26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR Pakistanlı paleontologlar, balinanın atasına ait fosil kalıntılarını buldu. 47,5 milyon yıllık iskeletin karnındaki yavru balina iskeletinin duruşu, karada doğuran memelilerinkiyle aynı. Yani önce başı dışarı çıkacak şekilde duruyor.. Oysa günümüzdeki dişli balinaların (Odontoceti) yavrularında önce kuyruk çıkar dışarıya. Araştırma çerçevesinde iki balina atasının fosilleri incelenmiş. Bunlar memelilerin Archaeoceti alt sınıfına dahil bir dişi ve bir erkek balinaya aitti. BAL NANIN ATASI KARADA DO URMU Bu alt sınıfa giren hayvanlar dört ayaklıydı ve karada yaşıyor olsalar da aynı zamanda da suda yaşamaya başlamışlardı. Son genetik incelemeler, günümüzdeki su aygırlarıyla ortak bir ataya sahip olduklarını gösterdi. Bilim insanları fosillerde bulunan küçük dişlerin genç bir dişiye ait olduğunu düşünmüşler önce ama daha sonra gebe bir hayvana ait olduğunu fark etmişler. Ve balina fetüsünün duruşundan günümüzdeki kara hayvanları gibi önce başıyla dünyaya geldiği anlaşılmış. Oysa günümüzdeki ispermeçet balinalarının (Physeter macrocephalus) ve yunusların yavruları boğulma tehlikesine karşı kuyruklarıyla dünyaya gelir. Demek ki evrim sürecinde yavruların duruşu değişmiş olmalı, deniyor PLos One dergisindeki yazıda. yasal ve iklimsel etkileri görüntüleyen “Goddart Earth Gözlem Sistemi Kimyasal İklim Modeli” tasarladılar. Sonuçlar, atmosfer dinamiğindeki değişimlerin yeni ozon oluşumunu ve halihazırdaki ozon deliklerinin kapanmasını önlediğini göstermekte. Özellikle tropikal bölgeler ve güney yarımküredeki bölgeler tehdit altında. Düşük ozon üretimi kalın bir bant şeklinde dünyayı sarmakta ve özellikle de Avustralya ve Brezilya üzerinde çok belirgin. Sıcaklık artışı devam ederse, bu bölgelerde aşırı derecede incelmiş olan ozon tabakası hiçbir zaman doğru dürüst kalınlaşamayacak. Ozon değerlerinin 1960’lı yıllardaki seviyeye çıkmaması halinde, gelişmenin insan sağlığı üzerindeki etkisi vahim olacak, diyor Scripps Oşinografi Enstitüsü ozon uzmanı Dan Lubin. 21.yy’da Avustralya, Yeni Zelanda, Şile ve Arjantin’de yaşayan açık tenli insanlarda deri kanseri riski yükselecek. Kutup bölgeleri ve kuzey yarımkürenin orta enlemlerindeki bölgelerde tehlike söz konusu değil. Hatta bu bölgelerde ozon tabakasının, sanılandan daha önce yenilenebileceği bekleniyor. Çünkü bu bölgelerde iklim değişimi stratosferin üst tabakalarındaki sıcaklığın hafif olarak düşmesine neden olmakta, bu da ozonun indirgenmesini yavaşlatıyor. Alttaki atmosfer tabakalarında ozonun azalması halinde bile ozon üretimi dengelenebilir diyor uzmanlar. odasını gün ışığına çıkardılar. Kahire Eski Eserler Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, yeraltındaki mezar odası on bir metrelik bir koridorun sonunda yer alıyor. Zahi Hawass, mezar odasının 6. hanedanının (M.Ö. 23182168) rahipleri için inşa edildiğini zannediyor. Ancak içinde bulunan mumyalar tahminlere göre 26.hanedana (M.Ö. 664525) ait. 1.8 m uzunluğundaki ahşap lahit içinde iyi korunagelmiş bir mumya bulunmuş. Mezar odası Djoser piramidinin batısında yer almakta. Kahire’nin yaklaşık olarak 27 km. güneyinde yer alan Sakara nekropolünde aynı ekip geçen yılın aralık ayında Unas firavununun (5. hanedan) dönemine ait iki mezar bulmuştu. ne gider. Hatta memelilerin beyni sadece yüzde 35 oranında enerji harcamakta. Northwestern Üniversitesi antropoloğu William Leonard bu konuyla ilgili araştırma sonuçlarını Amerikan Bilim Birliği’nin (AAAS) Chicago’da gerçekleştirilen konferansında sundu. Atalarımız iki milyon yıl kadar önce çevresel değişiminin etkisiyle önemli bir gelişme yaşadılar; beyinleri büyümeye başladı. Hominidlerdeki beyin gelişimi onlara bir yandan ilk avcılık ve toplayıcılık deneyimi gibi yeni yetiler kazandırırken, öte yandan da daha fazla enerji ihtiyacını doğurdu. Leonard’a göre boz hücrelerin ila CBT 1145/ 4 27 Şubat 2009 Bilim insanları iklim değişiminin ozon tabakasındaki yenilemeyi geciktirdiğini hatta belki de tamamen engellediğini saptadı. Ozon tabakası dünyamızı, güneşten gelen zararlı UV ışınlarından korumakta. Ne var ki sera gazları yüzünden bu koruyucu tabaka iyice inceldi. Ve her ne kadar 1980’li yıllardan bu yana birçok ülkede ozon tabakasına zarar veren maddeler kullanılmasa da ozon tabakası o zamandan bu yana çok yavaş yenileniyor. Baltimore Johns Hopkins Üniversitesi ve NASA Goddard Uzay Merkezi bilim insanları şimdi iklim değişiminin ozon tabakası üzerindeki etkisini araştırdı. Bu amaçta etkiyi, kim KL M DE M, OZON TABAKASININ YEN LENMES NE ENGEL Mısırlı arkeologlar Sakara nekropolünde içinde otuz mumyanın ve el değmemiş lahitlerin bulunduğu bir mezar 30 MUMYALI MEZAR ODASI Kızarmış patates gibi yüksek enerjili besinlere olan düşkünlüğümüzün, kötü beslenme disiplininden çok evrimsel geçmişimizle ilgili olduğu ortaya çıktı. Modern insanın beyni en düşük etkinlik anında bile toplam enerji ihtiyacımızın neredeyse dörtte birini yutuyor. Şempanze ve goril gibi diğer primatlarda ise enerjinin yüzde 810’u bey YÜKSEK ENERJ L BES N TÜKET M , EVR MSEL GEÇM M ZE UZANIYOR ve kalori ihtiyacı milyonlarca yıl sonra bile insanları yüksek kalorili yiyeceklere yöneltmekte. Güçlü yapılı primatlar yapraklar ve meyvelerle yetinebilirken, insanoğlu metabolizma ihtiyacını karşılayabilmek için et ve diğer yüksek enerjili gıdalara gereksinim duymuştur diyor Leonard. Fakat ilk avcı ve toplayıcılar yiyecek bulabilmek için her gün kilometrelerce yol katetmek zorunda kalırken, günümüz insanı bu kadar çok hareket etmiyor. Bu eksiklik ise aşırı kilo dışında kalp bozuklukları ve diyabet gibi kronik hastalıklara yol açmakta. Derleyen:Nilgün Özbaşaran Dede Kanser Araştırmaları HORMON TERAP S SONUÇLAR LE KANSER R SK : YEN Birçok uzmana göre bu gelişme, böyle bir ilişkinin gerçekten bulunduğunu göstermekte. Son araştırmada 2002 yılında hormon terapisini bırakan 15.000 kadın dışında araştırmaya katılmayan ve hormon terapisini sonlandırma önerisi almayan kadınların durumu da takip edilmiş. Birinci grupta hastalanma oranı 2002’den sonraki ilk beş yıl içinde daha yüksekken, daha sonra hızla düşmüş. Meme kanseri tanısı son iki ay içinde yüzde yirmi sekiz oranında düşmüş. Bu kadınlarda 2002’den önce ve sonra aynı oranda mamografi çekilmiş. İkinci gruptaki kadınların birçoğu da hormon terapisini bırakmaya karar vermişler. Hormon terapisini bırakmayan kadınlarda kanser riski daha yüksek kalırken, beş yıl hormon tedavisi görenlerde meme kanseri her yıl ikiye katlanmakta diyor uzmanlar. Stefanik’e göre sonuçlar östrojen ve progesteron kombinasyonunun meme kanserine yol açabileceğini kanıtlamakta. Stanford Üniversitesi bilim insanları hormon takviyesi ve meme kanseri arasındaki ilişkiyi kanıtlayan yeni sonuçlar elde etti. Marcia Stefanik ile çalışan ekip, kanser riskinin, hormon terapisinin sonlandırılmasından sonra düştüğünü kanıtladı. Oxford Üniversitesi kanser uzmanı Valerie Beral da, hormon terapisinin son yıllarda yüzde elli oranında azalmasının, yılda 1000 kanser vakasını önlediğini söyledi. Ancak diğer bir uzman grubu kanser riskinde düşüşün başka faktörlerle ilgili olduğunu iddia ediyor. 2002 yılındaki östrojen ve progesteron takviyesine bağlı meme kanseri riskini ortaya koyan “Women’s Health Initiative” araştırmasının sonuçları hep büyük tartışmalara yol açmıştı. New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan son araştırmanın yazarları, yeni sonuçların hormon terapisi ve meme kanseri ilişkisiyle ilgili tartışmaya nokta koyacağını düşünüyorlar. Amerika’da 2002 yılından bu yana hormon terapisinde yaşanan gerilemeden sonra meme kanseri vakalarında düşüş yaşanmış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle