Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AYLAK BİLGİ GFP proteinini çeşitli gen şalterleri veya diğer proteinlerin genleriyle birleştirerek, hücrelerdeki gen şalterinin etkinleşimini ve çeşitli proteinlerin nerelerde üretildiğini görebilmeye dayanıyordu. Yeşil ışık, çeşitli etkinlikleri aydınlatan bir fener görevini görebilirdi. Chalfie bu düşüncesini test etmek için, GFP’nin genini Aequorea victoria kalıtımına yerleştirdi. Kısa bir araştırmanın ardından Chalfie, Woods Hole Oşinografi Enstitüsü araştırmacısı Douglas Prasher’in de GFP geni üzerine araştırmaya başladığını öğrenerek, doğru geni yalıtmada başarılı olup olmadığını sordu. Prasher birkaç yıl sonra GFP geninin Chalfie’ye gönderdi, Chalfie de E.coli bakterisinden GFP üretimi araştırması için bir öğrencisini görevlendirdi. Sadece bir ay sonra başarıya ulaşan Ghia Euskirchen, UV ışınının etkisinde bırakılan bakterinin mikroskop altında yeşil ışıdığını gördü. Bu çalışma günümüzdeki GFP kullanımının temelini oluşturur. Chalfie bundan sonraki çalışmasında, geni, C.elegans solucanının, altı dokunma reseptör nöronunda yerleştirdi. Bu araştırmanın sonucu 1994 yılında Science dergisinin kapağındaki resimde C.elegans solucanın parlak yeşil renkte ışıyan dokunma reseptör nöronları görünüyordu. Tahir M. Ceylan tahirmceylan@gmail.com Dostlarım, okurlarım söz birliği etmişçesine bana “kötümser” diyor. Ben kötümser değil, çok kötümserim ve kötümserliğin bir hazzı olduğunu da itiraf ederim. Gelecek kötü olacaksa, bugünkü iyiliği katık yaparak yaşamak ve iyiliğin her noktasından derinliğine tatlar alarak çıkmak cimri ve koyu bir yaşam düşkünün yapacağı sağlam bir iştir. Buna rağmen, “kötü gelecek” yalan değildir, tümden kötülük sadece, ortaya çıkmak için zamanını beklemektedir. Gerçekdışı İyimserlik Neden Fazla? Akıllı bir kötümser yalnız olduğunu bildiğinden, düşüncelerini bir kere söyleyip geri çekilerek onları savunmasız bırakmalıdır; insanlar savunmasız düşünceyi, anasız bebeğe yaptıkları gibi kucağa alır, taşır, savunurlar. Ama bugün burada, ben kendimi akılsız kötümser yerine koyuyor ve düşüncemi alıp kendim savunuyorum. İyimser ordusu karşısında yalnız kalmış her düşünür gibi ben de, araştırmalara dayanmak ve haklılığımı bu yolla “kesinleştirmek” istiyorum. Dikkat ederseniz, yazıda kesin ifadeler kullanmaya başladım. Hipotezimin zayıf olmasından korkuyorum galiba karşınızda. İster askerlerden, ister iyimserlerden kurulu olsun her ordu, otomatik bir korku yaratır ne de olsa! McKenna* 93’te sigara içenlerin içmeyenlere göre, akciğer kanserine yakalanmayacakları konusunda daha iyimser olduklarını söylemişti. Gerçeğe apaçık karşıt olan iyimserliğin temelinde durumu gerçeğiyle tespit etmek değil, durumu kendi lehinde değiştirmek isteyen bir dilek vardır. İyimserlik toplumda neden fazla, anlamaya başlıyoruz galiba. İnsanlar, negatif bir olayla karşılaşma düşüncesine sahip olduklarında huzursuz olurlar. Huzursuz bir ömür geçirmektense de, iyimser olarak kendini kandırmayı seçmek daha doğrudur. İkinci olarak, kötü olaylar kötü hissetmeye neden olduğu için, tersinden giderek insanlar, kötü hissetmenin de, büyüsel biçimde kötü olaylar yaratacağı yanılsamasına düşer, o yüzden kötü olay yaşamamak için kötü düşünmemeye çalışıp uslanmaz birer iyimser olurlar. Öte yandan gerçekdışı iyimserlik, bütünüyle gerçekdışı da değildir. Çünkü pozitif olaylar negatif olanlara göre daha sık olur**. Yine gelecekle ilgili bilimsel tespitler, gelecekte iyi ya da kötü yönde ne olacağını tam olarak söyleyemezler, sadece bir olasılık verirler, olasılık vermek de aslında bir kişinin gelecek riskleri için hiçbir şey söylememek demektir. Bir insana % 40 ihtimalle iflas edeceksin, % 60 ihtimalle de yoluna devam edeceksin demek onun ne işine yarar? Ama falcının üç zaman sonra hep bahtiyar günlerin olacak demesi yalan da olsa onun için çok şeydir, üstelik bunun küçük bir ihtimalle kesinlikle gerçek olma ihtimali de varsa. O yüzden gelecek konusu bilimin pek yer almadığı boş bir alandır, insanlar boşluğu falla, duyguyla, duayla kapatırlar, meydanı boş buldukları için iyimser bir Tanrı (olasılıkları kendi yönünde mutlak yapma gücüne sahip olan) rolü oynarlar. İyimserliği arttıran haklı nedenler de vardır. Geleceğe herkesin olumlu bakması geleceği gerçekten de olumlu yapar. Örneğin önümüzdeki yıl ekonominin iyi olacağını düşünen halkımız alışverişi hızlandırırsa gelecek yıl gerçekten de ekonomi düze çıkar. Bir de dünya insan için iyiye gitmek zorundadır, insan henüz elli bin yıldır yeryüzündedir ve bu süre dünyanın yaşına bakarsak kısadır. O nedenle insan henüz yükseliş aşamasındadır ve topyekün bir ölümden uzaktır. Bundan ötürü insan başına düşen iyi olay sayısı, kötü olaydan fazladır. Gördüğünüz gibi iyimserliğin inin dibinden puan topladığı yerler var. Ayrıca bu dünyada zayıfı oynayan kazanır, kuvvetliyi oynayan kaybeder. Bunun sebebi şudur: Diyelim gücü sınırsız bir kralın tebaasındansınız, burada sadece zayıfı oynayıp kraldan aman dileyenler kazanır, kendi gücüne güvenip ortaya zıplayanınsa sınırsız güç tarafından kellesi kesilir; çok güçlünün olduğu yerde küçük küçük başka güç sahiplerine ve güce ihtiyaç yoktur, aksine güçsüzlüğe ihtiyaç çoktur. İnsanınkinin yanında maddenin gücü sınırsız olduğuna göre, gerçek dünyada da maddeyi kral sayabiliriz, o yüzden burada güç kullanan maddeden “dayak yer”; maddede olmayan şey güç değil akıldır, burada aklın para etmesinin nedeni de budur. Zayıf kişi güç kullanmadığı için tepelenmez ve hayatta kalır, gücün karşısında zayıfın desturunun iyimser olduğunu biliyoruz; iyimserlikte yaygınlık buradan da destek alır. Öte yandan gayretkeş insan yaptığı işten pozitif sonuç aldığından iyimser bir beklentiye sahiptir. Gayretkeşlerin sayısı az olsa da, iş peşinde olmaktan tembellere göre ortada daha fazla görünürler ve iyimserlik yanılsamasını yükseltirler. Bütün bunlardan ötürü, dünya yanlış, gerçeküstü ve fayda edinerek iyimserdir. Ben de zarar ederek kötümserim. *McKenna. Br. J. Psychology: 84, 38994,1993 **Wienstei, J.Pers and Soc. Psych 39, 80620,1980 3. GÖKKUŞAĞININ RENKLERİ Kimya Nobel ödülünün üçüncü sahibi Roger Tsien’ın GFP devrimine yaptığı en büyük katkı, daha yoğun ve daha uzun süre ışıyabilen yeni renkler keşfetmesidir. Tsien ilk önce GFP kromoforunun, 238 aminoasit uzunluğundaki GFP proteini içindeki kimyasal yapısını öğrenmeye koyuldu. Araştırmacılar daha önceleri 6567 pozisyonundaki üç aminoasidin, kromosfordaki diğer bazı aminoasitlerle kimyasal reaksiyona girdiğini bulmuşlardı. Tsien bu kimyasal reaksiyonun oksijene ihtiyaç duyduğunu gördü ve bunun diğer proteinlerin yardımı olmadan ne şekilde gerçekleştiğini öğrenmek için de DNA teknolojisiyle GFP’nin farklı bölgelerindeki çeşitli aminoRoger Tsien asitlerini işlemden geçirdi. Bu işlem proteini, tayfın diğer bölgelerindeki ışığı hem soğuracak hem de yayacak şekilde değiştirdi. Tsien böylece aminoasit bileşimleriyle araştırarak, camgöbeği, mavi ve sarı gibi farklı renklerde ve daha yoğun ve daha uzun süre ışıyan yeni GFP türleri geliştirmeye başardı. Bu sayede artık araştırmacılar farklı proteinleri, farklı renklerle işaretleyerek etkinliklerini takip edebiliyorlar. Tsien’in GFP ile üretemediği tek renk kırmızıydı. Oysa kırmızı ışık biyolojik dokulara daha kolay işliyordu, dolayısıyla da hücre ve organları inceleyen araştırmacılara kolaylık sağlayabilirdi. Bu noktada devreye giren Rus araştırmacılar Mikhail Matz ve Sergei Lukyanov, ışık yayan mercanlarda GFP benzeri altı protein buldu. Bunlardan biri kırmızı, diğeri mavi, geriye kalanlar ise yeşil ışıyordu. Fakat aranan kırmızı protein (DsRED) GFP’den hem daha uzun hem de daha ağırdı. Tsien’in araştırma ekibi bu sorunu gidererek, DsRED proteinini tek bir kupa şeklinde ışıyacak şekilde değiştirdiği gibi mürdüm, kiraz, çilek, portakal ve limon renginde ışımasını da sağladı. Diğer bazı araştırmacılar ve kuruluşlar bu gelişmiş paleti yeni renklerle zenginleştirdiler. Böylece Shimomura’nın 46 yıl önce keşfetmiş olduğu yeşil ışıyan proteininden, gökkuşağının tüm renklerinde ışıyan, GFP benzeri proteinlerinden oluşan bir “kaleydoskop” ortaya çıktı. Bu proteinlerden üçünü bilim insanları ilginç araştırmalarda kullandılar. Fareler, beyinlerindeki sinir hücreleriyle sarı, camgöbeği ve kırmızı renkler üretecek şekilde genetik değişimden geçirildiler. Bu şekilde çeşitli renklerde ışıyan fare beyni elde edildi ve araştırmacılar beyindeki sinir ağında yer alan çeşitli hücrelerin sinir liflerini izleme imkânına kavuştular. Bu araştırma bilim insanları tarafından “the brainbow” olarak adlandırılmakta. Tüm başarıları rağmen hâlâ karanlıkta kalan bir soru var. Aequorea victoria medüzü niçin ışıyor? Denizde yaşayan birçok organizma biyoflüoresan ışığı, düşmanlarından korunmak, besin veya eş bulmak için kullanıyor. Fakat hiç kimse Aequorea victoria medüzünün aequorin ve GFP’den ne amaçta yararlandığını bilmiyor henüz. Nilgün Özbaşaran Dede Kaynak: www.nobelprize.org CBT 1126/ 9 17 Ekim 2008