16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2008Uluslararası Yer Yılı: Toplumsal sorumluluk çağrısı Tüm dünya ülkelerinde deprem, çığ düşmesi, volkan püskürmesi, tsunami, sel/su baskınları, yeraltı sularının tuzlanması ve kirlenmesi, temiz su ihtiyacı, kuraklık ve çölleşme, erozyon, iklim değişmesi, deniz seviyesi yükselmesi, çevre kirliliği gibi yerküre ile bağlantılı olayların son yıllarda giderek arttığı, bunun da toplumlarda bezginlik ve psikolojik çöküntü yarattığı araştırmalarla ortaya kondu. Nizamettin Kazancı Ankara Üniv. Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 06100 Tandoğan, Ankara B irleşmiş Milletler Genel Kurulu, Aralık 2005’de New York’taki toplantısında 2008 yılını oybirliği ile “Uluslararası Yer Yılı” ilan etti ve beklentilerini üç başlık altında topladı: a İnsan hayatı ve yüksek yaşam kalitesi için, yerküreyi yakından tanımanın önemi konusunda toplumda ve bireylerde daha fazla “farkındalık” yaratmak, b Yerbilimlerinin topluma katkıları konusunda ulusal eğitim sistemlerinin harekete geçmelerini sağlamak, c Yerbilimlerinin toplumsal önemi hususunda karar vericilerdeki anlayışı güçlendirmek. Özetle, BM tarafından, doğal ve doğal olmayan afetlerden korunmak için sokaktaki insanların eğitilmesi, her düzeydeki eğitim programlarında yerbilimlerine yer verilmesi ve bütün planlama çalışmalarında yerbilimi verilerinin dikkate alınması isteniyor. Bu kapsamda yapılacak bütün etkinlikleri izleme ve yönlendirme görevi, kurumsal ilgisi nedeniyle UNESCO’ya verildi. Bu karar aslında tüm fertlere ve kuruluşlara yapılmış “sorumluluk çağrısıdır”. “YER YILI FİKRİ” NİÇİN DOĞDU? “Yer Yılı” fikrinin nasıl doğup geliştiği, 7 Mart 2007 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen “2008 Uluslararası Yer Yılı Ulusal Eylem Komitesi Belirleme ve Etkinlik Planlaması Çalıştayı” nda, bizzat Girişimin Başkanı Prof. de Mulder’in kendisi tarafından anlatıldı. İlgili internet sayfasında da (www. iype.org) bu konuda yeterince bilgi var. Raporlar gösteriyor ki, 90’lı yıllarda IUGS, UNESCO, INQUA, ESF, NATO vb kuruluşlar tarafından desteklenen uluslararası bilimsel araştırma projelerinin büyük çoğunluğu deprem, çölleşme, deniz seviyesi salınımları, iklim değişimleri başta olmak üzere doğal afetler ve afet riskleri üzerine oldu. Örneğin büyük canmal kayıplarına yol açan 1990 İran, 1991 ve 1993 Afganistan, 1997 Belucistan, 1999 Marmara depremleri, Çin, Pakistan, Hindistan ve Endonezya’da sıkça görülen taşkınlar, 199296 arasında maksimum seviyeye ulaşan ve etrafındaki ülkelerde büyük zararlar doğuran Hazar Denizi’ndeki su seviyesi yükselmesi tehlikelerin boyutlarını ortaya ser miştir. Doğal afetlerin bütün dünyada artan riskleri, 30. Uluslararası Jeoloji Kongresi’nde (2000, Rio de Janerio) IUGS Yönetimi tarafından özel olarak dile getirildi, bilimsel araştırmaların yetmeyeceği, toplumların doğa olayları konusunda ciddi şekilde eğitilmesi gereği belirtildi, özellikle baş tehlike olarak artacak su ihtiyacına dikkat çekildi. İlerleyen