Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Örneğin Someya kauçuğun esnekliğini ve yumuşaklığını korurken, iletkenliğini artırmayı hedefliyor; beş yıl içinde de bu malzemeden robotlar için yapay deri üretmenin yollarını arıyor. DAHA HASSAS DOKUNMA İnsan eli otomatik olarak bir cismi tutmak için gerekli olan minimum kuvveti hesaplar. Bunun için cisim parmaklarınızın arasından kaymaya başladığı zaman, ciltte meydana gelen minik titreşimlere tepki veren reflekslerden yararlanılır. Bu refleksler doğuştan vardır. Ne var ki protez ellerde bu refleks mekanizması bulunmadığı için protezin sahibi bilinçli bir şekilde gerekli olan kuvveti tahmin etmek zorunda kalır. Los Angeles’taki Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden Jeremy Fishel liderliğindeki bir grup bilim insanı şimdi yeni bir parmak ucu tasarımı üzerinde çalışıyor. Parmak ucu, içi yoğun silikon jöle ile dolu lastikten yapılmış yapay bir deriden oluşuyor. Cisim parmakların arasından kaymaya başlayınca, parmağın elastik derisindeki titreşimler, silikon jöle aracılığı ile akrilik “kemiğe” iliştirilmiş akustik sensörlere iletiliyor. Buna tepki olarak ortaya çıkan ani bir geribesleme, titreşimler duruncaya kadar el motoruna kavrama hareketini gevşetmemesini söyler. Parmak kemikleri de ayrıca minik elektrotlarla kaplıdır. Bunların üzerinden hafif bir voltaj uygulanır. Elastik deri üzerinde cismi tutarken oluşan deformasyonlar, parmak ucundaki jölenin dağılımını değiştirir. Bunun sonucunda elektrotlar arasındaki elektriğin miktarı farklılık gösterir. Bu bilgi eli kullananın sağlıklı derisine yerleştirilen basınç ölçere iletilir. Böylece protez elin sahibi, dokunduğu cismi “hisseder”. Krizin babası gerçekten Alan Greenspan mi? Krizin yatakçısı gerçekten internet mi? Bugün aklı başında, yakın geçmişi renkli medya bombardımanına esir etmemiş her küresel birey her şeyin ReeganThatcher ikilisi ile başladığını bilir. Bugün yaşadığımız kriz aslında geçen (yaklaşık) otuz yılın tortularının toplamıdır. 2012’de Başkan Kim Olacak? Newsweek Dergisi’nin 27 Ekim tarihli sayısının kapağında global krizin babasının fotoğrafı yer alıyordu: ABD Merkez Bankası’na 19872006 arasında 19 sene başkanlık yapmış Alan Greenspan. Ancak dergi her tarafa eşit düzeyde vurmak istemesinden mi yoksa yeni gelen Demokrat Başkan Obama’nın Clinton gibi yapmaması için usturuplu bir dille uyarma niyetinde olmasından mı bilinmez, Greenspan isminin yanına ilginç bir isim daha yerleştirmiş: Internet. Meğer işin özünde Greenspan’in, 90’lı yıllarda gelen internet dalgasına inanması yatıyormuş. Öyleymiş ki internet dalgasının getireceği ekonomik patlama her şeyi çözecekmiş, Greenspan da bu nedenle elindeki yetkileri çerçevesinde ekonomiyi yönlendirmiş, buna uygun kararlar almış. Ancak gelin görün ki sonuç ortada. En büyük kazık internetten gelmiş. Şimdi bu mişli mışlı yorumu biraz daha derinlemesine inceleyelim. Söylemek istenen şey şudur: 90’lı yıllarda ekonomi çok kötü bir durumda idi. Bir kurtarıcı aranıyordu. Internet bulundu. Ancak internetin özünde yer alan bilginin özgür olması, sansüre karşı olmak, konuşma özgürlüğü gibi özellikler nedeniyle (ki bunlar yukarıda anılan makalede haricen belirtilmekte) internet üzerinden yapılan dijital ekonomi işlemlerinde de kamu otoritesi herhangi bir sınırlama, düzenleme getiremedi. Bu düzensizlik ortamında ilerleyen ekonomi de giderek riski ölçülemeyen, izi sürülemeyen ve bu nedenle de herhangi bir düzenlemeye tabi tutulamayan türev ürünler icat etti. Bunun sonucunda da dünya ekonomisi battı. Bu basiretsizliğe, bu beceriksizliğe kim inanır? Gerçekten de global ekonomiyi etkileyen ve her türlü düzenlemenin ötesinde yer alan karmaşık ekonomik ürünlerin ortaya çıkmasının nedeni konuşma özgürlüğünü savunan internet gibi bir altyapı mıdır? Güya ekonomi analistleri ellerindeki cep telefonlarının eposta ya da SMS imkânlarıyla trilyon dolarlık işlemler yapıyormuş da kimse şimdiye dek bunu görememiş; denetleyememiş. Bu yorumlara çocuklar bile gülerken böyle bir makalenin Newsweek’e kapak olması da düşündürücü. Tıpkı ABD’nin kitle imha silahları var diye Irak’a girmesi olayında olduğu gibi. Burada da aslında Greenspan ve internet kelimelerini yan yana getirecek ve tüm bunlar aslında herkesin sorunu dedirtecek bir imaja gereksinim varmış anlaşılan ki böyle bir makale bu amaca hizmet etmek üzere dergiye alınmış. Krizin babası gerçekten Alan Greenspan mi? Krizin yatakçısı gerçekten internet mi? Bugün aklı başında, yakın geçmişi renkli medya bombardımanına esir etmemiş her küresel birey her şeyin ReeganThatcher ikilisi ile başladığını bilir. Bugün yaşadığımız kriz aslında geçen (yaklaşık) otuz yılın tortularının toplamıdır. Bu ne yazık ki sadece ABD ya da Avrupa için değil; Türkiye için de geçerli. Bugün rejim tartışmalarını yapacak kadar gerilemiş bir Türkiye’nin temelleri 12 Eylül 1980 günü atıldı. Newsweek dergisinde yayımlanan makalede internet ya da dijital ekonomi kavramları tesadüfen ya da bilgisizce yer almamaktadır. Daha ziyade konvansiyonel ekonomi kanallarını sekiz senedir kullanan mekanizmaların, buna alternatif yollar üretme konusunda her zaman kararlı olanlara bir uyarısıdır. Demokrat Clinton döneminin icadı olan internetin konvansiyonel ekonominin büyük oyuncularına 90’lı yıllarda atmış olduğu kazık gerçekten çok büyüktü. Bu sadece bilişim sektörü ile sınırlı olmayıp, tüm sektörleri etkilemişti (yanlış anlaşılmasın, internetin bu anlamda icadı, bilişim sektörünün diğer sektörleri mat etmesi anlamına gelmemektedir; tersine bilişim sektörünün o zamanki devleri de yanı başlarında biten tüysüz mucitler sayesinde bundan büyük zararlar görmüştür). Burada aslında her ne kadar internet adı geçse de mesaj daha geneldir. Obama’nın bir kez daha interneti Clinton zamanındaki gibi lanse edeceğini sanmıyorum. Onun yerine bu on yılın internet muadili başka bir şeyini bulması gerekiyor (belki yenilenebilir enerji, belki ciddi hastalıklara çözüm getirecek genetik buluşlar). Verilen uyarı mesajı da biraz onunla ilgili. Bak senin ağabeyin de zamanında böyle janjanlı işlere kalkışmıştı ama cevabını aldı. Otur oturduğun yerde. Dört sene boyunca, bizim geçen (yirmi) sekiz senede ürettiğimiz tortuları temizle. Yüzünü gözünü kirlet. Ki 2012’de Sarah Palin yeni başkan olsun! İPHONE İLE LOTUS NOTES YAZILIMI ARTIK UYUMLU IBM iPhone ile Lotus Notes yazılımını uyumlu hale getirdi. Dünyada yaklaşık 140 milyon kullanıcısı bulunan Lotus, Apple firmasının ürünü iPhone üzerinde çalışan uygulamaları hayata geçirdi. Artık Lotus kullanıcıları da iPhone cihazlarının üzerinden epostalarına bakabilecek, listesindeki kişilere ulaşabilecek ve randevularını takip edebilecek. Lotus Domino Web Access altyapısını kullanan bu uygulamalar, iPhone web tarayıcısı olan Safari üzerinden çalışıyor. Lotus iNotes Ultralite, önceden ürün satın almış olan Lotus Notes kullanıcıları için hiçbir ekstra ücret talep etmeden cihazlara indirilebilir. Ayrıca uygulamanın içerisinde Lotus Symphony’nin güncellenmiş bir sürümü de bulunuyor. Bu sayede kullanıcılar gelen epostalardaki eklentileri de açabilecek veya değiştirebilecek. Aralarında Türkçenin de bulunduğu 28 dilde indirilebilen bu uygulama, Lotus ve IBM güvenlik korumalarıyla sunuluyor. Kullanıcılar istedikleri takdirde VPN bağlantısını da yine iPhone üzerinden gerçekleştirip veri transferini daha güvenli bir hale getirebiliyor. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1130/ 19 14 Kasım 2008