24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu modelinde Parrot CK3100 Bluetooth® araç kitini standart donanım paketi içinde sunmaya başladı. İlave güvenlik donanımlarıyla dikkati çeken Yeni Crafter Volt Okul modelinde Parrot CK3100 Bluetooth® araç kiti sayesinde şoför cep telefonu görüşmelerini güvenli bir şekilde yaparken, velilerin çocuklarıyla iletişim kurmalarına da olanak tanınıyor. Parrot hakkında detaylı bilgi için www.parrot.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. TanolTurkoglu@Gmail.com Internet de görselliğe dayanan içeriği sunabilme imkanını yakaladığından dolayı önce televizyon yayıncılığını vuracak. İnternet TV’ye Yeni Bir Bakış Youtube.com sitesinin talihsiz bir şekilde kapatılmasıyla, bu sitenin geçen yıl bir milyar 650 milyon dolara Google’a satılması hadisesi yeniden kafama takıldı. Youtube gerçekten de böyle bir bedele değer mi? Hem de bünyesindeki içeriğin önemli bir kısmını telif eserler oluştururken (örneğin televizyonlarda gösterilen diziler)? Bir yandan youtube sitesinin bu başarılı satış hikâyesinin ardında ilginç bağlantılar olduğunu öğrenirken diğer yanda böyle bir sürecin medyayı ne yönde etkileyebileceği üzerine düşünmeden edemedim. Farklı bir açıdan bakılarak uzun zamandır internetin medyayı nasıl etkileyeceği yönünde sürekli fikirler öne sürülüyor. İlk kurban da yazılı basın. Yani gazete ve dergiler. Acaba gerçekten de ilk kurban onlar mı olacak? Yoksa tabloda hâlâ göremediğimiz noktalar mı var? Youtube.com sitesinin satışı tam da burada devreye giriyor. Dünya kamuoyu Birinci Körfez Krizi ile birlikte televizyon olgusunun farklı bir anlam kazandığını gördü. Tüm dünya canlı olarak bir savaş seyretti. Ya da adına savaş denilen bir şey... Televizyon yayıncılığında temel bir açmaz var. Yayın ister canlı olsun ister banttan bu açmaz değişmiyor. O da tek bir programın bütün herkes tarafından seyredilmesi zorunluluğu. Eğer bir kanal saat 21.00’de sinema filmi koymuşsa yayınına, o kanala bakan herkesin o filmi seyretme zorunluluğu var. Eğer o filmden hoşlanmayan birisi olursa yapacağı şey, başka bir kanala geçmek. Internet işte bu “zapping” meretini ortadan kaldıracak dahiyani bir buluş. Neden mi? Çünkü internetin “iki yönlü iletişimi” sayesinde bir kişinin ne izlemek isterse onu izlemesini sağlayabilirsiniz. Son yıllarda bu temel olgunun kamuoyu tarafından benimsenmesi çalışmaları yapılmakta. İki koldan. Birincisi altyapısal olarak hızlı internet erişiminin her eve girmesini sağlanıyor. Bu sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın gündemi. Hatta Türkiye bu konuda daha hâlâ geride. Buna paralel olarak içeriksel anlamda da internet üzerinde televizyondan bildiğimiz, ya da ancak televizyonda bulabildiğimiz şeylerin hacmi artmaya başladı. Örneğin artık ben şahsen televizyondan dizi takip etmeyi bıraktım. Birincisi dizinin yayın saati her zaman programıma uymuyor; ikincisi uysa ve TV’nin başına geçsem bile bu kez sürekli araya giren reklamlar herkesin olduğu gibi benim de sinirlerimi bozuyor. Oysa bir iki gün içinde dizinin o bölümü internetten erişilebilir hale geliyor. Biraz zora katlanıp indirebilirseniz, arada reklam olmadan blok olarak diziyi seyredebilirsiniz. Tabii bu her daim erişebilme imkânı bir şeyi daha sunuyor. O da bir diziyi toptan kaçırmış dahi olsanız, onu yine de izleyebilme imkânına sahip olmak. Yeter ki bölümlerini nereden indirebileceğinizi bulun. Altyapının hızlanması ve bu tür TV içeriğinin (şimdilik biraz korsanca) internet üzerinde ücretsiz olarak bulunabilmesinin gelecek bir kaç yıl içinde dünya kamuoyunu nasıl etkileyeceğini iyi düşünmek lazım. TV cihazlarının da artık internete erişebilir hale gelmesiyle, TV yayıncılığı yepyeni bir evreye girecek. Internet üzerinden 24 saat çok boyutlu ve canlı yayın yapan TV’ler çıkacak karşımıza. Internet TV’nin web sitesine erişip, seyretmek istediğiniz şeyi kendiniz seçeceksiniz ve oracıkta seyredeceksiniz. Sizin için o TV kanalı o an o programı yayınlıyor olacak. Gazetelerin, dergilerin internetten korkmasına, çekinmesine gerek yok. Asıl stratejik anlamda bir şeyler yapması gerekenler varsa o da TV’lerdir. Internet de görselliğe dayanan içeriği sunabilme imkânını yakaladığından dolayı önce televizyon yayıncılığını vuracak. Gazeteler ve dergiler, zaten kendinden özürlü: “Okumak” gibi pabucu dama atılmış bir eyleme bağımlılar çünkü. KIZARTMA YAĞINDAN YARARLANMANIN YOLLARI Restoranların mutfağındaki yağlar kozmetikten sabunlara, endüstriyel temizlik maddelerine dek uzanan çok geniş bir ürün gamına dönüştürülebilecek. New York, Oakdale’deki Dowling College’dan bilim adamları kullanılmış bitkisel yağların, Latince adı Candida bombicola olan maya ile fermente edildiği zaman “biyosürfaktan (yüzeye tutunan, yüzeyde bulunan, yüzeyi kaplayan, saransıvıların yüzey gerilimini azaltan madde)” olarak kullanılabildiğini ortaya çıkarttı. Sürfaktanlar deterjanlardan böcek ilaçlarına dek çok geniş bir kullanım alanına sahiptir. Fermantasyon süreci, “soforolipid” adı verilen doğaya karışabilir sürfaktanların üretimine yol açar. Soforolipid’ler çoğunlukla cilt ve saç ürünlerinde kullanılır. Normal olarak bu sürfaktanlar petrolden elde edilir ve doğaya karışma özelliğine sahip değildirler. Ayrıca suda yaşayan organizmaların yaşam döngülerini bozarlar. Dowling College’dan Vishal Shah, atık bitkisel yağların bugüne dek göz ardı edilmiş bir kaynak olduğuna dikkat çekiyor. Yalnızca ABD’deki otel ve restoranların mutfaklarında yılda 11 milyar litre atık yağ çöpe atılıyor. Atık bitkisel yağların biyosürfaktanlara dönüştürülmesi yeni bir girişim değil. Fakat Shah ve ekibi bu dönüşümün ucuz bir şekilde ticari mayalarla yapılabileceğini kanıtladı (Biotechnology Progress, DOI: 10.102/bp0602909). ÜCRETSİZ ÇEVİRİMİÇİ ÇAĞRI DÖNEMİ Telekomünikasyon şirketleri kullanıcılara telefon numaralarını belirli bir ücret karşılığında kiralar ve bu yolla büyük miktarda paralar kazanırlar. Ancak Freenum adı verilen yeni bir telefon rehberi sayesinde bu sistem artık değişmek üzere; en azından internet çağrıları için. Bu hizmet kapsamında telefon numaraları, çevirim içi çağrılarını düzenleyen SIP (Session Initiation Protocol) üzerinden ücretsiz dağıtılacak. Son yıllarda internet üzerinden telefonlaşmak giderek popüler oldu. Bunun nedeni, çağrı bedelinin çok düşük olması. Ancak güvenilir bir numaralama sisteminin olmaması yüzünden kullanıcılar konvansiyonel telefon numaralarını kullanmak zorunda kalıyorlar. İnternet üzerinden konuşmalarda veya VOIPVoice over Internet Protocol e.164 adı verilen numaralama sistemi kullanılır ve tipik olarak kullanıcılar sahip oldukları numaralar için bir bedel öderler. Oysa bunun tam tersi Freenum numaraları eposta adresleri gibi düzenlenir. İlk dört basamak kimliği belirtirken, son üç numara ‘domain’i veya kurumu belirler. Bu numaralar SIP özellikli şebekeye bağlanabilen herhangi bir telefonda kullanılabilir. Bu numarayı internette kullanmak için “softphone” denilen ücretsiz bir yazılıma ihtiyaç vardır. Bu güne dek 32 ülkeden 285 kurum Freenum domain numaralarına kaydolmuş durumda. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1048/19 20 Nisan 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle