Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yüksek IQ, akıllı olduğunuz anlamına gelmez! Son yıllarda yapılan araştırmalar yüksek IQ’lu (Intelligence QuotientZekâ katsayısı) insanların her zaman akılcı davranmadığını, günlük yaşamda yanlış kararlar aldıklarını gösteriyor. Bazı bilim insanları akılcı kararlar alma yeteneğini ölçen RQ (Rationality Quotient) testlerinin iş hayatında ve günlük yaşamda başarı şansını daha iyi ölçtüğüne inanıyor. YükseklZekâ katsayısı: iğ kullanıl i değil, nasıl dığı öne mli! almamasını belirleyen unsurlardan yalnızca birinin zekâ olduğuna inanıyor. 18 ile 88 yaşlarında bir grup insan üzerinde yapılan bir çalışmada, zekâ farklılığına bakılmaksızın, daha akılcı kararlar alma yeteneğine sahip insanların hayatlarında daha az negatif olaya maruz kaldığı ortaya çıkmış. Rand Corporation’dan Andrew Parker ve Carnegie Mellon’dan Baruch Fischhoff, ergenler arasında da benzer ilişkinin olduğunu ortaya çıkartmış. Doğru kararalma yeteneğini ölçen testlerde yüksek puan alan öğrencilerin, daha az içki içtikleri, daha az uyuşturucu kullandıkları ve tehlikeli davranışlarda bulunmadıkları saptanmış (Journal of Behavioral Decision Making, vol 18, p1). Fischhoff’a göre akılcı düşünme yeteneği, pozitif yaşam deneyimleri için zeki olmaktan daha önemli. Stanovich, akılcı düşünceyi ölçen bir testin olmamasını eksiklik olarak yorumluyor. Uluslararası bir “RationalityQuotientRQ” testinin geliştirilmesinin multimilyon dolarlık bir araştırma programına ihtiyaç duyduğunu belirten Stanovich, bunun önünde teknik ve kavramsal olarak hiçbir engelin bulunmadığına da dikkat çekiyor. Coğrafi keşifler nelere yol açtı? Günümüzdeki hemen hemen bütün büyük oluşumların veya sorunların, çeşitli ölçülerde coğrafi keşifler çağına kadar gidip dayanan kökleri vardır. Osman Bahadır, bahadirosman@hotmail.com 14001600 yılları arasındaki coğrafi keşifler çağında Avrupalılar tarafından yeni kıtalar keşfedildi, dünya denizden ilk kez dolaşıldı, ticaret dünya ölçeğinde yapılmaya başlandı, ilk kez deniz aşırı imparatorluklar kuruldu ve bütün bunlara bağlı olarak yeni “keşfedilen” kıtaların ve bölgelerin doğal ya da biriktirilmiş servetleri, başka bir kıtanın, Avrupa’nın ekonomik, ticari, bilimsel, teknolojik vb. gelişimine kaynak olarak aktarıldı ve sonuçta etkileri bugüne kadar yansıyan gelişmeler yaşandı. Portekizliler Batı Afrika kıyılarında ilerlediklerinde, Orta Afrika’dan altın ve köle elde etmişlerdi. 14501500 yılları arasında 150.000 kadar köle Afrika’dan Avrupa’ya getirildi. 14. yüzyıldaki kara ölümün (Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte birini yok eden büyük veba salgınının) ardından bu köle emeği Avrupa ekonomisinin canlanmasında önemli bir rol oynadı. Amerika’nın açılması ve kuzeyde pamuk, güneyde (Brezilya’da) şeker plantasyonların kurulmaya başlamasıyla birlikte köle ticareti yön değiştirdi ve hacim olarak daha da büyüdü. Portekizliler 16. yüzyıl boyunca Afrika ve Asya kıyılarında kaleler inşa ettiler ve Çin’e kadar uzandılar. Denizden doğan bir ticari imparatorluk kuran Portekiz, karasal yayılma yoluna gitmedi. Çünkü buna ne maddi, ne de insan kaynakları elveriyordu. Deniz aşırı seyahatlere nispeten daha geç başlayan İspanyollar ise Christoph Colomb (14511506) Portekizlilerin tersine karasal imparatorluk peşinde koştular. Amerika’nın keşfinden sonra İspanyollar, tarımı ve ticareti küçümseyen insanlarıyla hep karasal imparatorluk kurma yolunu tuttular. Kuzey ve Güney Amerika’da bunu gerçekleştirdiler. Kendilerine bağlı koloniler oluşturdular ve bu yörelerin tüm doğal zenginliklerini ticaret dışı yöntemlerle ele geçirdiler. Coğrafi keşiflerin öncüsü olan Portekizliler ve İspanyollar yeni kıta ve bölgelerden elde ettikleri değerli madenleri ve köleleri Avrupa’ya getirdiler. Bu kaynakların Avrupa’nın ekonomik, bilimsel ve teknolojik gelişiminde belirleyici rolü oldu. Ticaret canlandı ve kapitalizm gelişmeye başladı. Coğrafi keşiflerin Avrupa’daki bilimsel ve teknolojik gelişmenin ivme kazanmasında da önemli bir rolü oldu. Her şeyden önce Magellan’ın başlattığı ve onun Filipinler’de ölmesiyle Sebastian Del Cano’nun tamamladığı 1124 gün süren seyahatle, Sevilla’dan hareket edilip hep batıya gidilerek tekrar Sevilla’ya dönülmesiyle, dünyanın yuvarlak olduğu ilk kez fiilen ispatlanmış oldu. Dünyanın coğrafik, bitkisel, zoolojik, jeolojik özellikleriyle ilgili muazzam bir bilgi birikimi sağlandı. Gemi teknolojisinde önemli ilerlemeler gerçekleşti. Daha sonraki yıllarda bilim aracılığıyla doğanın anlaşılmasında gösterilen başarılarda, coğrafi keşifler yoluyla doğanın daha iyi anlaşılmış olmasının önemli bir etkisi vardır. Avrupa’daki gerek bilimsel devrimde, gerekse kapitalizmin gelişmesinde coğrafi keşiflerin önemli rolü ve etkisi ihmal edilemez. 1600 yılından sonra deniz aşırı ticarette egemenliği ele geçiren ve yayılmacılığı sürdüren ülkeler, daha güçlü ve gelişen ekonomileriyle Hollanda ve İngiltere oldu. G eorge W.Bush aptal mıydı? Oğul Bush’un sekiz yıllık çalkantılı başkanlığı sırasında çok sayıda farklı siyasi görüşe sahip insan, başkanın zekâsını sorguladı. Ancak genel kanının aksine sorunun kesin yanıtı “hayır”dır. Bush’un tahmini IQ’su 120’nin üzerindedir. Bu da dünya nüfusunun %10’luk dilimi içinde yer aldığı anlamına geliyor. Fakat IQ’sunun yüksekliği Bush’u kurtarmaya yetmiyor. Kendisine karşı daha hoşgörülü olanlar dahi, bir düşünce adamı ve karar alıcı olarak yetersiz kaldığını kabul e d i y o r . İnsanlar, yaşamın gereği olarak her gün akılcı kararlar almak zorundadır. Örneğin “Ne yemeli?”, “Birikimleri nasıl değerlendirmeli?”, “X müşterisini nasıl ikna etmeli?” gibi günlük konularda, insanın çok sayıda seçeneğin arasından doğru olanı seçmesi için rasyonel karar alma becerisini kullanması gerekir. Stanovich, şimdilik bilişsel yetenekleri ölçen en yaygın testin IQ testleri olduğunu ancak bunların da günlük yaşamda doğru karar alma becerisini ölçmekte yetersiz kaldığına dikkat çekiyor. Stanovich, “IQ testleri, bilişsel işlevselliğin önemli bir kısmını ölçer. Ve bu testler ayrıca, akademik ortamlarda ve iş hayatında kişinin performansına yönelik tahminleri kolaylaştırır. Ancak yetersizdirler; “iyi düşünme” başlığı altında yer alan yeteneklerin tümünü ölçmekte başarılı değillerdir” diyor. çevesinde anlaşılabileceğini ileri sürüyor. Gardner’a göre çoklu zekânın bileşenleri, matematiksel, sözel, görseluzamsal, fizyolojik, naturalistik, kendiniyansıtma, sosyal ve müzikal yeteneklerdir. Stanovich ve diğer bilim insanları IQ ölçümünü eleştirenlerden farklı bir yaklaşım içindeler. Bunlar zekâyı yeniden tanımlamaya kalkışmıyorlar. Stanovich zekânın ötesine geçen bilişsel yeteneklere odaklanmayı tercih ediyor. Bunları rasyonel düşüncenin olmazsa olmaz araçları olarak değerlendiren Stanovich, karar verme ve yargılama açısından, söz konusu yeteneklerin zekâ kadar önemli olduğunu ileri sürüyor. İngiltere, Plymouth Üniversitesi’nden bilişsel psikolog Jonathan Evans, “IQ, akıllı olmanın yalnızca bir kısmıdır” diyor. IQ, HER ŞEY DEMEK DEĞİL! Harvard Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden David Perkins, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor: “Yüksek IQ, bir basketbol oyuncusunun boyunun uzun olmasına benzer. Bütün değişkenlerin aynı olduğunu varsayarsak, uzun boy önem kazanır. Ancak gerçek yaşamda değişkenlerin tümüyle aynı olması olanaksızdır. İyi bir basketbol oyuncusu olmak için uzun boyun yanı sıra başka yeteneklere de sahip olmak gerekir. Başka bir deyişle, iyi bir düşünce adamı olmak için yüksek IQ’dan başka beceriler de gereklidir.” Genel zekâ olarak bilinen faktörü ölçmek üzere tasarlanan IQ testleri ve benzerleri, pek çok iş yeri ve okul tarafından “en iyi” adayı seçmekte kullanılır. Üniversitelerde, ABD’de SAT, İngiltere’de CAT testi şeklinde çok önemli bir rol oynarlar. “IQ testleri ABD’de milyonlarca insanın akademik ve profesyonel başarısını bir dereceye kadar ölçer” diye konuşan Stanovich, “Zekâ Testlerinin Gözünden Kaçan Nedir?” isimli kitabında (Yale Üniversitesi Yayınları, 2008), “Toplum bu testlere yüksek değer biçiyor. Oysa testler bilişsel işlevlerin yalnızca bir kısmını ölçebiliyor. Eminim ki çok sayıda psikolog bana hak verecektir” diyor. BEYİNDEKİ İKİ FARKLI BİLGİ İŞLEME SİSTEMİ Her gün benzer sorunlar farklı görüntüler altında karşımıza çıkar. Ancak dikkatli bir muhakeme ile bunları değerlendirebiliriz. Bunun nedeni büyük bir olasılıkla beynimizin bilgiyi işlerken iki farklı sistemden yararlanmasıdır. Biri sezgisel ve spontandır; diğeri ise muhakeme edilmiş ve kastidir. Sezgisel işleme, bazı alanlarda insana büyük yarar sağlar. Örneğin potansiyel eş seçiminde veya çok deneyimli olduğunuz alanlarda. Ancak bu sistem, benmerkezci görüşlere çok fazla yer verildiği zaman insanı yanıltabilir. Oysa diğer taraftan ince eleyip sık dokuyarak aldığımız kararlar, bilinçli problem çözümünde belirleyicidir ve bizi yoldan çıkarttığını düşündüğümüz içgüdüsel eğilimlere teslim olmamamızı sağlar. IQ testleriyle ilgili bir diğer sorun, üzerinde uzun uzun düşünülmüş yeteneklerimizi değerlendirme konusunda başarılı olmaları, ancak bunları koşullara göre kullanma eğilimini değerlendirmede başarısız kalmalarıdır. Bu çok kritik bir ayırımdır. Princeton Üniversitesi’nden Daniel RQ TESTİ YARARLI OLABİLİR Mİ? Akılcılığı ölçen geçerli bir RQ testinin varsayımsal olarak yararlı olacağını belirten Bruine de Bruin, “Bu test özellikle iş hayatında yarar sağlar” diyor. Kahneman ise IQ testlerinin beynin gücünü ölçtüğü için akademik seçimlerde daha yararlı olacağına inanıyor. Ancak aynı Kahneman, “RQ testleri, iş hayatında yöneticilerin ve içgüdüsel dürtülerini kontrol etme becerisine sahip liderlerin seçiminde daha yararlı” diyor. Ancak IQ testlerinden farklı olarak RQ testlerinden yüksek puan almak isteyen kişilerin eğitilmesi mümkün. “Bu testler insanların sahip oldukları kapasitenin ne kadarını kullanmaya eğilimli olduklarını ölçer” diye konuşan Evans, “İnsanları dürtülerini kontrol altında tutma doğrultusunda eğitebilirsiniz. Aynı insanların normal eğilimleri olmasa da, RQ testinden yüksek puan almaları için mantıklı olmaları yönünde şekillendirebilirsiniz” diyor. Michigan Üniversitesi’nden Richard Nisbett, yarım saatlik bir eğitim ile insanların günlük işlerde akılcı düşünce yeteneklerinin bir ölçüde geliştirilebileceğine dikkat çekiyor. Nisbett’e göre “Bunun için resmi bir eğitime gerek de yok. Kendi kendimize öğreneceğimiz çok sayıda kısa yol var.” CBT 1183/8 20 Kasım 2009 1 5 kuruş / 2 5 dakika / 3 47 gün Yanıtlar için yazının sonuna bakınız: CBT 1183/9 20 Kasım 2009 Konuşmalarını kaleme alan en sadık yardımcısı David Frum bile kendisini, dikkatsiz, meraksız ve konumunun gerektirdiği bilgiye sahip olmayan bir kişi olarak tanımlıyor. Cumhuriyetçi Parti eski kongre üyesi, bilim insanı Joe Scarborough, Bush’u entelektüel derinlikten yoksun olmakla suçluyor. Kaldı ki Bush bile “çok analitik” bir kafası olmadığını itiraf ediyor. IQ’su yüksek bir insan entelektüel açıdan nasıl bu kadar yetersiz olabilir? Veya başka bir deyişle “zeki” bir insan nasıl bu kadar “aptal” davranışlar sergileyebilir? Toronto Üniversitesi’nden insan gelişimi ve uygulamalı psikoloji profesörü Keith Stanovich, 15 yıldır bu uyuşmazlığın nedenlerini araştırıyor. Stanovich, sanılandan daha fazla insanın bu durumda olduğunu söylüyor. IQ testlerinin, mantık, soyut düşünce, öğrenme yeteneği ve bellek kapasitesi gibi bazı zihinsel yetenekleri gayet güvenilir bir şekilde ölçebildiğini söyleyen Stanovich, sıra günlük yaşamdaki basit kararların alınmasında kritik bir rol oynayan yeteneklere geldiği zaman, bu testlerin yetersiz kaldığını ileri sürüyor. Bunun nedeni IQ testlerinin bilgiyi değerlendirme yeteneğini doğru ölçememesi ve kişiyi yolundan saptıran içgüdüsel eğilimlerine karşı çıkabilme becerisini tartamaması. AKILCI DÜŞÜNME YETENEĞİNİZİ TEST EDİN ABD’de bilim insanları 3400 öğrenciden aşağıdaki üç problemi çözmelerini istediler. Yalnızca %17’si üçünü doğru olarak çözebildi; %30’u hiçbirini doğru yanıtlayamadı. Siz de çözmeyi deneyin bakalım! 1 Tenis raketinin ve topunun toplam fiyatı 1.10 TL’dir. Raket, toptan 1 lira daha pahalıdır. Topun fiyatı nedir? 2 5 makine 5 dakikada 5 vida üretiyor. 100 makine 100 vidayı ne kadar zamanda üretir? 3 Bir gölde nilüferler bir araya gelerek küçük bir adacık oluşturur. Her gün bu adacığın alanı ikiye katlanır. Bu adacık 48 günde tüm gölü kaplar. Bu nilüfer adası gölün yarısını kaç günde kaplar? Kahneman bu ayırımı şöyle açıklıyor: “ Zekâ beyin gücü ile ilgilidir; oysa rasyonel düşünce kontrol ile ilgilidir. Bazı zeki insanlar, analitik düşünceye çok fazla dayanmak istemezler; sezgilerine güvenmeyi tercih ederler. Diğer insanlar ise içgüdüsel duygularını analiz ederek, muhakeme yoluyla yaptıkları şeyi bir gerekçeye dayandırırlar”. Son yıllarda yapılan deneylerden elde edilen sonuçlar, aramızda Bush gibi zeki ancak aptal insanların çok sayıda bulunduğu görüşünü ve zekânın “iyi düşünme” konusunda iyi bir belirleyici olmayışını açıklıyor. Bu deneyler, rasyonel düşünceye dayanan işlerde, kişilerin zihinsel yeteneklerinin karşılaştırılmasına dayanıyor. Stanovich ve James Madison Üniversitesi’nden Richard West’in geçen yıl yayımlanan bir çalışmasına göre yaygın içgüdüsel düşünce tuzaklarından uzak durma yeteneği ile zekâ arasında hiçbir ilişki yoktur (Journal of Personality and Social Psychology, vol 94, p 672). GENEL ZEKÂNIN YETERSİZLİĞİ VE KARŞI TEZLER Gerçekten de IQ testleri, insanların genel zekâlarının ölçümünde ve belirli bir mesleğe uygunluğun arandığı koşullarda yetersiz kaldıkları için uzun süreden beri eleştiriliyor. Paleontolog Stephen Jay Gould “İnsanın Yanlış Ölçülmesi” isimli 1981 yılında kaleme aldığı kitabında, genel zekânın matematiksel bir sayıdan öteye geçmediğini, bu testlerden alınan puanların kullanılmasının bilime ters düşeceğini ve toplumsal olarak ayırımcı bir işlev göreceğini belirtiyordu. Harvard Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Howard Gardner ise 25 yıldan beri bilişsel kapasitenin çoklu zekâ kavramı çer ZEKÂ İLE DOĞRU KARAR ALMA YETENEĞİ ARASINDAKİ ZAYIF İLİŞKİ Stanovich ve meslektaşları, sayısal oranlar, olasılıklar, tümdengelim problemleri gibi muhakeme gereken işlerde zeki insanların daha başarılı olduğunu belirtiyor. Bu özellikle herhangi bir içgüdüsel tuzağın çok net olduğu durumlarda ve doğru yanıtın soyut muhakemeye dayandığı koşullarda doğrudur. Bu yetenekleri IQ testleri doğru ölçer. Fakat çok sayıda bilim insanı genel olarak zekâ ile başarılı kararlar alma yeteneği anasındaki ilişkinin çok zayıf olduğunu kabul ediyor. Bu noktada tek istisna, insanların düşünce tuzaklarına düşme riski olduğu yönünde uyarıldıkları durumlardır. Bu gibi durumlarda yüksek IQ’lu insanlar daha başarılı olabilirler. Evans bu nun nedenini şöyle açıklıyor: “Çünkü akıllı insanlar genellikle diğerlerinden daha fazla muhakeme yapmazlar. Ama yaptıkları zaman daha iyi muhakeme yürütürler.” Stanovich’e göre ise “Zeki insanlar, ne yapmaları gerektiğini söylediğiniz zaman daha başarılı olurlar.” Perkins’in açıklaması ise şöyle: “IQ, ilk kez karşınıza çıkan, karmaşık problemlerin algılanmasında daha geniş bir kapasite anlamına gelir. Ancak bu yeteneğimizi nasıl uyguladığımız başka bir sorudur. Aklınızı bir el feneri gibi düşünün. IQ, fenerin ışığının parlaklığını ölçer. Ancak bu ışığı nereye tuttuğumuz da önemlidir. Bazı insanlar, pek çok nedene bağlı olarak feneri olayın diğer tarafına doğru tutmazlar. Bu nedenlerden bazıları, sabit fikirli olmak, rahatsız edici unsurlardan uzak durma isteği veya yalnızca acelesi olmaktır. Daha yüksek vatlı bir el feneri bu tür aptallıklara karşı koruma sağlamaz.” Gerçekten de süperzeki insanlar bu tür aptallıklardan muaf değildir. Kanada’da 1980’li yılların ortalarında Mensa (Yüksek IQ’lu insanların kurduğu dernek) üyeleri üzerinde yapılan bir araştırma, üyelerin %44’ünün astrolojiye, %51’inin biyoritme ve %56’sının uzaylılara inandığını gösteriyor. IQ’nun akılcılığı doğru ölçememesi fikri de eleştiriliyor. Texas A&M Uluslararası Üniversitesi’nde insan davranışlarının ardında yatan genetik ve çevresel faktörleri inceleyen Christopher Ferguson, “Yüksek IQ’lu insanların uzun yaşama ve daha fazla kazanma şansı daha yüksek olduğu için zeki insanların daha akıllı olduklarını varsayarız. Bunlar daha fazla bilgiye sahip olma şansına da sahip oldukları için, daha doğru kararlar alabilirler” Oysa Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Wandi Bruine de Bruin bir insanın iyi bir düşünce adamı olup olmamasını veya doğru kararlar alıp OBAMA VE BUSH ARASINDAKİ FARK Perkins, Bush’un yerine geçen Obama’yı şöyle değerlendiriyor: “Obama zeki bir insan. Bilişsel esnekliğe sahip; tutarsızlığa karşı duyarlı; inanışları sorgulayabiliyor. Bush ve Obama akılcı düşünme profili açısından çok farklı. Obama’nın da IQ’su ortalamanın üzerinde… Ancak buna çok güvenmemek gerek, çünkü Bush’un da IQ’su yüksekti.” Türkçesi: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 31 Ekim 2009