Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gündem Karl Marks ve Bugün Karl Marks, sermayenin bugünkü enternasyonalizmini (uluslararası/küresel karakterini) gören, buna karşı işçi sınıfının enternasyonalizmini çıkaran insandır. Bu saptamanın doğal çıkarımı sınıf mücadelesi esasıdır. Kapitalizmi çözümlediği iki ciltlik muazzam eseri Das Kapital (Sermaye (İnternet’te Türkçe dahil bütün dillerde bedava var!), bence, bugün bile, sistemi gerçekten anlamak isteyen "iktisatekonomistler" tarafından okunması zorunlu eserdir. Marksizmin kapitalizmemperyalizm çözümlemelerinden bihâber iktisatçı, bence yarım ayaklıdır, veya iktisat bilimcisi olamaz. Marksizm şüphesiz bir ekonomi politik çözümlemesi üzerine yükselen bir toplumsal önermedir ve bu önerme, insanlığın o ana kadar ortaya koyduğu veya ulaştığı tarihselfelsefi düşüncesinin eleştirisiyle temellenir. Marks ve Engels’in ortaya koydukları ne salt bir felsefi ne ekonomik veya tarihsel modeldir. Ama bunların hepsini içeren, o güne kadar düşünce tarihinde cesaret edilebilen en kapsamlı insanlık tarihi ve gelişimi açıklaması ve model önerisidir.. Belki de, geçmişi ve varolanı ile insanlığın en büyük, en muhteşem bu eleştirisi karşısında, bugün bile objektif olarak ancak şapka çıkartılabilir... Onların en büyük cesareti, belki de, kendilerinden öncekiler gibi toplumu kısmi olarak açıklamakla yetinmeyip, bütünsel kavramaya kalkışmalarıdır... Hem de bütün yönleriyle!... Zaten Marks ve Engels’in insanlık tarihindeki büyüklüklerini belirleyen de budur. Onlarda, kendilerinden önceki insanlığın temel düşüncelerinin hemen hepsi vardır. Marks’ın toplumların gelişmesinden, ekonominin yapısal niteliğini çözümlemesinden çıkardığı sonuç, sınıfsız toplumdur. İnsanlığın en mutlu yaşayabileceği bir toplum düşlediler. Sosyalizm ise sınıfsız topluma giden bir modeldi. Ortaya attıkları kuram, herkesin yeteneğine herkesin ihtiyacına göre pay aldığı, bolluk ve refah içinde, devletin bile olmadığı ütopik toplum modeli önerir.. *** Marks zamanında bu ütopya belki de çok daha yakın mıydı? Şimdi ise çok mu daha uzak? Veya bugün dünyada yüzer gezer halde, büyümekten başka ne yapacağını bilmeden hareket eden triliyonlarca dolar serseri "sermaye"ye, insanlığın bir kısmının büyük varlık ve tüketim içinde yüzmesine bakılacak olursa, belki de Marks’ın ütopyası, paylaşımcı anlamında olmasa bile, gerçekleşti!? Belki de iş sadece "bölüşüme" kaldı?! Şimdi bu köşede Marksizmin işi ne, diyeceksiniz. Arada sırada dergimizde "bilimsel eleştiri" adı altında Marksizme haksız saldırılar oluyorsa, en azından bir kaç noktada düzeltmeler yapmak gerekiyor.. *** Marks ve Engels sadece tarihi, toplumu ve bunların ekonomi politiğini açıklayan, anlayan/betimleyen büyük düşünce insanları değildi. Onları öncüllerinden ayıran temel özelliklerinden belki de en büyüğü veya karakteristik olanı, devrimci /değiştirici/ eylemci olmalarıdır.. Marksizmin (Marks ve Engels’in) en büyük eylemi Komünist Manifesto’yu yayımlamaları ve Avrupa’da işçi sınıfını eyleme çağırmalarıdır. Genellikle yapılan fahiş bir hata vardır: Ardıllarının yaptıklarının hesabı, büyük insanlara kesilir. Sovyet ve Doğu Avrupa sosyalizm pratiği ile Marks ve Engels özdeşleştirilir. Halbuki onlar işin pratiğinde hiç olmadılar. Teorilerini, pratik içinde geliştirme (ve düzeltme!) şansları hiç bulunmadı. Aynı şekilde, ülkemizde de, en büyük askeri ve siyaset insanımız Mustafa Kemal adına hareket eden Evren ve zevatını düşünün! *** Marks, kendisinden öncekiler için "Filozoflar dünyayı/âlemi sadece değişik şekillerde yorumladılar. Ama maksat onu değiştirmektir", dedi. Bu bakışı, "bilim" ve bilim insanının anlayışıyla bağdaştırmayarak, Marks’ın bilim insanı olmadığının kanıtı olarak sunabilir miyiz? Bilim insanı "Doğayı anlamaya çalışır onu değiştirmek görevi yoktur" diyerek Marks’ı eleştirmek doğru mudur? Şüphesiz, temel bilimler doğa olaylarının nasıl "çalıştıklarını" ortaya koymaya çalışır. Ancak bu "genellikle doğru" bir tariftir.. Bazı temel bilimciler de "olayı" anlamaya çalışır, anladıktan sonra da, dünyayı, doğayı, toplumu "değiştirme çabası" içine girer. Atom Bombası Projesi, tamamen "doğayı anlayan" temel bilimcilerin eseridir. Onlar anlamakla kalmadı, bizzat bomba üreterek hem doğayı hem insanlığı hem toplumlatarihsel akışı değiştirme görevini üstlendi! Marks’tan ayrıldıkları nokta, sadece egemen siyasetin emrinde birer "eylemci" olmalarıdır! Kimi jeologlar da bugün büyük petrol şirketleriyle birlikte temel bilimsel araştırmalarıyla "kısmen eylemci" karakterinde olabilmektedir! Biyologlar sadece canlının en küçük parçasının nasıl davrandığını, en küçük maddelerin birbiriyle etkileşimini ve bütünle ilişkilerini anlamakla (temel bilim) kalmıyor, aynı zamanda, ayrıştırdığı biyomoleküler parçalarla, varolan yapıyı değiştiriyor.. Kök hücreler, genetik tedavi vb.. Doğaya en büyük müdahale bu anlamda biyolojideki büyük devrimdir.. Burada biyologlar da, Marks gibi, değiştirici rolüne soyunmuşlardır! Fizikçiler de öyle!.. Kimyacılar da, toplum bilimciler de! NASA temel bilimcileri ve mühendisleri ortaklaşa, uzayda kuyrukluyıldız vuruyor! Göktaşlarının yönlerini değiştirme planları yapıyor! Büyük toplumbilimcilerin ortaya attıkları kuramlar da, toplumların gidiş yönlerini değiştirici özelliktedir. Bütün kuramların ortak özelliğidir, değiştiricilik! Darwin’in teorisi, bütün bilime (ve toplumlara), düşüncelere yön verdi! Bugünkü iktisatın, ekonomi politiğin temellerini kimler attı? Toplum, bütün büyük düşüncelerden etkilenir.. Einstein’in teorisinin yolaçtığı bilimsel ve toplumsal değişimlerin niteliklerini burada sayıp mı dökelim! Temelbilim ile uygulamalı bilimler giderek daha fazla iç içe giriyor ve etkileri de katlanarak büyüyor.. Şimdi bu gerçekler ortadayken, üçyüzbeşyüzyıl öncesinin "betimleyici bilim" anlayışını hâlâ geçerli sanmanın ne âemi var? Betimleyici bilimciler de var, betimleyicideğiştirici bilimciler de! *** Gelelim can alıcı diğer bir noktaya: Marks’ın "dünyayı değiştirici" düşüncesi nedeniyle geçmişte sosyalist ülkelerin çevreyi berbat ettikleri görüşü doğru mudur? Çevre kirliliklerini, ekolojiye müdaheleyi, Marks’ın "değiştirici" anlayışına mal ederek, Marks’a saldırmak büyük haksızlıktır, bilimsel değildir ve salt idelojik bir saldırıdır! Bir bilim insanına yakışmaz! Çevre sorunları, genel olarak, sanayileşmenin bir sonucudur. İlk başta Avrupa, ilk sanayileşmesini gerçekleştiren kıta olarak çevrenin içine yapmıştır. Arkasından ABD ve Doğu Bloku ülkeleri! Bugün ise Avrupa dikkatlidir, verilen zarardan geriye dönüşte öncü rolü oynuyor.. Ama ABD dünyanın en büyük çevre kirleticisi rolünde.. Kapitalizmin kalesi! Bilimin kalesi! Kapitalist Rusya ve bölgesinde ülkeler çevreyi kirletmeye berdevam! İnsaf! *** Dünya şüphesiz Marks dömeminin dünyası değildir. Marksist teori geliştirilmek, yer yer değiştirilmek zorundadır. Marks, dömeninde, ütopyasını gerçekleştirecek en büyük güç olarak, kuramından çıkarsamalara uygun olarak, işçi sınıfını görmüştür. Ama bugün durum öyle hiç değildir. İşçi sınıfı değişmiştir. Emek gücünün önemi çok gerilemiştir. Ayrıca değiştirici niteliğini de kaybetmiştir. Entelektüel "sermaye" ise çok yaygınlaşmış ve tabana yayılmıştır. Bilgi toplumu insanı, giderek Marks’ın işçi sınıfının yerini almaktadır! Bugün ekonomik olarak da ana değiştirici güç Bilgi Toplumu insanı, entelektüel, bilimsel, teknolojik "sermaye"dir.. Yani bu sınıfı oluşturan insanlardır. sınıf"tır.. Marks’ın teoriTekelci sermayeyi, emperyalizmi bugün büyüten ana güç bu "s sine uygun olarak, ana çelişki de buradadır! Değiştirici, devrimci sınıf yer değiştirmiştir günümüzde. Celal Şengör de aslında bu sınıfın en önde gelen, dünya çapında parlak üyelerinden biridir, ancak bu niteliğinin henüz farkında değildir.. Devrimci sınıfının bütün diğer üyeleri gibi! Ama hepsi, bugün değilse bile yarın, kaçınılmaz olarak bu farkındalığa sahip olacak.. Sadece bilimselsiyasal örgütlenme beklenmektedir! Başkası için varolan sınıftan, kendisi için varolan sınıfa evrilmeleri, bu rolü, kendi çıkarlarını kavramaları gerekir! Dünyayı bugün esas değiştirici güç olduklarını farketmeleri gerekir!.. Ben çok umutluyum! Gelecek cumartesiye kadar, hoşçakalın!.. obursali@cumhuriyet.com.tr CBT İnternet adresi: Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • No: 986 11 Şubat 2006 • İmtiyaz sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk . Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basım ve Yayımcılık A.Ş. Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Danışmanı: Orhan Bursalı • Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu Güray Öz (sorumlu) Görsel Yönetmen: Tüles Hasdemir • Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosnaİst. İdare Merkezi ve Yazışma adresi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok.No:2 34381/Şişliİstanbul Tel: (212) 343 72 74• Faks: 0212343 72 64. Cumhuriyet ReklamTel: 0212 512 47 78 Yerel Süreli Yayın. 986/311 Şubat 2006