25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HABERLER GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam 920 milyon Avro’luk 10 operasyonel proje A B Komisyonu, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) çerçevesinde bölgesel kalkınma ve insan kaynakları alanlarında gerçekleştirilecek 10 adet operasyonel programı onayladı. 20072009 yıllarına ait programlara ayrılan bütçe aday ülkeler Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya için toplam 920 milyon Avro olacak. Aday ülkelerin AB Komisyonu ile yakın işbirliği halinde oluşturduğu programlardan 4 tanesi Türkiye'yi ilgilendiriyor. Bölgesel rekabet gücü, çevre, ulaşım ve insan kaynaklarını geliştirme alanlarında yürütülecek programlar için Türkiye'ye 682,7 milyon Avro'luk bütçe ayrıldı. Türkiye, temel amacı aday ülkeleri üyelik sonrası Yapısal ve Uyum Fonları'nın kullanımına hazırlamak olan ve 2007 itibarıyla PHARE, ISPA, SAPARD ve Türkiye için Katılım Öncesi Mali Yardım gibi araçların yerini alan IPA'nın tüm bileşenleri için 20072010 döneminde toplam 2,256 milyar Avro mali yardımdan yararlanacak. Temel projeler: • Demiryolu, iç su yolları, karayolları gibi ulaşım altyapılarının güçlendirilmesi ve Avrupa ulaşım hatlarıyla birleştirilmesi, • Atık su, içme suyu ve katı atık yönetimi için çevresel altyapı çalışmaları, • KOBİlerin rekabet gücünü arttırmaya yönelik destekler, • İnsan kaynaklarını geliştirmeye yönelik destek. Batı kültüründe teknolojiyi doğuran ateşlerden biri biliyorsunuz Prometheus; teknolojinin kökeninde olan bir başka güç de Odiseus'tur... Teknoloji Yağan Bir Hayat Bugün şöyle bir dolaşın İstanbul'un sokaklarını hemen her sokakta bir cep telefonu satıcısına rastlıyorsunuz. İnsan yaşamına bilgisayarlar, cep telefonları büyük ölçüde girmiş durumda ve bizim bu girişe karşı hiçbir savunmamız, hiçbir tedbirimiz yok. Neden dolayı bu teknolojik aygıtlar yaşamımızı istila etmiştir; hiçbir fikrimiz de yoktur. Birdenbire kendimizi telefonla, bilgisayarla, televizyonla karşı karşıya bulmuşuzdur. Bunlar 1970'lerden itibaren hızlı bir biçimde Türkiye'ye girmeye başlamıştır ve bugün pıtrak gibi her tarafı sarmıştır. Buna karşı, dünyadaki bu silah ve haberleşme endüstrisine karşı, bilgisayar ve telefon endüstrisine karşı, nasıl bir tavır takınmamız gerekir? Biz Türkiye olarak, Türk insanı olarak, Anadolu insanı olarak bu gelişimin neresindeyiz? Bu çok belli değil, fikrimiz yok.. Bunu biz gayet doğal karşılıyoruz. Artık üzerimize yağmur nasıl yağıyorsa, teknoloji de öyle yağıyor. Yağmurun yağması doğal bir olaydır, teknoloji de yağar. “Gâvur” üretir, bize gelir, biz de onu satarız. Bunun için üniversitelerde programları değiştiririz, yeni dersler koyarız ve dolayısıyla üniversiteye yeni giren çocuklara okuturuz, böylelikle onlar yeni gelişmeleri izlerler ve çağdaş insanlar olurlar. Bu tablo çok hazin bir tablodur? Neyi, neleri görüyoruz onda? Bu tablo başkalarının oluşturduğu dünyanın gündeminin altında kaldığımızı gösteriyor. Biz, bu topraklarda yaşayan insanlar olarak, kendi hayatımızı düzenlemekte yetersiziz. Bilim üstümüze geliyor, teknoloji üstümüze geliyor, biz sadece onlara bakıyoruz ve onları anlamaya çalışıyoruz; ne kadar anlayabiliyorsak.. Onları yorumlamak, onlarla ilişkimizi düzenlemek, onlara karşı etkin bir tutum almak yerine, onları edilgin biçimde kabul ediyoruz ve edilgin biçimde kabul etmeyi Avrupalı olmak, muasır medeniyete sahip olmak, çağdaş olmak, bilimin ve teknolojinin izleyicisi olmak olarak anlıyoruz. Descartes sonrası dönemi düşündüğümüzde Batı’da bireyselleşme ve bireysel temellük, bireysel mülklenme kaygısı çok fazladır ve belki de teknolojiyi başlatan temel düşüncelerden biri odur. Batı’nın teknolojisine bakın, orada heves, hırs, tutku var. Öyle bir tutku var ki, bu tutku kelle koltukta yaşamaya da götürmüş Hıristiyanı. Büyük keşiflerin ardına düşmüşler. Okyanusa açılmış, açık denizde korkusuzca aylarca gidebilmiş; merak etmiş, araştırmış, bulmaya çalışmış. Diyeceksiniz ki bizim kültürümüzde yok mu? Bizim kültürümüzde az tabii... Piri Reis gibi kâşiflerimizin az olduğunu biliyoruz. Çünkü Batı kültüründe teknolojiyi doğuran ateşlerden biri biliyorsunuz Prometheus'tur. Prometheus, ateşi tanrılardan çalmıştır. Ateş, yani hüner, yani doğayı değiştirmek gücü, tanrıların elindeydi ve insan tanrılara meydan okudu; o ateşi, teknolojiyi büyük acılarla, büyük kaygılarla ve ölüm tehlikesini göze alarak elde etmeye çalıştı. Prometheus'un ateşi budur. Prometheus kimdir, tanrılardan ateş çalmak ne demektir? Bizim kültürümüzün bunu anlaması gerekir. Teknolojinin kökeninde olan bir başka güç de Batı kültüründe Odiseus'tur. Odiseus biliyorsunuz Troya savaşları sırasında Troya'dan ülkesi olan İteka'ya dönüşte yıllarca Ege Denizi'nin içerisinde büyük maceralar yaşamış ve karşılaştığı Posedion gibi deniz tanrılarıyla, daha ilahi güçlerle mücadele etmiştir. Odiseus'un çok kurnaz biri olduğunu görüyorsunuz; çünkü teknoloji, kökeninde bir kurnazlıktır.Buna karşılık, bizim kültürün gözüyle teknoloji, maharettir, marifettir, bir hilm olan başarı: Hilmdir, ilim değil de hilm, bir çeşit yumuşaklılık, sabır, anlayış gerektiren beceri, ustalıktır. Teknoloji salt teorik bilgilerle elde edilen bir şey değildir. Teknoloji kendine özgü bir bilgi alanıdır. Batılı bunu Aristoteles zamanında keşfetmiştir. Bakın, Aristoteles 2500 sene önce neyi keşfetmiş? Teknolojiyi oluşturan temel bilgi, poiêsis, hem teorik bilgiden hem de ahlak bilgisinden ayrıdır. İşte ahlak bilgimizle, daha geniş yorumlarsak, yaşama bilgimizle teknoloji bilgimizi etkileşime sokmak gerekir. Bunlar üzerinde hepimizin düşünme zamanı çoktan gelmiştir, geçmektedir.. Bilim haberlerine toplumsal ilgi ne kadar? E urobarometre tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre AB üyeleri arasında kamuoyunun bilim haberlerine yaklaşımı ile ilgili büyük farklılıklar var. Araştırma 2004 yılından önce AB'ye üye olan ülkelerde kamuoyunun bilimsel haberlere duyduğu ilginin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Bu ülkelerde halkın %62'si bilimsel araştırma haberlerine ilgi duyduğunu belirtirken bu rakam 2004 sonrası AB'ye üye olan ülkelerde %32 olarak karşımıza çıkıyor. En büyük fark İsveç ve Bulgaristan halkları arasında mevcut; İsveçlilerin %80'i, Bulgarların ise %24'ü bilim haberlerine ilgi duyduğunu ifade ediyor. Yeni üye ülkelerde kamuoyunun daha çok telekomünikasyon ve uzay haberlerine; 2004 yılı öncesinde üye olan ülkelerde ise tıp, çevre ve enerji alanındaki haberlerle daha ilgili olduğu belirlendi. AB genelinde bilim haberleri alanında en güvenilir bilgi kaynağı olarak televizyon (%47) ilk sırada yer alırken, radyo programlarını dinleyenlerin oranı %26 olarak belirlendi. Avrupa Birliği’nin bilim gazeteciliği için ilk Avrupa forumu 34 Aralık’ta Barcelona'da yapıldı. Ve bilim gazetecileri ile Avrupalı araştırmacılar buluşarak bilim gazeteciliğinin günlük pratiklerini tartıştılar ve sunumlar yapıldı. Avrupa Bilim ve Araştırma Komiseri Janez Potoãnik, bu forumun bilim gazetecileri ile bilim insanları arasında yapıcı bir diyaloğu başlatacağına ilişkin umutlarını dile getirdi. Avrupalılar bilimin medyada ele alınmasından memnun. Ankete katılanların yüzde 25'i memnun değil, beşte birinin fikri yok. Büyük çoğunluk medyadan elde ettikleri bilimsel bilginin güvenilir olduğunu düşünüyor (yüzde 65); yüzde 63'ü objektif, yüzde 60'ı yararlı, yüzde 57'si medyada bilginin değiştirildiği düşüncesinde. Yüzde 57'sine göre haberin yeterli görseli var. Şikâyetler: Yüzde 49'u bilim haberlerini anlaması zor, kendilerine hitap getirmekten uzak buluyor, yüzde 51'i eğlendiricili bulmuyor. Uzun haberler yerine küçük kısa haberler olması gerektiği düşüncesinde. TV en popüler (yüzde 51 ve en güvenilir (yüzde 47). Ankete katılanların yüzde 49'u genel olarak gazete ve dergilerde bilim makalelerini izliyor. http://ec.europa.eu/research/conferences/2007/bcn2007/ Çevre projelerine öncelikli kredi T CBT1082/11 14 Aralık 2007 ürkiye'nin ilk özel yatırım ve kalkınma bankası olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. (TSKB), “Önceliğimiz Çevre” adını verdiği kurumsal sosyal sorumluluk projesi kapsamında, çevre yatırımlarının finansmanı konulu bir konferans gerçekleştirdi. Çevre yatırımlarının finansmanı konusunda deneyim sahibi pek çok önemli finans kuruluşu iş dünyasını teşvik edecek ve harekete geçirecek mekanizmalarla ilgili bilgiler verdi. Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, KfW, Fransız Kalkınma Ajansı, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası ve TSKB temsilcilerini, Türk iş dünyası ve tüm ilgili kesimlerle buluşturan konferansta, Türkiye'den ve dünyadan pek çok değerli yatırım uzmanı, çevre yatırım projelerinin finansmanı ile ilgili olanakları ortaya koydu, başarılı projelerden bahsetti ve gelecek için çözüm önerileri sundu. TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu, yüzlerce hidroelektrik, rüzgâr ve jeotermal enerji yatırım projesinin, kredi ve danışmanlık destekleriyle hayata geçirilecek dedi. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, gelişmeyi ve kalkınmayı dışlamadan doğal çevreyi de gözetecek gerçekçi çözümler önemlidir; yatırımcılarımıza, yatırım yaparken doğayı da koruyacak araçların kendilerine sunulmasına ihtiyaç var, dedi ISO 14001 çevre belgesine sahip ilk ve tek Türk sermayeli banka olan TSKB, çevre konusunu tüm faaliyetlerinde dikkate almayı bir kültür haline getirdi. TSKB, 20 yılı aşkın bir süredir finansman sağladığı kurum ve projelerin çevresel riskini de göz önünde bulundurarak, sanayi ve hizmet sektörlerinin yatırım projelerini finanse ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle