01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Genetik Soyu tükenen canlılar için formül: Kopyala ve kaydet Dünyada 184'ü memeli olmak üzere, 9707 aşkın tür yeryüzünden yok olmak üzere, daha binlercesi için de tehlike çanları çalıyor. Soyları tükenmeye yüz tutan türler yeterince hızlı çoğalamadıklannda, çok farklı bir üreme yöntemi onları kurtarabilir mi? Peki hangileri klonlanmalı? Yıl 2050 ve dünyada topu topu 30 çita kalmış. Bu hayvanlann doğal ortamlannda çoğalmalannı sağlamak amacıyla bıkmak yorulmak bilmeden sürdürülen çabalardan olumlu bir sonuç alınamadığından, sö'z konusu tür kısa sürede tarihe karışabilir. Onların yaşamını kurtarabilecek tek bir şey var ki, o da dondurucuda saklı. Bilim insanları 2002 yılından bu yana çitalardan topladıkları hücre örneklerine bel bağlıyorlar. Klonlama yö'ntemiyle bu hayvanlar yeniden yaşam buluyorlar. Işte geleceğin, doğal kaynaklan koruma yöntemi. eleceğe yönelik bu kopyalama saklama görüşü gerçekçi olmaktan çok uzakmış gibi görunebilir. Gelgelelim, doğal ortamların korunması ya da üreme programları gibi tüm oteki girişimlerin bir işe yaramaması durumunda klonlama tükenmeye yüz tutmuş canlıların kurtarılması için tek ümit olabilir. Klonlanarak 2001 yılında dünyaya gelen ilk canlı türu gaur adında öküzü andıran, Hindistan ve Abya'nın kimi başka bölgelerine özgü bir hayvandı. Buntı kimi başka hayvanlar izledi. Bilim insanları çoktan tükenen kimi türleri bile yeniden yaşama döndürmenin eşiğine geldiler. Ne var ki klonlama canlı türlerinin kurtarılmasında benimsenmiş olmakla birlikte, yöntemin beraberinde getirdiği kuşku ve tartışmalar günümüzde de sürüyor. Yöntem ve bunun ortaya çıkan hayvanlar üzerinde yarattığı etkilerle ilgili birtakım can alıcı sorulara bugün bile bir yanıt getirilemiyor. Dev panda gibi . tükenme olasılığı yüksek memeliler üzerine odaklanan projelerin bir bölümu kör topal ilerlemeye çalışırken, balık ve çift yaşamlılar gibi çok daha yarar sağlayabilecek canlılar göz ardı ediliyor. Eleştirmenler klonlamanın soyları "tükenmekte olan kimi canlıları doğal olarak yeniden yaşama döndürebılecek ortamların korunmasına yönelik çalışmaları köstekleyeceğinden kaygı duyuyor. G tan çıkmış durumda. Yöntemin, inek, keçi, koyun, tavşan, kedi ve at gibi, daha önce başarıyla klonlanan canlı türlerinde büyük bir olasılıkla işe yarayacağı bir gerçek. Asıl sorun bu yönteme başvurmanın gerekli olup olmadığı, gerekli ise, bunun hangi gerekçelere dayandırıldığı. Klonlanan ilk canlı olan Dolly adlı koyun 1997'de dünyaya gelir gelmez, çevre korumacılar ellerinde hayvanlann çoğaltılmasmd olanak tanıyan yeni bir yöntemin olduğunu fark ettiler. llayvanları tutt.ak ederek onları zorla çıftleştirmeye çabalayanlar klonlamaya tanrının bir nimeti gözüyle baktılar. Kuramsal açıdan ele almdığında, soyu tükenmekte olan bir canlıdan genetık malzeme almak ve bunu çekirdeği çıkarılmış bir yumurtaya yerleştirmek suretiyle yeni bir birey oluşturmak işten değildi. Daha sonra bu bir annenin döl yatağına yerleştirilecek bir embriyon oluşturacak biçimde işlemden geçirilebilir ve sonuçta özgiın hayvanın bir kopyası elde edilebilirdi. SIRADA BEKLEYENLER Klonlamanın pek de parlak olmayan başarı oranı göz onünde tutulduğunda (yüzlerce embriyondan yalnızca birkaç canlı doğum), yöntemin yüzlerce dişi üzerinde denenmesi gerekecekti. Oysa, tükenmekte olan türlerin sayısı buna el vermeyecek denli azdı. Tek olasılık, yumurtanın o türle ilintilı, ancak çok daha yaygın bir başka canlının dişisinden alınması ve embriyonun annenin bedenıne yerleştirilmesiydi. Bu da tüm sürecın daha da zora koşulması anlamına gelmekteydi. Üstelik, yöntem acaba işe yara yacak mıydı? Yumurta verici ve anne olarak bir inekten yararlanılarak klonlanan Noah'nın dünyaya gelmesi bu sorunun yanıtını da beraberinde getirdi. Doğumundan iki gun sonra çok yaygın bir bulaşıcı hastalıktan ölmesine karşın, Noah doğal kaynakların korunmasında klonlamanın gücünü ortaya koyan bir örnekti. Kısa bir sonra dev panda, Afrika bongo antilopu, Sumatra kaplanı (artık vazgeçildi), çita ve daha nice hayvanın klonlanmasıyla ilgili proje duyuruları dilden dile dolaşmaya başladı. Ancak bu türlerden kimilerinın önündeki engeller aşılması güç gibi görünüyor. Doğada yalnızca 1000 tane kaldığı belirtilen dev panda projesini ele alın. Altı yıldır surmekte olan bu projede sürekli olarak ciddi teknik düş kırıklıkları yaşandı. Orneğin, projeden sorumlu Çinli ekip, 2002 yılında, klonlanmış panda emhriyonlarının bedene yerleştirilmesi yonundekı bir dizi girişimin sonuçlarını yayımladı. Panda yavruları doğum anında tavşan yavrularıyla hemen hemen ayııı boyda olduklarından, aracı tür olarak tavşanlardan yararlanılmıştı. PANDALARI KLONLAMAK Ekip panda hucrelerindeıı alınan DNA'yı tavşan yumurlalarına ekleyip, dişi tavşanlara yaklaşık 2300 embriyon yerleştirdi. Ancak hiç biri gebelikle sonuçlanmadı. Daha sonra tavşan yerine kedilerden yararlanıldı ve sıradışı bir dizi deneyde 21 kedinin her birine pandatavşandan klonlanmış 10 embriyon yerleştirildi. Bunların bir bölümü erken gebelıkle soııuçlanmakla birlikte, hiç biri 48 gundeıı fazla sürmedi. Çinli ekibin önderi DaYuan Chen daha iyi bir aracı tür bulmaları gerektiğine parmak basıyor. Soyları tükenmeye yüz tutmuş türlerin klonlanmasında başarıya ulaşan tek girişimler yumurta vericileri ve aracılar için yakından ilintili türlerin kullanıldığı girişimler oldu. Örneğin, Afrika yabanıl kedisinin üç erkek kopyası 2003'te, beş dişısı de kısa bir süre önce dünyaya geldi. Klonlar yumurta vericisi ve aracı anne olarak evcil kedilerden yararlanılmak suretiyle elde edildi. San Fransisco Zooloji Derneği de Massachusetts Gelişmiş Hücre Teknoloji TANRININ NİMETİ Tarlışmalara karşın, sorun artık ""soyları tükenmekte olan canlıları klonlamanın işe yarayıp yaramayacağı olmak 912/16 11 Eylül 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle