24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ketinin bulgularına göre ABD’de son 18 ay içinde evlenen 10.000 kişinin %19’u internette tanışırken, %17’si çalıştıkları yerde, %17’si de arkadaşları kanalı ile tanışmış. Oysa Eylül 2004 ve Ağustos 2005 dönemi arasında evlenen 5000 çiftin %14’ü internette, %20’si işyerinde, %17’si arkadaşları kanalı ile tanıştıklarını açıklamışlar. Son yapılan kamuoyu araştırmasına göre ise 45 ile 54 yaşları arasında evlenen çiftlerin %31’i internette tanışmış. Oysa 2044 yaşları arasında evlenenlerin %18’i birbirini internette tanımış. Bu da genç çiftlerin üniversite gibi ortamlarda internete göre daha kolay eş bulduklarını gösteriyor. Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden Andrew Fiore internette eş arama yöntemini araştıran bir sosyolog. İnternette tanışma modası yayıldıkça, potansiyel eşlerin özelliklerini “tartma” yöntemlerinin de geliştiğini söyleyen Fiore şöyle konuşuyor: “İnsanlar uzaktaki birine kendilerini farklı gösterme eğilimindedir. Bunun için karşınızdakini daha iyi tanımak ve doğru bilgilere erişmek için internette flört aktivitelerine ve oyunlarına katılın. İnsanlar bu oyunlar aracılığı ile kendileri hakkında daha fazla bilgiyi açıklarlar”. (tanolturkoglu@gmail.com) AB’ye girmeyi en çok savunur görünen hükümet ve onu oluşturan siyasi oluşum hiçbir AB ülkesinde uygulanmayan bir şeyi fiilen icra ediyor. 21 yüzyılın ilk bölümünde bireylerin özgürlüğünün en önemli göstergelerinden birisi haline gelmiş olan interneti sansürleyerek (sansürlemeye çalışarak). Takıyyenin Daniskası Fatih Altaylı’nın TV’de yayınlanan programında “Atatürk’ü seviyor musunuz?” diye sorulması üzerine “Atatürk’ü sevmiyorum” diyen iki kişi hakkında açılan davada Cumhuriyet Savcısı Muzaffer Yalçın takipsizlik kararı verdi. Savcı mütalasında şöyle yazmış: “Onlar sevmiyor diye Atatürk değerinden hiçbir şey kaybetmez. Mustafa Kemal Atatürk ulusal bir kahramandır. Türk tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ve dünya tarihinde ulusal kahraman, devrimci olarak hak ettiği yeri almıştır. Atatürk, birisi kötü söz söyledi diye ne küçülür, ne de değerini korumak için özel kanunlara ihtiyaç duyar. Atatürk’ün hilafetçiler, şeriatçılar, bölücüler tarafından istenmediği, sevilmediği bir gerçektir. Sevmek ya da sevmemek bir gönül işidir, yani yürektedir. Eğer şüpheliler Atatürk’ü sevmiyorlarsa, Atatürk değerinden hiçbir şey kaybetmez.” Oldukça mantıklı ve modern bir açıklama ve karar. Peki benzer şekilde bir kişinin Atatürk ile ilgili Youtube’a eklemiş olduğu birkaç videodan dolayı tüm Youtube sitesine (Atatürk ile, Türkiye Cumhuriyeti ile uzaktan yakından ilgisi olmayan milyonlarca video klibini içeren bir siteye) neden tüm Türkiye’nin erişmesi engelleniyor? İki kadın altmış milyonun önünde kişisel görüşünü belirtebiliyor. Modern bir demokraside yaşandığı için de mahkemeler demokratik bir karar veriyor. (Örneğin bugün iki kadın bir Arap ülkesinde kendi ülkesinin bir lideri hakkında benzer bir yorumda bulunabilir mi?) Peki youtube sitesine eklenen bir video Atatürk’ün değerini mi düşürüyor ki site o videolar erişime kapatıldığı halde aylardır toptan yasaklanmış, sansürlenmiş durumda? Kendimizi aldatmayalım. Youtube sitesinin kapatılma nedeni bireylerin haber alma imkânlarının kısıtlanmasıyla ilgilidir. Kontrolün, sansürün her türlüsünü reddeden bir doğaya sahip, bu haliyle doğrudan demokrasinin yeryüzündeki her birey tarafından tam olarak idrak edilmesini sağlama potansiyeli olan internet, bir ülkede yasaklanmaya çalışılıyorsa durup düşünmek lazım. Cumhuriyet savcısı “Atatürk, değerini korumak için özel kanunlara ihtiyaç duymaz” diyor. Atatürk’ün değeri, yapay bir şekilde, yandaşlarının ya da ardından gelenlerin icat ettiği propaganda ya da lobi faaliyetleriyle oluşturulmamıştır. Atatürk değerini yaptıklarından ve onları yapış biçiminden alır. Atatürk hem bir ülkenin işgalden kurtulmasını sağlamıştır, hem ardından modern bir demokrasi kurmuştur hem de bunları halkıyla birlikte omuz omuza yapmıştır. Atatürk’ün halkın içinde olduğu hangi fotoğrafında çevresinde insandan bir koruma duvarı vardır? Hiçbirinde. Atatürk halkıyla içiçedir. Bugün de hepimizin gönlündedir. Dünya da dursa onu oradaki taçlandırılmış yerinden aşağı indirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye bir yanda Avrupa Birliği’ne girmeye çalışıyor. Ağızlara sakız yapılmış bu tümce, aslında gerisinde barındırdığı sonuçlar açısından önemlidir. Avrupa Birliği’ne girmek Türkiye’nin o birlik içindeki ülkelerde bireylerin sahip olduğu yaşam kalitesine ulaşmayı istemesi, kendi vatandaşlarını da en az o kalite düzeyine layık görmesiyle ilgilidir ya da ancak böyle olduğu sürece AB’ye girmek bir anlam ifade eder. Bugün AB’ye girmeyi en çok savunur görünen iktidar, hiçbir AB ülkesinde uygulanmayan bir şeyi fiilen icra ediyor. 21 yüzyılın ilk bölümünde bireylerin özgürlüğünün en önemli göstergelerinden birisi haline gelen interneti sansürleyerek (daha doğru bir ifadeyle sansürlemeye çalışarak). AB’ye bu denli destek veren bir hükümet yargı sürecinde böyle bir kararın ortaya çıktığı anda derhal olayı incelemeye almalı ve konunun yasamayla, yürütmeyle ilgisini irdelemeliydi. Acaba bu sonuç, bayatlamış ya da yanlış yorumlamaya açık kapı bırakmış bir kanun nedeniyle mi ortaya çıkmıştır diye (ki öyle!). Bunu saptayıp bu tür kaotik ortamların doğmasını yasal olarak engellemeliydi. Böyle bir doğal refleksi olmayan yürütme merciinin AB’yi destekler tonda çaldığı müziğin tınısı ne kadar kulağa hoş gelse de ezeli hocaları geçtiğimiz günlerde net bir değerlendirme yaptı: “Onlar her zaman kardeşimiz, talebemiz, evlatlarımız, taraftarımızdır”. ESKİ NOKİA’LARINIZI ATMAYIN Nokia, ağustos ayından itibaren, kullanılmayan Nokia cep telefonları, şarj cihazları ve bataryaları yeniden kullanıma sokmak üzere topluyor. Kullanılmayan bu ürünlerin, Türkiye’de 46 ilde 156 noktada kurulan geridönüşüm kutularında toplanarak yeniden kazandırılması hedefleniyor. Nokia cep telefonlarının %6580 oranında geri dönüştürülebilir olduğunu belirten Nokia yetkilileri şu açıklamayı yaptı: “Nokia ürünleri genel olarak plastik malzemeler, metal malzemeler ve seramik malzemelerden oluşmaktadır. Bir Nokia cep telefonundaki hammaddelerin büyük bir kısmı yeniden kullanılabilir ya da yakılmak suretiyle enerjiye dönüştürülebilir. Örneğin, bir cep telefonunda kullanılan plastik malzeme ve kapaklar geri dönüştürülebilir; elektronik aksam ve parçalar içerisinde bulunan altın, paladyum, bakır gibi metaller yeniden kullanılabilir; bataryaların geri dönüşümünden elde edilen birçok metal yeniden değerlendirebilir; paketleme amaçlı kullanılan her türlü kâğıt, karton ve plastik malzeme de lokal olarak geri dönüşüme müsaittir.” 15 Ağustos 2008’de hayata geçen bu proje, Türkiye’deki Nokia Care servis noktaları üzerinden yürütülecek. Halen 46 şehirde ve 156 noktada mevcut olan Nokia Care servisleri üzerinden gerçekleştirilecek proje aşamaları şöyle özetleniyor: a Kullanıcılar eski Nokia cep telefonlarını, bataryalarını ve şarj aletlerini Nokia Care servis noktalarına geri getirecek; b Nokia Care servis noktaları eski telefonlarda yer alan bilgilerin silinmesi ve nasıl yedeklenebileceği konusunda yardımcı olacak, alternatif olarak da müşterilere bu bilgilere online olarak nereden erişilebileceğini bildirecek; c Eski ürünler Nokia Care servis noktalarında yer alan geridönüşüm kutularına atılacak; d Geri dönüştürülmek üzere geridönüşüm kutularında toplanan bu eski telefonlar, Nokia'nın onayladığı geri dönüşüm şirketi tarafından geri dönüşüme tabi tutulacak. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1120/ 19 5 Eylül 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle