüntüleme ve görüntü işleme, uzman sistemler, sistem mühendisliği, gemi mühendisliği ve uluslararası deniz hukuku gibi konular irdelenerek tasarlandı ve gerçekleştirildi. Sistemde seyrüsefer kuralları, suyolunun özellikleri, hava durumu bilgileri ile gemilerin boyutları ve taşıdıkları kargo tipleri hesaba katılarak gemi geçişleri (çift veya tek yönlü geçiş, Boğaz dışında bekleme, vb.) saptanmakta ve güvenli seyir planları oluşturulmakta. Gemi (1m doğrulukla) konum ve hareketlerinin tayini ve seyir planına uygun hareket ettiklerinin veya aksi durumda artan risk durumlarının zamanında belirlenerek gemi kaptanlarına önlem alıcı uyarılarda bulunulabilmesi için “bağımsız” (radar ve gece/gündüz kameralar) ve “bağımlı” (dGPS; diferansiyel küresel konumlama sistemi) ile gözetleme teknikleri sistemde bir arada kullanılmakta. Bu sistem tasarımı sırasında (19972001) zaman zaman sorumsuzca yapılan şu hatalı beyanlar da nesnel bilimsel veri eşliğinde düzeltilmiştir: • Tüzükler kazalar önemli ölçüde azaltm t r (!) İlki 1994’te, sonuncusu 1998’de yayımlanan tüzükler eksiklikler içermeleri ve GTYBS olmaması nedeniyle öngörülen trafik kurallarını uygulayamadığından kazaların azaltılmasında etkili olamadı. İstatistikler tüzüklerin devreye girmesinden sonra kazaların azalmadığını, hatta biraz arttığını göstermekte. • Kazalar n ço unda yabanc gemiler yer almaktad r (!) Boğaz transit trafiğinin çoğunu (%60) yabancı gemiler oluşturduğu halde, örneğin çarpışma türü kazalara karışan gemilerin büyük çoğunluğunu (%80) Türk gemileri oluştur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle