Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP umulmadık engelleriyle başedemeyiz. Beynimize fazla güvenmemeüyiz. Atalarımızın iki ayakları üzerine kalkışından bu yana beynimizdeki gelişme, çok fazla değil. Daha doğrusu, bilimle birlikte insan beyninin geliştiği düşüncesi hiç de doğru değil. Bütün buıılar, bize doğa karşısında hâlâ biraz alçakgönüllü olnıanıızı öğütlüyor! Akla inanmak, yalnız kendi aklına değil, başkalarının da aklına da kulak vermek olarak ortaya çıkar. Başkalanndaki aklın tutkuların kölesi olduğunu, kendi aklının ise mutlak doğruyu bildiğini kabul eden bir kimse, yeni görüşleri sabırla dinleyemez:onları ciddiye Belirsizlik ilkesi ^^^^^ almaz. Doğmatik ve teolojik Klasik fizikte "gözlem" düşüncelerin temelinde "mut(olçme), fiziksel nesnellik üzeBilgimiz hiçbir zaman tam olamaz; top lak doğruluk bilğisi"ne sahip rinde dogrudan uygulanan ana lumsal düzenlerimiz ve düzenlemeleri olunduğu inancı yatar. Kişiye, işlevlerdeıı biri olarak yer alır. miz de hiçbir zaman tüm toplum birey sınıfa, tarihe, devlete tapıncm Klasik fizigin gerçekliği, beş dııyunun bize gösterdiği gerleri için geçerlilik taşımak anlammda arkasında, sonul bilgiye sahip otorite bulımduğu inancı yaçekliktir. Butıa karşılık buğün "evrensellik "e ulaşamazlar. tar. Mutlak bilği, bütün dikta" gözlem "e kurgusal/kuramsal Doğan Özlem törlüklerin siyasal kudretini bir rol atfediliyor. Artık bir kuş ^^^^^ dayandırdığı bir ilkedir. Onun gözlemcisi ğibi "gerçekliği ğöziçin mutlak bilgi "inancı", zulme açıktır; mutlak bilgilemek"ten çok,"gerçekliğe yönelmek"ten söz edilebilir. ye inanç mutlak güce inancı besler. Bunun en iyi örneği de Belirsizlik İlkeleri'dir. Mutlak bilgi, insana özgü olanıaz;çünkü böyle Bu ilkeler, kuantum nesnelerinin konum ve mobir bilgi insana özgü arayış, mutluluk. coşku gibi birnıentumlarının (veya zanıaıı ve enerjilerinin) aynı anda çok şiirsel/matematiksel doyumu yaşatarnaz. İnsanogtam bir kesinlikle ölçülemeyeceğini bildirir. Bunu birlu, yanılabilir olduğunu kabul ettiği oranda yeni şeyler birine bağlı bu değişkenleri ölçebilecek aygıtlar yapöğrenebilir. Kendini yanılmaz PapaUsta sananlar, asla mak olanaksızdır ya da bir kuantum nesnesinin dalga yeni şeyler öğrenemez; başkalarına da yeni şeyler öğve parçacık özelliklerini aynı anda gösterecek bir aygıt retemez. Kuşku duyıııak. bilimde buyrulan bir şeydir; yapmak olanaksızdır diye de belirtebiliriz. bilimde ilerlemek için, iç doğanızın temel bir yanı olaDüşünerı insan hata yapar. Düşünmek, başlıbarak belirsizlik taşımak, mutmmmm^mmmmmmm şına bir risktir. Aklın yolu bir^^^^m lak olarak zorunludur. dir, sözü doğru değildir. Akıl Kendimizi mutlak bilgi ve güç hastalıKuşkuculıık, her şeyin akıldan üstündür, sözü daha savunulabileceği, hiçbir şeyi ğından kurtarmalıyız. Makineleşmiş indoğrudur. Hatasız kul olmaz sözü doğrudur. Sorumuz şu: sanhkla gerçek insanlık arasmdaki yolu kabul etmeme tutumu değilEvren hakkındaki bilğilerimiz, kapamalıyız. Kanıyla canıyla,insanlara dir. Akılcı tartışmalarla, yeni doğrular arayışıdır. Kuşkucumutlakkesin bilgiler midir? dokunabilmelijnsanlara erişebilmeliyiz. luk, enine boyıına incelemek, İnsanoğlu, tarihsel bir Jacob Bronowski gözden geçirmek,enine boyuvarlıktır. Bilim de bir insan fana düşünmek, aramak, bulaliyeti olduğuna grire, yanılgı••••• mak, araştırmak demektir. Bizim için asıl zararlı olan sız yürüdügümüzü asla düşünemeyiz. Tarihdışı. tarihşey ,çok şey bildiğini sanıp yeni bilgilere karşı perdeleüstü, ezeli ve ebedi bir bilgiye sahip olduğumuzu iddia rini indirınektir. Bilgilerimizin arttığını; ama aynı zaedemeyiz. Her an her şey değişiyorsa, şeyler hakkındamanda cehaletimizin sınırlarınm da arttığını bilmektir. ki bilgimizin de değişebilir olduğunu kabul etmeliyiz. İlerleme olanağı tanıyan şey, Sokrates gibi "bir şey bilHer biri kendi içinde tutarlı; ama birbirinden farklı ğemediğini bilmek"i kabul edebilmektir. İnsanoğlunun ometrilerin ve mantıkların varlığının anlaşılması "mutdüşünme süreci, yalnız olanaklı olanı değil, olanaksızlak doğru" kavramının yerinden etmiştir. lıkları da belirlediği için yaratıcığılığını sürdürmekteFelsefi temellendirmelerin hiçbiri, üzerinde tardir. tışma yapılamayacak yetkinlikte olamaz. Felsefi kavşöyle anlatmaktadır: " Doğanın en şaşırlıcı özelliklerinden biri de olası yorum sistemlerinin çeşitliliğidir. Bunun yasalann niteliginden.özel ve narin olmalarından kaynaklandıgı anlaşılmakladır... yasaları fazla değiştirirseniz onları daha az sayıda farklı biçimlerde yazabileceğinizi görürsiiniiz. Bu bana her zanıaıı esrarengiz gelmiş, fiziğin doğru yasalannın bu kadar çeşitli şekillerde yazılabilmesinin nedenini anlayamamışımdır. Sanki aynı anda farklı kapılardan geçmeyi başarabiliyorlar." ramlar, eninde sonunda üzerinde tartışma yapılabilen kavramlardır. Belki de bir felsefi temellendirme, ne denli çok tartışma konusu ise o denli "yetkin" dir. Eğer bir felsefi temellendirme, mtıtlak doğruluk adına yapılıyorsa, o bir tartışma, araştırma konusu olmaktan çıkmıştır; rasyonal bilgi konusu olmaktan çıkmıştır. Yenl bilimin ortamına girdiğimizde.biz de temiz hava alıyoruz, gelişigüzel boş konuşmayı, usa uygun sanıyı, kendini beğenmiş kesin bilgiyi, yitmekte olan kör inancı görür gibi oluyoruz. Bilinmeyenin bilincinde olmak, bilge bir alçakgönüllüğün belirtisidir. Her şeyi bilme isteği, olumlu bir istektir; ama olanaksızdır. Olanaksızlıkları bilmek, yanılabilir olduğumuzu kabul etmek, umutsuzluğa ya da kötümserliğe bir çağrı değil. Tam da tersine yaratıcı aklın yeni umutlar bulması için bir olanak. Evreni anlamada ve bilimsel üerlemede sınırlar olması, bilinmeyenin sınırsızca araştırılması konusuna engel değil. Çünkü olanaksızı, sınırları bilmeden o sınırları zorlamayı öğrenemeyiz. Ömrümüz smırlı. Bu, yaşamı değersiz mi kılıyor? Tam tersine ömrün varlığı, yaşamı anlamlı ve değerli kılıyor. Düz ve engebesiz bir yolda yürümüyoruz. Kimisi düz, kimisi virajlı, kimisi tırmanan, kimisi uçıırunıa bakan patikalarda yürüyoruz. Mutlak bilgi sahibiymiş gibi davranırsak dikkatimiz zayıflar; doğanın Ramazan Karakale Düşünce neden azalmadı? Tahir M. Ceylan'ın yazısına bir yanıt: Toplam bilgidüşünce azalmadı, azalmıyor, yalnızca artış hızı azaldı. 1970'lerde 5 yılda bir toplam bilgi ikiye katlanıyorduysa, şimdilerde 1015 yılda bir ikiye katlanıyordur, ama bilgi bir limite doğru hala artıyor. Tarihte bu tür limitlenmeler birden çok kez görülmüştür. Örneğin, Eski Yunan'da M.Ö. 500200, Ön Asya'da İslam uygarlığı 9501150 arası gibi... Aradaki dönemlere kısaca Orta Çağ diyoruz ve Alain Minc yeni orta çağı ta 1990'da tanımlamıştı. 20. Yüzyıl'da iki dünya savaşı, iki dünya devrimi oldu. 6.000 yıllık yazıkent uygurlığında bunun başka benzeri bir dönem yoktur. Bir 500 yıl daha olması da gelecekbilirn hesapları içinde beklenemez. Bir tür duralama dönemine girdik. Örnekse, 18501950 arasında Avrupa nüfusuna oranla çok yüksek oranda Musevi bilimci çıktı, ama İsrail'den bir Einstein çıkamadı, yalnızca ona cumhurbaşkanlığı teklif ettiler. Olası bir Einstein'ları, İsrail'de atom bombası olduğunu açıkladığı için 20 yıl hapis yattı. Klonlama ve kafa nakli Bilim paradigmasında bazen birden çok kritik eşik aşan bilgiler icat edilir. Örneğin buhar gücü ta 13. Yüzyıl'da keşfedildi, ama ancak 18. Yüzyıl'da Sanayi Devrimini yaratmada kullanıldı. 20. Yüzyıl'ın başında Kaluza 4'ten çok boyutlu uzayı tasarladı. Einstein kendisine yeterince önem vermediği için, aradan bir yüzyıl ğeçtikten sonra bile, hala 410 boyut dönüşümü tasarlanamamış durumda. Burada Einstein, hem kendi paradigmasının çıkarsamalarını, hem de kendi paradigmasını aşan rakip bir paradigmayı öldürmüş oldu. Örneğin, şu an klonlama ve kafa nakli tıbbi bilgisine sahibiz, yani ölümsüzlüğe kavuştuk, ama tıpkı tüp bebek mucidi gibi bu bilgileri yaratanlar aforoz ediliyor. BM konuyu yasakladı. Er geç bu işin yapılacağını da herkes biliyor. Şirketlerin kâr amacı yanlış anlaşılmış ve anlatılmış. Örnekse, SabancıSA'lar yoğurdu yabancı patentle üretip kâr etmeyi bile beceremedi. Dünyanın en zengin adamı Bill Gates pencereyi başkasından çaldı. Henüz kullanılmayan onlarca patent var. ramka@superonline.com Kuramsal boşluk İnterneti kimse icat etmedi. Böyle olacağı bilinseydi, kesinlikle yok ederlerdi. Bunun nedeni yukarıda sayılan tüm maddelerdeki bilgi üretimi karşıtlığıdır. İşin kurumsal yanında da bir boşluk var. Köy enstitüleri ve fen liseleri Türkiye'in en yetenekli öğrencilerini toparladı. Önce ödül, sonra ceza yöntemiyle tümüyle işe yaramaz duruma getirildiler. Ardından: Devrim düşüncesi bitmedi. Bir kuşak devrimciler yenildi. Dünyada 50 noktada başkaldırı ve savaş hâlâ sürüyor. Tarihe hiçbir büyük müdahaleci, istediği sonucu alamadı. Hitler'in istediği Almanya, Atatürk'ün istediği Türkiye, Lenin'in istediği Rusya, Mao'nun istediği Çin yok. Buna 'tarihin ironisi' denir. ABD'nin istediği Dünya da yok. Devamında, özellikle bilim tarihine baktığımızda, çoğunluk favori atlar değil, sürpriz atlar, zekat keçileri kazanır. Romer ışık hızını hesapladığında / ölçtüğünde 1750 idi. Kaynakça 1 Barrovv, Johıı I).; Olanaksızlık Bilimin Sınırları ve Sınırların Bilimi(1998),Çeviren:Nermin Arık. Sabancı I'lniversitesi Yayınları2002 2. Barrovv.John D.;C!ökteki PiSaymak,Düşünmek ve Olmak(1992);Çeviren: İdil CüpgüpogluIpek Karman.Beyaz Ya yınlarıŞubat 2001 3. Dyson, Freeman J.; Fiziksel Bilimlerde Matematik.Çeviren: Cemal Yıldırım, Bilim Felsefesi, Remzi Kitabevi,7.Basım1991 4.Fcynman,Richard; Fizik Yasaları Üzeri ne(1964), Çeviren: Nermin Arık.TÜBİTAK Yayınları 1995 5. Feynman, Richard P. Keşfetme Hazzı, Çev: Nur Küçük Yasemin Çevik, Evrinı Yayınları Ocak 2002 6. Margenau, Henry; Doga Felsefesi, Çeviren: Dogan Özlem (Cünümüzde Felsefe Disiplinleri),tnkılap Yayınları1997 7. Nagel.Ernest Newman, James R.; Cödel Kanıtlanıası.Çeviren : Bülent (iözkan. Sarmal Yayınevi1994 8. Özlem, Dogan; Siyaset. Bilim ve Tarih Bilinci. Inkılap Yayınları1999 9. Popper, Karl R; Açık Toplum ve Düşmanları, Çeviren: Harun Rızatepe, Remzi Kitabevi 2CiltMayıs 1994 10. Popper, Karl R.; Daha İyi Bir Dünya ArayışıSon Otuz Yılın Makaleleri ve Bildirileri(1984)Çeviren: İlknur Aka.Cogito YKYMayıs 2001 ll.üygur, Nermi; Dil Yönünden Fizik Felsefesi, Remzi Kitabevi Yayınları1985 12. von Aster, Ernst: Bilgi Teorisi ve Mantık Çeviren: Macit Gökberk.Sosyal YayııılarıEkim 1994 13.Yıldmm.Cemal: Bilim Felsefesi,Remzi Kilabevı Yayınları.7.BasımNisan 2000 Bilgi ve iktidar Dünyanın yuvarlak olduğu anlaşıldığında M.Ö. Yazırun devamı 14. sayfada 883/13 21 Şubat 2004