aylarda IUGS, çok başarılı sonuçları olan “1957 Uluslararası Jeofizik Yılı” ndan ilham alarak, onun 50.’nci senesinde benzer bir girişimin yapılarak 2007’nin “Uluslararası Yer Yılı” ilan edilebileceği, ve toplumların dikkatlerinin doğal olaylara çekilebileceği fikrini yaymağa başladı. Çağrı yankı buldu ve Çin Halk Cumhuriyeti 2001’de BM’e, 2007’nin “Uluslararası Yer YılıUYY” olarak ilan edilmesi için resmen başvurdu. Bu başvuru Türkiye dahil 32 ülke tarafından desteklendi, fakat konu ancak 2005’de BM gündemine alınabildi. Bu arada, “yıl ilanı girişimi”, 31. Uluslararası Dünya Jeoloji Kongresi’nde (2004, Floransa) genişçe tartışılmış, olası uygulama yöntemleri olgunlaştırıldı. Üzerinde durulan en önemli nokta, böyle bir yılın, toplumların yerküre konusundaki eğitimine gerçekten hizmet etmesi idi. NİTELİĞİ VE ÇALIŞMA ESASLARI 2005’in ilk aylarında meydana gelen ve çok büyük yıkımlara yol açan Endonezya’daki deprem ve tsunami ile New Orleans’i etkileyen Katrina Fırtınası, 2008Uluslararası Yer Yılı’nın, “anma”, “dikkat çekme”, “bellek oluşturma” amaçlı değil, doğrudan “geniş çaplı eğitim girişimi” olması ve tüm 20072009’u kapsaması sonucunu doğurdu. Karara göre, faaliyetler 1 Ocak 2007 ile 31 Aralık 2009 arasında her ülkede, ülkelerin kendi çabaları ile sürdürülecektir. Teorik olarak, tüm dünyada bulunduğu tahmin edilen 450.000 yerbilimcinin “doğanın kaynaklarının sınırlı olmadığı ve kişisel mutluluk için yerküre ile barışık yaşamak gerektiği mesajını” 6.5 milyar kişiye iletmesi arzu ediliyor. Kararın hemen ardından IUGS ve UNESCO tarafından 2008 UYY Girişimi’ni yürütecek bir ekip oluşturuldu, başkanlığa fikrin babası ve 20002004 arasında IUGS Başkanı olan Prof. Dr Eduardo de Mulder getiril di. Temsili UYY faaliyetleri ise 1 Ocak 2007’de, Londra ve Hindistan’da aynı zamanda, yerkürenin yaşına atfen her biri bir milyon yılı temsil eden 4500 balon uçurularak başlatıldı. “Yıl”ın merkezi ve sekreteryası Trondheim’dadır ve giderlerin bir bölümü Norveç tarafından karşılanır. Başka bir çok ülke de maddi katkı sağlamaktadır. Temel sloganları “toplum için yerbilimleri” ve “avucumuzdaki dünya” dır. Merkezin asıl rolü, farklı ülkelerdeki çalışmaları izlemek, toplamak ve bunları diğer ülkelere aktararak ulusal ve yerel boyuttaki faaliyetlere örneklerle destek çıkmaktır. Ulusal UYY komitesini oluşturan ülkeler Genel Merkeze başvurur, işbirliği anlaşması imzalar ve logo kullanma izni alır. Halen Hızlı şehirleşme ile büyük in70 ülke aktif olarak san kitlelerinin doğal dengede organizasyonun içinde. 26 ülke ise ön başyarattığı olumsuzluklar yukarıvurusunu yaptı. dakilere eklenince, adeta göTürkiye, Unesco çatırünmez sebeplerin toplumları sı altında UYY eylem komitesini ilk kuran ve ülkeleri kötüye doğru ittiği ülkeler arasında olup, gözleniyor. Yerbilimlerine ya7 Mart 2007’de gerbancı olmayanlar için bu kötüçekleştirilen Ulusal Çalıştay’da yol haritası ye gidişin temel kaynağı, doçizilmiştir. ğaya yabancılaşma ve yerküre Faaliyetlerin baş hakkındaki bilgisizliktir. Bu teşaktörleri UNESCOhis aslında sorunun tedavisini Tr, yerbilimci çalıştıran kamu kurumları de söylemektedir. Burada yer(MTA, DSİ, TPAO, bilimleri kavramının yer sisteEİEİ, TKİ gibi), beleminin tümünü kapsayacak en diyeler, üniversiteler, TMMOB ve ilgili geniş anlamda kullanıldığını meslek kuruluşlarıdır. belirtmek lazımdır. Her kurum ve kuruluş UYY faaliyetini kendi adına kendi bütçesiyle gerçekleştirir. Ulusal komiteye bilgi verir ve logo kullanma izni alır. ALANLAR VE FAALİYETLER 2008UYY etkinliklerini gerçekleştirecek aktörler (başında yerbilimciler var) tüm toplum katmanlarıdır. Üretilmiş bilgilerin toplum içine yayılması kitle iletişim araçları ile olur. Dolayısıyla 2008UYY’un diğer baş oyuncuları basınyayın kuruluşlarıdır. Yöntemleri olanaklara göre kendileri belirler. UYY etkinlikleri, “bilimsel araştırma” ve “toplum Yazının devamı arka sayfada 1 Jacques Dreze, Jean Debelle, Conceptions de l’Université, Editions Universitaires, Paris: 1968. 2 Tahir Hatipoğlu, Türkiye Üniversite Tarihi: 18451997, Ankara: Selvi Yayınevi, 1998, s. 172173. 3 Hatipoğlu, Aynı, s. 173. 4 M. Hakkı Okutucu, İstikamet Şeriat, 1996, s. 170171 5 Cumhuriyet, BilimTeknik, 1.4.2006, s. 14. 6 Cumhuriyet, 04.10.1996. CBT 1104 / 21 16 Mayıs 2008 Ne mutlu size ki, bu özleminiz de yakında gerçekleşecektir. Çünkü atadığınız YÖK başkanı, ilk yurtdışı gezisini Mısır’a, orada da doğru Ezher Medresesine yaptı. Hiç kuşkunuz olmasın, bunun da hazırlıkları başladı. Çünkü 22. dönem TBMM’de AKP’nin Ezher mezunu hem milletvekili, hem de il başkanı vardı. YÖK Başkanının ilk yurtdışı ziyaretini yaptığı Ezher nedir? Ezher’in yabancılar bölümüne kaydolmak isteyen adaylarda; diploma ya da tasdikname vb. hiçbir resmi belge aranmaz. Herhangi bir “hoca”nın, hiçbir değeri olmayan yazısı bile girişte yeterli görülür. Buna göre ilkokul mezunu olmayanlar bile Ezher’de öğrenci olabilmekte. ”Türk vatandaşları içinde bu çeşit belgelerle El Ezher’e girip de rece almış olanlar da vardır”. Ezher’in hazırlık sınıfından başlayarak tüm sınıflarında en yoğun olarak okutulan fıkıh (şeriat hukuku), fıkıh usulü dersleridir. Ziya Karamuk tarafından hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığına sunulan bir raporda, Mısırlı aydınlar Ezher’i şöyle değerlendiriyor: “Ezher hurafelere boğulmuştur. Hâlâ dimağları yıpratmaktadır. Memleket evladını genç yaşta almakta, verimsiz metotlar içinde, manasız ve devri geçmiş bir takım safsatalarla, çocuk yaşta Kur’anı ezberlemeye mecbur tutmakla körpe beynini buruşturarak, özünü kurutarak emeklilik çağına getirdikten sonra kapısından dışarı salmaktadır. Bu hüviyetiyle Ezher ilme de, dine de hizmet edemez”. Şu anda ülkemizde türban yasağına yönelik anayasa değişikliği yapılarak, Cumhuriyetin çağdaş üniversiteleri Ezher’leştirilmek yolunda adım atıldı. Ancak demokratik, laik Türkiye Cumhuriyetinde, bulunduğu makam ne olursa olsun, üniversiteleri medreseleştirmeye kimsenin gücü yetmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle