Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM TARİHİ TEKNOLOJİ=YAŞAM Edip Emil Öymen eoymen@bilgi.edu.tr Genç Cumhuriyet ve radyo Genç cumhuriyetin radyosu, Türk devriminin ve aydınlanmasının en önemli araçlarından biri olmuştur. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com rilmiş, çocuk ve anne sağlığı ve çocuk eğitimiyle ilgili programlar yapılmış, bulaşıcı hastalıklardan korunma bilgileri halka ulaştırılmaya çalışılmıştır. 1930’lu yıllarda gerek yöneticiler, gerekse halk tarafından radyoya verilen önem sürekli artış eğilimi göstermiştir. Atatürk, 1 Kasım 1935 tarihinde TBMM’ni açarken yaptığı konuşmada şunları söylemiştir: “Ulusal kültür için pek lüzumlu olduğu gibi, uluslararası ilgiler bakımından da yüksek değeri belli olan radyo işine önem vermeniz çok yerinde olur.” 18 Ağustos 1936 yılında çıkarılan bir kararnameyle devlet, radyonun yönetimini TTTAŞ’den devralmıştır. 1938 yılında Ankara’da iki yeni verici istasyonu kurulmuştur. Bu vericilerden 120 kw gücündeki uzun dalga vericisi, kurulduğu dönemde dünyada mevcut en güçlü ve Avrupa’da dinlenebilen vericilerden biri olmuştur. 20 kw gücündeki kısa dalga vericisi ise yönsüz anten sistemiyle hem yurt içine, hem de komşu ülkelere yayın yapmıştır. Yeni ve güçlü bir radyo vericisinin kurulmasına, modern bir yayın stüdyosunun kurulması eşlik etmiş ve 1930’lu yılların sonlarından itibaren yayın programlarında da önemli gelişmeler sağlanmıştır. 1940’lı yılların başlarında eğitici konuşmalar çeşitlenmiş, bilimsel yenilikleri tanıtmayı hedefleyen “Büyük Fen ve Sanat Adamları”, “Mühendislerimiz Konuşuyor”, “Elektriği Tanıyalım ve Sevelim” başlıklı programlar yapılmıştır. “Mesleklerimiz Konuşuyor” adlı programda meslek seçimi konusunda aydınlatıcı bilgiler verilmiştir. Feridun Fazıl Tülbentçi’nin hazırladığı “Geçmişte Bugün” proğramı, ansiklopedik tarih bilgileri vermeyi hedefliyordu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı “Kitap Saati”, dikkat çeken bir kitap tanıtım proğramıdır. Diğer taraftan Radyo Tiyatrosu bu dönemde altın yıllarını yaşamıştır. İlk düzenli çocuk programı olan “Radyo Çocuk Kulubü”, köylülere yönelik olarak yapılan “Ziraat Takvimi Saati” gibi eğitici yayınların yanında, aileye, sağlığa ve yaşama ilişkin konuşmalar yapılmıştır. Dr. Galip Ataç’ın “Evin Saati” ve Dr. Celal Ertuğ’un “Pazar Sohbetleri”, bu konuşma programlarının en önemlilerindendir. Ayrıca Şevket Süreyya Aydemir, Vâlâ Nureddin, Niyazi Berkes ve Mediha Berkes vb. gibi entelektüeller de radyoda “Bâtıl İtikatlar”, “Nüfus Sorunu” vb. gibi meselelere değinen programlar yapmıştır. Genç cumhuriyetin radyosu, Türk devriminin ve aydınlanmasının en önemli araçlarından birini oluşturmuştur. Kaynaklar: 1 Ahmet Dervişoğlu; Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. Yılında ElektrikElektronik Mühendisliğindeki Gelişmelerin Bilime ve Ülkenin Gelişimine Katkıları, Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. yılında Bilim, “Bilanço 19231998” Ulusal Toplantısı, Birinci Kitap, I. Cilt, Türkiye Bilimler Akademisi, Ankara, Eylül, 1999. 2 Uygur Kocabaşoğlu; Şirket Telsizinden Devlet Radyosuna (TRT Öncesi Dönemde Radyonun Tarihsel Gelişimi ve Türk Siyasal Hayatı İçindeki Yeri), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, No: 442, Ankara, 1980. 3 Meltem Ahıska; Radyonun Sihirli Kapısı, Garbiyatçılık ve Politik Öznellik, Metis Yayınları, İstanbul, 2005. 4 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri:I, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınları;1, Maarif Matbaası, İstanbul, 1945. Soru: 24/7 iletişim alışkanlığı nereye? Yanıt: Bilgi toplumu olursak anlayacağız. CBT 1048/16 20 Nisan 2007 Cumhuriyetin kurucuları radyoya her zaman çok büyük bir önem verdiler. Bu yüzdendir ki, Türkiye radyo yayınlarına başlama bakımından dünyanın öncü ülkeleri arasındadır. Radyo vericilerinin kurulmasına 1926 yılında karar verilmiş, 1927 yılında da uzun dalga bandında yayın yapan iki verici İstanbul’da ve Ankara’da çalışmaya başlamıştır. Dünyada kamusal yayına ilk kez 1926 yılında BBC yayınları ile başlandığı düşünülürse, Cumhuriyet Türkiye’sinin radyoya ne kadar büyük bir önem vermiş olduğu da kolaylıkla anlaşılabilir. Cumhuriyetin ilk Yıllar Alıcı sayısı yıllarındaki alıcı ay1927 1178 gıt (radyo) sayıları1928 1536 nın gelişimi yıllara 1929 1680 göre şöyle olmuştur: 1930 1518 Alıcı sayısının 1931 2942 dokuz yılda dokuz 1932 4000 kat artmış olduğu 1933 5935 görülmektedir. An1934 6930 cak 1937 yılında 1935 7600 Türkiye’de 1000 ki1936 10.640 şiye düşen radyo sayısı 1.4’tür. Bu oran oldukça düşük sayılır. Fakat pek çok radyonun kayıtsız ve ruhsatsız kullanılması nedeniyle 1000 kişiye düşen radyo sayısı gerç ekte burada belirtilenden daha yükseklerde seyretmiştir. Ayrıca radyo yayınlarının toplumsal etkisi, toplu dinleme ortamlarının varlığı nedeniyle, radyo sayılarının düşündürttüğünden daha fazla olmuştur. Diğer taraftan, önemli konuşmalar olduğunda özel dinleme düzenekleri kurulabiliyordu. Örneğin Atatürk’ün 1 KaRadyo dergisinin 15 Mart 1942 tarihli sım 1928’de Büyük 4. sayısının kapak resmi. Millet Meclisi’ni açarken yaptığı konuşma İstanbul Radyosu tarafından yayınlanmış ve Beyazıt ile Kadıköy meydanlarına yerleştirilen hoparlörlerle halkın bu konuşmayı dinlemesi sağlanmıştır. Telsiz telefon (radyo) yayını izni başlangıçta hükümet tarafından TTTAŞ (Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi)’a verilmişti. Ama hükümetler bu şirkete maddi bakımlardan her zaman yardımcı oluyor ve şirketin yayınlarını da denetliyorlardı. Radyo yayıncılığının başlangıç yıllarında, Türk dili ve tarihiyle ilgili çalışmalar, yerli malları ve tutum haftasıyla ilgili olarak yöneticilerin yaptığı konuşmalar, önemli günlerde verilen söylevler yayınlanıyordu. Yabancı dil eğitimi ve müzik yayınları da bu dönem radyosunun en önemli etkinlikleri arasındadır. Ayrıca, radyo etkili bir eğitim aracı olarak kullanılmış ve radyo aracılığıyla köylülere modern tarım bilgileri ve Alışverişte esosyallik dönemi Bir mağazada giysi deniyorsunuz. Aynanın önündesiniz. Üzerinizdeki giysiyi evde anneniz veya arkadaşınız, önlerinde açık ekranda, aynada sizin gördüğünüz gibi görüyor. Ve size fikir veriyorlar: Al…alma…oldu…olmadı… IconNicholson adlı şirketin geliştirdiği teknolojiyle, sizin aynadaki görüntünüz dünyanın her hangi bir yerinden izlenebilir. Konunun devamı: Mağazanın sattığı ürünleri, önlerindeki ekranda arayıp tarayan arkadaşlar, size, denemeniz için başka ürünler de önerebilir. Bunu, o aynada size görünecek şekilde yapabilir. Ve bu sırada sizinle ayna üzerindeki sohbet modunu kullanarak konuşabilir. Şöyle: Müşteri, yüksek çözünürlü sayısal bir ekran olarak tasarlanmış üç parçalı aynanın karşısında durur. Bir video kamera çalışmaya başlar. Müşteri, cep telefonuyla arkadaşına bir link gönderir. Böylece video görüntü, bu linkle arkadaşın ekranına bağlanır. Arkadaş, linkteki seçeneklere bakarak müşteriye fikir verebilir. Bunlar, müşterinin önündeki aynaya yansır. Bu süper etkileşimli sisteme “sosyal perakendecilik” adı verildi hemen. MySpace, Friendster veya YouTube türü sosyal şebekeleşmenin yeni bir türü. Sosyal çevrenizi alışverişe götürün. Dünyaya gözlerini İnternetle açan “yerli kuşak” (natives!) zaten aklına geleni arkadaşlarıyla web veya telefon üzerinden paylaşıyor. Denediği bir giysinin resmini çekip, birinden cep üzerinden fikir sormak artık olağan. Bu nedenle, sihirli ayna bu kuşağa gayet tanıdık gelecek bir teknoloji olacak. Hedef kitle, teknolojiyle iç içe gençler ve özellikle kadınlar. Bunun ilk uygulaması New York’ta Nanette Lepore adlı tasarım markasının, üst gelir katmanı mağazası Bloomingdale’s’deki butiğinde denendi. Marka aynı zamanda Saks Fifth Avenue gibi başka bir üst gelir mağazasında, Nordstrom ve Neiman Marcus gibi ortaüst sınıf zincir mağazalarda da satılıyor. Bu nedenle sihirli ayna, kısa sürede yayılıverme potansiyeline sahip. CeBIT’TEKİLER İnovasyon, yaşam alışkanlıklarını yeniden tanımlıyor. Bilgi toplumlarında inovasyon, öyle bir hız kazandı ki, bir konu üzerinde aynı anda bir çok merkezde birbirinden bağımsız çalışma yürüyor. New York’taki bu gösterinin yapıldığı günlerde Almanya’nın Fulda Üniversitesi benzer bir sihirli aynayı CeBIT fuarında tanıtıyordu. İnovasyon hızlanınca patent alma yarışı da her halde saatlerle ölçülüyor? Fulda Üniversitesi’nin geliştirdiği ayna, aynaya yansıyan görüntüdeki giysiyi en ince ayrıntısına kadar gösteriyor. Görüntüyü döndürerek, arkadan da nasıl göründüğünü gösteriyor. Görüntü üzerine “yeni” materyal ekleyebilirsiniz. Rengini, dokusunu değiştirebilirsiniz. Ta ki içinize sinene kadar. Aynalı inovasyon örnekleri bu kadar değil... Bir sonraki sayıda devam...