26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör 1 Martta iki hilal 11–15 arası Uranüs–Güneş ve 29–31 arası da Merkür–Güneş tam aynı anda doğup batıyorlar.. 17’sinde Ay–Antares birlikte.. 20’sinde ilkbahar gündönümü.. 22’si yaz saati uygulaması.. Satürn’e bak yönünü bul.. Ay evreleri.. Ay–Yer uzaklığı.. gezegen görünümleri.. parlak gezegenler bilgisi.. küçük gezegenler ne kadar parlak.. gezegenler nerede.. gökyüzü günlüğü.. gök atlası.. 2009 dünya astronomi yılı etkinlikleri sürüyor.. güncel gökbilim haberleri.. Yulin kuyruklu yıldızı Türkiye semalarında.. Mars artık internette.. 2008’in en güzel gökbilim resimleri.. gökbilim lise müfredatında.. medyada gökbilim. Hasan H. Esenoğlu, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, [email protected] leri Saat Uygulama Tarihleri: Kuzey kürede yer alan yerleşimlerde gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla 2009 yılında olası yaz saati ya da “ileri saat” uygulamasına 22 Mart Pazar günü saatlerin 1 saat ileri alınmasıyla başlayacak, 7 ay sürecek ve 25 Ekim Pazar günü saatlerin 1 saat geriye alınmasıyla da sona erecek. Güne ’in lkbahar Noktas nda Olaca Tarih: 20 Mart Öğle Saat 13:44: Güneş, bu tarihte gece ve gündüz sürelerinin yaklaşık eşitlendiği (fark 8 dakika) ve İlkbahar Gündönümü ismi ile anılan (ya da teknik ismi ile alfa) sanal noktada yer alır. Bu sanal nokta 20 Mart Cuma öğle saat 13:44’de Güneş’in bulunacağı yerdir, sanal noktanın gerçek yeri bu yıl ülkemizden görülebilecek. Gök mekaniği meraklıları için, belirtilen tarih ve saatte bu özel noktanın uzaydaki yerini kestirmek ilginç olacaktır... Sanal resimde Güneş’in bulunduğu yer İlkbahar noktasıdır, civarındaki gökcisimleri ile birlikte görülmektedir. Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya ve gündüzler uzamaya devam edecek. Bu yüzden 20 Mart’ı izleyen günlerde gün ışığından daha fazla yararlanılabilinir. (Sekil: konu baslikli jpeg resim) Geçen gün gene sabaha karşı National Geographic kanalını seyrediyorum. Hatâ olduğunu bile bile, zira televizyonun diğer kanallarına artık bakmaya dahi tahammül edemiyorum. Sen misin bu yanlışı yapan! Ekranda dev bir mavi balina beliriyor. Altında bir yazı: Bir dinazordan daha büyük! Bu yazıyı yazan her kimse hayatı boyu dinozor kelimesinin doğru dürüst yazıldığı hiçbir kaynak okumamış. Dinazor, Kadir Topbaş ve Fetih Müzesi Bu şu demektir: Bu zat adına okul denebilecek hiçbir kurumun kapısından içeri girmemiş. Zira uygar toplumlardaki gerçek okullarda, dinozor artık ilkokullarda bile öğretilir. Ama Türkiye’de evrim teorisine koşut yaradılış öğretiliyor okul müsveddelerimizde. Millî Eğitim Bakanı olacak kişi, Darwin’e her fırsatta cahilce, tekrar ediyorum CAHİLCE, yükleniyor. Bu zat sonra dönüp çocuklarımızın geleceğini tayin eden kurumlar hakkında kararlar alıyor. Bu okullarda okumuş bir zavallı da, National Geographic gibi saygın olması gereken, kurucuları arasında jeoloji ve coğrafyanın dev isimlerinin bulunduğu bir kurumun eğitim amaçlı kanalında dinazor yazıyor. Ama bu zavallı, her kimse, içinde yaşadığı toplumun kurbanıdır. Afrika’nın ortalama entellektüel düzeyindeki bir toplumun çocuğudur. Üstelik onu işe alanlar, onu denetleyenler de aynı durumdadırlar. Nasıl olmasınlar ki? Dünyanın en eski, en muhteşem kültür merkezlerinden biri olan İstanbul’da tek bir doğa tarihi müzesi yoktur. İstanbul’un güya kültür merkezi olduğu, en büyük metropolü durumunda bulunduğu Türkiye’de de yoktur. Halk içinde yaşadığı tabiattan bîhaber, sık sık cehaleti nedeniyle onun kurbanı olarak yaşamaktadır. Depremler, seller, heyelânlar ... onun canını, malını alıp götürmekte, o ise televizyonlarda ağlaşıp dövünerek, kendi kadar cahil olan seçtiklerinden medet ummaktadır. Ana muhalefet ümidini başörtüsüne ve Kur’an kurslarına bağlayacak kadar bu halkın entellektüel düzeyini, uygarlık anlayışını, hattâ yaşam savaşını gözden çıkarmıştır. Bunlardan sorumlu olanlardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mimar Kadir Topbaş Bey, tek bir doğa müzesi olmayan bu saygın şehre bu insanlık mirasına bir fetih müzesi açmaktadır. Orada ne anlatılmaktadır? Masallar! Denilmektedir ki İstanbul’un alınması muazzam bir askeri başarıdır, bir dehâ eseridir. Hayır sevgili yurttaşlarım, değildir. Bunu size anlatanlar yalan söylemekte, sizi aldatmaktadırlar. İstanbul zaten 1204 Latin fethinden sonra bitmişti. O muazzam İmparatorluk merkezinde geçmişin ihtişamını kekeleyebilecek bile bir beyin, bir ağız kalmamıştı. Filozof imparator Manuel, Yıldırım Bayezid tehlikesine karşı Avrupa’yı dolaşırken İstanbul’un entellektüelleri çıkınlarında kitapları İtalya’ya göç ediyorlardı. II. Mehmet en az mikdarı 80.000 kişi rivayet edilen ordusuyla şehrin surlarına yüklendiği zaman, şehrin tüm nüfusu 60.000’di; kadınıyla, yaşlısıyla, hastasıyla, çocuğuyla. Bunlar arasında muharip vasfını haiz kişiler, gelen yardımlarla beraber 8000’di. Şehir açtı. Buna rağman bu 8000 kişi, 80.000 kişiye kahramanca iki ay dayandı. Ellerindeki son paralarıyla Sicilya’dan aldıkları buğdayları dört gemi getiriyordu. 143 parçalık Osmanlı donanması bu dört gemiyi tüm Marmara boyunca durduramadı, dördü de kazasız belâsız Haliç’e girdiler. Bunun üzerine Sultan’ın öfkeden atını denize sürdüğü meşhurdur. Sultan’ın memleketinde adam gibi top dökecek beceri bile olmadığı için, bunu Macaristan’dan getirtmek icab etti. O zaman şartlar böyleydi demeyiniz. Gerçek askerî dâhi Timur’un İzmir’in yıllarca alınamaz denilen kalesini üç günde düşürdüğünü unutmayınız. Tarihin belki de gelmiş geçmiş en büyük askeri Cengiz Han’ın zamanının en müstahkem şehirlerinden Pekin’i ise yalnızca iki haftada! Askerlikten biraz anlayan birisi, İstanbul’u 1453’de almanın artık o kadar da marifet gerektirmediğini size anlatacaktır. Ama Dr. Mimar Belediye başkanımız kendisinin de Artvin’in Altıparmak köyünde büyürken uyutulduğu masalları size naklederek sizi de uyutmayı, doğa bilimleri hakkında bilgilenerek daha rahat, daha insan gibi yaşamanıza tercih etmiştir. Kırsal kültürümüzün ve olmayan üniversitemizin ürünü Dr. Topbaş, size bir doğa tarihi müzesi değil, bir masal müzesi vermeği kendi kültürü gereği yeğlemiştir. Bu kültürden kurtulamadığımız nisbette onun bunun şamar oğlanı olmağa ve aç ve açık yaşamaya devam edeceğiz. Haydi hep birlikte bizi bundan kurtarıp uygar insan yapmaya çalışan Atatürk’e yüklenmeğe devam edelim. İ Mart Ayında Ay’ın Evreleri Mart Ayında Ay–Yer Uzaklığı Gökyüzünde lginç Görünümler: 17 Mart gece saat 01:30’dan itibaren Güneş doğuncaya kadar sondördün evredeki Ay, Akrep takım yıldızının en parlak yıldızı Antares (1.1 kadir) ile yakın konumda görülecek. İkili güneydoğuda ufuktan 9 derece yüksekte yer alacak. Özellikle Güneş doğmaya yakın anlarda Ay, Antares’i örtmeye yakın konumda olacak. İkili sanal resimde verildi. (SEKIL AYNI İSİMLİ JPEG) Mart Ayında Parlak Gezegenlerin Güneş’ten Açısal Uzaklıkları ve Kadir Parlaklıkları Venüs, akşamları Güneş battıktan hemen sonra kısa süreliğine (yarım saat kadar) batıda ufuktan en fazla 27 derece yüksekte Balıklar takım yıldızında görülecek. Venüs’ün parlaklığı –4.8 kadir olup gökyüzünde adeta ışıldayacak. Gezegen teleskopla bakıldığında hilal evrede görülecek. İki hilal sanal resimde verildi. Mars, ayın son haftasından itibaren sabahları Güneş doğmadan hemen önce çok kısa süreliğine doğu tarafta ufuktan en fazla 10 derece yüksekte Kova takım yıldızında görülecek. Mars’ın parlaklığı 1.2 kadir. Gezegen sanal resimde verildi. Jüpiter, ayın ikinci haftasından itibaren sabahları Güneş doğmadan hemen önce kısa süreliğine (görülme süresi artarak) görülebilecek. Devamı 10. sayfada GEZEGEN GÖRÜNÜMLER CBT 1145/ 5 27 Şubat 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle