Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bayan Kohl ve alerji A. Fuat Kalyoncu (*) edavi amacıyla kullamlan ilaçlar bazen istenmeyen saglık sorunlanna yol açabüir. Genellikle yan etki denilerek kabuflenilen bu durum ender olarak önemli boyutlara ulaşır. Son gunlerde Bn. Hannelore Kohl'ün penisilamin kuUanırra sonucunda ışığa aşın duyarh bir hale geçmesı, bu nedenle oglunun dügününe katüamaması ve muhtemelen esas hastahgının da ilerlemesi nedeniyle ıntihar etmesi basını bjj hayli meşgul etmiştir. Penisilamin ender gorulen bazı hastabklann tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Zümrüt'ten akisler A. M. C. Şengör T Intihar eden Bayan karşı oluşur, ancak anafüaktık tıp Kohl'ün tedavisi sırasın reaksiyonlardan minor kısım (penicüloate, da oluşan alerjik reaksi penilloate vs.) penicilloyllamine, sorumludur. Anayonlar, en s//r olarak ağ füaksi ise ciddi alerjık bir dizi rıkesicilere ve antibiyom reaksiyon anlamına gelmektedir. Bu nedenle tanıda en değerlere karşı gelişiyor... li yöntem; bu determinantlarla yapüan deri testleridir. Gunumüzde penisilin alerjik kişilere emin alternauf ilaçlar önerilmektedir. Ancak nörosifiliz veya bakteriyel endokardit gibi özel bazı durumlarda desensitizasyon (aşılama) yapılabilir Bunun için uygulanan çeşıtli protokoller vardır. %95'i major determinantlara Disney'rim Atlantis'i ve Amerika'nın Öbür Yüzü Disney firketi "Dinozor" filmiyle seyircilerin karşısına biyoloji ve paleontoloji bilimlerinin en temel bilgileriyle taban tabana çelişen bir zırvalık abidesi çıkardıktan sonra, vizyona bir ikincisini sürüyor: "Atlanth: Ka yıp imparatorluk". Bir çizgi filmi ciddiye almağa değer mi? Tabiî ki hayır. Ama bu çizgi fılmin reklamını yapacağım diye televizyonda bir saat boyunca bilimsel hiçbir ehliyeti olmayan insanların "uzman" diye tanıtıldığı, bilimle değil, hattâ aklıselimle çelişen saçmalıklann "bilimsel buluşlar" diye sunulduğu, bilim adamlarının ifadelerinin zırvalıklarla ustaca harmanlanarak kamuoyunu kasten yanıltan bir programın şirketin merhum kurucusu Walt Disney'nin yaşamını adadığı tüm hedeflerin tam tersi bir amaçla bu şirkel tarafından yapılmıs olması beni çok düşündürdü. Disney şirketi Atlantis filminin reklamını yapacağım diye açıkça bilim dışı iddiaları bilim diye kamuoyuna sunuyor. Bununla da kalmıyor: Uzman ifadelerini, bilimsel ehliyet sahibi olmayan kişilerinkilerle bunlara bilimsellik atfettirecek şekilde karıştırarak seyirciyi yanıltıyor. Sunulan bir saatlik programın son cümleleri ise giderek daha çok popüler olan bilim düşmanlığının parolaları arasında: Eskiden insanlar doğa ile daha uyumlu ve daha mutlu yaşıyorlardı! Buz çağından hemen sonra sözüm ona büyük bir Atlantis Uygarlığı gelişmiş. (Bu Charles Hapgood'un Pirî Reis haritasının bir buz çağı uygarlığı tarafından yapıldığı zırvalığından esinlenmişe benziyor!) Bir komet çarpması, yeri Kuba adasında diye gösterilen bu uygarlığı guya yok etmiş! Cuya bu Atlantis uygarlığı doğa ile uyum içinde yaşıyormuş. Onu bulursak, diyor programın takdimcisi, belki gene öyle düzgün yaşamanın sırlannı yaklayabilirmişiz! Imâ edilen, bugün dünyaya egemen olan Yunan temelli Batı uygarlığının kötü oldugu, doğaya uymadığı (bu ne demekse?!), geçmişte 'yaşamın daha iyi oldugu, dolayısıyla aydınlanmanın en temel kavramı olan gelişmenin, ilerlemenin (Atatürk'ün neslinin tabiriyle terakkînin), bir hayâl oldugu. Tüm bu iddialar günümüzde bir grup sözde aydın tarafından doğabilim temelli insan uygarlığının muhteşem eserlerine karşı yürütülen bir karalama kampanyasının parçalarıdır. Bu kampanya Ikinci Dünya Savaşı sonrasında Fransa'da doğmuş, bilhassa ABD'de gelişmek için pek verimli bir toprak bulmuştur. Batı uygarlığı dışında her şeyi, vahşî Kızılderili kültürlerinden tutun da ilkel zenci kültürlerine veya Melanezya'daki kabile toplumlarına kadar her türlü bilim dışı kalmış toplumu övmek, fakat doğabilimi temelli Batı uygarlığını yermek bu kampanyanın en belirgin öğesidir. İlkel geçmişi yüceltmek, fakat insanlığın en sağlıklı döneminin, en barışçı, en mutlu çağının günümüz oldugunu inkâr etmek, kuramsal hiçbir temelleri olmayan. dolayısıyla kontrol edilmeleri imkân dışı, "geleneksel" tıp yöntemlerini göklere çıkarmak, fakat gelmiş geçmiş en başarılı tıp oldugu biraz aklı başında herkesçe bilinen bilim temelli tıbbı birzümrenin politik (ve/veya ekonomik!) maşası olmaktan başka bir işe yaramayan bir araç olarak göstermek... Tüm bu ve benzeri uygarlık düşmanı zırvalıklar yalnız Disney fılmlerinden değil, ABD'nin pek çok edebiyat ve "sosyal bilim" bölümlerinden de yayılmaktadır. Ceçenlerde Paskalya Adası'ndaki kültürün yok oluşunu konu alan yazımda dediğim gibi, akademik sol, yobaz sağ ve vahşî kapitalizm akıl yolunu aydınlatan bilime karşı işbirliği içerisindedirler. Disney'nin son yıllarda yarattığı yalancı bilimsel (bilimkurgu değil!) çocuk fılmleri, vahşî kapitalizmin bilimin imajını halkın doğaüstüne, hayâlötesine, mistiğe olan eğilimini nasıl kullanıp cebini şişirdiğinin ve bu amaçla bilimi nasıl çarpıttığının, uygarlığa nasıl saldırdığının çok güzel ömekleridir. ABD'de dünya bilimini yönlendiren çok muhteşem araştırma kuruluşları ve üniversiteler var. Ama bunlardan çok daha büyük sayıda cehaletin yönettiği güç odakları da var. Parmak hesabına dayanan demokrasinin ABD'yi hangi grubun etkisinde geliştireceğinin görülmesini beklerken, biz kendi toplumumuzda aklı ve bilimi kollayacak tedbirleri almayı ihmal etmeyelim. Demokrasiden vazgeçmek düşünülemeyeceğine göre, demokrasi içinde bilimi egemen tutmanın tek yolu akıllı ve akıla bir eğitim programıdır. Atatürk ve HasanÂli Yücel bize böyte bir eğitimin nasıl yapılabileceğinin pek güzel ömeklerini sunmuşlardır. Biz de çağımızın gereklerini göz önünde tutarak onlardan ilham alabiliriz (yalnız bu, papağan gibi onlann sözlehni veya şempanze gibi, yaptıkhnnı tekrarlamaya kalkmak demek degildir! Aman yanlış anlojılmasm!). Asknda ilaç yan etkilerinin sadece %510'u alerji ile ilgilidir. Bir örnek vermek gerekirse, aspirinin mideyi agrıtması yan etkıdir, sık gorulur. Buna karşın ahmından bir saat içerisinde ani başlayan kaşıntılar, şışlikler veya nefesdarlıgı gibi reaksıyonlan alerji olarak kabul etmek gerekir. Alerjik reaksıyonlar en sık antibiyotıkler ve agrı kesicilere karşı görülür. Genelde genç ve orta yaşlarda ve hanımlarda daha sıktır. Antıbiyotık alerjisi için ailevi bir eğilimin oldugu kabul edilmektedir. Ebeveynı alerjik olmayan bir çocuga gore, antibiyotik aüerjisı olan bir ebeveyn, çocuklannın alerjı rıskini 15 kat arttırmaktadır. HFV enfeksıyonlu, yanı AIDS'li kişilerde ilaç ve özellikle antıbiyotık alerjıleri (baktrim, penisilin, antituberkuloz ilaçlar vs.) sık görülmektedir. Vücutta aynı kan grupları gibi herkeste ayrı bir özellik gösteren doku grupları vardır. Organ transplantasyonları sadece aynı dokülara sahıp kişüer arasında yapılmaktadır. Günumuzde doku gruplan üe ilgili yapüan araştırmalar sonucunda belirli doku gruplarının bazı özel alerji tipleri ile ilişkili oldugu anlaşümıştır. Aspırıne duyarh astımda HLADG/VV2, penisilamin allerjisinde HLADRW2/DKW3 ve ensülin alerjisınde HLAB7DR2DR3 üe anlamh ılişkiler vardır. Bu durumda, BnKohl gibi penisilamin alerjik kişilerin doku gruplan hakkında, endirekt bilgi almak da mümkün olmaktadır. Ağrı Kesici (Analjezik) İntoleransı/Alerjısi Analjezik intoleransının (Al) toplumdaki sıklıgı %l5 arasında degişir. Al'ye sürekli nezleliler arasında %1,4, burun polipı olanlarda %1423 ve kurdeşende (kronik urtiker) ise %2328 oranında rastlanır Erişkin astmalılann genelde yaklaşık %10'unda Al vardır ve bu oran hastalıgın derecesi ile paralellık gosterir. Yani astmarun şiddeti arttıkça, Al'nin de görülme sıklıgı artar Al olanlarda astıma gıdıs surecinde en onemli rısk foktorlen yıl boyu süren nezle/rinoBİnüzit ve polip lerdır. Bazen sadece göz çevresinde oluşan şişlik veya ani başlayan bir nezle Al'nin Uk bulgusu olabümektedir. Al olan hastalar duyarh oldugu ılacı aldıgında, h s a sürede ani kaşıntıdan anafilaksiye kadar gidebılen çeşıtli alerjik olaylar yaşayabüir veya asüm atagına gırebüırler. Bu kişilerde agrı kesici dışı ilaçlara duyarhhk, özelükle antibiyotik alerjıleri sık görubnektedir. Samter sendromu "Aspirin Astması, ASA tnadı, Aspirınle veya Analjeziklerle Induklenen Astma" olarak da bihnmektedir. Hastalann üçte ikisi hanım ve 3040 yaş arasındadır. Klasik olarak, önce başlayan ve yülar süren rinosinüzit sonrasında pohp, asüm ve agn kesici ıntoleransı gelişmektedir. Yüboyu süren nezle, bazı hastalarda astm sonrasında kendiliginden düzelebüir. Astim ve analjezik intoleransı genellikle bir yü arayla ortaya çıkar. Poliplerin görülme sıklıgı %5095 olup genelikle çift taraflıdır ve nuks sıkur. Hastalarda poüp ohnası alerji kriteri olarak alınmamahdır, alerji oranı genel popülasyondan farkh degildir. Genelde polipleri olan kişilerde astim görülme oranı ise %40 dolaylanndadır Samter sendromunun etyolojisi henüz aydınlatılamadı. Ancak genetik yatkınhk en büyük risk faktorüdür. Muhtemelen bu kişilerin lökotrien ve siklooksijenaz enzim sistemleri metabolizmalannda bozukluk vardır. Analjezik intoleransı nadir ıstisnaları olmakla birlikte, ömür boyu sürer. Tanıda ilaç testleri ile duyarlüıgın gösterilmesi gerekir. Tedavide esas; duyarh olunan ilacın kullanümamasıdır. Aspirin, metamizol ve benzeri antiromatizmal NSAl ilaçlara duyarh olan kişüer %80 emniyetle parasetamol ve kodeıru kuüanır. Aspirin'in kullanüma zorunlulugu var• ' Dcvanıı 10. sayfada Penisilin Alerjisi Gunluk pratikte en sık karşüaşüan problemlerden birisidir. Hastanelere başvuran kişilerin yaklaşık %10'u penisilin alerjik oldugunu söylemekte ve verilecek antibiyotik tedavisinde bazı sorunlara neden olmaktadır. Ashnda bu kişilerin çogu gerçek anlamda alerjik degildir. Daç uygulanması esnasında oluşan her türlü fenalaşma, baygınbk, istenmeyen durumlar hep alerji diye adlandınhyor. Arna bu kişilerin gerçekten alerjik olanlan onda birden azdır. Hayatı tehdit eden alerjik reaksiyonlar ise yüz bin enjeksiyonda bir görülür. Penisilin uygulandıgında, içerdigi beUlakt&m h a l k u ı uzyolojik koşullarda vücutta açüır ve bu yapının kısımlan serum proteinleri ile major ve mınör determınantlar denilen bazı metabolitler oluşturur. Penisiline özgül IgE'nin 750/5