24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TartışmaEditöre Mektup Organ nakli ve Türkiye örev yapma yetenekleri tiikenen organların yerine konabilecek bir 'yedek parça' yıllarca bilim adamlannın ilgisini çekmiştir. Bağışıklık sisteminin, dışandan gelen bu parçaları, yabancı bir cisim olarak algılayıp onlara tepki göstermesi doğal bir problem olarak karşımıza çıkmıştır. Bulunduğumuz yüzyılın son çeyreğinde, bağışıklık sistemini baskılayan (immünosupresiO ilaçların daha etkin hale geçmesiyle böbrek ile başlayan organ nakilleri karaciğer, kalp, pankreas, ince bağırsak şeklinde çoğalmıştır. lerimiz arasında bile diabetliler ve hepatit taşıyıcılarına, kesin olarak organ nakli yapılmayacağına inananlar bulunmaktadır. Bu amaçla, pratik olması düşüncesiyle organ nakilleri konusunda bir kaç başlık sıralamak istiyorum; • Organ bağışlarında iletişimi sağlayan organ nakli koordinatörleridir. Bu konuda operasyonu yapacak hekimlerin, birincil hiçbir müdahalesi yoktur ve olmamahdır. • Organ bağışı yapmaya aday kişilere, beyin ölümü tanısı yoğun bakım, anestezi, kardiyoloji ve nöroloji uzmanlarından oluşan bir ekipce, çeşitli testlerden sonra konur ve bu testlerin güvenirliği %l()0 'dür. • Organ bağışı yapan hastaların organları, konuyla ilgli özel eğitim almış cerrahlarca, 3 4 saatlik özenli bir operasyonla çıkarılır. Hastaların operasyon izleri, diğer hastalarınki gibi, aynı özenle kapatılır. • Her organ bekleyen hasta, canlı tıbben uygunbir akrabasından organ alabilir. • Her bebeğin veya çocuğun, annebabası doğal vericidir. • Organ bağışı yapan canlı vericilerin, bağış sonrası yaşam kalitesi, diğer insanlardan farklı değildir. Özellikle böbrek bağışlayanların riski, ülkemiz şartlarında trafikte belli süre/gün araç kullanan kişilerin karşılaştığı risk ile aynıdır. (ABD de yapılan bir çalışmada bu 25 km/gün) • Canlı vericilerden gelen böbreklerin fonksiyonlan, beyin ölümü olan hastalardan gelenlerden daha iyidir. • Böbrek naklinde doku uyumu tercih edilir olmakla birlikte, bir gereklilik değildir. Bu bakımdan eşler ve akrabalar arasında, sadece kan grubu uyumu ile böbrek nakli yapılabilir. Karaciğer nakilleri için zaten doku uyumu gerekmemektedir. • Ülkemizde böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve ince barsak nakilleri başarı ile gerçekleştirilmektdir. Bu konuyla ilgili problemi olan vatandaşlarımızın, bazı gelişmekte olan ülkelerde yapılan ve kaynağı belli olmayan organlara yönelmek yerine, ülkemizin resmi sağlık kurumlarına başvurmaları, geri dönüşümü olmayan hasarlan önlemek adına önemlidir. • Mevcut yasalar kapsamında, ,akraba olmayan kişiler arasındaki çıkar ilişkisine dayanan organ nakline konu olmak veya gerçekleştirmek bir suçtur. (1 Nisan 2005 de yürülüğe girecek yeni TCK ile 59 yıl hapis cezası) Bu özellikle hassas bir konu olan organ naklinin en hassas ,en çok dikkat edilmesi gerekli olan yönüdür. • Organ nakli, bu operasyonu gerçekleştiren hekimlere ün katacak, bağış yapan kişileri medyatize edecek sansasyonel bir tedavi şekli değil, bütün dünya da yaygın olarak uygulanan; artık bir halk sağlığı ve ulusal problem olarak kabul edilmesi gereken, son dönem organ yetmezliklerinin tek tedavisidir. Tüm bu gerçekler bir yana , organ naklinin tek bedeli, merkezimizin de sloganı olan, birazcık sevgidir... İnsan sevgisi Dr. Alihan Cürkan Akdeniz Üniv. Tıp Fak. Organ Nakli Merkezi adına agurkan@akdeniz.edu.tr G Son dönem organ yetmezlikleri, tüm diinyada olduğu gibi ülkemizde de bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hem hastalığın doğası olarak yaşam konforunu ve süresini kısıtlamakta ki son dönem böbrek yetmezliğinde olan hastaların yaşam beklentisi, tüm kalın bağırsak kanserlerinin yaşam beklentisi ortalaması le benzerlik göstermekte hem de bu has:aların hayatlarının devamı için gerekli jlan destek tedavisinin maliyetleri, hastalar ;e ülkeler için ciddi rakamlara ulaşmaktaiır. Sorun artık, basındaki tek tük haberer dışında, ciddi bir sağlık problemi olaraka karşımıza çıkmaktadır. Merkezimizde yapılan bir hesaplamada, HD ve PD'nin 4 yıllık tutarı, böbrek naklinin operasyon ve 4 yıllık ilaç tutarından 40.000 USD daha fazla bulunmuştur. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde bulunan yaklaşık 30 bin böbrek hastası ve bunlara her yıl eklenen 3 4 bin böbrek hastasının, ülkemize olan maliyetini hesaplamak zor değildir. Üstelik bu diyaliz yöntemlerinde kullanılan makine, solüsyon vb. teknolojilerin hepsinde dışa bağımlıyız veya bu pazarın büyük kısmı dış kaynaklı firmaların elindedir. İnsan hayatının veya konforunun hiçbir maddi karşılığı olmaması bir yana, organ nakli yapılamamasının getirdiği e k o nomik yük, günümüz koşullarında kabul edilebilir değildir. Bu noktada devletin diyalizi desteklemede gösterdiği duyarlılığı numundadır organ bağışı milyon nüfus da 35 bağış civarında iken bu rakam AB ülkelerinde ortalama 15, ülkemiz de ise 1,5 civarındadır. 2003 yılında yapılan 605 böbrek naklinden sadece 159 kadarı beyin ölümü olup bağış yapanlardan sağlanmıştır. 441 böbrek, hastaların akraba vericilerinden elde edilmiştir. Trafik kazaları konusunda lider olan bir ülkeden bu kadar az organ bağışı çıkması toplumsal duyarsızlık yanında, eğitimsizliğinde bir göstergesidir. Toplumsal duyarlılığın şekillenmesinde öncü rollerden birisine sahip olan dini inancın belirleyiciliği konusunda henüz bilimsel veriler bulunmamaktadır. Ancak bu konuyla ilgili aydın din adamlarımızın ve hatta diyanet işleri başkanlığının, islamiyette organ bağışının 'caiz' olduğuna dair açıklamaları mevcuttur. (Konuyla yakından ilgilenenlerin veya aksi flkirde olanların Ensar suresi, Sure :76 Ayet: 28'e bir göz atmalarında yarar vardır.) Yine merkezimizce, hekimIerimiz arasında yapılan bir araştırmada da ilginç olan, bağış konusunda bu grubun ortalamaların altında kalmasıdır. Bunlar ülkemiz ve organ bağışı ile ilgili ufak bir kaç çelişkidir. Asıl büyük çelişki de bir yatakta trafik kazasından ölen gencin organlarını, yandaki yatakta son dönem organ yetmezliğinden ölen gence takamamaktır. m SN YAYGIN: BÖBREK flSTMEZLİĞİ Son dönem organ yetmezliğinin tedaisine geçmeden önce, bu hastalığın ülkelizdeki yaygınlığı ve önlenebilir noktalar akkında bilgi sahibi olmak gereklidir. 003 yılı Türk Nefroloji Derneği verilerine öre ülkemizde tnilyon nüfusda 432 adet ;davi gerektirir son dönem böbrek yetıezliği hastası mevcuttur. Böbrek yetmezği nedenleri arasında en yaygın olanlar, iabet, kronik glomerulonefrit, hipertansian, idrar yollarına ait (geriye doğru idrar açışı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlagibi) sebeplerdir. Bu sebeple şeker hasıları (diabet) ve yüksek tansiyon hastalarıın, böbrek fonksiyonlarını düzenli olarak antrol ettirmeleri gerekmektedir. Özellikdiabete bağlı son dönem böbrek yetmezderinde son yıllarda artış göze çarpmakdır. Çocukluk çağındaki idrarın geriye ıçışı olan ve 'vesikoüreteral reflü' diye biıen hastalıklar ciddiye alınıp tedavi edilelidir. Yukarıdaki genel açıklama dışında , kemizde yapılmakta olan organ nakilleri • ilgili bir kaç noktaya değinmek istiyom; Böbrek yetmezliğinin tek tedavi şekli gan naklidir. Ne yazık ki bu tedavi hastaın ancak %10'una uygulanabilmektedir. ;modiyaliz (HD) (makineye bağlanarak) ya periton diyalizi (PÜ) (karın içine sıvı rilerek hastanın kendi kendine yapabildiancak, uygun organ bulunana değin, staları yaşatma adına yapılan köprü tedaeridir. Bunların konforu hiçbir şekilde brek nakli ile kıyaslanamadığı gibi, ülkeze olan maliyetleri de şaşırılacak dereceyüksektir. organ naklinde göstermemesi veya gerçek anlamda destek vermemesi anlaşılır gibi değildir. Özellikle organ bağışında bulunan hastaların (canlı veya beyin ölümü olan) operasyon ve hastane masraflarının ödenmesi, bu işlemlere çalışma saatleri dışında emek harcayan sağlık personeline özendirici miktarlarda yardım yapılması, koordinasyonu sağlayan kişilerin kadro ve özlük hakkı sorunlarının öncelikli olarak çözülmesi gibi basit, ekonomik olarak çok fazla toplam oluşturmayacak çözümlerle, yıllardır döviz ödeyerek yaptığımız masrafı kısmak, en önemlisi de insan sağlını ön plana çıkarmak çok basit bir kaç çözümden biridir. Organ nakli deneyim, teknoloji en önemlisi de 'organ' gerektiren bir tedavi şeklidir. Bu koşullardan en sonuncusu, belki de en önemlisidir. Bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde de organ bekleyen hastalarla, mevcut organlar arasındaki fark, gün geçtikçe açılmaktadır. Organlar, hastaların canlı vericilerinden elde edilebileceği gibi, en uygun organ kaynağı olan, çeşitli nedenlerle beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan alınabilir. Bu safhada en büyük ihtiyacımız olan toplumsal duyarlılık devreye girmektedir. Batılı ülkelerden İspanya'daki organ bağışında lider ülke ko ORGAN BAĞIŞININ ARTMASI GEREKİYOR Karaciğer(KC) nakli için durum daha da vahimdir. Ülkemiz hepatit B taşıyıcılığı açısından şanssız bir ülkedir (Her 11 kişiden birinin taşıyıcı olduğu düşünülmekte). Bu grup için siroz geliştirme riski %1 olarak hesaplandığında bile karşımıza korkunç bir rakam çıkmaktadır. Rakamları çeşitlendirmek mümkün ancak istatistikler sonucu değiştirmeyecektir. Ülkemizde organ bağışı oranı artmadıkca sayıları binleri bulan alıcı adayları arasında organ beklerken ölüm oranları artacaktır. Çözüm de eğitim ve koordinasyondan geçmektedir. En azından böyle olduğunu merkezimiz, 2004 yılında yaptığı 174 böbrek nakli ve bunların başan oranı ile Avrupa'nın en büyükleri arasına girerek göstermiştir. Halen alınan organlara ölümden sonra ihtiyaç duyulacağına inanan, organ bağışı yapılan kişilerin vücutlarının parçalandığını sanan, ekonomik çıkarlar uğruna yoğun bakımlarda beyin ölümü olmadan organları alınanlar olduğunu düşünen, sayısız hasta ve hasta yakını mevcuttur. Hekim 943/19 16 Nisan 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle