Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aylak Bllgi Erkek seçmek Sinirbiiim TahirM. Ceylan Dişiler erkeği, içine bir değerkoyarak seçer. An' '&n(*e ye^ermce detrm bir yuva varsa bu değeri taştyabHir ve o değerin adı olabilir. Kadınlar erkekleri iki şekilde seçer: anaklitik (ebeveynlerınden birine benzediği için) ya da narsistik (kendine benzediği için) tiple. Kişi psikoseksüel gelişiminin hangi dunemine takılıp kalırsa, o dönemin gereksinimlerine yönelik bir seçim yapar; ömegin geç oralsadistik dönemde takılmışsa kişi, narsistik tanda ve marazi dürtülerle seçim yapar. Geç analsadistik döneme takılı kalmışsa, yineleyici mükemmeliyetçi hareketlerle parsiyel(kısmi) bir aşk yaşar, buna karşılık genıtal döneme takılmışsa normal bir kişilikle giden kendisi ve karşı taraf için doyurucu bir aşk yaşar. Dilinde T, Tve Y harfleri olmayan yerlilerin inançsız olması gibi, kadınların seçimi güven vermiyor diyerek bir kadınla birleşmemiş erkeklerin yaşamca onanıp tanınması zordur. Tann'nın bakir erkekler için yazdığı öyküler, onların kendileri için yazdığı masallara benzememiştir asla. Hem kadınlar bem de erkekler arasında cinsel yönden biryarışma olduğunu biliyoruz. Erkekler kendi içlerindeki yarışmayı, aynen ayılar gibi, apaçık ve (izikgüce dayalı şekilde yaparlar. Ne de olsa Hemingwa/in dediği gibi, bir ayının postunu yuzdüğünde geriye kalan tıpa tıp bir erkek bedenidir! Kadınlardaysa yarışma, rakiplerini alaya alma, yalnız bırakma, arkasından çekiştirmeyle gider ve aynen tilkilerinki gibi hınzırca olur. Kadınlar açık arttırmayla, erkeklerse gönüllü olarak girdikleri kapanlar aracılığıyla sahip olunur! Erkek yarışması çoğunlukla akıldışıyken, kadınların kendi içlerindeki yarışma her zaman rasyonel bir çizgide kalır. Kadınlar, rakibini dışarıda bırakırken, kendine zarar vermeme ilkesine göre yürür. Bir kadının ruhu Pirus zaferlerini zafer kabul etmeye uygun değildir. Bunun istisnası erkeğin çokeşli olduğu durumdur. Bu evliliklerden doğan çocuklar, tek eşli erkeklerinkine göre yetersiz beslenmektedir; çünkü kadınlar aynı eşe sahipseler aralarındaki yarışı hızlandırmaktan, çocuklara zaman ayırmamaktadır. Bunda bir akıldışılık yine de yoktur, kadın tek erkeğe mahkumsa hemcinslerini her şartta elemeye mecburdur. Sevişme özel şartlarda yapılmaktadır. Bir kuytuda dişinin en zsyıt bölgesini (karın) erkeğe savunmasız biçimde teslim etmesi söz konusudıır ki bu, guçlü bir güven duygusunu gereksinir. Buna rağmen hiçbir canlı tam olarak güvenilir değildir ve dişi sevişme bittikten sonra erkeği üstünden hemen atar. 0 nedenle erkeğin sevişme anında asgari bir güvenirlik taşıması gerekmektedir. Erkeğin aksine kadında bu güvenirliğin olması şart değildir. Sonra erkek sabırlı olmalıdır. Yalnuca dişinin izin verdiği anlarda çiftleşmeye razı olabilecek bir içsel kontrole sahip bulunmalıdır. Çünkü dlşiler biyolojik olarak daha kıymetlidir. Bu kıymeti, erkeğin istediği an onun emrine sunamazlar tabii ki. 0 nedenle erkeğin sabır gösterebileni dişinin gönlünü çelen olur. Yüksek doğurganlık taşıyan bir dişinin seçeceği erkeğin kas gücü de fazla olmalıdır. Dişi, kendi soyunun kuvvetli ellerde olmasını ister ve doğal olarak yapılı erkekleri seçer. Bu dünyada gücü olmayan şey, yalnızca hiçbir şeydirl Erkeğin psişik bir gücü de olmalıdır. Olağanüstü koşullarda dişi, erkekten kendini çocuklar için feda etmesini bekleyebilir, erkeğin bunu yapabilecek bir içsel gücü olmalıdır. Erkek hayal kurabilmelidir. Yaşam önlerini tıkadığında erkek, somut durumlann ötesine geçerek, bir olağanüstülük yaratabilmeli ve yürekleri diri tutacak alengirli bir düşünceyi uygulamaya koyabilmelidir. Kadınlar uçkun düşünceler gibi yaşamlarında ancak birkaç kez işe yarayacak şeyleri, kendilerine değil, yanındaki erkeğe taşıtmayı yeğlerler! Ama bütün bunlann ötesinde kadına, bir erkeği seçtiren temel etmen, özgüvendir. Kadınlar, ilkkarşılaşmadagözvedudağayoğunlaşarak, altmış saniyede erkeğin özgüvenini çıkarsar. Hiçbir erkek ilk dakikada yalancı değildir çünkü, sonraları ise, ancak bir kısım erkek sahici kalmaya devam edebilir! 0 yüzden doğru söyleyen erkekler, bronz bir anıt gibi kadınların aklında kalır belki ama, daha henüz 'evli' bir anıt dikilmemiştir! tmceylanQsuperonline.com CİNSEL YARIŞMA SABIR GÖSTERMEK Meyve sinekleri insan zekâsına k tutuyor Sinirbilimciler, boyu haşhaş tohumundan bile küçük olan meyve sineği beyninin, bilincin en temel unsurlannı içerdiğine ve insan zekâsına ışık tuttuğuna inanıyor. S an Diego Sinirbiiim Enstitüsü araştırmacılarından Ralph Greenspan, laboratuvarında kurduğu deneyde incelediği meyve sineği hakkında ilginç savlar ortaya attı. Örneğin meyve sineği, onca uyarı arasında, örneğin sadece kırmızı renkli muza ilgi gösteriyordu...Meyve sineğinde keşfettiği beyin dalgalarının, garıp bir biçimde, ınsanın bir şeye odaklandığı aııda beyninde beliren dalgaları andırdığına tanık oldu. Bu son derece şaşırtıcı bir bulguydu. Sinirbilimcilere göre, dikkatin bir yere odaklanması çok incelikli ve ilginç bir olguydu. Insanlar süreklı olarak bir bilgi bombardımanına tutulur, ancak bunlardan yalnızca çok küçük bir bölümüne ilgi gösterir. Beynin böylesine ustalıklı bir şeyi nasıl başardığı soru.su, haklı olarak, ezelden beri bilim insanlarının kafasını kurcalamaktaydı. Dikkat, öncelikle bilinçle iliııtili bir kavramdı. Nelere ilgi gösterdiğiniz yaşadığınız her anı nasıl algıladığınızın bir göstergesiydi. Birçok sinirbilimci beynin nelere odaklanacağına nasıl karar verdiği konusunun aydınlığa kavuşturulmasıyla, bilincin altında yatan sinirsel düzeneğin kavranmasında ilk adımın atılmış olacağına inanıyor. Sinekte, insanınkini andıran bir ilgi gösterme sürecine tanık olunması işte bu yüzden bilim çevrelerinde büyük bir coşku uyandırıyor. 889/8 3 Nlsan 2004