29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GönüldenBilime Ahmet İnam Sivrilik Sorgulaması Sayın Hocam, biraz vaktinizi alabilir miyim? Ne vardı? Sizi tanıtan bir program yapacağım radyoda da…. Eveet… Bana ilgi çekici bir kitabınızı, tezinizi ya da ne bileyim bir sözünüzü söyleyin de oradan başlayayım… Ak akçe kara gün içindir. Lütfen Hocam… Peki, öyleyse, damlaya damlaya göl olur… Anlaşılan çarpıcı yanınızı açıklamayacaksınız. Ben nereden bilebilirim ki çarpıcı yanlarımı? Ne demek o "çarpıcılık"? Şimdi sana bir çarparsam, anlayabilir misin çarpıcı yanımı? Ah, sizi gidi medya bakışlı gençler sizi… Ne demek medya bakışlı? Çarpmamı istiyorsunuz. Çarpanlar ilgini çekiyor. Çarpık olanlar belki de. Haber yapacağım, anlatacağım, ilgi çekmeli… Yoksa, atarlar beni işimden… İşte bu çok çarpıcı… Patronun seni çarpmasın diye benim dinleyenleri çarpan yanlarımı bulup çıkarmak istiyorsun… Neden direniyorsunuz hocam… Söyleyin, çarpıcı yanlarınızı. Örneğin, sizin görüşlerinizi çok "ortalama" buluyorlar, yeterince "radikal" olmadığı için eleştiriyorlar Kim eleştiriyorsa, onlara öyle bir çarparım ki görürler… Ciddi olun hocam, siz radikal misiniz? Böyle bir soruyu sorana yalnızca tebessüm edebilirim. Eskiler "ibtisâmı tevekkül" derlerdi, bir tevekkül gülümsemesi dudaklarımda. Köklere inmeye çalışan birine "radikal" değil demek tuhaf bir ironi… Çok yumuşak, çok anlaşılır, çok sıradan şeyler söylüyorsunuz… Demek her söylediğimi anlıyorlar da pek yuvarlak, yek yumuşak buluyorlar ha? Uçlarda değilsiniz. Çarpıcı sözleriniz yok. Sloganlarla konuşmadığım içindir… Sivriliklerimi edep dışı bulduğumdandır… Anlayamadım. Sivri olunmak için sivri olunmaz. Hakkımda konuşanlar, yazılarımın ne kadarını nasıl okuyorlar, bilmiyorum. Sivrilik arayan çok çok yumuşamış gözler, elbette beni göremez. Sivrilik avcılarının hiçbir zaman yakalayamayacağı bir tavşanım ben… Tavşansınız, demek. İbtisâmı tevekkülle dolanan bir tavşan… Sivri dişleriyle onu kovalayan tilkilere karşı… Sizi anlamakta zorlanıyorum, kendinizi anlamadığım sözcüklerin ardına gizliyorsunuz… Bunca anlamadığınız şey varken benim sivriliğimi nereden anlayacaksınız? Halk anlar… Sivriyi anlar ve sever mi diyorsun? Çarpmalısınız onları ki sizi sevsinler… Tuhaf… Çarpılmaları için anlamaları gerekiyor… Oysa sen biraz önceki sözlerimi anlamadığını söylemiştin… Önce de, herkes beni anladığı için radikal olmadığımı ileri sürmüştün. Popülerim demek ki boş şeyler söylüyorum, yumuşak köksüz şeyler, öyle olmasaydı herkes beni anlamazdı… Anlaşılan, boş konuşandır… Anlaşılmayan da sivri olan, çarpıcı olan… Peki, hem anlaşılmıyor hem de nasıl sivri oluyor? Düşüncenizi izlemek de zorlanıyorum… "Sivrilik" arayışı şu neoliberal düzenin, şu sıradan ortak dünyanın kahrolası bir hastalığı… Bu sivrilik arayışının ardında duranı, düşünen insanın anlamlar dünyasını arıyorum ben. Sivriliklerin ardındaki yumuşaklığı, yumuşaklığın ardındaki sivriliği… Doğrusu bu iki kavramı da dışlayan bir düzlemde dolanıyorum. Beni insanların anladığını söylüyorsun. Nasıl anladıklarını merak ediyorum doğrusu! Belki fazla "terminoloji" kullanmadan, fazla "kitâbî" olmamaya çalıştığım içindir. Hazmedilemeyecek sivrilikler var bende, görünmeyen… İşte şimdi sivri olmaya başladınız… Biraz yapay oldu ama… Sen "sivri" yargıcı mısın? Sürekli yargılıyorsun beni, sivrilikler, anayasasına göre! Şurası açık: Bu tür sivrilik çok düşük düzeyde sıradanlıktır. Kavramların anlamlarını tersine çeviriyorsunuz… Bak, delikanlı! Sen sivriliği araştıracak kadar sivri değilsin! Sivrilik, yeni olan, derinden kavrayan bir güce sahip olmalı! Sığ sivrilik bir yere götürmez insanı… Sivrilik, görüşü olmak demek bence, sonuna dek savunacağı hesabını verebileceği görüşü olmak. Yanar döner olmamak, yalpalamamak, kıvırtmamak. Görebilmek, kavramların akışını, olayların gidişini… Sivrilik, fikri olmak demek. Fikri olanın, sığlığı, derinliği ayrı bir konu. Çağımız insanı sivri olmaktan korkuyor… O yüzden de uyduruk, söz de sivrilikler yaşıyor. Sivri olmalıyım demekle sivri olunmaz. Her görüşü olan sivri değildir. Olumlu anlamıyla sivrilik, görüşün içeriğinden çıkar. Ona eklenen bir özellik değildir! Oysa, insanlar, herhangi bir görüşü "sivri" görüş olarak pazarlayabiliyor. Belki sen de bana o niyetle geldin. Bu konular üstünde düşünmemişsin. Düşünmeyenden sivri olmaz. Düşündükçe yuvarlak görüşler, kuşkular, kararsızlıklar çıkmaz mı ortaya? Geçicidir onlar… Kendileri yuvarlak, bakışları yuvarlak insanların kendilerini sivri sayarak beni yargılamaları, bence üzerinde durulmayacak kadar önemsiz bir durumdur. Gitsinler kendilerine benzer sivrileri bulsunlar… Sağolun hocam, sizden sivri bir özellik çıkmaz… Yaşayın gönlünüzce. Dış Bilim Devrimin 47. yılına yeni projeleriyle giren Küba, bilimsel alanda da örnek çalışmalarla bir dizi yeni projeye imza attı. Küba Bilimler Akademisi Ulusal Komisyonu (KBAUK) kuruluşunun 47. yılını kutlarken özellikle sağlık alanında Küba’nın başarılı bir süreci geride bıraktığını açıkladı. KBAUK’un açıklamasına göre, Küba’da işlenen ve üretilen genetik mühendisliği ürünlerinin tamamı, Latin Amerika’nın tümünde üretilenin üzerine geçmiş durumda. Dünya Telif Hakları Örgütü, iki bilimsel Küba ürününe altın madalya vermiş durumda: B antimeningococcica aşısı, dünyada tek ve Policosanol (PPG), şeker kamışından elde ediliyor ve hiperkolesterole karşı geliştirilmiş bir ürün. Bu aşı, tıbbi olarak ruhsatlandırılmış durumda ve özellikle Latin Amerika başta olmak üzere 10’dan fazla ülkede satılıyor. ABD Hazinesi, 1999’un ortalarından beri, SmithKline İngiliz–Amerikan şirketinin Havana’daki Finlay Araştırma Enstitüsüyle bir ortaklık yapabilmesi için ilacın lisansını onayladı. Küba’da bilimin bir başka yeni başarısı, ilk yıllardaki pnömoni ve menenjite sebebiyet veren bakteriye karşı B tipi Haemophilis influenzae aşısı. Üretimde bu kadar geniş aşı ve ekipmanla son yıllarda elde edilen başarıların yanı sıra, Küba’da geliştirilen diğer önemli aşılara da dikkat çekmek gerekiyor: Hepatit B aşısı, menenjit sıfır grubu B ve C aşıları ve Haemophilus Influenzae B. Ayrıca, kolera aşısı, DENGUE, Hepatit A ve C, pnömoni ve AIDS aşıları da klinik denemeleri aşamasında. 80’li yıllarda bu alanda ülkenin sadece üç ürünü varken 2005 yılını 38 ürünle bitirmekteyiz. KBAUK yeni geliştirilen ürünlerin yanında bu ürünlerin Küba sağlık sisteminde kullanımını yaygınlaştırma konusunda attıkları adımların da öneminin altını çiziyor. Küba’dan yeni buluşlar DörtKöşe Piref H. Ökkeş üniversiteler ile devlet üniversitelerinin haline veya özel okullarla devlet okullarının durumuna... Devlet hastaneleri ile özel hastanelerine ne demeli? Ortada açık bir kalite farkı var. Demek ki devlet bu işi beceremiyor. Bunu kabul etmeliyiz. İyi hizmet herkesin hakkıdır ve engellenmemelidir. Bu da ancak ve ancak özel girişim ile sağlanmaktadır. Sanırım, herşeyi sata sata ilerde satılmadık bir tek bir camiler kalacaktır. Bunu yapsa yapsa ancak bu iktidar yapabilir. Çünkü kendilerinin de söyledikleri gibi en iyi pazarlama yöntemleri bu hükümette mevcuttur. Efendim, camilerimiz özelleştirildikten sonra ahali kapıda kekler, 986/17 11 Şubat 2006 Özelleştirme Aziz Hocam, Konuya hemen dalacağım. Bildiğiniz üzre, başımıza tünemiş hükümetimiz sayesinde ekonomimiz uzun süredir görülmemiş mertebede canlanmış durumdadır. En azından canımızciğerimiz hükümetimiz, IMF (AyEmEf diye okunuyor nedense) ve benzeri kurumlar böyle diyorlar. Bunlara da sebep olarak serbest ekonomi ve özelleştirmeyi gösteriyorlar. Serbest ekonominin en önemli felsefesi, yine bilindiği gibi, devletin yatırımcı olmaması, üzerindeki kamburlardan elini eteğini çekmesidir. Yani elindekileri özelleştirmesidir. Öyle ki, telefon, vapur, limanlar, rafineler vs vs satılmasıdır. Bunun için başbakanımız "ülkemi pazarlamakla mükellefim" ve "hasan almaz basan alır" gibi ulvi, derin felsefik anlamı olan laflar etmektedir. Tabii, ancak böyle derin bir başbakandan böyle derin özdeyişler beklenir. Hocam, öyle görünüyor ki artık yepyeni bir çağa girdik. Tecrübelerimiz göstermektedir ki, özelleştirilen kurumlardan daha iyi verim alınmaktadır. Bakınız özel DörtKöşe bisküviler, meşrubatlar ve çiçeklerle karşılanabilecektir. Ayakkabıların çalınma ve kaybolma derdi kesinlikle ortadan kalkacaktır çünkü kapıda özel güvenlik olacaktır. Ahalinin ayaklarının kokmasına karşı çorap veya galoş verilebilecektir. İçerdeki başka başka kokulara karşı da, mis gibi gül suyu kokusu özel bir biçimde içeriye sunulabilir. Camiler arası rekabet ortamı yaratılarak radyo, televizyon ve "bill board"larda güzel cami ve o camilerin hizmetlerinin reklamları verilebilecektir. Halkımız, böylece en iyi camiyi seçme ve en iyi hizmeti alma özgürlüğüne kavuşacaktır. Karşılığında, içerde gönlünden kopacak olan, önceden belirlenmiş cüzi bir miktar verilebilir. Zira halkımız cömerttir ve bağışını zaten yapmaktadır. Merak edilmesin, camilerimizin özelleştirilmesi ile halkımıza ek bir külfet gelmeyecek tam tersine aynı maliyetle daha iyi hizmet alınacaktır. Hatta serbest piyasa rekabeti dolayısıyla bağışı kalpler belirleyecektir. Aziz Ökkeş hocam, bu önemli önerimi sayın Başbakanımıza iletmenizi önerir, ellerinden hasretle sıkar, yanaklarından öperim. İmza: Piref. T.H. Dinipekpak DörtKöşe DörtKöşe
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle