05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sebzelerle, bitkilerle bioenerji ile aldatmak Yaşar Nuri Öztürk’ün “Allah ile Aldatmak” kitabına nazire yapmak istedim. Yalnız Allah ile değil, bir de otlarla, sebzelerle, biyoenerji ile de aldatmak var. Hem de televizyonları özgürce kullanarak. Aşağıda bazı örnekler vereceğim. Prof. Dr. Coşkun Özdemir, coskunoz@superonline.com "I Bütün T kal Damarlar Açan Tek Alternatif T p: Bütün tıkalı damarları açan tek alternatif tıp dalı biyoenerjidir. Modern tıbbın pes ettiği yerde biyoenerji devreye girer. Seanslar en çok 10 kez yinelenir. İlk enerji ayaktan ve topraktan verilir. 7 önemli nokta var. Bunların uzaktan neler olduğunu anlayabilirim. Ara masaj hazırlamak elle dokunarak gerçekleştirilir. 8 seansta bir beyin tümörünü iyileştirdik. Enerji uzmanı diplomalı olmalı. Şifalı Bitkiler "II Nebatlar n Sebzelerin Mucizesi: Haşlanmış soğan kısırlığa çok iyi bir çözüm oluyor bana, teşekkür bildiren çok sayıda kadın var. Unutkanlık ve bellek zaafı için havuç suyu bire bir, Multiple Skleroza haşlanmış buğday çok iyi geliyor. Yaşlanmadan şikâyetçi iseniz limon suyu maydanoz karışımı çok yararlı, sizi gençleştirebilir. Tiroit hastalıklarına dereotu, siyah kuru karanfil çok yararlı. Multiple Skleroz için maydanoz ve limon suyu karışımı da çok iyi. Nefes darlığı için hiç dert etmeyin. Muhteşem bir ilaç var. Keçiboynuzu kaynatıp içiyorsunuz. Kakao yağı zeytinyağı basuru iyileştiriyor. 78 gün saf zeytinyağını pamukla makata koyarsanız basur tertemiz. Kolit için kozmik bilim hemen imdada yetişiyor. Zencefil, incir, mürdüm eriği, kuru kayısı karışımı ile 5 günde tam şifa toksinler dışarı atılıyor. Tüm hastalıklarda karaciğer çok önemli eğer bu organ bir asit ortamda ise her türlü hastalık gelişebilir. "Karaciğeri temizlemek esastır. Kırmızı pancar. Ispanak, maydanoz havuç bunun için çok önemli Üstellik başbakanımız da bu tavsiyeyi yaptı halkına. Lahana müthiş bir toksin atıcı bir biotransformasyon gerçekleştiriyor çünkü. Ekşitilmiş lahana (sauer kraut) ile bir lahana kürü muhteşem sonuçlar yaratır depresyon, endişetasa, sinir sistemi zayıflığı mide hastalığı hepsi düzelir. İnsanlar boşuna çekiyorlar bu hastalıkları. Bitkisel Kürler Rehberi adlı kitaptan böyle mucize kürler öğrenip huzur içinde yaşayabilirler. Zencefil soya bitki özsuyu ile birlikte 4 fasulye yutun, fasulye kabuğu kaynatıp için her şeyin nasıl değiştiğini göreceksiniz. Bakın ineklerde neden diyabet yok, kalp krizi yok işte bu yüzden. Kurutulmuş karabaşı elle ufalayın bir yemek kaşığı kaynamış suya 10 gün alın ve tekrarlayın bu kürü 7 gün aralar vererek Tansiyon, uykusuzluk hatta sigara tiryakiliği hepsi düzelecektir. Kanseri geciktirir, kanı sulandırır, huzursuzluğunuzu giderir. "Kemoterapi yerine kozmik bilim ısırgan otu, lahana ıspanak, domates; bütün mesele asidik ortamı yok edip alkaliye çevirmek. Bu çok önemli. Ürtiker için süpürge tohumu çörek otu. Peygamber efendimiz de bunları kullandı. Kronik yorgunluktan mı şikâyetçisiniz, havuç ve inciri ayrı ayrı kaynatmalı, ılıyınca karıştırmalısınız. Kuran’ın Taha Suresi’nde de bunlardan söz edilir size verdiğim nimetlerin en iyilerinden diye." *** Bu muhteşem sağlık haberleri HaberTürk’te. İki güzel hanımın sunduğu programlarda veriliyor. Biyoenerji programını Oylum Talu, Şifalı Bitkiler sebzeler programını Saba Tümer sunuyor. Birinci konuşmacı Alim Ahmet, ikinci şifa veren bitkiler sebzeler haberleri Prof. brahim Saraço lu ve Ahmet Maranki'den. Prof Saracoğlu "Enstitute for Cross Cultural Healt Başkanı”. Sayın profesörün bu bilgileri içeren kitabı Milliyet gazetesinin 29 kuponu ile okuyuculara verilecek. Çok popüler ve çok ünlü bir kişi, kitapları yok satıyor. Sayın Maranki’nin kitapları da öyle. Nebatların şifa veren etkilerini anlatan ve çok satan kitaplar bunlar. Ne dersiniz sevgili okuyucular? Bu sağlık tavsiyelerine inanan ve uygulayan çok sayıda insan olduğunu öğreniyorum. Prof. Y lmaz Esmer'in yaptığı anket sonuçlarına bakarsanız, bunda çok şaşacak bir şey bulmazsınız. Bir ilacın nasıl değerlendirildiği bunun yıllar süren nasıl zahmetli bir uğraş olduğu bilinmez benim ülkemde. Hayvan modelleri üzerinde yapılan çalışmalar, yan etkiler, doz araştırmaları, preklinik deneyler, hastalar üzerinde yapılan çift kör mukayeseli plasebolu araştırmalar pek duyulmamıştır halkımın çoğunluğu tarafından. Buna okur yazarların küçümsenemiyecek bir bölümünü de katabilirsiniz. Bilim mantığı bilimsel düşünce gelişmemiştir güzel yurdumda. Atatürk'ün bıraktığı bu mirasa Türkiye’yi yönetenler sahip çıkmamışlardır. Düşünün lütfen, sebzelerin yanı sıra otlar, bitkiler zararlı olmayabilir, ama bundan nasıl emin olabilirsiniz? Akdeniz beslenme biçimi gerçekten dünyada var olanların en iyisidir en yaralısıdır. Sebzelere meyvelere beslenmede ağırlık vermek elbette çok doğrudur, ama bunlara tedavi için bel bağlamak ve gerçek bilimsel tedavilerden yoksun kalmak olacak şey midir? Sayın Saraçoğlu da Maranki de üstelik bunları bir tamamlayıcı olarak değil, tedavi olarak sunuyor. Yineliyeceğim, hangi araştırma ve çalışmalarla hangi materyel ve metot ile bu sonuçlar ve bu etkiler ortaya konmuştur? Nerede yayımlanmıştır bu araştırma sonuçları? Text book (ders kitapları)’ nda neden yer almaz bu muhteşem tedaviler? Nefes darlığı için çare soran bir dinleyiciye, sayın profesör “O! muhteşem bir şey var, keçiboynuzu” diye cevap veriyor. İnanılır gibi değil hatta dehşet verici! Nefes darlığı kalp hastalığından mı, akciğer bozukluğundan mı ileri geliyor, hastada anemi mi yoksa malin bir hastalık mı söz konusu? Bunlar hiç önemli değil, teşhise filan hiç gerek yok, keçiboynuzu her derde her türlü solunum yetersizliğine için birebir.. Çok izlenen Haber Türk TV bunları gerçekten inanarak mı yayınlıyor? Bunların halka ulaştırılacak değerli bilgiler olduğu değerlendirmesini mi yapıyorlar? Sorgulanmaya, araştırılmaya değer bulmuyorlar mı bunları? Saba Hanım niçin bu çok çarpıcı iddiaları sorgulamıyor, bunların kanıtı nedir diye? Binlerce insan izliyor bu programları. Tıkanan damarları açmak için biyoenerjiye başvuracaklar olacak. Bilime inanan bir hekim için dehşet verici bir şey bu. Saba Hanım ve yardımcısı Mutlu Hanım’a defalarca mesaj gönderdim, telefon ettim ve sorular sordum. Acaba TV’de uzun uzun detaylı bir şekilde verilen bu bilgilerin gerçekliğini, bilimselliğini araştırdılar mı? Bunu sorgulamaya çalıştım ama hiçbir cevap alamadım. Oylum Hanım da cevap vermedi. Türkiye’de bu konuda danışılacak yeteri kadar yetkili güvenilir bilim insanı olduğundan kuşku duyulmaz. Yazık ki, yurdumuzda ve medyada titizlikle sorgulanması gereken sayısız soru işaretli sağlık haberi yayınlanıyor. Ciddi bir sağlık sorunu oluşturan bu çok sayıdaki haber ve yayınlara ileriki yazılarımda tekrar değineceğim. Tabip odamızın ve RTÜK’ün bu yayınları nasıl karşıladığını doğrusu çok merak ediyor ve bu ciddi halk sağlığı sorunu ile ilgilenmelerini bekliyorum. CBT 1162/15 26 Haziran 2009 makta. • K lavuz kaptan almayan gemilerin ço unlu u yabanc gemilerdir (!) İstatiklere göre yabancı gemilerin % 60’ı, Türk gemilerinin %10’u, toplamın ise sadece % 40’ı kılavuz kaptan almakta. • K lavuz kaptan al n rsa kaza olmaz (!) İstatistikler kazalara karışan gemilerin yaklaşık %20’sinde kılavuz kaptan bulunduğunu göstermekte. • Montreux anla mas de i tirilmelidir (!) Uluslararası antlaşmalarda Türk Boğazları için 1936’da imzalanan Montreux Sözleşmesi Boğazlar trafik statüsünün siyasi/hukuksal çerçevesini belirledi. Bu Sözleşme ile ilgili tartışmalar bazan “Sözleşme değiştirilmelidir” noktasına gelmekte. Oysa incelendiğinde görülür ki, Atatürk zamanında imzalanan antlaşma hükümleri Türkiye'nin çıkarlarını her durumda tartışmasız koruyacak şekilde düzenlenmiştir. Üstelik, Montreux metninde yer alan "Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Karadeniz Boğazı’ndan serbest geçişi Türkiye'nin emniyeti ve Karadeniz sahildarı devletlerin Karadeniz'deki emniyeti çerçevesi dahilinde koruyacak tarzda tanzim etmek" ifadesi –serbest değil, güvenli serbest geçiş şeklindeki Türk tezini desteklemekte. Bu istem doğru değil. • BaküCeyhan ve benzeri boru hatlar Bo azlarda kaza riskini azaltacak (!) Boru hatları ile Boğazlar trafiğini ilişkilendirmek yanlış, çünkü Boğazlar her dönemde kaza tehdidi altında. Her suyolu gibi Boğazlardan da geçebilecek gemi miktarı sınırlı ve bu sınırın aşılması hiç kimse tarafından önemsiz kabul edilemez. Sınırlı kapasite ve bekleme sorunu fiziksel bir sorun ve sadece Boğazlara özgü değil; telefon/veri trafiğinden, uydu kanallarına, köprü geçişlerinden stadyum turnikelerine kadar her yerde söz konusu. Ya geçiş kuralları ve hata sınırları ihlal edilecek ya da bekleme artacak, bundan kaçış yok, tartışması da gereksiz. • Petrol tankerlerinin geçi leri durdurulursa sorun kalmaz (!) Bu sav da yanlış. Boğazlardaki seyir emniyetini tehdit eden tek unsur tankerler değil. Diğer deniz araçlarının da karıştığı birçok kazada hayat, çevre, diğer kültürel ve maddi değerler açısından kayıplar oluşmakta. GTYBS, Boğazlardaki (her boyda nükleer artık, tehlikeli yük taşıyan gemiler dahil) her türlü seyir faaliyetini izleyebilecek bir sistem. Türk Boğazları için tasarlanan GTYBS ile hedef kaza riskini asgariye indirmektir; çünkü riski tamamen ortadan kaldıran sistem yoktur. Buna karşın, olasılığı çok küçük bile olsa, bir kaza durumunda olumsuz sonuçları en aza indirmek için devreye sokulacak "acil servisler" bulunmakta. Kaynaklar: [1] N. İnce, E. Topuz, “Türk Boğazlarının Sorunlarına Bilimsel Yaklaşım”, Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi, CBT 851, 12 Temmuz 2003. [2] N. İnce, L. Sevgi, “Türk Boğazlarının Sorunları ve Bilimsel Bir Çözüm”, Radikal Gazetesi, Haziran 2005. [3] N. İnce, E. Topuz, “Modelling and Simulation for Safe and Efficient Navigation in Narrow Waterways”, The Journal of Navigation, Vol. 57, pp. 5371, UK 2004. [4] N. İnce, E. Topuz, E. Panayırcı, C. Işık, Principles of Integrated Maritime Surveillance Systems, Kluwer Academic Publishers, Boston USA, 2000.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle