24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Elektronik Görüntü Işleme Soııuç oldukça şaşırtıcıdır. Sıradan bir kadın ve erkek, manken kadın ve erkeğe göre daha fazla birbirine benzer. Sayısal ölçümler de bu sonucu doğrular. Erkek mankenler stereotip bir erkeğe benzerken, dişi mankenler stereotip dişiye benzer. Çünkü reklam ve sinema dünyasında, izleyicilerın mankenlerin cinsiyeti hakkında tereddüte düşmesine izin verilmez; kadın manken kadına, erkek manken erkeğe benzemelidir. hiçimindedir. Kısaca yüzü oluşturan parçalar, 8 temel şekle indirgenebilir. Bu bilgilerin ışığı altında bilim adamları insan yüzünün bir nesilden diğerine nasıl aktarıldığını keşfetmeye ve genler ile yüz şekli arasındaki ilişki hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Özellikle normal ve anormal büyüme konusuna odaklanan bilim adamları, normal bir insanın ortalamamn ne kadar uzağında olduğunu ortaya çıkartarak, bir yüzün asimetrik büyüyüp büyümediğini anlamaya çalışıyor. Bu yöntemle, sözgelimi yüzdeki bir asimetrinin bir sorundan mı, yoksa bir hastalıktan mı kaynaklandığı anlaşılabilir. Teknoloji Kitaplara elektronik çipler takılıyor RFID denen radyo frekanslı elektronik kimlik yongaları kitaplara yerleştiriliyor. Bu yongalar kanalıyla sayısal izleme yöntemiyle izlenecek kltaplann kontrolleri kolaylaşacak BD de yüzlerce kütüphanede RFID uygulaması başladı. RFID denen radyo frekansh onik kimlik yongalan (çipleri) kitaplara yerleştiriliyor. Bu yongalar kanalıyla sayısal izleme yöntemiyle izlenecek kitapların kontrolleri kolaylaşacak. Buna bağlı olarak kütüphane elemanlarında sık görülen Repetetive Strain Injury (RSI) denen kas hastalıklarının azalacağı da düşünülüyor. Raflardaki kitapların sıralanması kolaylaşacak çünkü yanlış yerde olanlar RFID sinyalleriyle farkedilecek. Nevada Üniversitesi kütüphanesinde bu yongaları takma işlemi başlayınca 500 kayıp eserin bulunduğu, böylece onları yeniden almak için 40.000 dolar harcanmasından kurtulunduğu söyleniyor. ABD Gıda ve llaç Idaresi son günlerde hastanelerin hastalara tıbbi bilgi taşıyan RFID yongaları enjekte etmelerine onay verdi. WalMart mağazalarının başı çektiği büyük perakendeciler de ürünlerine bu tür izleme yongaları ekliyorlar. Tüketici hakları savunucuları bu yongalara sempatiyle bakmıyor. Onlar kontrol dışı şekilde yayılan bu cihazların kişisel gizlilik haklarının çiğnenmesini getireceğini savunuyorlar. Bir gizli RFID okuyucusu ağının tüketicilerin her hareketini, eşyalarını ve okuma alışkanlıklannı izler hale geleceği ileri sürülüyor. American Civil Liberties Union ve Electronic Frontier Foundation adlı sivil toplum kuruluşları RFID yongalarının bir iki metre öteden okunabilir olmaları nedeniyle, uygun ekipmana sahip hükümet görevlileri ya da başka kişilerin çantanızdaki kitabıun yongasına bakıp ne okuduğunuzu bile izler hale geleceklerini söylüyorlar. Bu endişeler temelinde çeşitli protesto gösterileri düzenlendi. Yıl sonuna kadar kişisel gizlilik endişelerine yanıt veren çözümler geliştirilmesi bekleniyor. American Kütüphaneler Birliği (ALA) konunun önemli ama çözümlenebilir olduğunu söylüyor. ALA ve Book Industry Study Group adlı yayıncılık grubu bir dizi RFID ilkeleri yayınlayarak RFID yongalarının yayacağı bilginin emniyeti, kişisel verilerin RFID yongalara yerleştirilmemesi ve kullanıcıların bilgilendirilmesi konusunda kütuphanecileri uyardılar. Kişisel gizlik sorunları dışında, RFID kullanımıyla gelen yararın bu teknolojinin bedelini karşılayıp karşılamayacağı da tartışma konusu. RFID teknolojisinin en büyük maddi sorunlarından biri yenilenen milyonlarca ürüne yonga eklenmesinin gerekmesidir. (Ancak kitaplar ve diğer ödünç alınan malzeme için durum farklı. Geri dönecekleri için, yeniden yonga takma gibi bir sorun yok; yalnızca yeni ahnanalara yonga eklemek gerekecek.) Her bir yonga 50 sent kadar bir fıyata sahip. Bu yüzden kâr marjı düşük şirketlerin bu işe yönelmesi biraz zor. Bir kazanım sağlayacaksa da, kazanımın uzun vadede görülebileceği anlaşılıyor. Tipik bir RFID uygulamasının bedelinin, yazılımla ilgili tüm harcamalar dahil olmak üzere, kitap başına bir dolar kadar olduğu bildiriliyor. Fransız performans sanatçısı Orlan'm yiizün nasıl olması gerektiği konusundaki fikirleri, cerrahlann estetik ameliyatlarda etik konusunu yeniden gözden geçirmelerine yolaçtı.. ^^ V • • ' YÜZ ŞEKLİNİN GELECEĞ1 Yüzün gelecekte nasıl bir şekle bürüneceği konusunda bilim adamları yüzü yeniden şekillendirme fikrine sıcak bakmıyor. Ancak Fransız performans sanatçısı Orlan'ın yüzün nasıl olması gerektiği konusundaki fikirleri, cerrahların estetik ameliyatlarda etik konusunu yeniden gözden geçirmelerine yol açtı.. University College London'a yüzünün yeniden şekillendirilmesi için başvuran Orlan, hastanın rızası olduğu sürece yüzün değiştirilmesinde bir sakınca olmaması gerektiğini savunuyor. KADINLAR İÇÎN SAKINCALI bilmektir. Bunun için hastanın yüzü çeşitli açılardan taranır ve 50.000'den fazla koordinat, yarım milimetre hassasiyet ile haritalanır. Bu ölçümlerden yararlanılarak 3 boyutlu bir model oluşturulur. Bu model diğer yüzlerle karşılaştırılır ve nihai ularak en uygun değişiklik tespit edilir. Ne var ki bu durum kadınlar açısından bazı sakıncalar doğurabilir. Kadınları daha dişi yapan özelliklerin başında, normal kadınlardan daha küçük bir alt çeneye sahip olmaları gelir. Küçük alt çene işlevsel olarak sorun yaratır, çünkü dişlerin normal duruşu için yeterli yer kalmaz. Estetik cerrahlar, yüzlerin ortalamasının alınmasında kullanılan basit aritmetiğin yanı sıra, yüzün 3 boyutlu görüntüsünü benzer şekillere sahip bölgelere ayırmakta ileri matematikten yararlanırlar. Sözgelimi, çene ve yanaklar kubbe şeklindedir; oysa burnun üzeri eğer YÛZÛN GÖRÜNTÛSÜ VE AYIRIMCILIK Son yapılan araştırmalar yüz şeklinin toplumda çok büyük bir ayırımcılığa yol açtığını gösteriyor. Özellikle işe alınma sürecinde pek çok insan yüz görüntüleri nedeniyle sorun yaşıyor. Sözgelimi ABD'de yüz şekli üzerinde uzmanlaştıklarını iddia eden bazı kişiler, yalnızca yüz şekline bakarak eleman seçmelerinde işverene yol gösteriyor. Bu kişilere göre fızyonomi karakterin aynasıdtr. Başka bir deyişle, bir insanın dış görüntüsü genetik yapısının dışavurumudur, çünkü insan yüzü genetik olarak belirlenmiştir. Ancak bilim adamları bu görüşü hiçbir zaman kabul etmedikleri gıbi "kötü genler" veya "suç genleri" ile genetik bir ilişkinin olmadığına inanıyorlar. Knynak: New Sciences, 2 Ekim 2004 3 BOYUTLU YÛZ HARİTASI Bu üç boyutlu haritalar yalnızca sayılardan yararlanılarak yaratıldığı için bunların üzerinde değişiklik yapmak oldukça kolaydır. Bu değişikliklerin içinde en ilginci "ortalama bir yüz"ün yaratılmasıdır. Bunun için değişik yaşlardaki kız ve erkek yüzlerinin foloğrafları çekilir ve bunların "ortalaması" çıkartılır. "Ortalama" bir yüz aslında ideal bir yüz olarak algılanır. Fakat yüzlerine cerrahi müdahalede bulunulmasını isteyen hastalar, genellikle ameliyatın sonucunda spesifik bir manken veya sanatçıya benzeyip benzemeyeceklerini öğrenmek isterler. Hastanın seçenek şansını artırmak için, sıradan kadın ve erkek yüzlerinin ortalaması alınırken, ünlii mankenlerin kadın ve erkek de yüzlerinin de ortalaması alınır. 920/14 6 Kasım 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle