16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kültür Tarihte Bilim J. D. Bernal Evrensel Basım Yayın Ekonomik Karmaşaya Namuslu Bir Yorum Yabancı basın, kapitalizmi ya da kapitalist araçları kurtarmakla uğraşanlarla, neoliberalizmin öldüğünü yazanlar arasında bölündü. Bizim gibi ekonomi bilgisi yüzeysel insanların namuslu bilgi kaynaklarına gereksinimi var. Türkiye’de sözüne güvendiğimiz iktisatçılar var. Fakat onların tanıklıkları hemen politik motivasyonlarla suçlandığı için, neoliberalist yaygaralar bizim gibi ekonomi cahillerinin aklını karıştırıyor. Yıllarca neoliberal propaganda ile beyni yıkanan gazete köşesi okuyucusu ya da televizyon programı dinleyicisi namuslu insanlar, şu yargılara kulak vermeliler. Doğan Kuban CBT 1144/2 20 Şubat 2009 İnsanlığın yazdığı “Bilim Kitabı”nın devasa bir eseri iki cilt halinde yayımlandı. Tonguç Ok’un çevirdiği kitabın ilk cildi 20. yüzyıl öncesi bilimin doğuşu, gelişmesine, ikinci cildi ise 20. yüzyılda bilime ayrılmış. İyi bir bilimcinin kaleminden çıkan kitaplar, sadece çeşitli bilim alanlarındaki gelişmeleri, sıçramaları değil, aynı zamanda tarihsel ve toplumsal gelişmelerle bilim arasındaki ilişkileri de ele alıyor. Hele bugün bilimsel ve teknolojik gelişmelerin salt ekonomiyi değil insanlığın ve toplumların yönelişini de sardığı ve kapsadığı düşünülecek olursa, insanlığıtoplumların gelişme çizgisini, bilimle ilişkilendirerek yeniden okumak, bugünü izleyebilmek ve geleceği anlayabilmek için de çok gereklidir. Bernal’ın bin sayfayı aşan iki ciltlik bu parlak eseri, bu konuda okura büyük yardımcı oluyor. Bernal, salt bilimsel gelişmeleri anlatmakla kalmıyor, bu gelişmelerin aynı zamanad toplumsal yorumlarına ve toplumda yol açtığı çeşitli tartışmalara ve din ile ilişkisine de yeri geldikçe değiniyor. Bu alanda en çarpıcı bölümlerden biri, örneğin fizikte belirsizlik ilkesinde, gericilerdincilerin nasıl tanrısal bir yön bulduklarını vurguladıkları bölüm sayılabilir. Bernal diyor ki: “Tıpkı görelilik örneğinde olduğu gibi yeni kuvantum mekaniği de sonradan mistifikasyon için çok uygunu bir zemin olarak görülmeye başlandı. Heisenberg’in belirsizlik ilkesi, gericilik v eteolojik kafa yapısında olanlar için çok değerliydi. Bu ilke parçacığın hızının ve konumunun aynı anda belli bir kesinlik derecesinin ötesinde belirlenmesinin olanaksız olduğunu belirtir. Fiziksel olarak bu, bir takım gözlenebilir niceliklerin saptanması açısından son derece yararlı olan bir denklemin tercümesidir... Popüler bilim yazarları ve özellikel de filozoflar tarafnıdan bu ilkeye bütünüyle farklı bir anlam yüklenmiştir...” Biliyoruz ki, pek çok mistik ve inanç sahipleri belirsizlik ilkesini, bilimin hiç bir şeyi bilinebilir kılamayacağı, doğruların asla olamayacağı noktasına vardırdılar ve bilime karşı bir saldırının silahı haline dönüştürdüler! Şimdi kitabın tanıtımından kısa bir paragraf: “İçinde bulunduğumuz dönemin sorunları ve bunlarla bilimin ilerlemesi arasındaki zorunlu bağ, dikkatlerimizi ister istemez bilimin tarihsel ve toplumsal yönüne yoğunlaştırmamızı gerektiriyor. Bilimin bugünkü durumuna nasıl geldiğinin, birbiri ardına gelen toplum biçimlerine nasıl yanıt verdiğinin ve yeri geldiğinde o toplumların şekillenmesine nasıl bir katkı sunduğunun da bilincinde olmak gerekiyor. Karşılaştığımız güçlüklerin üstesinden gelebilmek ve bilimin sunduğu yeni olanakları insanlığın yıkımı değil, mutluluk ve refahı amacıyla kullanabilmek için günümüzdeki durumun nasıl ortaya çıktığını yeni bir bakış açısıyla bir kez daha incelememiz gerekiyor. Elinizdeki kitap da işte tam bunu yapıyor.” B melidir. Amerikan devleti işler sıkışınca kendini gösterdi. Ama atılı kaynaklar işsizliğin %10’a çıktığı bir Türkiye’den evini yitiren fakire değil, tuzu kuru bankacıya yardım ederek. ve azgelişmiş ülkeler için kötü geçecek birkaç yıldan söz Daha fazla para kazanmanın amaç olduğu bir dünyada ahediyorlar. Önce krizin odağı Amerika’dan başlamak, bi lak ölçütleri her zaman kuşkuludur. Hiçbir din ‘zengini daha raz aydınlanmak için gerekli. 75 yaşında Amerikalı bir bilge zengin yapalım’ demiyor. Dünya ülkeleri aylardır krizle savaşmak buldum. Harvard Üniversitesinde ekonomi ve felsefe profesörü, için tedbir üzerine tedbir alıyorlar. Türkiye’de Cumhuriyet 1998’de Nobel Ekonomi Ödülü almış Amartya Sen Hint kö sökücü tayfan n krizden söz etti ini hiç i ittiniz mi? Yalan kenli bir Amerikalı. Le Monde gazetesinin son kriz bağla da olsa, ‘Dünyanın feryadına kulak veriyoruz’ bile demiyorlar. mındaki sorularını yanıtlamış. Birkaç temel düşüncesini özet Bu ülkenin insanları dipsiz kuyuya su dolduran suçlular mı? leyeceğim için okurlardan özür dilerim. Sadece gazete başlığı okuyan ve televizyon seyreden halkı boş “Amerika’da devletin ekonomiye karışmama felsefesi bir sözlerle oyalayanlar bir kese akçe almak için sultanı öven kakâbustur. Bu kriz beni şaşırtmadı. Amerika’da devletin elini sideperdaz’lara benziyorlar. Bugünlerde Tevfik Fikret’in ekonomiden çekmesi düşüncesi zaten yanlıştı. Çünkü Hanı Yağma’sını anımsamadan edemiyoruz. Bu topluma biAmerika’da halkı kurtaracak sosyal amaçlı bir kurtarma simidi razcık geleceğin gerçek yüzünü gösterecek uygar cesaretlilerin yok. Korktuğum var olması gerek. şeyler gerçekleşti. Bizde devletten BUGÜNÜN TAR H şüphe o kadar Halk serbest piyasa ekonomisinin iflasını Amerikalı progüçlü ki, piyasa fesörü okumadığı için bilmiyor. Yazan birkaç Türk profesörü ekonomisinin za de zaten okumuyor. Ne dünya gerçeğinden haberdar ne de kenyıflığından söz et di gerçeğinden. Ülkenin ve halkın geleceğini, kendi gelecemek büyük bir di ğinden önde tutan insanların tarihi bilmeleri zor olsa bile, burençle karşılaşı günü anlayacak kadar zekâları var. Türkiye geçmişi kötüleyor. Piyasa eko mekten geleceğe bakmayı unutan bir ülke oldu. Atatürk’ün kurnomisi olabilir duğu Cumhuriyetin aydınlığı kendi tarihimizin verileriyle ayama onu denge dınlanıyordu. Yazılı tarihe de öyle geçti. Fakat bugünün tarilemek için devle hi şimdilik sadece yabancı kreditör’lerin alacak hesaplarında tin aktif ve olum yazılı Amartya Sen lu bir rol oynaÜlkenin, bütün enerjisinin gelecek çöküntüleri karşılamaya ması gerekir. dönük bir savunmayı sağlayacak bir programa gereksinimi var. Amerika’nın büyük sorunu budur. Umut edelim, kriz bu dü Her emekçiye ve her düşünene gereksinmemiz olan kritik bir şünceyi ortadan kaldırır.” çağda yaşıyoruz. Geçmişi karalamayı bırakıp geleceği karşıla‘Bu kriz bir pazar ekonomisi krizidir. Bu duruma devletin yacak bir toplumun hazırlanmasına yardımcı olmak gerek. işten el çekmesi neden oldu. Eğer yapılan hatalar devam ederBir Alman dergisi Hollandalıların, 21. yüzyılda olası iklimsel se, düşüş devam edecektir. İşsizlik artıyor, para ekonomisi kriz değişiklikler nedeniyle deniz seviyesi yükseldiği zaman ülke topde, güvensizlik var, enflasyon baskısı yok. Çareler, Keynes’in raklarının durumunun ne olacağını saptayan bir bilgisayar progsöylediği gibi, oluşan çukurların doldurulmasıdır. “Kamu ya ramına 15 milyon Euro harcadıklarını ve 21. yüzyıl olasılıktırımı gerek; altyapı, çevre için doğru teknolojiler, sağlık yar larına göre yüzyılın bütçelerini şimdiden saptamaya çalıştıkdımı çok sayıda insana iş sağlayacaktır.” larını yazıyordu. Türkiye hükümetinin iki yıllık enerji olası“1930’dan bu yana en kötü kriz, kaldı ki işsizlik o zaman lıklarını hesaplayan bir programı olduğunu öğrensek mutlu oldan daha da çok. Bu ülkede, sosyal yardım o kadar zayıf ki, iş maz mıydık? siz kalanın durumu bir felaket. ABD’de %6.58.5 işsizlik Avrupa’daki %12’den, daha ağır bir facia, çünkü devTayfun Akgül let halka yardım etmiyor.” Amartya Sen “Enerji, iklim ve çevre konusunda Amerika’nın önder bir rol oynayacağını bu alanda iş yaratarak dünyaya göstermesi gerekir.” diyor. Obama’dan bu bağlamda umudu var. Çünkü “Obama akla önem veriyor.” diyor. “Devlet bankalara yardımı, üstelik kontrolsüz, abarttı. Oysa evsiz kalan insanlara yardım etmesi gerekirdi. Bu hem daha insani, hem de inşaat alanını ayakta tutmak için daha faydalı olurdu. Bu global krizde zengin ülkelerin fakirlere daha fazla yardım edeceklerini de sanmıyorum.” AHLAK VE KAYPAKLIK Bu Amerikalı, Nobel ödüllü ekonomist ve filozof bilge adam böyle diyor. Buna bir Amerikalıyı daha ekleyelim. Başkan Kennedy’nin bir sözü vardı: “Dünyada zeki ve akıllı çok adam var, ama ahlaklı adam az.” Kuşkusuz ahlak kaypak bir şey. Fil fildir, fare de fare. Fil’in fare olduğunu kimse tartışmaz. Fakat ahlaklı insan tanımı öyle değil. Evet, devlet var olduğunu göster
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle