Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilim Tarihî ya "el kitabı" olarak lerin künyelerini de verbahsetmektedir: Geogmektedir. Deismann, çarafike üfegesis. lışmaları esnasında Sa(4) Amfitrit: Neray'daki kütüphanenin reidlerden; deııızler büyük ölçüde bir enkaz tanrısı ve Zeus'un kardeşi Poseidon'un eşi. halinde olduğunu, zama(5) Tanrı Kronın, özellikle padişahlanos'un ("Zaman) çorın cehalet ve sorumsuzcuklarından olan Titatv luğunun (bilhassa III. lardan (Devlerden) biMurat olarak tahtnin ettiri; dünyayı çevrelediğı düşünülen büyük neği padişahın, kıymetli kihir. Kendi kuyruğunu tapların ciltlerini süsleyutan bir yılan olarak yen ziynet taşlarını çıresmedilirdi. Ptolemakarttırmak için yaptırttıios'a kadar Yunan haritalarında okyanus tüm ğı kasıtlı tahribatın), ihkaraları (ökümeneyamal nedeniyle biriken neşanılan dünya) çevreler min ve böceklerin eserleşekilde resmedilirdi. re büyük zarar verdiğini Ptolemaios, bunun yerive burada bir restorasne Atlas ve Hint oklanuslarmı tüm dünyayı yon çalışmasının kaçınılkaplayan bir karanın maz olduğunu söylüyor. ıçerisindeki kapalı havBilindiği gibi bu resto Iskenderiye'de Milattan sonra ikinci yüzyılda yaşamış zalar olarak göstermişrasyon çalışması o za olan matematikçi.astronom, astrolog ve coğrafyacı tir. Buradan tekrar tüm manki İstanbul sârı Ati Klaudios Ptolemaios dünyayı çevreleyen okyanus fikrine 9. yüzyılka Müzeleri Müdürü Hada Halife Ma'mun'un coğrafyacıları sayesinde dönülmüştür. lil Edhem Bey'in Atatürk'e durumu haber vermeBu koııuda Prof. Dr. Fuat Sezgin'in Türkiye Bilimler Akadesiyle birlikte derhal başlatılmıştır. Hattâ şu anda misi (TUBA) tarafından yayınlanan konferansına bkz: Sezgin, dünyadaki mevcutların en kıymetlisi olduğu biliF., 2004. İslam Kültür Dünyasının Bilimler Tarihindeki Yeri: Akademi Forumu 29, Türkiye Bilimler Akademisi, Ankara, 45 nen meşhur Ptolemaios yazmasının restorasyonuss. nu Prof. Deismann'ın tavsiyesiyle (diğer bazı kıymetli yazmalarla birlikte) ünlü restorasyon üstadı (6) Dionysos Pariegetes. Ceç antik dönemin İskenderiyeli coğrafyacısı. Bir ders kitabı olarak düşünülen coğrafya Alman Hugo Ibscher yapmıştır. GönüldenBilime Bilgi, Bilgi... wet Inam Ne içindir bilgi? Neye yarar? Hangi amaçla kullanılır? Bilgi üstüne, neyi bilip neyi bilmediğimiz, bilemediğimiz, bilgimizin sınırlan, bilgimizle mutlu olup olmadığımız üstüne diişünebiliyor muyuz? Böyle bir düşünmenin gereği var mı? Bilgiyi bilmeye çalışmak, çok az kişinin gündeminde olsa gerek. 'Bilmeyi biliyormuyum?' sorusu, kendimizi, yaşamımızı sorgulamayı anlamlı bulanlar için önemli bir soru. "Bilmeyi biliyormuyum?"Bilinen, bilinmesi gereken nasıl bilinmeli? Peki, bu soru bizi, bilgi üstüne "yeni" bilgiler edinmeye götürmüyor mu? Elbette! Özellikle "bilgi" çağı olarak anlatılan, bilginin gücünden, erdeminden sık sık söz edilen bir çağda, "nasıl bir bilgiymiş bu bilgi?" diye soru sormanın gereği yok mu? Silah yapmaya, her türlü teknolojik araç gereç üretip, yaşamı "kolaylaştırmaya", "hızlandırmaya", hastalıklan iyileştirip, insan ömrünü uzatmaya, insanı daha sağlıklı, daha acar kılmaya, hayattan alacağımız keyideri çoğaltıp, daha yoğun hale getirmeye, alıştığımız, "düzgün"gittiğini düşündüğümüz yaşamın sorunları çıktığında, bu sorunlara çözmeye yönelik bilgi! Teknolojinin, bilimin, büyük ölçüde yöneldiği, insanı bu gezegende ayakta tutmaya yarayan, "yaşam mücadelesinde" ona destek olmaya çalışan bilgi. Buna tutunma bilgisi diyorum. Yaşama tutunma bilgisi! Insan türünü var kılan, binlerce yıldan beri kuşaktan kuşağa aktarıla aktarıla biriktirilmiş yaşam deneyimlerinin bilgisi! Kimileri gizli tutulmuş, ancak belli bir topluluğun kullanmasına, edinmesine izin verilmiş, kimileri üstdüzeyyöneticilerin, siyasal, sosyoekonomik gücü elinde tutanların elinin altında bulunan, "bilgi güçtür" sözünü söyleten bilgi! Her kültür, tarih boyunca tutunma bilgisiyle varlığını sürdürmüş: Doğal afetlere, hastalıklara, diğer kültürle ilişkisinde sorunlara tutunma bilgisi ile yanıt aramış! işte bilgi çağı, tutunma bilgisinin etkin olduğu bir tutunma yaşamı yoğunlukluçağ. Alışılmış terimlerle söylendiğinde, neoliberal düzenin, küreselleşmenin çağı. Yarşmacı bir dünya düzeninde, ulusal sınırların etkisini yitirdiğini, dünyaya egemen olan çok uluslu çıkar gruplarının sürekli olarak kârlarını arttırmaya çalıştığını, dünyanın birçok yerinde askeri müdahelelerin gerçekleştiğini, yüzlerce, binlerce insanın bu çatışmalarda öldüğünü, açlıktan, yoksulluktan gerçekleşen ölümlerin sayısının giderek yükseldiğini görüyoruz. Tutunma bilgisinin yönlendirdiği tutunma yaşamında bilginin üretimi, iletimi, erişimi ve kullanımında büyük sorunlar var. Bilgi, tutunmaya çabalayan insan için birgüç ise, onun mutluluğunu amaçlıyorsa, dünyadaki bunca sorun niye? Bilgisi eksik mi, yetersiz mi insana? Neden yetmiyor? Kimler ne adına bilgi üretiyor? Nasıl ve kimlere iletiyor? Bu bilgilere kimler, nasıl, ne pahasına erişiyor? Bilgiyi, sorunlarımızı çözecek biçimde kullanabiliyor muyuz? Bilginin dağılımındaki adaletsizliklere çözüm nasıl bulunacak? Bilgiyi tekelinde tutup, bundan sömürü düzeyine varacak denli çıkar sağlayan güçlerin çarklarını çevirdiği düzen, nasıl yaşanası bir dünya için düzeltilebilir ya da ortadan kaldırılıp, yeni bir düzen oluşturulabilir? Tutunma yaşamında, tutunan tutunuyor, tutunamayanlartelefolupgidiyor. Yaşama olan saygımız, tutunma yaşamında, tutunma bilgisine egemen olan bu güçlere teslim olmayı olağan görmeye mi götürmeli bizi? Tutunma bilgimizde sorunlar var. Üzerimize bilgileryığılıyor,o bilgileri ayıklayıp süzme gücünden yoksunuz. Yığma bilgiden süzme bilgiye geçemiyonız insan bilgisiyle sağlıklı bir yaşamı kurmada çok zorlanıyor. Epistemiyatrik (bilgi sağlığı ile ilgili!) sorunlarla dolu dünya. . Acaba büyülü bilgiler var mı? insan onları biliverdiğinde tüm sorunları çözülüversin? Öyle bilgiler olsaydı tutunma yoğun yaşam içindeki çağım, bu bilgileri ne güzel pazarlardı. Önce dünyanın ileri gelen zenginlerinin emrine verilirdi bu bilgiler! Onlar bu bilgileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanır, bu bilgilerin başkalarının eline geçmemesi için olmadık zulmü yapabilirlerdi. Şimdilerde pazara açık teknolojilerde, özellikle tıp alanında, bu tür bilgiler, büyük paralar karşılığı satılıyor; rakip araştırmacıların, bilgi satıcılarının eline geçmemesi için köşe bucak saklanıyor! Yaşam, salt tutunma yaşamı değil! Hakikati çt karsız bir kaygıyla merak edip öğrenecek, herkesle paylaşmaya hazır, sanatın bilimin, edebiyatın, felsefenin, insana, yaşama, saygılı inanç düzenlerinin önerdiğiyaşamlar da var! Bunlardan yazılarımda söz edip duruyorum. Söz etmeyi sürdüreceğim. insanın bilgisiyle rezil olduğu bu gezegendeki yaşamda dönen epistemiyatrik dolapların larkına varmak gerekiyor! Bilginin, saltgüçlü olmak, dünyada egemenlik, denetim kurmak isteyen, sığ dar kafalı bilgi tâcirlerinin eline geçmesi, bir çok bilim kurgu romanında vurgulandığı gibi, dünyanın sonu olabilir. Bu arada üniversiteler bu çarkın içine girmiş, bilgi tüccarlarının cirit attığı biralan haline gelmiştir. Kaçüniversite bu durumun farkındadır, larkında olanların kaçı bundan rahatsızdır? Üniversite epistemiyatrisi üzerine, egemen tutunma yaşamının dışına çıkan bir tavırla araştırmalar yapmak gerekiyor! TUTUNMABİLGİSİ Kültürel hazinelerimize çoğumuzun hanği gözle baktığımızı şu hikâye çok güzel anlatmaktadır: Ptolemaios el yazması bulunduğunda bu derhal Atatürk'e bildirilir ve aslında çok kötü durumda olan yazmanın bir an evvel Ankara'ya gönderilerek kendisine gösterileceği söylenir. Atatürk, bu cahilane ve aptalca niyete hemen ve çok şiddetli bir red cevabı verir ve kendisinin bizzat İstanbul'a gelerek yazmayı göreceğini söyler, uzmanlar restorasyonu bitirene kadar da kimsenin yazmaya dokunmamasını emreder. O günden bugüne değişen bir tek şu oldu: Şimdi, Atatürk'ün başlattığı eğitim seferberliğinin sonucu (o seferberliğin 1946'dan sonra giderek yok edilmiş olmasına rağmen) müzelerimizin ve kütüphanelerimizin başına getirebileceğimiz bilgili ve bağımsız düşünebilen insanlarımız var. Bunlar bazan hattâ önemli mevkilere gelebiliyorlar da; ama Atatürk'ün o aydınlık kafasını bir kez daha devlet yönetiminde görmek mümkün olamadığından, bilgili müze ve kütüphane sorumiularımıza rağmen kültürel hazinelerimiz cahil ve görgüsüz politikacılarımızın anlayışsızlıkları nedeniyle ehil kişilere rahat verilmediğinden ve/veya onların tavsiyeleri alınmadığından eriyip gitmeğe devam etmektedir. Aynen insanlığın o göz bebeği, en eski şehri, en muhteşem uygarlık abidesi İstanbul'un Asya'dan kopup gelen ve şehrin içinde gökdelenlerde, etrafında da gecekondu denen o acubelerde kümelenen paralı ve parasız vahşilerin pisliği altında eriyip gittiği gibi. Notlan (1) Bu el yazmaları şunlardır (bkz. Stückelberger, 1996, ss. 199200): A) KodeksAmbrosianus graecus 43 (olim A 119 sup.) folyo 24 (14. yüzyıl) (Milano'daki Ambrosiana kütüphanesinde) B) Kodeks Horbonicus graecus 261. folyo 3ön/arka (14. yüzyıl) (Napoli eski Kraliyet kütüphanesinde) C) Kodeks Matrıtensıs graecus 4621 folyo 129ön/arka (Laskaris tarafından 1490'da yapılmış kopya) (Madrid kütüphanesi). (2) Akıl tanrıçası ve tanrılar kralı Zeus'un kızı. (3) Bu kitaptan Ptolemaios bir "coğrafya kılavuzu" ve eseri şiir şeklindedir. Bu konuda bkz: Jacob, C, 1990, La Description de la Terre Habite'e de Deııys d'Alexandrie ou la Leçon de Ce'ographie: Albin Michel, Paris, 264 ss; Brodersen. K., 1994, Dionysios von Alexandria Das Lied von der VVelt Zvveisprachige Ausgabe: Georg Olms Verlag, Hildesheim, 167 ss. (7) Burada bahsi geçen Psikopos, İskenderiye Patriği (±1275±1315) olup 12931303 yıllarını Konstantinopolis'te geçirdiğini bildiğimiz II. Athanasios'tur (bkz. Stückelberger, s. 204). (8) Avsonyalar, tlk Çağ'da güney italya'da yaşayan bir halktı. Adları güney İtalya'ya Vunanlıların vermiş olduğu Avsonya adından türeülmiştir. Mitolojiye göre Güneş tanrısı Helios'un kızı büyücü Kirke veya Nimf Kalipso ile İtaka kralı Odisseus'un soyundan türediklerine inanılırdı. (9) Karitler güzellik, nes'e ve bolluk temsil eden tanrıçalardı. Baştanrı Zeus ile Okeanos'un kızı Örinome'nin çocukları olduklarına inanılırdı. Şiirlerde kadınsı güzelliği, beceriyi ve inceliği temsil etmek için yapılan mecazlarda kullanılırlardı. (107 Müzler Yunan mitolojisinin ilham perileriydi. Tüm bu benzetmelerde ve mecazlarda aslında bir keşiş olan büyük bilgin Planudes'in motiflerini tek tanrılı ve iç karartıcı Hristiyanlıktan değil, çok tanrılı ve iç açıcı Yunan mitolojisinden seçmesi çok ilgi çekicidir. (11) Planudes ve şiiri hakkında ayrıca bkz.: Burri, R.. 2003 Die VViederentdeckung der Geographie des Ptolemaios durch Planudes: Antike Natunvissenschaft und Ihre Rezeptıon, cilt 13, VVİssenschaftlicher Verlag Trier, ss. 127136. (12) Berger'in verilerini kontrol ettiğim pek çok halde, verdiği bilgilerin azımsanmayacak bir kısmının yanlış, veya yürüttüğü muhakemenin hatalı olduğun gördüm. Örneğin, Argonotların yolunu tartışırken Berger Karadeniz hakkında eski Iskıtlerden beri var olan İskitYunan ilişkilerini göz ardı ederek Karadeniz'in Okeanos'un parçası mı yoksa bir iç deniz mi olduğunun bilinmediğini söylüyor ki bu yanlışür. Bir başka yerde Platon'un dünyayı iki kıt'alı olarak düşünenlerden olduğunu söylüyor. Halbuki büyük filozof Timaeus (24E)'de , Critıas (108E)'de, ve Meneksenus (239D, E)'de açıkça üç kıt'alı bir dünyadan söz ediyor. Berger aynı yanlışı Arrian (Anabasis. III. 30. 9) ve Aziz Augustinus (De civitate dei, XVI. 17) hakkında da yapıyor. Bunlar yalnızca biriki örnek. Bu nedenlerle ben, pek çok yerbilimi tarihçisinin tersine, eski Yunan coğrafyası hakkında Berger'in kılavuzluğuna verilerini bağımsız bir kaynaktan kontrol etmeden güvenemiyorum. (13) Meselâ Berggren. J. L. ve Jones, A., 2000, Ptolemy's 'Geography'. An Annotated Translation of the Theoretical Chapters: PrincetonOxford. s. 49 ve sonrası. Beni Planudes'in şiırınden haberdar eden muhterem dostlarım Prof. Alfred Stückelberger'e ve Planudes'in şiiri hakkındaki açıklamaları yazarken benden yardımını esirgemeyen Dr. Florıan Mittenhuber'e burada teşekkür ederim. BÛYÛLÜ BİLGİ 943/9 16 Nisan 2005