14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZümrüttenAkisler A.M. Celal Şengör Fareler, davranışlarının sonuçlarını tahmin edebiliyor Amerikalı ve Alman bilim adamlarının, Science dergisinde yayımlanan araştırmalarına göre, fareler neden sonuç ilişkisini tahmin etme yetisine sahip. Oysa bilim bu yetinin sadece insana özgü olduğunu sanıyordu. Fareler, deneme fırsatına sahip olmadıkları halde kendi davranışlarının sonuçlarını doğru olarak tahmin edebilmişler. Araştırmanın ilk aşamasında farelere, bir ışık uyartısını takip eden bir sinyal sesinden sonra yem verilmiş. Fareler daha sonra da aynı yerde yem beklemişler. Araştırmacılar bu becerinin Pavlov refleksi veya neden sonuç ilişkinin öğrenilmesi olarak açıklanabileceğini söylüyorlar. Ancak ikinci aşamada kafeste farelerin daha önce hiç görmedikleri bir kol vardı. Merak nedeniyle bunun üzerine bastıklarında yine bir sinyal sesi duyuluyordu. Çağrışım yasalarına göre hayvanların yine yem beklemeleri düşünülebilirdi. Ancak fareler sinyal sesinden kendilerinin sorumlu olduğunu kavradılar diyor bilim adamları. Bu da farelerin davranışlarının sebebini bildiklerini kanıtlamakta. Araştırma bu yetinin insanda sınırlı olmadığını göstermesi açısından önem taşımakta. Museum Caucasıcum «Altes! Yüce Grandük! Kafkaslardaki yönetiminiz esnasında vücuda getirdiğiniz savaş ve zafer destanları tarihin kitabına sonsuza kadar bronz harflerle yazılmıştır. 21 Mayıs 1864'te Adige bölgesiKuzeybatı Kafkasya nihayet dize getirilmiştir; 6 Kasım 1877'de Kars kalesinde hilâlin yerine Rus bayrağı dalgalanıyordu. Sizin aydınlık yönetiminizin işaretleri olarak memleketin iç gelişmesinin barışçıl toprağında çiftçinin hürriyetine kavuşması, yeni hukuk kurumları ve daha bir sıra idâri reform yükselmektedir. Bilime de Altesleri saygın bir yer bahşetmiştir. Baron Nikolai'nin arzusu üzerine tarafımdan hazırlanan biyolojikcoğrâfî araştırma programı 14 Şubat 1864'te tasdik edilmiştir. Kolhis bölgesinin yüksek boyuna vâdilerinde yaptığım ilk araştırma gezisinden sonra bir Kafkas Müzesinin kurulması plânı ortaya çıkmıştı. 2 Haziran 1865'te bu uygun görüldü ve 2 Ocak 1867'de Altesleri yeni Müzeyi ilk ziyaretinizle onurlandırdınız. O günlerden beri otuzüç sene geçti. Küçük başlangıçtan yurtiçi ve dışıyla sıkı bir bilimsel ilişkide bulunan büyük bir enstitü oluştu. Bu uzun süredeki çalışmalarım Kafkas Müzesi koleksiyonları hakkındaki altı ciltte toplanmıştır. Bunları, Alteslerine karşı bilim hizmetinde duyduğum heyecan ve vazife aşkıyla aynı derecede olmasını istediğim şükran hislerimle, ayak ucunuza bırakıyor ve çalışmalarımın Altesleri tarafından takdir buyurulmasını niyaz ediyorum. Alteslerinin sâdık hizmetkârı, Dr. G. Radde, Mart 1901" YAZAN: GUSTAV RADDE sürücü, kavga etmek yerine otomobillerini kenara çekiyor ve yakındaki bir kafede kahvelerini yudumluyorlar. Bu arada kaportada meydana gelen hasarlar, güneş ışığı altında kendi kendine düzeliyor. İnanılmaz gibi geliyor ama böyle bir malzeme Almanya’daki bir ileri teknoloji firması tarafından geliştirildi. Firmanın açıklamasına göre bu müthiş malzeme, kaportanın özgün biçimini taşıyan bir belleğe sahip ve çarpık kısımları düşük bir enerjiyle yeniden eski haline getirebiliyor. Biçim belleği taşıyan malzeme aslında bu etkisi nedeniyle Memory Polymer/ Bellekli polimer olarak adlandırılan bir plastik. Aynı malzemenin otomobil endüstrisi dışında tıp alanında da devrim yaratması beklenmekte Hazırlayan: Nilgün Özbaşaran Dede Bu satırlar büyük Alman biyoloğu ve coğrafyacısı Gustav Radde (18311903) tarafından 18631882 yılları arasında Kafkasya Genel Valisi ve Çar Naibi olan Grandük Mikhail Nikolayeviç'e hitaben yazılmıştır. Kafkasya'nın Ruslar tarafından fethinin hemen akabinde o zaman Rus hizmetine girmiş olan Radde bu bölgelerin bilimsel bir araştırmasını teklif etmiş, bu teklif Rusya çarlık hükumeti tarafından derhal kabul edilerek desteklenmiştir. Radde ömrünün sonuna kadar Tiflis'te kalmış, orada yalnızca Kafkas Müzesini değil, şehir kütüphanesini de kurup yönetmiştir. Bugün Kafkasya'nın doğa bilimleri hakkında ne biliyorsak hepsinin kökü bu çalışmalara uzanır. Ruslar, daha sonra bu bölgelerde Renngarten, Abich, Wagner ve daha niceleri gibi büyük isimlerle bilim dünyasına unutulmaz hazineler kazandırmışlardır. Bu bölgelerde bugün bilim dili Rusçadır. Buralarda çalışmak isteyen insanlar öncelikle Rus bilim insanlarıyla temasa geçerler, hemen sonra da onların yetiştirdiği yerel kişilerle. Ben de Kafkasya'da Rus, Gürcü ve Ermeni meslektaşlarım tarafından gezdirildim, buraların jeolojisini onlardan ve eserlerinden öğrendim. Buralara hemsınır yerlerde yüzyıllardır hüküm süren Osmanlı'dan bu konularda tek bir satır mı kalmıştır bizlere, tek bir kurum mu, tek bir okul mu? Radde Kars'tan bahsediyor. 1829'da kendisine Urallar’daki platin hakkında danışmak isteyen Çarlık Maliye Bakanı Baron Kankrin'e mektup yazan von Humboldt, Ağrı'nın da yakında Rus olacağını «ümid ettiğini» yazmamış mıydı? Büyük bilim adamı niçin Ağrı'nın Ruslaşmasını istiyordu? Çünkü biliyordu ki ancak o zaman oralar bilim dünyasının araştırmalarına açılacaktır. Osmanlı'da ilâç için tek bir Gustav Radde var mıydı? (WHO), virüsün tavuklar ve fareler için daha bulaşıcı hale geldiği konusunda uyardı. Ayrıca virüs eskine göre daha dirençli. Hayvanlar arasındaki salgının devam etmesi yüzünden insanlara bulaşma olasılığı da artmakta. Son incelemelerden anlaşıldığı üzere virüs, tavuklar ve fareler için git gide daha tehlikeli hale gelirken, eskisine göre daha uzun ömürlü. Virüs, açık havada üç misli daha uzun yani altı gün kadar yaşayabiliyor. WHO inflüenza programı yöneticisi Klaus Stöhr öte yandan kuş gribinin, hayvanlar arasında sürmesi yüzünden insanlarda yaşanabilecek olası grip salgını riskinin de büyüdüğünü belirtti. Virüs varlığını koruduğu müddetçe, insanlara bulaşma şansı da artmakta. Ve durmadan değişirse, dünya geneline yayılışını engelleyemeyiz diye konuştu Stöhr. Çarpılan otomobiller kendi kendini onaracak İlginç vizyon şöyle: Otomobillerini çarpıştıran iki NİÇİN SEVİLMİYORUZ? Yeni bir ankette, Türkler en az sevilen ulus ilân edilmişler! Boşuna mı? Rusların ondokuzuncu yüzyılın ortasında müzeler diktikleri yerin burnunun dibinde biz yirmibirinci yüzyılda ne yaptık? Bir üniversiteyi bilimsel olarak yücelten bir rektörü suçsuz yere yaka paça hapse tıktık! Bu barbarlığı eleştirenlere Başbakanlık mevkiini işgal eden zat gözdağı vermeye yeltendi! Onun çevresi, ders kitaplarından Darwin'i silmeye kalkışıyor! "Avrupa zaten bizi sevmez" diye sersemce lâfların arkasına mı gizlenmek lâzım? Atatürk Radde'nin vatandaşlarını hürce bilim yapsınlar diye ülkemize davet ettiği zaman İngiltere kralı ayağımıza geliyordu. Şimdi? Terörist ağırlıyoruz devletçe de onlara bile sözümüzü geçiremiyoruz; soluğu Tahran'da alıyorlar! Biraz daha bu böyle giderse, milletçe Kafkas Müzesi’nde bir vitrin işgal edeceğiz, geçmişten hazin bir iz olarak. Müzeler yerine dinin kitabını bile öğretmekten aciz imam mektepleri açmaya devam edelim! Ve bunu yapanlara oy verelim! 990/5 11 Mart 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle